Old Boys Club’dan üç kafadar girişimci

Prestijli özel okullarda okumuş erkek çocuklardan oluşan elit gruplardır, Old Boys Club. Bu gruplara mensup erkekler daha sonra da iş dünyasında ve sosyal yaşamlarında aynı kulvarlarda yarışır...

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Nadiem, Anthony ve Oliver. Harvard MBA’li üç kafadar girişimleriyle dünyayı değiştiriyor.

İngilizce’de bir deyim vardır: Old Boys Club.

Prestijli özel okullarda okumuş erkek çocuklardan oluşan elit gruplardır, Old Boys Club. Bu gruplara mensup erkekler daha sonra da iş dünyasında ve sosyal yaşamlarında aynı kulvarlarda yarışır. Kimi zaman birbirlerine destek olur, kimi zaman da kıran kırana rekabet ederler. Aynı networkun insanı olarak birbirlerinin güçlü yönlerini, zaafl arını iyi bilir, oyunun kuralına göre bazen biri birini köşeye sıkıştırır, bazen aynı pastadan adilce pay almanın yolunu arar, bazen de hırslarına yenik düşerler.

İngilizce’deki Old Boys Club deyimine, Fransızların karşılığı ‘bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim’dir… Ki bu da, insanoğlunun kendine benzer insanlarla sosyalleşme isteğinden birçok kez doğrulanmış bir sözdür.

Anthony, Nadiem ve Oliver bu Old Boys Club’ın üyeleri. Anthony Singapurlu, Nadiem Endonezyalı, Oliver Alman. Harvard Business School’da aynı dönemde MBA’den birbirlerini tanıyorlar. Daha sonra isimlerini sıklıkla duyacağımız bu genç iş adamlarının bir diğer ortak yönleri çok başarılı girişimcilere dönüşmeleri. Anthony Tan, Güneydoğu Asya’da Uber’i sollayan Grab’in kurucu CEO’su. Nadiem Makarim, ünü Türkiye’ye kadar gelen, Endonezya’nın hızla büyüyen teknoloji firması Go- Jek’in ortak kurucu CEO’su. Oliver Samwer ise seri olarak internet firması kuran Rocket Internet’in kurucu ortak CEO’su. Dünyanın dört bir yanında gelişmekte olan ülkelerdeki hızla büyüyen girişimlerin ardında Oliver ve kardeşlerinin parmağı var: Nijerya’daki Jumia, Brezilya’daki EasyTaxi, Güney Afrika’daki Zando, Pakistan’daki Kaymu, Endonezya’daki Lazada’nın yatırım kumandası Rocket Internet’de.

Endonezya'da motorların çözemediği problem yok

Go-Jek adını kanunileştirdiği ‘ojek’lerden yani motor kurye/ taksilerden alıyor. Uygulaması sayesinde Go-jek Endonezyalılar kuryelikten, yemek siparişine, köpek yıkamadan arabanızı servise götürmeye her türlü işlerini yaptıracak kişileri telefonlarından birkaç dakika içinde buluyorlar. Uygulamanın takip özelliği sayesinde güvenli bir hizmet alacaklarını biliyorlar.

Nadiem henüz Harvard’da öğrenciyken Go-Jek’i bir yaz projesi olarak pilot seviyede başlatmış: Basit bir motor taksi hizmeti hayata geçirmiş. Trafikten usanmış Jakartalılar bir çağrı merkezini arıyor ve ‘ojek’ sürücülerinin kendilerini bir yerden bir yere bırakmalarını talep ediyormuş. Pilot proje yaz boyunca bir çağrı merkezi ve 20 ojek sürücü ile devam etmiş. Pazarlama tarafında tamamen organik kulaktan kulağa eşin dostun kullanımı ve birbirine tavsiyesiyle ilerlemiş. Diğer iki kurucu ortağı Jurist Tan ve Brian Cu’nun yarı zamanlı liderliğiyle motor taksi işini oturtmuş ve zaman içinde motor taksiden motorla hızlı ve etkili bir şekilde yapılabilecek her türlü servisi vermeye başlamış.

TechinAsia’da yayınlanan bir makaleye göre, Nadiem başarısını doğru zamanda, doğru yerde olmaya bağlıyor. Amerika’nın prestijli okullarından Brown Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra, 3 sene kadar McKinsey’de çalışmış, hep aklında Endonezya’ya dönmek olmuş, tabii pek de başka şansı yokmuş. McKinsey’de çalıştığı dönemde, Endonezya için Genç Liderler adında bir inisiyatif başlatmış. Programın amacı, Endonezya’da 3. senesindeki üniversite öğrencilerini iş dünyasına hazırlamakmış. Bu projenin başarısı daha sonra Nadiem’in Harvard Business School’a girmesini sağlamış.

Go-Jek trafiğin dillere destan olduğu Endonezya’nın başkenti Jakarta’da hükümetin metro sistemiyle ortaklaşa projeler gerçekleştirmek için el ele vermiş. Amaç, toplu taşıma ile vatandaşların ulaşımlarını kolaylaştırmak. Go-Jek her şeyden önce bir motor kurye firmasından ziyade, bir data teknolojisi firması. Şu ana kadar topladıkları datayı Metro firmasıyla paylaşacak ve şehirde yaşayan vatandaşların ihtiyaçlarına göre, çevrede veya istasyonlarda nerelerde yeme içme yerleri yapılmasının uygun olduğu saptanacak. Ayrıca, ulaşımda vatandaşların evlerinden çıkıp metroya ve metrodan çıkıp işyerlerine veya gidecekleri yere ulaşmaları için Go-Jek’in motosiklet ağından nasıl optimumda yararlanılacağına karar verilecek. Toplu taşıma ve motor kullanımın entegrasyonuyla trafiğin azaltılması ve yolcuların gidecekleri yerlere çok daha hızlı ulaşmaları hedefl eniyor.

Go-Jek önümüzdeki 4 ay içinde, 500 milyon dolar yatırım yaparak Singapur, Vietnam, Tayland ve Filipinler’in içinde olduğu 4 Güneydoğu Asya pazarına açılmayı planlıyor.

Singapur'da Grab ile taksi rüzgarı

Nadiem Go-Jek’i Endonezya’da büyütürken, Harvard’dan arkadaşı Anthony de kendi ülkesi Singapur’da GrabTaxi’yi başarılı bir özel araba ve taksi platformuna dönüştürme çabasındaymış. GrabTaxi kısa zamanda büyümüş, özel arabası olan herkesin taksi hizmeti alabileceği ve verebileceği - çeşitlendirilmiş Uber denebilecek GrabBike, GrabHitch, GrabCar gibi farklı hizmetleri de içine alan dev bir ulaşım platformuna dönüşmüş. GrabEats ile kurye hizmetlerini de (eve yemek siparişi) içine almış. Küçük bir pazar olan Singapur’la yetinmemiş, çevredeki Güney Doğu Asya ülkelerine de yayılmış, Tayland, Malezya, Filipinler, Vietnam, Kamboçya ve Nadiem ve Go-Jek’in Endonezya’sı... Eski iki arkadaş ve teknoloji sektörü rakipleri altın çocuklar Anthony ve Nadiem Go-Jek motorlarıyla Grab bisikletlerini Endonezya pazarında yarıştırıyorlar.

Altı sene önce Anthony Tan’ın kurduğu Grab bugün 10 milyar dolar değerinde. Geçtiğimiz günlerde Grab Toyota ile 1 milyar dolarlık yatırım anlaşması imzaladı. Toyota taksi hizmetlerinin ve araba paylaşımı teknolojilerinin değer kazandığı bir dünyada otomotiv pazarının küçülme riskine karşın Grab’in teknolojisine yatırım yapıyor. Grab bu yatırımla online ve offl ine hizmetlerini hem çeşitlilik açısından genişletecek, hem de bölgede daha da yaygınlaşacak. Yemek siparişi ve dijital ödemeler alanında Güneydoğu Asya’da hızla büyüme hedefinde.

Başarılı dünya girişimlerinin arkasındaki Alman...

Nadiem Harvard’ı bitirdikten sonra, Oliver Samwer ile tanışır. O zaman Zalora Endonezya’nın başındadır ve Endonezya Lazada’nın kurulmasına yardım etmektedir. Girişimcilikte potansiyelini gördüğünden mi, yoksa kendisi gibi McKinsey ve Harvard geçmişinden dolayı mı bilinmez. Oliver Nadiem’in Rocket Internet Endonezya’yı kurmasını ve CEO olarak şirketin başına geçmesini teklif etmiş. Nadiem’e Rocket’i son derece heyecan verici bir proje olarak görmüş, online işletmeleri öğrenmek için hızlı bir üniversite eğitimine eşdeğer bir deneyim. Kontrolünde çok para ve sektörün en iyileriyle çalışma imkanı olmuş. Aynı zamanda, nasıl hızla büyünür görmüş. Neleri yapmayı öğrendiği gibi, neleri yapmamayı da öğrenmiş ve Go-Jek’te daha sonra uygulayacağı önemli dersler çıkarmış.

İngilizce ve Fransızca sözlerin yanına, hiçbir başarı tesadüf değildir sözünü eklemekte yarar var. Bilgi çağında yaşıyoruz. Kimi tanıdığınız nüfuzlu insanları tanımanın ötesinde bir anlam taşımakta bugün. Hangi bilgileri, teknolojileri, sektörleri tanıyan kişileri tanıdığınız ve onlarla nasıl ortaklıklar kurduğunuzun önemli olduğu bir dönemdeyiz. Parası olanın değil, o parayla dünyayı değiştirecek değerler yaratma peşinde olanların yanında olun.

Bu konularda ilginizi çekebilir