'Çocukların ilik nakli bekleyişini bitirecek proje ağustosta başlıyor'

Türkök Projesi’yle donörlerin veri bankası oluşturacağını ve artık çocukların ilik nakli bekleyişlerinin sona ereceğini aktaran Kızılay Genel Başkanı Akar, iş dünyasının sosyal sorumluluk projelerine partner olmak istediklerini söyledi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

huseyin_gokce-004.jpg

ANKARA - Kızılay Genel Başkanı Ahmet Lütfi Akar, Sağlık Bakanlığı ile yürüttükleri Türkök Projesi’yle donörlerin veri bankası oluşturacağını ve artık çocukların ilik nakli bekleyişlerinin sona ereceğini söyledi. Haziran ayında Erzincan’da faaliyete geçecek maden suyu fabrikasıyla birlikte üretim kapasitelerinin 800 milyon şişeye çıkacağını belirten Akar, iş dünyasını Kızılay’a daha çok destek vermeye ve sosyal sorumluluk projesine partner olmaya çağırdı. Ankara Sohbetleri’ne konuk olan Akar, Ankara Temsilcimiz Ferit B. Parlak ve Ankara Haber Müdürümüz Hüseyin Gökçe’nin sorularını cevaplandırdı. 

Kızılay denince akla kan ve maden suyu geliyor. Maden suyu konusunda yeni yatırım haberleri alıyoruz…. 

Atatürk 1926 yılında Afyon maden suyu tesislerini Kızılay’a emanet etmiş. O günden beri işleyip, şişeleyip satıyoruz. Türkiye’de de maden suyu Kızılay adıyla tanındı. Her sektörde olduğu gibi maden suyuna alternatifl er çıktı, bizimle yarışır hale geldiler. Sade mineralli su sektöründe lider Kızılay şu anda. Pazarlama konusunda konjonktürel sebeplerle ağır davranıyoruz çünkü ürettiğimiz her şişeyi satıyoruz. Afyon’da 2007 yılında faaliyete geçirdiğimiz ikinci üretim hattıyla yıllık kapasitemizi 600 milyon şişeye çıkardık. 

İhracat var mı? 

Yurt dışına da önemli merkezlerde bayilerimiz var. Azerbaycan, Suudi Arabistan, Kuzey Irak ve Almanya gibi ülkelere ihracat yapıyoruz. İhracatta miktardan ziyade bu ülkelerde Kızılay’ın varlığı çok daha önemli. Sade maden suyunda Kızılay ön planda olmasına rağmen, aromalı ürünler pazarında henüz o kadar ileride değiliz. Ancak bu alanda da yeni ürünler denemeye başladık. Pazarlama konusunda şu ana kadar çok profesyonelce davranmadık. Bundan sonra tanıtıma, halkla ilişkilere önem vererek maden suyunun daha fazla tüketilmesini sağlayacağız. 

Biraz da yeni yatırımdan bahsedebilir misiniz? 

Evet, Erzincan’a 50 milyon liralık yatırımla 200 milyon şişe kapasiteli yeni bir maden suyu fabrikası kuruyoruz. Hem Erzincan hem de Kızılay için önemli bir yatırım. Yeni fabrikamızla birlikte kapasitemiz 800 milyon şişeye çıkacak. Şu anda deneme üretimi yapıyoruz, Türk Kızılayı’nın kuruluş yıldönümü olan 11 Haziran’da açmayı planlıyoruz. Teknoloji ileri olduğu için insan ihtiyacı azalıyor ancak burada yaklaşık 150 kişilik de istihdam sağlayacağız. 

Yeni ürünlerden bahsetmiştiniz. Daha katma değerli ürün hazırlıklarınız var mı? 

Maden suyu aynı zamanda kozmetik sektöründe de yoğun olarak kullanılıyor. Ege Üniversitesi ile birlikte ortaklık anlaşması yaptık, müstahzarat, yüz kremi üretimi yapılacak. Yani dolaylı olarak kozmetik sektörüne de girmiş oluyoruz. Aynı zamanda makyaj temizleme sütlerinin hammaddesi de maden suyu. 

Peki Kızılay ile özdeşleşen kan bağışlarında durum nasıl? 

Kızılay 50 yıldan beri kan işinde. Ülkemizde 2005 yılına kadar kanların hepsi mecburi kan verme yoluyla alınırdı. Bir ünite kana ihtiyacınız varsa yakınlarınız 5 ünite kan veriyor, 1 tanesi kullanılıyor gerisi hastanede kalıyordu. 

2007 yılında bir kanun çıkarıldı ve tek kan tedarikçisi Kızılay oldu. Son yapılan protokol ile diğer kan toplayan yerlerin geçici kan ruhsatlarının da kaldırılması hükme bağlandı. Kızılay 2005 yılında 305 bin ünite kan topluyordu. 2013 yılında 1 milyon 650 bin ünite topladık. Grafik sürekli yükseliyor, bu yıl 1.8 milyon, gelecek yıl ise 2.1 milyon ünite kan toplamayı hedefl iyoruz. Bu konuda donör kazanım uzmanları bize yardımcı oluyor. Ayrıca 16 bölge merkezimizde, modern tahlil imkanlarıyla her türlü analizi yapabiliyoruz. Kızılay’a kan konusundaki yasal düzenlemeyle ilgili Sayın Başbakan’ın çok büyük katkısı oldu. Kan toplama işini bünyemizdeki 2 bin 500 elemanla yapıyoruz. Türkiye’nin her santimetre karesinden kan alıp her santimetre karesine kan veriyoruz. 

Şu anda kan stoklarımız azami seviyede biz donör sayımızı arttırmak istiyoruz, bunun için çalışma yapıyoruz. Halen kan verenlerin sadece yüzde 9’u kadın. Bunun oranını artırmak için çalışıyoruz. 

Kök hücre ve ilik konusunda da çalışmalarınız olduğunu duyuyoruz…. 

Sağlık Bakanlığı ile ortak olarak kök hücre konusunda çalışmaya başladık. Türkök Projesi adı altında Sağlık Bakanlığı ile Kızılay arasında bir protokol imzaladık. Biz donörleri tespit edip bildireceğiz, Sağlık Bakanlığı da eşleştirmeleri yapacak. Sistem ağustos ayından itibaren işlemeye başlayacak. Küçük çocukların ilik nakli bekleyişleri son bulacak. İlk yıl 50 bin kişilik donör tespiti yapacağız. 3’üncü yıl sonunda 250 bin kişiye ulaşacağız. 

Zaman zaman Kızılay aracılığıyla verilen kanlarda hastalık bulaştığı yönünde haberler geliyordu…. 

Burada gurur duyduğumuz bir konu da son teknoloji ile kan analizlerini yapılmasını sağlayan Nükleik Asit Amplikasyon Tarama Testi. Pahalı bir test olmakla birlikte ağustos ayında uygulamaya başlıyoruz. Kan transferinde geçmesi mümkün olan virüslerin 4 kat oranında azaltılıyor. Bu konuda asıl önemli olan donörün deklarasyonudur. Gittiği ülkeleri ve özel hayatlarıyla ilgili yanlış bilgi verebiliyorlar. 

Bağış toplamada bir sıkıntı var mı? 

Kızılay Türkiye’nin en çok bağış alan kurumlarından birisidir. Aynı bağışlar da oluyor, nakdi bağışlar da. Örneğin gayrimenkul bağışları yapmak isteyenler bizi tercih ediyor. Bunun dışında özel olaylarla ilgili spot kampanyalar da düzenliyoruz. Gazze, Somali, Suriye, Van ile ilgili önemli bağışlar aldık. Türkiye’de olan afetlerde yabancılardan bağış geliyor. Bunlar da Kızılay’ı tercih ediyor. Suriye’de yaşanan insanlık dramına Türkiye devlet olarak çok önemli yardım yapıyor. Ülke dışına çıkan 3.5 milyon mültecinin 1 milyonu Türkiye’de ve bunların 250 binine de doğrudan devlet bakıyor. Uluslararası Kızılay-Kızılhaç federasyonundan da yardım geliyor ama bunlar çok sınırlı kalıyor. Türkiye 3.5 milyar dolar civarında para harcadı, Kızılay olarak biz de 300 milyon lira harcadık. Ayrıca Suriye sınırında 12 noktada her gün topladığımız yardımları karşı taraftan gelen Suriyelilere aktarıyoruz. Biz bu operasyonları yapmasak kitlesel ölümler olur. Tamamı insani yardım malzemelerinden oluşan destek kapsamında sadece 75 bin ton un göndermişiz. Dünyaya yardım yaparken, hiçbir etnik ve dini grubu ayırt etmiyoruz. Senegal’den daha yeni geldik. Şu anda Gazze Kudüs, Kırgızistan, Somali gibi 11 yerde daimi ofislerimiz var.

'İş dünyasıyla partner olmak istiyoruz' 

İş dünyası ile ilişkilerimiz iyi düzeyde. Ancak bize daha çok destek olmalarını bekliyoruz. İş dünyası yaratıcı uzak görüşlü insanlardan oluşuyor. Bu kapsamda bize yol göstermelerini, sosyal sorumluluk projelerinde bizi partner olarak seçmemelerini talep ediyoruz. 

'İstanbul'da iki merkez hastane olacak'

Soda dışında farklı ticari alanlar var mı? 

İktisadi işletmelerimiz yanı sıra3 tıp merkezimiz ve 2 hastanemiz var. Eskiden 33 sağlık kuruluşumuz vardı, bunları Sağlık Bakanlığı’na devrettik. Ama yakın zamanda İstanbul Altıntepe ve Kartal’daki tıp merkezlerini hastaneye dönüştüreceğiz.

Bu konularda ilginizi çekebilir