Bağışıklık sistemini bunlarla güçlendirin
Can boğazdan gelir ancak o boğazdan nelerin geçtiği çok önemli. Kış aylarında bağışıklık sistemini güçlendirip hastalanmamak için sadece iyi beslenmek yetmiyor. Stresten uzak, bol hareketli bir yaşam biçimi ömrünüzü uzatır...
Prof. Dr. GÜRSEL TURGUT
İş hayatında yoğun stres, uykusuzluk ve dengesiz beslenme bağışıklık sistemini direkt olarak zayıflatıyor. Kışı hasta olmadan, sağlıklı geçirmek için bağışıklık sistemini desteklemek şart! İşte benden sizlere bunun için ipuçları.
Doğru beslenin: Tam tahıllı ürünler, karbonhidrat, protein ve yağı dengeli tüketin. Sigara, alkol, şekerden uzak durun. Antioksidan alın. Soğan, sarımsak, ıspanak, dereotu, maydanoz, turunçgiller, domates, brokoli antioksidan açısından zengindir. Mevsiminde sebze meyve yiyin.
Yeterli ve kaliteli uyuyun: Kaliteli uyku sağlığımız için çok önemli. İyi bir uykunun başlıca ölçüsü kişinin sabah dinç uyanması ve kendisini gün içinde zinde hissetmesidir. Kalitesiz bir uyku verimi düşürür, konsantrasyonu bozar, bağışıklık sisteminin zayıflamasına neden olur.
Haftada en az 3 gün açık havada yürüyün: Temiz havada zaman geçirilmesi sağlam bir vücut ve güçlü bir bağışıklık sistemi için oldukça faydalı. Yürüyüşlerinizi olabildiğince toprak zeminde ve doğada yapmaya özen gösterin.
Hareket edin: Uygun zamanlarda mutlaka yürüyüş yapın. Mutlaka oturmanız gereken durumlarda ise olabildiğince yerinizden kalkarak diz, kalça ve bel kaslarınızı açacak egzersizler yapın.
Gereksiz ilaç: Gerekmedikçe ilaç kullanmayın. Özellikle gerekmiyorsa antibiyotik almaktan kaçının.
Düzenli egzersiz yapın: Hastalıktan korunmada egzersizin çok büyük bir önemi var. Düzenli egzersiz bağışıklık sistemini kuvvetlendiriyor, virüs ve bakterilerle savaşmayı sağlıyor.
Kendinizi aşırı derece yormayın: Dinlenmek için kendinize zaman tanıyın.
Stresten uzak durun: Stresliyken immün sistemde çöküş meydana gelir. Bu nedenle stres dönemlerinde hepimiz daha sık hasta oluruz. Özellikle sık uçuk çıkarmak stres altında olduğunuzun en iyi göstergelerinden biridir.
Sevdiklerinizle bol vakit geçirin: Çevrenizle güçlü sosyal bağlar kurun. Ruhsal olarak iyi olmanın en iyi yolu olabildiğince sevdiğiniz insanlarla bir arada olmaktan ve negatif ortamlardan uzak durmaktan geçer.
Günde 2 litre su içmek vücutta ne sağlar?
Su yaşamsal faaliyetlerimizin devam etmesi için gerekli en önemli besinlerden biri. Besinlerin sindirim, emilim ve hücrelere taşınması, vücutta oluşan atık ürünlerin akciğer ve böbreklere iletilip dışarı atılması, vücut ısısının ayarlanması, eklemlerin kayganlığının sağlanması ve elektrolitlerin iletilmesi su sayesinde yapılır. Cilt sağlığı için de su çok önemli. Yeterli su içilmezse elektrolit dengesi bozulur, tansiyon düşüklüğü, halsizlik, baş ağrısı görülebilir. İlerleyen susuzluk kişinin yaşamını tehlikeye sokar. Hücreler susuz kaldığı için tüm biyokimyasal olaylar yavaşlar ve dolayısıyla metabolizmanın yavaş çalışmasına neden olur, sindirim ve boşaltım sorunları görülebilir, bağırsakların çalışması bozulabilir. Yetersiz sıvı alımı böbrek rahatsızlıklarına da neden olabilir. Özellikle yüksek kolesterol seviyesi olanların su tüketimini günlük 3 litreye çıkarılmaları ve alfa lipoik asit desteği almaları gerekir.
Günlük tuz tüketimi 5 gramdan az olmalı!
Ülkemizde en önemli tuz kaynaklarının başında yemek pişirilirken eklenenler ve ekmek geliyor. Sofrada kullanılan tuzluk, günlük alımın yaklaşık yüzde 15’ini oluşturuyor. Bu nedenle tuzluk kullanmayarak, yemeğe ilave tuz atmayarak yapılan kısıtlama yetersiz kalıyor. Dünya Sağlık Örgütü; hipertansiyon, kalp hastalıkları, böbrek hastalıkları başta olmak üzere obezite, diyabet ve bazı kanser türlerinden korunmak amacıyla günlük tuz tüketimini 5 gram’dan az olarak öneriyor. Bu da günlük tükettiğimiz tuz miktarını üçte bire indirmemiz gerektiği anlamına geliyor.
Bağışıklığınızı güçlendiren besinler
C vitamini: C vitamininin sağladığı faydalar saymakla bitmez. Yeter ki her gün beslenmenize dahil edin ve gün içinde C vitamini içeren besinler almayı unutmayın. Eğer C vitaminini besinlerden alırsanız bunlarda bulunan fitokimyasal maddeleri de alırsınız. Böylece vücuttaki savaşçı hücreleriniz güçlenir. Her gün mutlaka roka, maydanoz, kuşburnu, portakal, mandalina, limon ve kiviyi ara ve ana öğünlerde tüketin. Ayrıca salata ve çorbalarınıza mutlaka bol bol limon sıkın.
Kefir: Bağırsaklarda ne kadar probiyotik bakteri varsa o kadar güçlü metabolizmanız olur. Bu bakterileri artırmak için prebiyotik besinler tüketmek gerekiyor. Kefir ve probiyotik yoğurt bu bakterilerden yana zengin besinlerdir. Bunun yanında muz, pırasa, enginar, sarımsak ve soğan da yararlı bakterilerin artmasını sağlar.
Kırmızı meyveler: Antioksidan miktarı yüksek besinlerdir. Kızılcık, pembe greyfurt, pancar, nar likopen ve antosiyanin içerir ve sadece bağışıklığınız değil, bazı kanser ve kalp hastalıklarına karşı da koruyucudur.
Beta-karoten: Sarı-turuncu bitkilerde bulunan beta karoten en kuvvetli antioksidanlardandır. Salatanıza bu renklerdeki sebzelerden ekleyin, gün içinde de meyve olarak tüketin. Havuç, ananas, hurma ve balkabağı en fazla beta-karoten içeren sebze ve meyvelerdir.
Sarımsak: İçinde kükürtlü bileşiklerin yanı sıra A, B1 ve C vitamini de içerir. Bağışıklığı kuvvetlendirecek ve hücreleri koruyacak antibiyotik, antiviral, antibakteriyel ve antifungal etki gösterir. Her gün 1 diş sarımsak yeter.
Zencefil: Keskin tadı ve aroması ile birçok yerde kullanabilir. Solunum yollarını açıcı, sindirimi düzenleyici, toksin atıcı, gaz söktürücü ve antiseptik özellikleri vardır. Çorbalarda, taze olarak sebze yemeklerinde ve salatalarda kullanabilir.
Omega-3: En değerli yağ olan omega-3 yağ asitleri bağışıklık, beyin ve sinir sistemi, psikoloji, kalp-damar sağlığı için çok önemli. Haftada mutlaka 2 gün balık yemek gerekiyor.
Çinko ve selenyum: Bağışıklığınız için önemli minerallerdir. Selenyum deniz ürünleri, et, soğan ve sarımsakta bulunur. Çinko ise kabak çekirdeği başta olmak üzere yağlı tohumlar, hindi eti, kuzu eti, kuşkonmaz ve mantarda vardır. Bu minerallerin antioksidan etkisi yüksektir ve vücudun toksinlere karşı savaşan hücrelerini güçlendirirler.