Bebeğin beslenmesinde ilk bin gün hayati önem taşıyor
İlk bin gündeki yetersiz beslenme, sadece kronik hastalıkların, psikiyatrik bozuklukların artmasına değil, bağışıklık sisteminin zayıflamasına dolayısıyla zatürre, ishal, menenjit gibi ciddi enfeksiyonların artmasına da yol açmaktadır
ANKARA - Çocuğun gelecekteki sağlığını gebelik süreci ve iki yaşına gelinceye kadar dönemdeki beslenme biçimi ortaya koyuyor.
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Ferit Saraçoğlu, insanın dünyaya gözlerini açtığı andan itibaren başlayan ilk bin gün ile gebelik sürecindeki beslenmenin sağlık açısından çok önemli olduğunu belirterek, yeni doğan bir bebeğin beyninin 300 gramdan 2 yaş sonunda bin 200 grama ulaştığını söyledi. Yetişkin bir kişinin beyin ağırlığının yaklaşık bin 400 gram olduğunu ifade eden Saraçoğlu, beyin fonksiyonlarının çoğunun bu dönemde geliştiğini aktardı.
Saraçoğlu, ilk iki yaşın çocuğun yürümeyi, konuşmayı, sevmeyi, üzülmeyi, korkmayı öğrendiği dönem olduğunu belirterek, bu dönemde anne sütü alınmasının çok önem taşıdığını vurguladı. Saraçoğlu, "İlk bin gündeki yetersiz beslenme, sadece kronik hastalıkların, psikiyatrik bozuklukların artmasına, fiziksel ve kognitif gelişmenin, metabolik fonksiyonların bozulmasına değil, bağışıklık sisteminin zayıflamasına dolayısıyla zatürre, ishal, menenjit gibi ciddi enfeksiyonların artmasına da yol açmaktadır" dedi.
Doğru ve yeterli beslenen çocuğun, okul başarısının da yüksek olduğuna dikkati çeken Saraçoğlu, şunları kaydetti:
"Bu çocuklarda, çocuklukta ve yetişkin hayatta obezite, kalp damar sistemi hastalıkları, şeker hastalığı gibi kronik hastalıkları ve ruhsal sağlık sorunları daha az olmaktadır. Bu farklılığın ekonomiye yansıması, özellikle sağlık harcamaları, artan kronik hastalıkların topluma getirdiği yükler dikkate alındığında çok büyük bir kaynak harcaması anlamına gelmektedir.
Bir yetişkinin gelirinde en az yüzde 20-46'lık bir azalmaya, ülke Gayri Safi Milli Hasılasında en az yüzde 2-3'lük kayba yol açmaktadır."
"170 milyon çocuk kötü beslenme yüzünden potansiyelini kullanamıyor"
"Dünyada son on yılda açlıkla mücadeledeki tüm çabalara rağmen, her yıl yaklaşık 2,6 milyon çocuk ve 100 bin annenin beslenme bozukluğuna ve sağlıklı suya ulaşamadıkları için hayatını kaybettiğini" vurgulayan Saraçoğlu, "Her yıl 5 yaş altında ölen 7,6 milyon çocuğun yüzde 35'i bu nedenle kaybedilmektedir. Yaklaşık 170 milyon çocuk kötü beslenme nedeniyle tam potansiyellerini kullanamamaktadır" diye konuştu.
Saraçoğlu, az gelişmiş 80 ülkede çocukların yüzde 20'sinde, bunlardan 40 ülkede çocukların yüzde 40'ında, 14 tanesinde ise bu oranların da üzerinde büyüme bozuklukları görüldüğünün altını çizerek, bu bozuklukların yaklaşık yarısının anne karnındaki kötü beslenmenin sonucu olarak ortaya çıktığını söyledi.
Saraçoğlu, ilk bin günde yeterli ve doğru beslenmenin artırılması ile öneminin, topluma anlatılması konusunda başta sağlık personeli ve yöneticileri olmak üzere, politikacılara, sivil toplum kuruluşlarına, medyaya ve özel sektöre önemli görevler düştüğünü sözlerine ekledi.
Beslenme nasıl olmalı?
Saraçoğlu, ilk 3 aydan sonra sağlıklı bir bebeğin gelişimi için günlük 300 kalori civarında fazladan enerji alınması gerektiğini anlatarak, gebelik öncesi ağırlığın sürdürülmesi için günlük 2 bin-2 bin 200 kalori ihtiyacı varken gebelikte 300 kalorilik ekle birlikte alınması önerilen günlük kalori miktarının yaklaşık 2 bin 300-2 bin 500 kaloriye çıktığını söyledi.
Gelişen bir bebeğin vücut hücrelerinin, anne vücudundaki değişiklikler ve özellikle de plasentanın proteine gereksinim duyduğunu anlatan Saraçoğlu, anne karnındaki bebeğin büyümesi için günlük fazladan 20 gram proteine ihtiyaç duyulduğunu bildirdi. Saraçoğlu, gebelik döneminde demir ve kalsiyumun da tam alınması gerektiğinin altını çizerek, "Gebe kadınların günlük kalsiyum ihtiyacı 1000-1300 miligram. 240 gram (büyük su bardağı) süt veya yoğurt günlük yaklaşık 300 miligram kalsiyum sağlar. Süt ve süt ürünleri, yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller iyi bir kalsiyum kaynağıdır" diye konuştu. Saraçoğlu, genel beslenme biçimine ilişkin şunları kaydetti:
"Gebelerin 12. haftadan itibaren 9 damla günlük tek doz D vitamini alması, gebelik süresince devam etmesi, doğum sonrası özellikle en az 6 ay, bebek anne sütü almaya devam ediyorsa emzirme süresince bunun kullanılması gerekmektedir. Gebelikten dolayı artan enerji ve besin ögesi ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için gebenin bir su bardağı kadar süt veya yoğurt veya 2-3 kibrit kutusu kadar peynir veya 1-2 kaşık çökelek tüketmesi gerekir. Bir adet yumurta veya yumurta kadar et, tavuk, balık yemesi önerilir. Bu besinler tüketilemiyorsa kurubaklagil yemekleri, mercimekli veya nohutlu çorbalar tüketilebilir.
Yemeklerle birlikte C vitamininden zengin maydanoz, kıvırcık, lahana, biber, domates, karnabahar, kuşburnu, portakal, mandalina, elma, şeftali ve taze meyve suları tüketilmelidir. Yemeklerde iyotlu tuz kullanılmalıdır. Gebelerin yeterli miktarda omega 3/6 alması da bebeğin beyin gelişimi açısından önemlidir. Bu amaçla günde 1000 miligram omega 3 ilaç olarak alınabileceği gibi sık balık tüketilerek, günde 5-6 ceviz yenilerek sağlanabilir. Sıvı alımı asla ihmal edilmemeli, günde en az 8-10 bardak su içilmelidir. Yenidoğan doğumdan sonra mümkün olduğunca erken ( ilk yarım saat içinde) emzirilmelidir."