Dövülmüşü makbul!

Ayvanın tadını sever ancak sertliğinden şikâyet ederiz. Daha yumuşak olanları aramamız bu yüzden. Oysa onu diğer meyvelerden özel kılan sertliğin nedeni pektindir. Pektin ise tam bir bağırsak dostudur.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

YAVUZ DİZDAR

Meyveler beslenmemiz açısından pek çok avantaj sağlar. Çoğunlukla çiğ yendikleri için içeriklerindeki vitamin ve minerallerden doğrudan faydalanırız. Bunların önemli bir kısmı kabuklarında bulunur, eğer tarım ilacı kalıntısı gibi bir sorun yoksa zaten kabuklarıyla yenmeleri önerilir. Buna karşılık bütün meyveler de içerik olarak aynı değildir. Çilek, kiraz gibi bazı meyveler yumuşakken, elma, ayva gibiler ise serttir. Bu meyvenin bileşiminden kaynaklanan bir fark. Katı meyveler yumuşak olanlara ek olarak pektin adı verilen bir bileşik daha içerirler. Pektin meyvenin hücre duvarlarının sağlamlaşmasıyla ilişkili düz bir şeker zinciridir, kısmen dallanma da gösterir. İşte ayva pektin kaynağı açısından çok zengin, dolayısıyla diğer meyvelerden de çok daha serttir.

Pektin ne işe yarar bizim beslenmemize ne katkı getirir?

Pektin meyveyi bir miktar çiğnenmesi zor hale getirir, zaten ayvayı ısırarak yemek çok kolay değildir. Bıçak ya da kaşık yardımıyla küçük parçalara bölünerek çiğnemeye uygun hale getirilir. Bu bileşik, sindirim sistemindeki mide ve ince bağırsaklardan pek değişmeden geçer ve kalın bağırsaklara kadar ulaşır, esas işlev de o aşamada ortaya çıkar. Pektin kalın bağırsaklarda mayalanmayla bir yere kadar parçalanarak bağırsakların içerikten beslenmesini sağlar. Ancak bileşiğin parçalanamayan kısmının da bir faydası vardır, kütle etkisi oluşturduğu için kabızlığa karşı çok güçlü bir çözüm üretir. Bu bileşiğin jelleşme, yani jöle oluşturma gibi bir özelliği olduğundan, meyvenin sertliğine karşılık, dışkı yumuşaktır. Yine de aynı etki tam tersi, yani ishal için de geçerli. Yani ayvadaki pektin, sindirim içeriğinin aşırı akışkanlığını, yani ishali de önler.

Jelleşme pişirmeyle ortaya çıkar mı?

Elbette çıkar, o nedenle ayvanın tatlısının yapılması boşuna değildir. Pişirme normalde çözülmesi zor olan bu şeker zincirinin jöle olarak ayrılmasını sağlıyor. Ayva tatlısı elmanın pişirilmiş biçiminin aksine jelimsi bir yapı gösteriyor. Üstelik dışarıdan fazladan şeker konması da gerekli değil. Bu yüzden pişirilmiş biçimi ayvanın çiğ yenmesine göre daha çekici ve olasılıkla sindirim avantajı da sağlıyor. Buna karşılık sindirimi, en azından çiğnenmesini kolaylaştıran bir başka yaklaşım daha var ki o da ayvanın dövülerek yenmesi.

Dövülme neyi değiştiriyor?

Bütün ayvayı mutfak tezgahı gibi sert bir zemine çarparak dövme işlemini gerçekleştirebilirsiniz. Bu uygulamada ayva parçalanmaz ama ezilir. Ezilmeyle birlikte hücreler içerisinden salgılanan maddeler, hücre çeperinde bulunan pektini sindirmeye başlar, bu da yumuşamayı sağlamakla kalmaz, doğrudan yerken hissedemediğiniz meyve suyunun lezzetinin alınmasını ve yutulmasını kolaylaştırır. Yalnız bu uygulamanın olası bir dezavantajı, yaptıktan sonra hemen tüketme zorunluluğu. Bekletirseniz oksitlenme kolaylaşır, zaten bunu kararmasından gözlemlersiniz. Ayvayı doğrudan yemekte zorlanan çocuklar için de dövmek iyi bir seçenektir.

Toksinleri vücuttan atar!

İnternetteki genel kaynaklar ayvanın pek çok faydasını sayıyor ki, bir bilimsel verisi olmamasına karşılık bunlar da olasılıkla doğrudur. Bilgilerden bazıları “hormon işlevinin düzenlenmesi” başlığında toplanabilir. Cinsel işlevi güçlendirdiği gibi, hormon dengesizliklerini de önlüyor ayva. Lakin “toksik maddelerin vücuttan atılmasını kolaylaştırdığı” düşüncesi olasılıkla en geçerli olanıdır. Zira sindirilemeyen şeker bileşiklerinin oluşturacağı kütle kısmen “reçine” özelliği gösteriyor. Nitekim reçineler ağır metal zehirlenmesinin tedavisinde kullanılıyor, toksik maddeleri bağlıyorlar. Ayva bu nedenle gerçek bir “detoks” etkisi gösteriyor, üstelik kalorisi elma gibi emsali meyvelere göre çok az. Dolayısıyla kalori-beslenme ikilemi açısından da diyet reçetelerinin her açıdan ayrılmaz bileşeni olmak durumundadır ayva.