Bunama vakalarının yarısı önlenebilir!

Türkiye Alzheimer Derneği Başkanı Prof. Dr. Başar Bilgiç, 21 Eylül Dünya Alzheimer Günü kapsamında açıklamalarda bulundu. Lancet Komisyonu’nun 2024 yılı raporundan önemli bilgiler paylaşan Prof. Dr. Bilgiç, “Milyonlarca insanın yaşamını etkileyen bunama (demans) hastalığı, yeni bilimsel bulgular ışığında önlenebilir bir sorun olarak karşımıza çıkıyor” şeklinde konuştu.

Haber Merkezi
YAYINLAMA
GÜNCELLEME

2022-2050 yılları arasında insan ömrünün gelişmekte olan ülkeler başta olmak üzere yaklaşık 5 yıl daha uzayacağını belirten Prof. Dr. Başar Bilgiç, “Bilimsel çalışmalar, kardiyovasküler hastalıklar ve bulaşıcı hastalıkları önlemeye yönelik halk sağlığı tedbirleri başta olmak üzere sağlık alanındaki kazanımların insan ömrünü uzatacağını gösteriyor. Ama bu uzayan süre sağlıklı bir uzun yaşam vaad etmiyor. Alzheimer hastalığı için koruyucu tedbirleri uygulamaya geçirmez ve de etkili tedavileri devreye sokamazsak uzayan ömürle birlikte Alzheimer hastalarının sayısı ülkemiz ve tüm dünyada daha da artacak” dedi.

14 değiştirilebilir risk faktörü önemli rol oynuyor

Lancet Komisyonu’nun 2024 yılı raporunun bunama vakalarının neredeyse yarısının önlenebilir olduğunu ortaya koyduğunu vurgulayan Prof. Dr. Bilgiç, “Raporda, bunama riskini azaltmada kritik rol oynayan 14 değiştirilebilir risk faktörü detaylandırılıyor. Bu faktörler arasında şeker hastalığı, yüksek tansiyon, obezite, sigara, hareketsizlik, depresyon, düşük eğitim düzeyi, işitme ve görme kaybı gibi yaşam tarzıyla doğrudan ilişkili durumlar bulunuyor.”

Vakaların yüzde 7’sinden LDL kolestrol sorumlu

“LDL kolesterol, bunama vakalarının yüzde 7’sinden sorumlu bir faktör olarak öne çıkıyor. Bu riski azaltmak, kolesterolü düşüren ilaçlar, sağlıklı beslenme ve yaşam tarzı değişiklikleriyle mümkün. Rapor ayrıca, işitme kaybının yanı sıra yaşlılıkta görülen görme sorunlarının da bunama riskini artırdığına işaret ediyor. Bu bulgu, beynin dış dünya ile bağlantısını sağlayan göz ve kulak sağlığının korunmasının, bunamadan korunmada en etkin yöntemlerden biri olduğunu gösteriyor” açıklamasını yapan Prof. Dr. Bilgiç, bu bulgulardan yola çıkarak bilinçli seçimler ve önlemlerle yaşlılıkta sağlıklı bir yaşamın mümkün olduğuna dikkat çekti. 

Orman yangınları bunama riskini artırıyor

Güney Kaliforniya'da 1,2 milyon insan üzerinde yapılan 10 yıllık bir araştırmanın sonuçlarını da paylaşan Prof. Dr. Bilgiç, “Bu araştırma, yangın dumanına maruz kalmanın, bunama riskini diğer hava kirliliği türlerinden daha fazla artırdığını ortaya koydu. Yangın dumanı, beyin sağlığı için en tehlikeli hava kirliliği türü olarak öne çıkıyor. Yangın dumanı, motorlu taşıtlar ve fabrikalar gibi kaynaklardan havaya yayılan ve PM2.5 adı verilen mikro maddeler, insan saç telinden 30 kat daha küçük katı ve sıvı parçacıklardan oluşuyor. Araştırmacılar, özellikle orman yangını dumanından kaynaklanan PM2.5 maddelerine maruziyetin bunama riskini yüzde 21 oranında arttırdığını saptadı” dedi.

Alzheimer tedavisinde ilaç çalışmaları

Alzheimer hastalığına dair üretilen bazı ilaçlar için 'hastalığın erken döneminde hastalığı kısmen yavaşlatıyor ve nadir de olsa ciddi yan etkileri sahip' bilgisini paylaşan Prof. Dr. Bilgiç, bazı ilaçların yan etkilerinin, doğru hasta seçimi ve düzenli kontrollerle yönetilebileceğini vurguladı ve ekledi:

Yeni çıkan veriler, genetik incelemeler ve beyin görüntülemeleri ile yan etki riski düşük hastaların seçilebileceğini ve ilaç kullanımı sırasında da yan etkilerin kontrol altında tutulabileceğini göstermektedir. Bahsi geçen tedavilerin Türkiye’de onaylanması ülkemizdeki hastaların yararına olacak bir gelişmedir. Diğer ülkelere kıyasla daha fazla MR cihazına sahip, deneyimli radyolog ve nörologlara sahip ülkemizde uygun hasta seçimi ve yan etkileri kontrol altında tutmak diğer ülkelerdeki kadar zor olmayacaktır” şeklinde konuştu.