Benim şirketimde pazartesi sendromu olmaz
GittiGidiyor Genel Müdürü Öget Kantarcı, eBay’in yıl başında 20 ülkeyi emanet ettiği bir isim. İyi bir eğitim, sıkı çalışma gibi iş dünyasında gerekli olan kriterlerin dışında onu bu başarıya taşıyan önemli bir özelliği daha var: İflah olmaz pozitif bakışı.
YASEMİN SALİH
Son dönemde küresel e-ticaretin önemli isimlerinden biri Öget Kantarcı. Geleneksel ve yeni nesil iş modellerini deneyimledikten sonra yaklaşık dokuz yıldır online tarafta kariyerini sürdürüyor. Bu işte siftahı Alman Otto Group’ta yapmış, sonrası da gelmiş. Dört yıl önce GittiGidiyor ailesine katılan genç yönetici, kısa sürede eBay yönetiminin dikkatini çekince sadece kendinin değil Türkiye imajının da bu camia içinde yukarılara doğru hızla tırmanmasına neden olmuş. Türkiye'nin son dönemde global şirketin en hızlı büyüyen pazarı haline gelmesinde katkısı büyük. Ocak ayında eBay'in, havalı adıyla MENA bölgesindeki (Ortadoğu ve Kuzey Afrika) 20 ülkeyi İstanbul’a bağlama kararı almasının arkasında da bu performans yatıyor.
Yoğun iş temposu içinde aynı zamanda tam bir spor tutkunu Öget Kantarcı. Her gün mutlaka sporunu yapıyor. Bedenen ve zihnen hazırlandıktan sonra mesaisine başladığını söyleyen Kantarcı ile biz de Arnavutköy sahilinde yaptık yürüyüşümüzü.
- Sektörün dikkat çeken isimlerinden birisiniz. Biraz kendinizden bahsedin; nerelisiniz, nasıl bir ailede büyüdünüz?
Babamın bir tarafı Larnaka bir tarafı Trabzon Of’tan. Anne tarafım ise İstanbullu. Ben de İstanbul’da büyüdüm. Çok kalabalık bir kuzen ordusuyla birlikte, 100 kişinin bir araya geldiği aile buluşmalarıyla geçti çocukluğum. Daha çok teyzelerim ile kuzenlerimden oluşan bu kalabalık büyük yazlık bir evde toplanırdı. Bayramın ilk günü kimse program yapmaz, mutlaka bir araya gelirdik. Aile bağları çok güçlüdür bizde.
Mutluluk her şeyin önünde
- Bu durum sonraki yıllarda ne kazandırdı sizce?
İnsan olmayı, mutlu olmanın her şeyin önünde geldiğini öğretti bana. Birbirimizi mutlu etmeyi önemserdik, bu bende hala vardır. İnsanları mutlu etmeyi önemsiyorum. Önce etrafınızda mutlu insanlar yaratacaksınız, iş başarısı sonra zaten geliyor. Bu yüzden şirketimiz eBay’da yükseliyor, sürekli ödüller alıyoruz. Hiyerarşi yok, saygısızlık yok, bir arada mutlu insanlar var. O nedenle nasıl pazar gününü ailesiyle mutlu geçiriyorsa, pazartesi de işte aynı ortamı bulacağını biliyor bizde çalışanlar. Bu yüzden pazartesi sendromu yoktur bizim şirkette. Bunu sürdürmek için de yeni işe alacağımız insanları seçerken CV en son bakacağımız şey oluyor. Ben o kişinin pozitif enerjisine ve uyumlu olup olmadığına bakarım. Yaz boyunca cumaları işe gelmeme hakkı sunduk. Ancak böyle bir ortam olursa o kişi girişimci yeteneklerini gösterebilir.
- İyi yaşam adına, mutlu olmak adına neler yapıyorsunuz?
Spor yapıyorum, spor benim için içgüdüsel, normal hale geldi. Planlamadan, düşünmeden yapıyorum. Günde sekiz kilometre koşuyorum, 10 bin adımı geçiyorum, haftada bir kez tenis oynuyorum, yüzüyorum. Beş yıl boyunca Galatasaray’da yüzdüm. Genelde yalnız spor yapmayı tercih ediyorum. Örneğin koşarken zihnim sıfırlanıyor. Ayrıca uzun uzun düşünme fırsatı da buluyorum. Birçok projeyi koşarken tasarlıyorum. Bir tür meditasyon benim için. - Bu tempoda bir spor için iyi beslenmek de önemli...
Çok ağır yemekler tüketmem. Benim için bir başka meditasyon sahası da mutfak. Haftanın üç günü yemek yaparım, hem de öyle pratik değil, emek isteyen yemekler pişiririm. Her yemeği yapabilirim. Yemek kitaplarını okumaya, videolar izlemeye meraklıyım. En çok zengin salatalar yapmayı, farklı çeşit soslarla tatlandırılmış kanat pişirmeyi seviyorum. Balık da çok severim. Soslara meraklıyım. Beş saat pişirdiğim makarna soslarım vardır.
- Nasıl başladı bu merak?
17 yaşındaydım, annem bir böbrek ameliyatı geçirmişti. O pişiremeyince ben mutfakta bir şeyler yapmayı denedim.
Sonra baktım çok zevkli, devam ettim.
- Hayatınızın gidişatını biçimlendiren bir etken var mı?
Babamın işi. Geleneksel, klasik iş yapısının etkili olduğu bir şirkette çalışıyordu. Onu gözlemleyince kesinlikle böyle bir alanda çalışmamaya karar verdim. “Ben geleneksel bir sektörde olmayacağım” dedim. Ben daha çok her konunun içine girebileceğim, çok yönlü tarafımı gösterebileceğim bir alanda olmak istedim. Şimdi de öyle, her alanda varım. TOBB’da e-ticaret meclis başkanıyım, farklı sivil toplum kuruluşlarında aktifim. Böyle bir tempoyu daha çok tercih ediyorum. Bu ayrımı da babamın işi sayesinde fark edebildim. Özgür ruhlu biriyim.
- e- ticaret bile olsa bu kadar özgür ruh sıkıntı yaratmıyor mu?
Hayır, bunu böyle bir sektörde ayarlayabiliyorsunuz. Bence e-Bay ile karakterlerimiz uyuşuyor. Örneğin hafif hiperaktif biriyim. Yerimde uzun süre duramam. Bir saatlik toplantıda en fazla yarım saat dayanabilirim ve çevrem de bunu bilir, ona göre planlama yapar. Artık yurtdışında bile öğrendiler bu yönümü. Bazen de toplantılarımı koşarken tele-konferansla yapıyorum. Çocukluğumda da enerjikmişim, babamla hep hareket halindeymişiz. Şimdi oğlumla da benzer bir ilişki yaşıyoruz. Birlikte spor yapıyoruz. Spor beni mutlu ediyor. Hayatımdaki tek bağımlılığım spor. Sanırım bu endorfin ile ilgili.
- Vazgeçemediğiniz şey spor, bunu öğrendik. Başka?
Galatasaray. Ben ne yapar eder Galatasaray maçlarına giderim. Bunun için her şeyi yaparım. Şimdiye kadar hep öyle oldu.
'Sona kalan 3 adaydan biri kadın olmalı'
- Şirketteki çalışanların çeşitliliği ve gelişimleri için neler yapıyorsunuz?
Çalışanların spor yapmalarına yönelik uygulamalarımız var. Bunu çok önemsiyoruz. Ayrıca şirkette cinsiyet eşitliğini teşvik eden uygulamalar da var. Her yıl zam yapılırken o yöneticinin ekibindeki kadın çalışan oranı konusundaki performansını dikkate alıyoruz. Oran fazlaysa zam oranı da fazla oluyor. Bir pozisyon için oluşturulan 3 kişilik şort-listte (son aşamaya kalan kısa aday listesi) mutlaka kadın olmak zorunda. E-ticarette kadınlara yönelik fırsatlar çok yüksek. Kadınların fazla olduğu şirketler de daha başarılı. Bizim sektör kadınlara çok uygun. Evde sorumlulukları olan kadınların da e-ticaret alanında ekonomik değer yaratması çok mümkün. Sektör yaratıcılık, girişimcilik için yeni ufuklar açıyor. Biz de buna önem veriyoruz. Türkiye'den yurtdışına yönetici gidiyor.
'Yalanı doğuracak ortamı yaratmam'
- Sizin için olmazsa olmaz değerler neler?
Huzur, mutluluk ve dürüstlük. Aslolan bunlar benim için. Karaktersizlik, yalan bir kere olur, sonrası yoktur. Çevremdeki insanlara “önemli olan mutluluğunuz” dememin nedeni de bu. İnsanlara bu ortamı sağlamazsanız, kendileri mutluluğu yaşamak için dürüstlükten saparlar, yalana ihtiyaç duyarlar. Bizim şirkette kimsenin yalan söylemeye ihtiyacı yok. Bu ortamı yaratmamaya özen gösteririm. Çünkü insan çok ihtiyaç duyarsa mutluluğu için yalan da söyler. Bu işte özgürlük şart. Her saniye bir ürün satılıyor. Her saniye mesai diye düşünülebilir. Bu ancak dürüst, mutlu çalışılan bir ortamla sağlanabilir. Biz de bunu sağlıyoruz. Sıradan bir pazarken diğer ülkelerin ayakta alkışladığı bir atak gösterdik. Yılda yüzde 50 büyüyoruz. Saniyede bir ürün satılıyor.
Sağlıklı beslenme ve spora ilgi artıyor
- GittiGidiyor satışlarına bakıldığında iyi yaşam adına eğilimleri gösteren değişimler gözlemliyor musunuz?
Evet, kesinlikle var. Örneğin yaz ayları yaklaşırken bisiklet gibi spora dair ürünlerin satışı artıyor. Adımsayar satışları nisandan itibaren üçe katlıyor örneğin. Diğer yandan sağlıklı beslenmeye yönelik ürünler, evde yoğurt, dondurma yapımında kullanılan elektrikli ev aletlerinin satışlarında dikkat çekici artış oluyor. İnsanların tercihleri değişiyor.