Mevcut işinizde kalmanız için 7 geçerli sebep
İşinizden memnunsunuz ama her zaman yeni fırsatlara açıksınız. Karşınıza bir fırsat çıktı; gitmeli misiniz, kalmalı mısınız? Kalmanın yararlarını, gitmenin cazibesiyle karşılaştırmadan karar vermeyin.
Anne babalarımızın ve onların anne babalarının nesli için kökten bir değişiklik olmadıkça kariyerlerinin sonuna kadar aynı işte kalmaları muhtemeldi. Özellikle de sorumluluk sahibi, iyi çalışanlar için mevcut işlerini bırakmaları pek de olağan bir şey değildi. Oysa yeni nesiller için bir işte on yıl bile kalmak kolaylıkla rastlanan hatta hayal edilen bir durum değil.
Linkedin’de gerçekleştirilen bir çalışmaya göre, Y kuşağı profesyonelleri 32 yaşlarına geldiklerinde ortalamada 4 iş değiştirmiş oluyorlar. Bu ortalama, X jenerasyonunun iki katı civarında.
Sıklıkla iş değiştirmek insan kaynakları profesyonelleri tarafından yeni normal olarak karşılanmaya başlanmış durumda ve önünüze çıkacak büyük bir iş fırsatını kaçırmamak için herkesin gözünü ve kulağını açık tutması gerekli görülüyor.
Peki ya, var olan işinizde kalmanın avantajları neler? Var olan işiniz ve potansiyel iş fırsatı arasında çok büyük farklar olmadığını farz ettiğinizde, yani mevcut iş yerinizin sizi zehirleyen bir yapısının olmadığı ve yeni iş teklifinde hatırı sayılır bir maaş artışı sunulmadığı takdirde, mevcut işinizde kalmanın avantajlarını dikkatlice gözden geçirin. En çok satan işletme kitapları yazarı Bernad Marr, Linkedin’de yayınladığı makalesinde, mevcut işinizde kalmanız için ihtiyacınız olan 7 geçerli sebepten bahsetmekte.
1. KIDEM
Çoğu zaman aynı iş ve işyerinde uzun zaman kalmanın ayrıcalıkları mevcuttur. Bu ayrıcalıkların bazıları parasaldır, kıdemli olduğunuzdan maaşınız, yan haklarınız, tatilleriniz vs. şirkete yeni girenlere oranla daha avantajlı olacaktır. Aynı zamanda, yıllarca aynı şirkete hizmet vermek sizi liderlik rollerine taşıyacaktır. Şirketi en iyi tanıyan, işi en iyi bilen kişilerin arasında olduğunuzdan sözünüze ve uzmanlığınıza güvenilecektir. Bir takımının içinden bileğinizin hakkıyla yükseldiyseniz, size herkesin bakışı farklı olacak, en alttan üste herkesle farklı seviyelerde ilişki kurmuş, huylarını, iş yapış biçimlerini öğrenmiş olacaksınız.
2. STABİLİTE
İnsanlar hayatlarında öngörülebilirlik ve dengeyi severler. Zaman zaman yenilik arayışında olsak da, hayatımızın kendi kontrolümüzde olmasını severiz. Nerede olacağınız ve bir sene sonra ya da daha sonrasında neler yapacağınız konusunda endişe etmek sizi yoracaktır, geleceğe yönelik kuşkularınızı büyütecektir. İşiniz belirsiz olduğu sürece, uzun soluklu planlar yapmanız zorlaşır. Mevcut işinizde işleri, şirket dinamiklerini, sektörün içinde olduğu durumu öngörebilme yetiniz, size stabilite getirecektir. İş güvenliğiniz olduğunu, olağanüstü veya force majeure bir durum olmadığı takdirde işinizi kaybetmeyeceğinizi bilmek size güven aşılayacaktır. Eğer büyük kazanımlara yol açacağını düşünmüyorsanız, stres ve endişe yaratacak değişikliklere temkinli yaklaşın. Huzurunuzu bozmak ve hayatınızı yok yere stresli hale getirmek istemezsiniz.
3. REKABET
Eski insan kaynakları kuralı “son giren, ilk çıkar” hala uygulamadadır. Bu uygulama, şirketlerin bordro ve özlük giderlerini yönetmede uyguladıkları etkili bir prensiptir. Dolayısıyla, işsizliğin her daim var olduğu ekonomimizde, bu uygulama hafife alınmamalıdır. Bir şirkette uzun zaman çalışan olmak, kemer sıkma politikasına gidilip işten çıkarmalar gerçekleştiğinde rekabet içinde avantaj sağlayacaktır.
4. BAĞLANTILARINIZ VE REFERANSLARINIZ
Mevcut işiniz hayalinizdeki iş olsa da, olmasa da her iş, profesyonel bağlantılarınızı güçlendirmek, yeni insanlar tanımak, güvenebileceğiniz ve size güvenen kişilerle etkileşimde olmak için mükemmel fırsatlar sağlar. İş dünyasında yaygın bir söylem haline gelmiş “İşinizi seçmeyin, patronunuzu seçin” sözünü bilirsiniz. Bu söylem, çok doğru bir deyiştir. Yaptığınız işten çok kimin için çalıştığınız önemlidir. İş çoğu zaman iş tanımının içinde sıkışıp kalmaz, sorumluluklarınızın üzerinde iş yapmanız gerekir, zaman zaman inisiyatif alırsınız, zaman zaman takım içindeki boşlukları doldurmanız gerekir. İşte böyle gri alanlar olduğunda kimin için çalıştığınızın önemini görürsünüz.
Patronunuz sizi profesyonel anlamda geliştirecek konulara sizi dâhil ediyor mu? Üstünüzden angarya işleri alıp, size daha stratejik görevler veriyor mu? Tavsiye almak için kapısını çalıyor musunuz? Size koçluk yapıyor mu? Yoksa tüm bunları yüzünüzde bir tebessümle okuyup, “Böyle patron var mı yahu? Benim yöneticim ben birazcık bile göz önünde olmayayım diye elinden geleni yapıyor!” diye mi içinizden geçiriyorsunuz? O zaman iş değil, patron değiştirmeye hazırlanın, hem de hiç zaman kaybetmeden.
5. FİNANSAL GÜVENCE
Finansal açıdan insanın kendini güvende hissetmesi; geleceğe umutla bakması ve hayatını sağlam temellere inşa etmesi demektir. Her iş değiştirdiğinizde, örneğin şehir değiştiriyorsanız, evinizle ilgili planlarınızı da değiştirmeniz gerekir. Bazen şirketin çalıştığı bankanın sağlayacağı avantajları göz önüne alır, kendi bankanızı değiştirme kararı alırsınız. Finansal planlamalarınızda değişiklikler yaparsınız. Bu değişiklikler doğru zamanda doğru yerde olduğunda büyük kazançlara dönüşür, bazen kayıpsız, hayatınıza devam edersiniz, bazen de başka fırsatları elinizin tersiyle itmiş olursunuz. Değişim bilinmezlerin sayısını arttıracak, yatırımlarınız açısından yeni riskler doğuracaktır. Tüm bunlar dikkate alındığında olduğunuz yerde kalmanın daha avantajlı olduğunu göreceksiniz.
6. GÜVENİLİRLİK
Sürekli iş değiştirmek artık eskisi gibi özgeçmişinizi, insan kaynakları gözünde karalamamakla beraber, hala şirketler bir şirkette uzun süre çalışmış bir çalışanın güvenilir olduğu sonucunu çıkarmakta. Sürekli gözü farklı fırsatlarda, hep bana hep bana diyen bir çalışan yerine, yerini, pozisyonunu içine sindirmiş, işini yapma amacı güden, önceliklerini kendi hırsları doğrultusunda belirlemeyen, sadık biri, her işverenin aradığı bir çalışan. Ancak uzun süre aynı şirkette kalmış bir çalışanın performansının iyi değerlendirilmesi de büyük önem taşımakta. Bazı büyük şirketlerde yıllardır o şirkette çalışıp sabah akşam ev memuriyeti zihni işe giden, önüne konan işi yapmış ancak çivi üzerine çivi çakmamış çalışanlar da yok değil. Aynı şirkette uzun süre hizmet verdiyseniz, kendinizi bu kişilerden ayırmanız önemli. Şirketin size duyduğu güveni boşa çıkarmayın ve işinizi etkili bir şekilde yapın. Hep yeni şeyler öğrenme arayışında olun. Dünya değiştikçe çalışmanızın, çevreniz değiştikçe de sizin aynı kalmanıza imkân yoktur. Siz de iyi yönde değişin.
7. PES ETMEMEK AZMETMEK
Bugün; işler biraz zorlaşınca, her şey üzerinize üzerinize gelince, tasınızı tarağınızı toplayıp çekilmek kolaydır. Her zaman farklı şeyler bulunabilir, başka yerde çalışılabilir. Zor olan; kalıp bir şeyleri düzeltmek, iyileştirmek, problemleri gidermek için uğraşmaktır. Bu durumda olduğunuz yerde gerçek bir savaş vermeniz gerekecektir. Tüm bu kaldığınız takdirde yapmanız gerekecekler, sizi daha çok uğraştıracaktır.
Uzun süre aynı yerde çalışmanın avantajları bunlarla sınırlı değildir. Daha esnek çalışma şartlarına sahip olabilirsiniz, evden veya şirkette devrik saatlerde çalışabilirsiniz. Patronlarınız sizi tanıdığından ve size güvendiğinden ille de fiziksel olarak işinizin başında olmanızı beklemeyebilirler, evden de işinizi halledebilirsiniz. Sonuçlar önemlidir, o sonuçları sağlıyorsanız, sorun olmaz. İş yaşam dengesini sağlamanız kolaylaşır. 3 ila 5 sene arasında aynı şirkette çalıştıysanız, şirkette kalmak ve ya şirketten gitmenin avantaj ve dezavantajlarını karşılaştırabilir ve sizin için en iyisinin ne olduğunu artı ve eksileriyle değerlendirerek karar verebilirsiniz. Memnun olduğunuz işinizde kalmak mı yoksa gelen ilk fırsatta başka bir şirkete kapağı atmak mı? Acele karar vermeyin, enine boyuna ölçün, biçin ve son kararınızı öyle verin.