Carmen’i hazırlıyorlar!

KEZBAN KARABOĞA

Sağlıklı yaşamın sırrının hareket etmekte olduğunu biliyoruz. İnsanlar bunun için giderek daha fazla yürüyor, koşuyor, yüzüyor… Peki ya dans? Birçoklarına göre dans da sıkı bir spor aslında. Şimdilerde İzmir’de; tam da yaz havası kendisini hissettirmeye başlamışken, insanın içini kıpır kıpır eden bir ‘çalışma’ var.

Ebru Çavuşoğlu tarafından kurulan 12 Dans Sanat Atölyesi, SDS (Spanish Dance Society) üst düzey eğitmenlerinden Katerina Voulgari ile birlikte bir Flamenko gösterisi; Carmen’i sahneye hazırlıyor. Bu, bir Türkiye & Yunanistan ortak yapımı. Ekipte Türk ve Yunan yaklaşık 15 dansçı var. Gösterim haziran gibi planlanıyor. Her iki ülkede de sahnelenecek projenin ilk gösterimi İzmir'de olacak. Gösteride ünlü müzisyenler Ezgi Anıl Paquito (Gitar), Tansel Özalp (Cajon) ve Oğuzhan Çakırefe (Ney) yer alacak.

Biz de Carmen hazırlıkları devam ederken Katerina Voulgari ile buluşup dansın insan sağlığı üzerindeki etkilerini konuştuk. Katerina Voulgari, Atina’da Carmen’i ilk kez 2008'de sahnelemiş. Koreografiyi de kendisi yapıyor. Bu bizzat üstlendiği ilk yapım. Voulgari’nin Atina’da ‘Alma Gitana Escuela de Flamenco Dance School’ isimli bir dans okulu var, burada baş dansçı. Sadece Flamenko öğretiyor.

O bir Flamenko maestrosu. Yani usta. Kendisine, “Sağlık ve dans arasındaki ilişkiye ne diyorsunuz" diye soruyorum.

Vücut bir enstrüman

Eline bir kâğıt alıp Grek alfabesiyle bir şeyler karalıyor. “Bu ne demek?” diye soruyorum; az önce kullandığı kâğıdın hemen altına “A healthy mind in a healthy body!” yazıyor. Türkçesi: “Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur.”

Eğer bir kişi sağlıklı olmak istiyorsa, iyi bir duruşa (postur) sahip olmak istiyorsa hemen dans etmeye başlamalı” diyor Voulgari.

Ona göre Flamenko’da insanlar kendi müziklerini kendi bedenleri ile oluşturuyorlar. Diyor ki, “Herkes bir şey öğrenmeye geliyor ama dans etmek spor salonuna gitmek gibi değil. Sadece müziği dinliyorsunuz, bedeninizle müzik yapıyorsunuz. Müzik yapmak için bedeninizi kullanıyorsunuz. Yani Müziği kendiniz yaratıyorsunuz. Bu Salsa’dan bile çokfarklı bir şey."

'Kriz dans ettiriyor!'

İnsanların günümüzde dans kurslarına daha fazla ilgi gösterdiğini, Workshop sayılarının arttığını söylüyor Voulgari. “Daha fazla insan, iyi hissetmek ve finansal problemlerini arkada bırakmak için dans etmeye geliyor" diyor. Ona göre dans etmenin başka sebepleri de var ama son dönemde dikkatini çeken ekonomik sıkıntıların yarattığı stresten kurtulmak için gelenler olmuş. İş dünyasından öğrencileri giderek artıyor.

Flamenko’da partnerleriniz alkış, bakış ve duruştur'

Flamenko’nun diğer danslara benzemediğini belirten 12 Dans Sanat Atölyesi Kurucusu ve Flamenko eğitmeni Ebru Çavuşoğlu ise “Kendi bedenini kullanıyorsun, seni gizleyen bir partnerin yok, Salsa’daki gibi değil. Tek başınasın. Daha özgür dans edebiliyorsun. Alkışlar, bakışlar, duruşlar partneriniz oluyor" diyor. Normal hayatında daha naif olan bir kişinin, sahnede tamamen farklı bir kişiliğe büründüğünü anlatan Çavuşoğlu, "İnsanlar kendilerindeki bu değişimi görmeye geliyor. Kendilerini daha iyi, daha mutlu hissetmek istiyorlar” diye konuşuyor.

SDS’in Türkiye ayağı İzmir’de…

SDS (Spanish Dance Society) bir Flamenko dans öğretme metodu. Teorik bilgiler, ritimler, dönüşler, el/ayak/ beden kullanımı, postür, castanet kullanımı ve birkaç küçük koreografiden oluşan program sene içinde normal sınıf dersleri haricinde çalışılıyor. Öğrenciler SDS tarafından gönderilen bir görevli tarafından sınava tabi tutuluyor. Seviye, seviye yapılan sınavlarla Uluslararası Öğrenci Sertifikası'na sahip oluyorsunuz. Süreç sonunda ‘eğitmenlik’ hakkı da elde edebiliyorsunuz. 12 Dans Sanat Atölyesi Kurucusu ve Flamenko eğitmeni Çavuşoğlu, “Bu diplomayı Türkiye’ye getirdik. Bu yıl ikincisi düzenlenen sınavla öğrencilerimiz sertifikalarını alacak” diyor. SDS’in Avustralya, Belçika, Kanada, Kıbrıs, İngiltere, ABD, Almanya gibi birçok ülkede ofisleri var.