‘Doğal hayttan uzaklaştık floramızın dengesi bozuldu!’

Sanofi Türkiye Tüketici Sağlığı, sağlıklı bir toplum için öncelikle bağırsakların korunması gerektiğine dikkat çekiyor.İtalya'da toplantı düzenleyen yöneticiler, yanlış beslenme ile bağırsak florasının dengesinin bozulduğunu ve toplum olarak hızla tedbir alınması gerektiğini belirtti.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

KEZBAN KARABOĞA

Sanofi’nin 100’den fazla ülkede faaliyeti, 100 binden fazla çalışanı var. Merkezi Fransa-Paris’te, Fransa’da borsaya kote bir şirket. Hali hazırda dört Ar-Ge merkezinde 70 yeni molekül çalışması yapıyor. Globalde 81 üretim merkezi bulunan şirketin bir fabrikası da Lüleburgaz'da. Sanofi Tüketici Sağlığı Türkiye, Pakistan, Suriye, İsrail ve İran Genel Müdürü Kağan Keklik’in verdiği bilgilere göre Lüleburgaz’daki fabrika global üretim ağındaki en büyüklerden. Sanofi’nin İtalya’daki Origgo tesislerinde yapılan bilgilendirme toplantısında konuşan Keklik, tüketici sağlığı pazarının globalde toplam ilaç hacminin yüzde 21’ini oluşturduğuna dikkat çekiyor. Türkiye pazarına ilişkin de bilgiler veren Keklik, “Türkiye, ilaçta son yıllarda yakaladığı hızlı büyüme oranları ile gelişen pazarlarda altıncı durumda. Dünyada ise 16’ıncı pazar. Sanofi Türkiye Tüketici Sağlığı olarak, 55 milyon euro ciro ve yüzde 4.4'lük payla altıncıyız. Hedefimiz 2020’de OTC’de ikinci büyük şirket olmak, üç yıllık süreçte de ikinci sıraya yükselmek” diyor.

Sanofi Tüketici Sağlığı olarak ‘kişisel sağlık’ anlayışına büyük önem verdiklerini kaydeden Kağan Keklik ile Türkiye'deki genel sağlık sorunlarını konuştuk. Keklik, "Sağlığımız ve mutluluğumuz için en iyi takipçinin yine kendimiz olduğunu düşünüyoruz. Hayat bir ‘sağlık yolculuğu’. Bu nedenle sağlıkta bütünsellik yaklaşımını benimsiyoruz” diye aktarıyor düşüncelerini .

‘Beyin ağırlığı kadar!’

Sanofi Tüketici Sağlığı ürünlerinin altı temel kategori altında toplandığını belirten Keklik bunları; sindirim sistemi, vitamin ve mineral takviyeleri, grip ve soğuk algınlığı, ağrı, cilt sağlığı ve alerji olarak sıralıyor. Bağırsak mikrobiyotasının sağlıktaki etkileri üzerine toplumu bilgilendirmeye çalıştıklarını söyleyen Keklik, bu konuda son yıllarda önemli bir yol kat edildiğine dikkat çekiyor. Keklik, "Bu alanda edinilen bilgiler gerçekten çok şaşırtıcı. İnsan bağırsağında yaşayan 500 ila 1000 arasında farklı türden mikroorganizma var. Bu, vücuttaki toplam hücre sayısından çok fazla. Bu mikroorganizmaların toplam ağırlıkları ise beynimizin ağırlığı kadar. Onları mutlu etmek, iyi beslemek genel sağlığı sürdürülebilir kılmakla eşdeğer” diye konuşuyor.

'Probiyotikler yüksek kalite standartlarında üretilmeli' Sanofi Tüketici Sağlığı olarak 60 yıldır probiyotik üreten bir şirket olduklarını belirten Sanofi Origgio Fabrika Müdürü Roberto Di Domenico de şöyle konuştu: “Sanofi’nin Ar-Ge portföyünde 70 yeni molekül çalışması var, 2020 yılına kadar 6 milyar Euro Ar-Ge yatırımı yapacağız.”

‘Florayı onarmamız şart oldu!’

Toplantıda probiyotiklerin insan sağlığındaki önemine dikkat çeken Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Metehan Özen mikrobiyotayı, "İnsanın sahip olduğu tüm mikroplardır. Yani bakteri, virüs, mantar ve parazitler" diye tanımlıyor. Bağırsak florası doğru ismiyle bağırsak mikrobiyotasının ‘yararlı’ ve ‘zararlı’ mikroorganizmalardan oluştuğunu anlatan Prof. Özen, sağlıklı kişilerde denge halinde bulunan mikrobiyotanın zararlı mikroplara karşı vücudun korunmasından gıdaların etkili şekilde sindirilmesine, en önemlisi de bağışıklık sisteminin düzgün çalışmasına kadar birçok işlevden sorumlu olduğuna dikkat çekerek toplum sağlığındaki değişimi şöyle dile getiriyor: "Denge neden bozuldu. Çünkü yaşamlarımız değişti, daha stresli bir hayat yaşıyoruz. Öte yandan beslenme alışkanlıklarımızda önemli değişiklikler oldu. Antibiyotik ve ağrı kesici kullanımında birinciyiz. Her yerimiz ağrıyor. Hepimiz kronik diyetteyiz. Bizim kadar hastalığı çok olan ülke yok. Ne oldu? Doğal hayattan uzaklaştıkça floramızın dengesi bozuldu. Bozulan bu florayı onarmak şart çünkü sağlıklı yaşam için olmazsa olmazımız probiyotikler. Burada doğal, güvenilir probiyotiklere ihtiyaç duyuyoruz. Spor formdaki bakteriler bu nedenle çok önemli.”

Probiyotik araştırmalarında çarpıcı bir artış var!’

Probiyotiklerin kullanım alanlarına dikkat çeken Prof. Dr. Metehan Özen, son yıllarda yapılan araştırmalarda gözle görülür bir artış olduğunu belirtiyor. Özellikle doğal mikrobiyotanın desteklenmesi için probiyotiklerin kullanıldığını kaydeden Özen, şöyle devam ediyor: “Bozulan mikrobiyota dengesinin yeniden düzenlenmesinde probiyotik önemli bir araçtır. Yine antibiyotik kullanımına bağlı mikrobiyota çeşitliliğinin azalması durumlarında, sindirim sisteminin düzenlenmesinde; gaz, şişkinlik, kabızlık, ishal gibi bağırsak düzensizliklerinde, enfeksiyona bağlı ishallerde, bağışıklık sistemini desteklemede ve alerjik reaksiyonların azalmasına yardımcı olmada probiyotik öneriliyor.” Okul çağındaki çocuklarda yapılan bir araştırmaya da değinen Prof. Özen, “Anaokulu çağındaki çocuklara probiyotik verildiğinde hem hasta olma oranları düşüyor hem de tedavi süreleri kısalıyor. Bu da maddi ve manevi anlamda hastalığın yükünü ve oluşan sıkıntıları en aza indiriyor” diyor.

Bu konularda ilginizi çekebilir