Nezih Demirkent’i vefatının 16. yılında özlemle anıyoruz
11 Şubat 2001 tarihinde aramızdan ayrılan Türk basınının duayeni Nezih Demirkent’i saygı ve özlemle anıyoruz. Ekonomi yayıncılığının öncüsü DÜNYA, kurucusu Demirkent’in ilkeleri doğrultusunda saygın, güvenilir ve bağımsız olarak yayın hayatını sürdürüyor.
Aramızdan ayrılışının 16’ncı yılında andığımız kurucumuz Nezih Demirkent, ekonomiyi İstanbul’dan ibaret sayan anlayışı yıktı. Anadolu iş hayatını gündeme taşıyarak Türkiye ekonomisinin merkeziyle gövdesi arasında köprü kurdu.
Gazetemizin kurucusu, Türk basınının duayen kalemi Nezih Demirkent’i ölümünün 16’ncı yılında saygıyla anıyoruz. 71 yıllık yaşamında büyük başarılara imza atan Demirkent, bağımsızlığa ve özgürlüğe inanmış özgün kişiliğiyle Bab-ı Âli’de önder oldu.
Nezih Demirkent, 1930 yılında İstanbul’da doğdu. Babası Yüzbaşı Ahmet Nurettin Bey’in Şanlıurfa’ya tayini ile 1 yaşında Anadolu’yla tanıştı. Yüzbaşı Nurettin Bey, 1934’te yürürlüğe giren soyadı kanunu ile Demirkent soyadını aldı. Uzun yıllar sonra Nezih Demirkent, bir sohbet sırasında yakın dostlarından Hasan Yılmaer’e, soyadı öyküsünü şu sözlerle anlatmıştı: “Babamın ve ailesinin kökeni Manisa’nın Demirci ilçesidir. Soyadını alırken, önce ilçenin adı olan Demirci’yi düşünmüş. Sonra da ‘Demirci adının, demir yapan, demir döven’ şeklinde anlaşılabileceğini düşünerek bundan vazgeçmiş. Sonra, Demircili olduğunu çağrıştırsın inancıyla ‘Demirkent’i soyadı olarak almış.”
Hakkari, ardından Nezih Demirkent’in ilkokula başladığı Van derken, Yüzbaşı Nurettin Demirkent’in ‘şark hizmeti’ tamamlanınca aile İzmit’e geldi. Nezih Demirkent de Van’da başladığı ilkokul öğrenimine İzmit’in Akçakoca ilçesindeki okulda devam etti. 1941-1942 öğretim yılında Haydarpaşa Lisesi’nin orta kısmına kayıt oldu. Haydarpaşa Lisesi’nden 1948 yılında mezun olan Nezih Demirkent, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne girdi. Fakültedeki ilk arkadaşları, onunla gazetecilikte de birlikte olacağı Necmi Tanyolaç, tıp fakültesi öğrencisi Dr. Mücahit Atmanoğlu, Erol Dallı, bir üst sınıftan Hakkı Devrim oldu. Fakülte yılları, lise sıralarında ve Moda Spor Kulübü’nde olduğu gibi yine sporla iç içe geçti. Çeşitli konularda düzenlenen münazaraların değişmeyen isimlerden biri de Nezih Demirkent idi. Demirkent, 1952 yılında Hukuk Fakültesi’ni bitirdiği zaman mesleğini çoktan seçmişti. Artık o, 51 yılını vereceği gazetecilik mesleğinin içindeydi.
Son Saat’te gazeteciliğe başladı
Genç hukuk öğrencisi Nezih Demirkent, fakültenin ikinci sınıfındayken, 10 Kasım 1950’de Son Saat gazetesinde stajyer spor muhabiri olarak gazeteciliğe başladı. Gazetenin başında Cihat Baban vardı. Eski dostlarından Hakkı Devrim, Hasan Pulur da Son Saat’te çalışıyordu. Son Saat’te başarılı çalışmalarıyla dikkati çeken Nezih Demirkent, 1952 yılında Yeni Sabah gazetesi spor servisinde göreve başladı. Spor yazarı olarak çalışıyordu. Demirkent’in yeni görevi yılın transferi olarak konuşuldu uzun süre. İlerleyen yıllarda Yeni Sabah’ın yazı işleri müdürlüğüne kadar yükselecek yoğun çalışma temposu başladı. Demirkent, işi bitmeden evine gitmiyor, servisteki arkadaşlarının da aynı tempo ile çalışmasını sağlıyordu.
Askeri darbeler, ayaklanmalar, muhtıralar birbirini izliyor, gazeteler sık sık kapanıyor ve gazeteciler tutuklanıyordu. Nezih Demirkent, o yılları TV programında anlatırken, “Bizim kuşak üç askeri müdahaleyi yaşadı. Gazetecilik yapmak zordu” demişti.
Safa Kılıçlıoğlu, 1964 yılında Yeni Sabah gazetesini kapattı. Nezih Demirkent, Yeni Sabah kapandıktan kısa süre sonra Türkiye’de ilk ofset baskıyla yayınlanan ve Hürriyet grubuna bağlı Yeni Gazete’de yazı işleri müdürü olarak göreve başladı. 1969 yılında aynı gazetede genel müdür yardımcısı oldu ve 1970 yılında da müessese müdürü olarak Hürriyet’e geçti. Daha sonra aynı gazetenin genel müdürü oldu. 1981 yılında da Hürriyet gazetesinden ayrılarak DÜNYA gazetesini aldı ve bu gazetenin imtiyaz sahibi oldu.
Anadolu’nun sözcülüğünü yaptı
Nezih Demirkent, mesleki örgütlere çok önem veriyordu. Türkiye Spor Yazarları Derneği’nin kurucuları arasında yer aldı. Burhan Felek’in ölümünden sonra 1982 yılında Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin (TGC) başkanlığına geldi ve 10 yıl süreyle bu görevi yürüttü. Türkiye Gazete Sahipleri Sendikası’nın da bir dönem başkanlığını yaptı. Demirkent, aramızdan ayrılmadan önce de Türkiye Gazete Sahipleri Birliği Başkanlığı ve İstanbul Sanayi Odası Meclis Üyeliği görevlerini yürütüyordu. Baba ocağı Manisa’daki Celal Bayar Üniversitesi, Nezih Demirkent’e ‘Fahri Doktor’ unvanı vermişti. Yaşamı boyunca spora büyük önem veren Demirkent, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Başkan Yardımcılığı görevini üstlendi ve ölümüne kadar da bu görevi yürüttü. TGC Başkanlığı sırasında Gazeteciler Sosyal Hizmetler ve Emeklilik Vakfı’nı yöneten Demirkent, TGC’nin yayın organı Bizim Gazete’nin aylık olarak yayınını başlattı. Ayrıca, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu TGC Hikmet Memduh Kızılağaç Huzurevi ile TGC Basın Müzesi projelerini gerçekleştirdi.
Türk basınının duayen ismi Nezih Demirkent, 11 Şubat 2001 tarihinde noktalanan 71 yıllık başarılı, onurlu hayatında ekonomi gazeteciliğinde DÜNYA ile birlikte bir çığır açtı. Ölümünün 16’ncı yılında andığımız kurucumuz Nezih Demirkent, Türkiye ekonomisini İstanbul’dan ibaret sayan anlayışı yıktı. Anadolu ekonomisini Türkiye gündemine taşıdı. Türkiye ekonomisinin merkeziyle gövdesi arasındaki köprüleri kurdu. DÜNYA, bugün onun ileri görüşünün bir kanıtı olarak saygın, güvenilir, bağımsız bir gazete olarak yayın hayatını sürdürüyor.
'Mazeret yaratan, bir işi alıp da bitirmeyen insanlardan pek hoşlanmazdı'
3 Şubat 2006’da aramızdan ayrılan İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Ortaçağ Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Işın Demirkent, yarım asra yakın evliliklerinin gelecek kuşaklara da mesaj niteliği taşıyan unutulmaz çizgilerini şöyle anlatmıştı: “Bizim için gezmek biraz fanteziydi. Gündüz işyerlerimizde çalışmalarımızı tamamladıktan sonra, akşam da evde çalışırdık. Çalışkan insanları severdi, vurdumduymaz, mazeret yaratan, bir işi alıp da bitirmeyen insanlardan pek hoşlanmazdı.”
Eseriyle yaşamanın güzelliğini sürdüren Nezih Ağabey...
OSMAN AROLAT
Nezih Ağabey aramızdan ayrılalı 16 yıl olmuş. Bu 16 yılda 2001, 2008 gibi krizler yaşadık. Geçen yıl 15 Temmuz darbe girişimiyle karşılaştık. Bir ekonomi gazetesi için birçok olumsuzluklar üst üste bindi. Nezih Ağabey’in temellerini 1981’de attığı gazetesi DÜNYA onun sağlam ilkeleri üzerinde yaşamını sürdürüyor.
Nedir o ilkelerin temelinde yer alanlar?.. Okura saygı ve inanma. Anadolu iş dünyası ile sürekli diyalog içersinde olma. Haber verirken tarafsızlık. Yorum yaparken, okurunun sorunlarını dile getirmek, onlara çözüm aramak. Yorumda okurunun yanında olmak. Bu ilkeler bize onun ölümü sonrasında da rehber oldu, yol gösterdi. Onlardan ayrılmadan gazetecilik yaptık.
Bir fani için en büyük armağan, eserinin yaşamının sona ermesinden sonra sürebilmesidir. Nezih Ağabey’in doğru temeller üzerine kurduğu gazetesi DÜNYA bunun gerçekleştiği bir örnektir. Kendisini eseriyle yaşıyor olmasının güzelliği içersinde hürmetle ve rahmetle anıyorum...
Nezih Demirkent'in refleksi
RÜŞTÜ BOZKURT
Nezih Demirkent 'in DÜNYA gazetesindeki serüveninin yüzde yüz ayrıntısını bilmesem de, önemli bir yanına birebir tanıklık ettiğimi söylersem kendimi de başkalarını da kandırmış olmam. Tarih bilinci, geçmişten ders alarak daha sağlıklı yarınlar oluşturmak ise Nezih Demirkent ile dostluğumun öğrettiklerini dikkate alarak, "Yaşasaydı bugünün medya sorunlarına nasıl bakardı?" sorusu zihnimde her zaman canlılığını ve diriliğini koruyor.
Nezih Demirkent, yaşadığı çevrenin fırsat ve tehlikelerini iyi gözleyen, iyi koklayan ve iyi anlayan bir insandı. Üç alanda yetenekleri her zaman gücünü oluşturmuştu: Çalışanlarını tanır, bilir, onlardan ne elde edebileceğini iyi tanımlardı. Gazete okuyucusunun ne istediğini, neye ihtiyacı olduğunu sürekli sorgular; zihni modelini ayarlardı. Üçüncüsü de işyerinde kanlı ve canlı olmanın göstergesinin 'nakit akışı' olduğunun farkındaydı. Bu üç farkındalık düzeyi, ne yapacağını ve nasıl yapacağını sorgulama ustalığı da kazandırmıştı. Sizi karşısına alır; saatlerce aynı konu etrafında tartışır; en azından benimle olan ilişkilerinde hiçbir şeyi saklamadan paylaşır; söylediklerimi kendi aklında süzer çoğunluğunu uygulamaya koymaz, bir bölümünü ise iman edercesine uygulamaya yansıtırdı ve onu da hissettirdi.
Bugün aramızda olsaydı Nezih Demirkent hangi konuları gündeminde canlı ve diri tutardı? Birincisi yeni medyada çalışanların yeni ihtiyaçlarının neler olduğunu keskin zekasıyla belirlerdi... İkincisi, bir merkez aklı olmadan işlerin etkin koordine edilemeyeceği ilkesine güneşte gölge sadakatı gösterirdi; sorunlardan kaçarak kendisini dışarılara taşımaz, merkezde koordine etmeye özen gösterirdi. Üçüncüsü, düzenli biçimde açık ortamlarda olup biteni sorgular; değişmelere uyum konusunda dinamik bir anlayışla yönetişim kalitesini artırmaya azami özeni göstermeye gayret ederdi.
Nezih Bey, insan aklının 'sorun çözmek' için var olduğunu hiç unutmaz, kendi elini taşın altında tuttuğu gibi çevresinden de alabildiğine yararlanırdı. Siz, Nezih Demirkent' in çevresindeyseniz, onun ağında var olduğunuzu hisseder; değer katkınızı en çoğa çıkarma sorumluluğunuz olduğunu kendinize unutturamazdınız.
Sözün özü; Nezih Demirkent'in yaratılıştan gelen liderliği, aklıyla besleyen ustalığını her zaman takdirle ve özlemle anıyorum.
Nezih Bey'e verdiğim sözün arkasındayım.Gerçek ihtiyacı olan yerlerdeyim. Dün Karaman'da elmacılarla uzun toplantılar yaptım. Bugün Akşehir'in Karahöyük Mahallesi'nde örtülü seracılık ve hayvancılık konusunda bildiklerimi paylaşıyorum. Bu satılarları da Karahöyük Mahallesi'nde Günay Petrol İstasyonu'nda petrol bidonundan yapılma bir sobanın yanındaki masadan yazıyorum.
Bilgeliğini özlüyoruz
HAKAN GÜLDAĞ
Nezih Demirkent, Türk basınında duayendir. Kelimenin gerçek anlamıyla öyledir. Bunu sadece yarım yüzyılı aşan gazetecilik hayatına dayanarak söylemiyorum. O, aynı zamanda mesleğini geliştirmesi ile de hepimizin lideriydi. Bugün de öyle… Bugün de, her sıkıntılı günümüzde, “Keşke Nezih Demirkent burada olsaydı” diyoruz.
Bilgeliğini özlüyoruz. Bugün meslektaşlar arasında O’na duyulan saygının daha da arttığına bizzat tanıklık ediyorum. Dün de bugün de Nezih Demirkent adı meslekte bir semboldür. Yarın da öyle olacak…
Demirkent, kendini mesleğine adamıştı. O adanmışlık duygusuyla, gazeteciliğe ve meslek onuruna sahip çıkar, mesleğin aktörlerini iyi gözlemler, ama gözlemekle kalmaz, çok iyi irdeler, meslek ilkeleri doğrultusunda savunur ve gerektiğinde de eleştirirdi. Gözlemleri ve tespitleri bugün olduğu gibi mutlaka gelecek kuşaklar için de büyük değer taşıyacak. O’nun kitaplaştırılan Salı Yazıları’nı bugün dahi şöyle bir karıştırmak bu sözüme gönülden hak vermeniz için yeterli olacaktır.
Türkiye’de ekonomi basınının kurumsal inşasının altındaki imza hiç şüphesiz Nezih Demirkent’indir. Gazetesi DÜNYA ile 51 yıllık meslek yaşamının en verimli 20 yılında bugün herkesin saygısını kazanan bir eser bıraktı. Biz DÜNYA çalışanları, Nezih Demirkent gibi bir duayenin kurucusu olduğu bir yapıda çalışmanın gururunu yaşıyoruz. Onun bu yapıyı oluştururken ortaya koyduğu değerlerden, mücadelesinden, yenilikçiliğinden, çalışkanlığı ve dinamizminden bugün de feyz alıyoruz. Çırağı olmaktan gurur duyduğumuz ustamızı aramızdan ayrılışının 16’ncı yılında saygıyla, şükranla ve özlemle anıyoruz.