CinnaGen, Türkiye'ye biyoteknoloji üssü kuracak
CinnaGen İlaç Kurucu Ortağı ve CEO'su Ferhat Farşi, Türkiye'de biyoteknolojik ilaç satışının tamamına yakının ithal olduğunu belirterek 100 milyon dolarlık bir yatırımla biyoteknoloji üssü kurmaya hazırlandıklarını söyledi.
'Biyoteknolojik İlaçlarda Gelecek ve Türkiye' konulu Bioexpo sempozyumun ana sponsoru olan CinnaGen İlaç, çeşitli üniversitelerin ilgili birimlerinin akademik kadrolarını, kamu ve endüstrinin önemli kurum ve kuruluşlarını bir araya getirecek.
CinnaGen İlaç, Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) himayesinde, 19-20 Nisan tarihlerinde İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı'nda düzenlenecek "Biyoteknolojik İlaçlarda Gelecek ve Türkiye" konulu sempozyumun ana sponsorlarından biri oldu.
Açılış konuşmaları TÜSEB Başkanı Prof. Dr. H. Fahrettin Keleştemur ve Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Eyüp Gümüş tarafından yapılacak sempozyumda, CinnaGen İlaç Kurucu Ortağı ve CEO'su Ferhat Farşi de sempozyumun ikinci gününde "MENA Bölgesinde Biyoteknoloji" başlıklı bir sunum gerçekleştirecek. Ferhat Farşi, sunumunda MENA Bölgesi'ndeki deneyimlerini, örnek çalışmaları ve MENA Bölgesi'nin en büyük biyoteknolojik ilaç üretim şirketi olma süreçleri ile ilgili detayları katılımcılarla paylaşacak.
Biyoteknoloji ve Farmasötik alanlarında akademik çevre ve endüstri iş birliğini geliştirmek, Ar-Ge üretim teknolojileri ve uluslararası iş birliği olanaklarını değerlendirmek amacı ile düzenlenen sempozyum, çeşitli üniversitelerin ilgili birimlerinin akademik kadrolarını, kamu ve endüstrinin önemli kurum ve kuruluşlarını bir araya getirecek.
CinnaGen İlaç Kurucu Ortağı ve CEO'su Ferhat Farşi'nin yaptığı açıklamada; bioteknolojik yatırımların, Türkiye'nin ekonomik gelişimini olumlu yönde etkileyeceğini belirtti. Farşi, "Bu kapsamda ana sponsoru olduğumuz sempozyum, insan kaynağına ve ülkemiz ekonomisine katma değer yaratan herkese verdiğimiz önemin ciddi bir göstergesidir" dedi.
Dünya'da biyoteknoloji devrimi yaşanıyor
Türkiye'nin biyoteknoloji ilaçlarıyla ilgili faturası, geri ödeme sistemi olduğu için Türkiye'de 2016'da yaklaşık 1 milyar dolarken, 2017'de ise 1,5 milyar dolar olduğunu söyleyen Farşi, sözlerine şöyle devam etti: "Bu trend devam ederse bu rakam 2 ila 3 milyar dolara kadar yükselecek. Bu trend, sağlıklı bir trend değil. Bu ürünlerin mutlaka Türkiye'de üretilmesi gerekiyor. İlaç sanayi özellikle biyoteknoloji ve savunma sanayi özellikle ileri savunma sanayi bir ülkenin sahip olması gereken iki alandır. Türkiye'nin mutlaka burada söz sahibi olması gerekiyor."
Türkiye'de biyoteknolojik ilaç satışının tamamına yakının ithal olduğuna değinen Farşi "Kimyasaldan Biyoteknoloji'ye dönüşüm söz konusu ve Dünya'da artık biyoteknoloji devrimi yaşanıyor. Kimyasal ilaçlara göre yan etkileri daha az. Özellikle biyoteknolojik ilaçlar kanser ve santral sinir sistemi, MS gibi hastalıklarda daha hedefe yönelik tedavi sağlıyorlar. Kimyasalları ise birden bire terk edecek değiliz. Şu anda Dünya'da bütün kullanılan ilaçlar içerisinde yüzde 20'lik kısmında biyoteknoloji söz konusudur. İlerleyen yıllarda bu durum bizim öngördüğümüz yüzde 30-40'lara yaklaşacak" diye konuştu.
Türkiye'de üretim tesisi ve Ar-Ge merkezi kurma çalışmalarını sürdürdüklerini dile getiren Farşi, Türkiye'de 100 milyon dolarlık bir yatırımla biyoteknoloji üssü kurmaya hazırlandıklarını ve üretim tesislerinin 2018 yılının Eylül ayında hayata geçireceklerini bildirdi.