“2 cm’den büyük taşlar ameliyat nedenidir”
Safra kesesi taşları sık karşılaşılan bir sağlık sorunudur. Safra kesesinden kaynaklanan bazı şikayetlerle mide ve oniki parmak bağırsağı kaynaklı şikayetler karışabilir. Prof. Dr. Gürkan Tellioğlu , “ Böylesi durumlarda hastanın detaylı değerlendirilmesi, gereğinde endoskopiyle mideye bakılması bu kafa karışıklığını aydınlatmaya yardımcı olur” dedi.
Ameliyatla mı sonlandırsak, ameliyatsız mı saklasak?
Karaciğer safra yolları ve pankreas cerrahisi alanında karmaşık ameliyatların da bir parçasıdır safra kesesinin alınması. Karmaşık ve zor bir cerrahi sonrasında hasta yakınlarının ilk sorusu safra kesesinin alınıp alınmadığıdır. Haber değeri yüksektir safra kesesinin; herkes bilir safra kesesini, yaratabileceği sorunları, alınmasının gerekebileceğini… Bir başka sık sorulan soru da “Sadece taşları alsanız, safra kesesini almasanız olmaz mı?” şeklindedir ya da “Bir ilaç verseniz, taşlar erise olmaz mı?”.
Böbrek taşları kırılarak tedavi ediliyor, neden safra kesesi taşlarını da kırmıyorsunuz?
Biraz sadeleştirmeye ihtiyaç var bu toplumsal farkındalığı yüksek safra kesesi sorununu. Safra kesesi taşları, tahmin edebileceğiniz gibi sık karşılaşılan bir sorundur. Genel cerrahi pratiğinde en çok yapılan ameliyat listesinde birinciliği hiç bırakmaz.
Safra kesesi taşı veya taşları olan herkes ameliyat olur mu? Hayır olmaz. Çoğu kişi farkında değildir bu durumun. Bir şikayete neden olduğunda sıklıkla şiddetli bir karın ağrısı, bulantı, kusma, ateş gibi şikayetlerle acil servis başvurusunda saptanır ve bu hastalar ameliyatla tedavi edilir. Zira artık safra kesesi taşları şikayete neden olmuştur. Zaten hasta da ağrı nedeniyle ameliyatı kabullenir, bir kez daha benzer bir şikayet yaşamayı istemez.
Sorun daha çok tesadüfen saptanan safra kesesi taşlarındadır. Bir başka nedenle yapılan ultrasonografide safra kesesi taşı saptandığında farklı görüşler ortaya çıkabilir. Bir hekim mutlaka ameliyat önerirken, bir başkası takip edilebileceğini söyleyebilir. Öncelikle şunu belirtelim; sorun çıkaran bir safra kesesi taşı nedeniyle ameliyatla safra kesesinin alınması bir kayıp olarak nitelenemez. Zira artık işlevini yerine getiremeyen bir safra kesesinin çıkarılması kayıp değildir. Şikayeti olmayan hastalarda bu konu bir tartışma konusudur. Bu karmaşanın içinden çıkmanın bilimsel bir yolu elbet vardır. Şikayeti olmayan hastalarda safra kesesi taşlarının boyutu önem kazanır.
· Milimetrik boyutta taşların varlığında, bu taşlar safra kesesinden safra yollarına düşerek pankreatit ve sarılık yapabilir. Dolayısıyla, hiçbir şikayeti olmasa da, milimetrik safra kesesi taşları olan hastalara ameliyat önerilir.
· Diğer yandan, boyutu 2 cm’yi aşan safra kesesi taşları da büyük olmalarına bağlı bambaşka sorunlar çıkarabildiğinden, yine ameliyatla tedavi önerilir. Safra kesesinin karaciğer altında, oniki parmak bağırsağının üstünde, kalın bağırsağın arkasındaki konumu büyük taşların çevre organlara sorun çıkarması riski nedeniyle ameliyat önerilir.
· Milimetrik taşlarla büyük taşlar arasında kalan grup ise, yandaş hastalıkları, nerede yaşadıkları gibi parametrelerle değerlendirilerek takip edilebilir. Örneğin kalp kapağı değiştirilmiş, kan sulandırıcı kullanan bir hastada safra kesesinde taş saptanması halinde, şikayeti olmasa bile acil bir ameliyat gerekmesi halinde yüksek bir tıbbi risk oluşması ihtimali göz önüne alınarak ameliyat planlanabilir.
Şikayetlerin safra kesesinden kaynaklandığını kesin olarak anlamak mümkün müdür?
Evet, bazı şikayetler var ki safra kesesi taşından kaynaklandığı nettir. Örneğin karnın sağ üst kısmında sağ omza yansıyan bir ağrı ve muayenede karnın sağ üst kısmında hassasiyet saptanması şüphe götürmez bir şekilde sorunun safra kesesi kaynaklı olduğunu gösterir. Şüpheli durumlarda, ultrasonografide safra kesesinin duvar kalınlığının artmış olması da tekrarlayan safra kesesi ataklarını düşündürür. Karnın orta-üst kısmındaki ağrılar ve gaz şikayetleri ise kafa karıştırıcıdır.
Safra kesesinden kaynaklanan bazı şikayetlerle mide ve oniki parmak bağırsağı kaynaklı şikayetler karışabilir. Böylesi durumlarda hastanın detaylı değerlendirilmesi, gereğinde endoskopiyle mideye bakılması bu kafa karışıklığını aydınlatmaya yardımcıdır. Olağan şüpheliler gibi safra kesesinde her taş saptanan hastanın ameliyatla safra kesesinin alınması, ameliyat sonrası %34 hastada şikayetlerin devamıyla sonuçlanır. O nedenle, yukarıda açıklanan taş özellikleri sebebiyle şikayeti olmasa bile ameliyat önerilmesi gereken hastalar dışında tüm hastaların detaylı değerlendirilmesi, ameliyat sonrası hastanın şikayetlerinin düzelmesi için anahtar rol oynar.
Beslenme, genetik gibi birçok faktörün rol oynadığı bir süreçte safra kesesi taşlarının oluşumunu önleyici bir beslenme tanımlı değildir. Kolesterolü yüksek olan hastalarda yapılacak kolesterol düşürücü tedavi maalesef taşların kaybolmasıyla sonuçlanmaz. Safra kesesi bir depo organıdır. Karaciğerde üretilen safrayı depolar, yemek yenmesi sonrası mideden oniki parmak bağırsağına gıda geçişiyle uyarılarak kasılır ve safranın sindirim için oniki parmak bağırsağına boşaltılmasını sağlar. Safra kesesi taşları olan hastaların ağır bir yemek, aşırı yağlı kızartma gibi yemekleri tüketme sonrası sorun yaşamalarının nedeni, gıdanın aşırı yağlı olmasının safra kesesinin daha şiddetli kasılmasına neden olması sonucudur. Bu kasılma esnasında kese içerisindeki taş veya taşların safra kesesi kanalının tıkanmasına neden olması ve safra kesesi iç basıncının artması nedeniyle de ağrı hissedilmesidir sorun. Safra kesesi taşı nedeniyle şikayeti olan hastalarda beslenmeye dikkat ettiklerinde şikayetlerinde azalma, bu mekanizma iledir.
Ancak, aklınıza gelen soruyu hemen söyleyeyim ve yanıtlayayım; yani “Yağsız beslensek, safra kesesi taşlarımızı sorun çıkarmadan ameliyatsız tedavi olmuş olmaz mıyız?” Maalesef olmazsınız. Zira kese içerisindeki taşlar durduk yere de safra kesesi atağına neden olabilir.
Özetleme gereği duyuyorum;
· Şikayete neden olan safra kesesi taşları varlığında mutlaka ameliyat olunmalıdır.
· Şikayete neden olmasa bile, milimetrik taşlar ve 2 cm’den büyük taşlar ameliyat nedenidir.
· Diğer tüm durumlar, hastanın yandaş hastalıkları ve sağlık hizmetlerine ulaşma durumu göz önüne alınarak tedavi edilmelidir.