'Denizde olmak ruhu dinlendiriyor'
Türkiye onu, ilk yerli implant üreticisi olarak tanıdı. Pazardaki yüzde 100 ithal egemenliğini kırmakla kalmayıp 37 ülkeye Karadeniz'den implant gönderen AGS Medikal'in genç patronu Görkem Serçe, içinde mühendislik aşkı olan bir işletme mezunu.
Yasemin SALİH
Türkiye'nin ilk yerli diş implantını üreten AGS Medikal'in patronu Görkem Serçe, kendi deyimiyle içinde mühendis yaşatan bir işletmeci. Bilkent İşletme mezunu olan işadamı, tüm enerjisini sağlık alanında dünyada az üretilen, niş ürünleri geliştirmeye adamış. Silikon Vadisi'nde yüksek lisans yaptıktan sonra ağız sağlığı konusunda ünlü bir markanın Türkiye distribütörlüğünü alan Serçe, implantta Türkiye'nin yüzde 100 dışa bağımlı olmasını içine sindiremeyerek yerli üretimin yollarını aramış. AGS Medikal'in bugün 37 ülkeye ihraç ettiği Türkiye'nin ilk yerli implant markası İmplance'ın üretimi için Trabzon'un seçilme öyküsü de ilginç.
Görkem Serçe ile hem onu Silikon Vadisi'nden Trabzon'a taşıyan kariyer yolculuğunu hem de bir türlü denizden kopamayan yaşam tarzını konuştuk.
İmplant üretimi Türk sanayici tipine çok da uymuyor. Tercih sürecini anlatır mısınız?
Bilkent Üniversitesi'nde işletme bitirdim ama hep mühendis olmak istemişimdir. Yeni ürün geliştirmek her zaman hevesli olduğum bir konuydu. Yüksek lisansımı da Silikon Vadisi'nde yaptım. Orada girişimciliği, niş ürünlerde yeni fikirlerin önemini gördüm. Türkiye'ye döndüğümde dünyaca ünlü bir diş teknoloji firması olan Dentis'in distribütörlüğünü aldım. Bu tamamen tesadüftü ama bu alandaki fırsatlar beni etkiledi.
Neden yatırım için Trabzon'u seçtiniz, memleketiniz mi?
Hayır, annem göçmen babam Urfalı. Babam DSİ'de çalışırken Trabzon yapılanmasının kuruluşunda yer almış. O yıllarda bölge insanının çalışkanlığını ve yatırımın azlığını gözlemlemiş. Biz distribütörlük sırasında Türkiye'de bu sektörün ithal ürünlere bağımlı olduğunu görünce "Neden kendimiz üretmiyoruz" diye sorguladık. Gerekli araştırmaları yapıp, yerli yatırımın mümkün olduğuna kanaat getirince babam önerdi Trabzon'u. Valilikten yer istedik, Faruk Özak da yardımcı oldu, Giresun'a sınır olan Beşikdüzü OSB'de yer gösterdiler. Bugün çok doğru bir karar aldığımızı düşünüyorum.
Hekimler ikna edildi
Ağız sağlığı riskli bir alan. Güven duymak, hekimlerin portföyüne girmek kolay olmamıştır, bu engelleri nasıl aştınız?
Pazar bizden önce yüzde 100 ithaldi, bizimle birlikte cesaret alıp başka yerli firmalar da bu işe girdi. Şu anda yüzde 50 yerli payı var. Bu bile bizim için güzel bir sonuç. Evet, önceleri zorlandık ancak önceki bağlantılarımla hekimleri, üretim sürecinden ürün kalitesine kadar Avrupa'dan geri kalmadığımıza ikna ettik. Onlara fabrika turları yaptırdık. İthallerle kıyaslamalarını istedik. Şu anda hekimlerin yüzde 70'i ürünlerimizi kullanıyor. Pazar payımız da yüzde 25. Yılda 500 adet implant üretiyoruz. Şöyle düşünün kilosu 80 bin dolarlık bir ürünü 37 ülkeye ihraç ediyoruz. Aralarında ABD de var. Geçtiğimiz günlerde İsviçre'de fabrika kurduk. Artık Avrupa'nın göbeğindeyiz.
Sağlık teknolojilerinde başka hangi alanlarda trendler, fırsatlar görüyorsunuz? ,
Sağlık fırsatlarla dolu. Biz de bu konuda çalışıyoruz. Örneğin üzerinde çalıştığımız strerilizasyon sistemleriyle ilgili bir proje var. Sonbaharda piyasaya sürmeye hazırlanıyoruz. Bu bir ışın demeti. Ortamdaki virüsleri, bakterileri temizliyor. Kimyasallar bu işi bir yere kadar yapabiliyor. Bizim geliştirdiğimiz sistemle ortam yüzde 99.9'a kadar sterilize ediliyor. Kuş gribinden SARS'a kadar birçok virüs üzerinde etkilerini test ettik. Türkiye'de ilk olacak bu sistemde hastane mikrobu gibi riskler de ortadan kalkıyor. 7 kişilik bir ekip 4 milyon dolarlık bir yatırımla geliştirdi. Bu ürünü dünyada üreten dördüncü şirket olacağız.
Yeni girdiğiniz alanda neyi gözetiyorsunuz?
Niş ürün olması önemli. Işın demeti çok az şirket tarafından üretildiğinden çok pahalı satılıyor. O nedenle de yaygınlaşamıyor. 90 bin dolar gibi bir piyasa fiyatı var. Biz ise bunun üçte biri fiyata satacağız. Bu da toplum sağlığı için önemli bir avantaj sunuyor bence. Bütün çalışmalarımızda özel ihtiyaçlara odaklandık. Bu anlamda her bir yatırım, sosyal buluş niteliğinde. Örneğin şimdi "zygoma implantı" diye bir ürünle ilgili çalışmanın sonlarına yaklaştık. Çeşitli nedenlerle üst çene kemiğini kaybetmiş insanları hedef alıyor. Bu insanlara diş takılması mümkün değil, çünkü dişi tutacak bir kemik yok. Bu ürün, onların da diş sahibi olmalarını sağlıyor.
Sağlık sektöründe organ üretimi hızla ilerleyen bir alan. Siz de çene yapıyorsunuz...
Evet. Önümüzdeki üç yılda 3D printerlarla birçok uzuv yapılabilir hale gelecek. Biz bunun ağız sağlığıyla ilgili kısmına odaklandık.
İsviçre'de eğitim
Bütün bunları Trabzon'da mı yapıyorsunuz? İşgücü eğitimi ne durumda?
Fabrikanın bulunduğu Beşikdüzü, eğitim oranı çok yüksek bir ilçe. Çok özverili insanlarla çalışıyoruz. Bunun yanında biz de elbette eğitime yatırım yapıyoruz. Trabzon'a İngilizce eğitimine gönderiyoruz onları. Ayrıca şimdi 4 çalışanı İsviçre'ye yolladık. Eğitim alıp gelecekler. Bu onlar için büyük fırsat.
Hırslı bir insan mısınız?
Aslında bu, hayal kurmakla ilgili bir durum bence. Bir insan hayatı üç şekilde öğrenir: Kazık yiyerek, başkasının işinde deneyim kazanarak, bir ustanın yanında çalışarak. Ben ikincisiyim. Dünyaya geliyoruz, bir iz bırakmamız lazım. Yaşadığım dünyaya bir şeyler eklemek istedim. Hayaller kurarım ama inatçı değilimdir. Sadece inandıklarım konusunda karşımdakileri de ikna etmek isterim ve bunda başarılıyımdır.
Yeniliklere açık biri olduğunuz belli, bu çılgınlık noktasına varır mı?
Hayır, kesinlikle. Aslında yeniliklere açığım ama rutinlerim vardır ve değiştirmek istemem, onları çok severim. Örneğin işten sonra evime gitmeyi severim. Son 5 yıldır eve iş getirmiyorum. Öyle yeni bir fikre de hızla atlamam, bende uzun süren bir hazırlığı vardır. Şöyle bir farkım olduğunu söyleyebilirim; olaya makro bakarım ben. Mikrolarda boğulmam. Makroda ikna olursam o işe girerim.
Miami'ye implant gönderiyor
Hedefleriniz neler?
Implance, Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi FDA'den onay alan ilk yüzde 100 yerli diş implantı markası oldu. Bu gelişmeyle ihracatta dümeni Amerika'ya kırdık. Şimdi ilk hedefimiz New York, Miami ve Los Angeles'ta ofis açmak. 2018 sonuna kadar da ABD'de 100 bayiye ulaşmayı planlıyoruz. Bu pazarla asıl hedefimiz Orta Amerika ülkelerine implant ihraç etmek. Çünkü buralarda da çok ihtiyaç var.
"Saatlerce denize bakabilirim..."
Kendinizi en rahat nerede hissediyorsunuz?
Balık tutarken ve iskambil uynarken. Bir kere kendimi iyi hissetmem için deniz olmalı. Denize bakmalıyım. Saatlerce o şekilde durabilirim. Balık tutmak bu anlamda beni dinlendiriyor. Bunun için dünyayı dolaştım diyebilirim. Atlantik, Pasifik, Hint okyanuslarında balık tuttum. En son Maldivler'e gittim, balığa çıktım. Güzel yemek yemeyi de severim.
Artık baba olmak istiyorum
Sağlıklı yaşamla ilgili düşünceleriniz neler?
Son dönemde daha çok önemsemeye başladım çünkü baba olmak istiyorum. Bunun için kendime iyi bakmalıyım, küçük bir insan yetiştirmek büyük sorumluluk. Doğrularınızın fazla olması lazım.
Peki spor?
Balık tutmak sayılır mı? Balık tutmak benim için bir tutku. Bir de fırsat buldukça yürüyüş yapıyorum.
Balık tutmak taktiksel bir savaş
Herkes balık tutmak için "huzur veriyor" der. Sizde nasıl bir etki bırakıyor?
Bu bir sabır işi. Hiç bilmediğim sularda bunu yapmak ayrı bir heyecan veriyor. Aslında balık tutmanın bilinmeyenleri çok. Nasıl bir su, hangi yem, hangi balık... İki türlü öğrenirsiniz, birilerine sorarak ya da kendiniz deneyimleyerek. Ben ikincisini yaparım genelde. O mücadele aslında taktiksel bir savaş. Uzun süreli bir dinginlik bir anda oltaya balığın vurmasıyla hareketleniyor. Örneğin San Francisco'da somon avına çıktık. Feather River'dayız. Fok balıkları da olan çok güzel bir mekân. Oltayı attık, 5 dakika sonra takıldı. Yanımdakilere "fish on" dedim. Meğer bu, orada yapılacak en büyük hataymış. Foklar bu kalıbı öğrenmişler, "fish on" der demez suya atlayıp oltanın ucundaki hazır balığı yiyorlar. Yanımdaki fok da hemen balığımı yedi ve beni alkışladı. Bu benim için önemli bir deneyimdi. Dostlarla balık tutmayı katmerli severim. Hem muhabbet, hem rahatlama... Sonunda balık da yerseniz değmeyin keyfime.
Balıkçıdan balık tarifi
"Mevsimine göre iri bir balık alın. Biz lüfer diyelim. Lüferi temizleyin. Tereyağın içine defne yaprağı, tuz, karabiber katıp karıştırın. Bunu balığın içi ve dışına yedirin. Domates, soğan ve limonu halka halka doğrayın. Burada iyi soğan seçmeniz püf noktası. Tepsinin altına soğanların bir bölümünü dizin. Sonra balıkları, üzerine yine soğan, domates ve limonları dizip, biraz da yağ ekleyerek fırına verin."