Eski milli kayakçı, şimdi milli teknoloji için savaşıyor
SABAH YÜRÜYÜŞLERİ - YASEMİN SALİH
Türkiye Kadın Girişimciler Derneği’nin (KAGİDER) değiştirdiği hikâyelerden biri Sezen Sungur Saral’ınki. Kökleri Isparta’ya dayanan babasının hayatında etkisi çok büyük ama onu asıl şekillendiren doğup büyüdüğü İzmir’in özgür atmosferi olmuş. Bornova Anadolu Lisesi’ni bitirdikten sonra Boğaziçi Üniversitesi Uluslararası Ticaret Bölümü’nü kazanarak İstanbul’a gelen Saral’ın başarılı geçen bir profesyonel hayatı olsa da, eşiyle kurduğu Selekt Bilgisayar en büyük projesi. “Bu, tamamen tesadüfen oldu, akıllı teknolojilerin hayatıma girmesi katıldığım bir KAGİDER fuarıyla gerçekleşti” diyor hayatının en önemli kırılma noktasını anlatırken.
Hedefler, geçilmesi gereken rakipler, aşılmaz denilen engeller Selekt Bilgisayar'ın patroniçesi Sezen Sungur Saral’ın hayatında güçlü motivasyonlar. Sadece karnede değil sporda da iyi skorlar elde etmesi bu yüzden. Ailesinin yönlendirmesiyle uzun yıllar kayak yapan, Alp Disiplini Üniversite Olimpiyatları'nda yarışan ve milli kayakçı unvanı bulunan Saral bugün de spordan kopamadığını söylüyor. Saral’a çok sevdiği Bebek sırtlarında günlük sporunu yaparken eşlik ettik.
- Hayatınızdaki ilk rol model kimdi?
Babamdır aslında ama ikimizi de annem yönetir, o ayrı mesele. Ben de babam gibi hem başarılı bir okul hayatı geçirdim hem de sporu aynı anda yürüttüm. Bir yandan inşaat mühendisi, bir yandan da amatör kulüpte kalecilik yapmış babam. O da benim gibi sporcu olmaya 25 yaşında karar vermiş, ben de kayakta ilerlemeyi aynı yaşta kafama koymuştum. İkimizin de hevesleri, maceracı yönleri vardır. Annem “Senin baban da böyle anlık heveslere kapılırdı” deyip ayaklarımızın yere basmasını sağlardı. Derdi ki “İtibar önemlidir, en önemlisi de insanların size güvenmesidir.” Onu dinlediğim için pişman değilim. Ben de kızım Ada'ya aynı nasihatleri veriyorum.
- Kayak nasıl başladı peki?
Annemler sayesinde elbette. 4 yaşındayken kayak merkezine götürüp ders aldırmışlar, yetenekli olduğumu görünce de bunun için ciddi mesai harcamışlar. Ben, milli kayak takımındaki ilk İzmirliydim. Ailem beni uzun zaman taşıdı İzmir’den kayak merkezlerine.
- Boğaziçi’ni onur derecesiyle bitirmişsiniz, genelde bu işin devamı yurtdışında gelir. Sizinki öyle olmamış. Neden?
Bu konuda da babam yönlendirdi. 2001 krizinde babam yurtdışında da sıkıntılar yaşanabileceğini söyleyip “Stajlarını lütfen Türk şirketlerinde yap” dedi. Arkas ve Norm Civata’da staj yaptıktan sonra CNR Fuarcılık’a girdim. Orada müthiş bir çevre edindim. Bugün her sektörden, her seviyede insan tanıyorum.
- Patron olma cesareti bu zengin çevreden mi kaynaklandı?
İnanın şu andaki aklım olsa bu cesareti gösteremezdim. İlişkilerin bu kadar karmaşık, rekabetin bu kadar büyük olduğunu bilseydim cesaret edebilir miydim bilemiyorum. KAGİDER ile bir fuara gitmiştim. Orada bir anda aklımda olmayan pazarlama fikirlerinin kapıları açıldı karşıma. Profesyonel işimde bir doyum noktasına gelmiştim. Bir mühendisle evliydim ve benim de teknolojiye ilgim vardı. Orada e-kitap fikrini gördüm. Türkiye’ye getirelim dedik. Amacım para kazanmak değil de insanların daha çok kitap okumasıydı. 2009’da ilk e-kitabı internete koyduk ve inanılmaz talep geldi. Eşim Uygar Saral bilgisayar mühendisliği mezunu, birlikte Selekt Bilgisayar’ı kurduk. Sonra kendi markamızı oluşturduk. Arkasından tablet ve telefon geldi. Bu benim yapımla ilgili. “Challenge” insanıyım, hayatta kafa tutacak bir şeyler olmayınca karnım ağırır, yataklara düşer, depresyona girerim.
"Kızımla ilişkimde annemi örnek alıyorum"
Farkındalığı yüksek bir kızım var. İyi eğitim alması benim için çok önemli. Daha şimdiden hayattaki dengeyi, aileyi, sağlığın önemini, iş hayatını önemsemek gerektiğini biliyor. Bu konuda annemi örnek alıyorum. Bir gün annemin karşısına geçip ağlamıştım: Başarısız olmaktan çok korkuyorum. Bana dedi ki: "Sen deli misin, sen ne olursan ol ben üzülmem. Sana güveniyorum, süpersin." Ben de kızıma böyle yaklaşıyorum. Ne istiyorsa onu yapsın. Onun koşullara bakıp, şartlarla yüzleşip hedefine gitmesini, asla küsmemesini, akışına göre hayatı yaşamasını istiyorum.
"İşi gücü bırakıp Avusturya’da iki ay kaydım"
- Spor bu yoğun gündemin neresinde?
Her yerinde. Spora ara verince hiç iyi olmuyorum. İşe biraz fazla odaklanıp sporu aksattım, bir yerlerim ağrımaya başladı. Eşimi de spora yönlendirdim. Geçen yıl kızımı da alıp iki aylığına Avusturya’ya kayak yapmaya gittim. Harika döndüm, buna ihtiyacım vardı. Bir an geliyor aynı anda birçok şeyi yapmak zorunda kalıyorsunuz. Bir noktada taşıyamaz hâle gelince bazıları meditasyona gider, ben de kayağa gittim. Bu arada Cihangir’de sürekli gittiğim bir Yoga merkezi var. Kızımı da götürüyorum.
"Eşim geleceğe bakar, ben bugündeyim"
- İnsanın eşiyle ortak olması nasıl bir şey? Evde sorun oluyor mu?
Hayatta bir denge var ve insan hayat arkadaşını da o dengeye göre buluyor. O uzun vadeli bir çılgın. Şu anda akıllı ayakkabı üzerinde çalışıyor. Ben ise bugündeyim. Bugün adına panik yaşadığımda beni sakinleştiriyor. Çünkü o büyük resmi görüyor. Benim olayım adım adım gitmek. O ise kilometrelerce sonrasına bakıyor. Birbirimizi dengeliyoruz. Sorun şu ki evde de iş konuşuyorsunuz. Dizi izlerken aklımıza bir fikir geliyor, hemen not alıyoruz. Kızım da bu konuda mutlu sanırım. Okulda bir resim çizmiş; anne, baba ve kendisi var. Altına da Reeder yazmış. O da ailenin bir parçası yani. Reeder da bizim çocuğumuz.
"Çinli ortağım yılın yarısında Samsun’da"
- Global girişimcilik derneği Endeavor Türkiye ve EY Global Girişimci Kadın Liderler Programı tarafından seçildiniz. Bu bir değişim yarattı mı?
Bunlar hayatımın dönüm noktaları elbette. Öncesinde, 2012’de Türkiye’ye ilk 3G’li Android tableti getirerek Turkcell ile perakende kampanyasını yaptık. Bir yıl sonra da Intel ile anlaştık, bölgede önemli satış rakamlarına ulaştık. 2015’te ise Reeder markalı yerli akıllı telefon piyasaya sunuldu. Elbette aldığımız ödüller, önemli platformlarda yer almak, bizi ileri taşıdı. Eşimin memleketi olan Samsun’da üretim fikri doğdu. Uluslararası bilinirlik sayesinde Çin’de bir kadın girişimciden yatırım aldık. Reeder’de kadın hissedar oranı yüzde 63. Bu beni mutlu ediyor. Onlar da Samsun’a yatırıma geldi. Şimdi ortağım yılın çoğunu Samsun’da geçiriyor. 25 de Çinli çalışan var. Hedefimiz orada yüzde 100 yerli telefon üretmek. Bunu 2 yıl içinde gerçekleştirmiş olmak istiyorum. Şu anda da faydalı model patentlerimiz var. 29 Ekim’de tuşlu telefonlarımız piyasaya sürülecek. Yine Turkcell ile çalışacağız. Şu anda onlara tablet yapıyoruz, gelecekte akıllı telefonlarını da üretmeye talip olacağız.
"Elimden geldiğince vegan hayat sürüyorum"
- Sporcu olmak aynı zamanda ciddi bir beslenme disiplini de gerektiriyor. Siz neler yapıyorsunuz?
Hayatımda üç beyaz hiç yok. İzmirli olmanın da getirdiği bir sebzeye düşkünlük var. Eti çok tercih etmiyorum hatta elimden geldiğince vegan bir yaşam sürmeye çalışıyorum. Hayvansal gıda tüketmemeye dikkat ediyorum. Bu çok kolay değil, çünkü bir yandan da sosyal hayatınız, iş yemekleriniz var. “Ben bunu yemem” diyemiyorsunuz her zaman. Bir de organik beslenmeye özen gösteriyorum. Organik olarak bilinen çiftliklerden sipariş veriyorum. Bir sağlık koçum var.
"Yurtdışına gitmek amaç değil araçtır"
- Gençlerde başarı kaygısı var. Siz nasıl görüyorsunuz, genç kadınlara neler söylemek istersiniz?
Ben hep kendime ve arkadaşlarıma “Ne yapmak istiyorsun?” diye sordum. Örneğin benim çevremde de var, gençler yurtdışına gitmeyi hedefl iyor. Yurtdışına gitmek bir amaç olamaz, ancak bir araçtır. Ben insanların işlerinden şikayet etmelerini de anlamıyorum. Eğer şikayet edecek kadar mutsuzsanız başka bir yerde çalışabilirsiniz. Bırakır gidersiniz. Çevremdeki arkadaşlarım işten çok yakınırlar. Ben istediğim noktaya ulaşmaya odaklandım ve bundan mutlu oldum. Pozitif bir insanım.