Markalar vlogger dünyasını keşfediyor
Video blog anlamına gelen vlogging, markaların yeni gözdesi olma yolunda
Eğer bilgisayar oyunlarıyla pek haşır neşir değilseniz Felix Kjellberg ismini duymuş olma ihtimaliniz oldukça az… 25 yaşındaki İsveçli bu delikanlıyı akranlarından ayıran şey ise para kazanmak için oyun oynaması ve dünyanın bir numaralı Vlogger’ı olması… Pewdiepie takma adı ile Youtube’da oyun oynayan ve oynadığı oyunları renkli bir dilde anlatan Kjellberg’in 34 milyon takipçisi var… Bugün ismini multi milyonerlerin arasına yazdıran Kjellberg’in Youtube kanalı sayesinde yılda 10 milyon pound kazandığı belirtiliyor. “Ben sadece eğlenen ve çevresini de eğlendirmeyi seven İsveçli bir gencim… Oyun anlarımı da Youtube’daki arkadaşlarımla paylaşıyorum” diyen Kjellbreg’in bir fan grubu bile var… Kardeşlik Ordusu adını alan grup sanal buluşmalar gerçekleştiriyor. Her gün ‘yeni’ ile imtihanımızın daha da hız kazandığı bir dünyada, artık mağara duvarlarınızdaki çizimlerle avunma şansımız kalmadı. Konformizmin bizi rahatlatan kollarında, yenilikten uzak geçen her gün gerilemek anlamına geliyor. Yeniliklere açtığımız kapıdan geçenleri ayıklamak, işimize yarayanları seçip kullanmak için de markayla uyumunu iyi tahlil etmek gerekiyor. Çabuk ve kolay tüketilebilir içerik olduğu için giderek artan videonun önlenemez yükselişini ise farklı formatlarda görmeye devam edeceğiz gibi görünüyor…
Videoda rekabet kızışıyor
Kimi şarkı söylüyor, kimi yemek yapıyor, kimi stand up yapıyor kimi ise absürd tecrübelerini paylaşıyor… Hepsinin ortak yanı ise karşılarından kamerayı eksik etmemeleri ve videolarını milyonlarca insanla paylaşmaları… Video bloggerın kısaltması olan Vlogger veya Youtuber olarak adlandırılan yeni bir meslek dalı hayatımıza yavaş yavaş giriyor. Türkiye’de henüz yeterince popüler olmasa da batı dünyasını kasıp kavuran bu trendi iyi okumak markaların iletişimini planlayanlar için önem taşıyor. Videoyu ve onunla neler yapılabileceğini iyi okumak rekabette bir tık öne geçmenin de anahtarını sunabilir. Videolar “linkler ve blog yazılarının birleşiminin 12 katından fazla” paylaşılıyor. Dolayısıyla, yeni çağın pratik iletişim aracı vloglar olabilir. Şimdilik ABD’de video pazarının yüzde 20’sini elinde bulunduran video içerik sitesi Youtube, Vlogger’ların en önemli adresi. Ancak dengelerin çok hızlı değiştiği dijital dünyada bu trendi dikkatli izlemek gerekiyor çünkü Facebook’un video alanında ciddi çalışmalar yapması rekabetin fitilini de ateşliyor. Öyle ki top vlogger’ları elde etmek için ciddi bir rekabet bile var. Youtube kendileriyle yıllık anlaşma yapan ve sadece tek kanaldan paylaşım sözü veren Vlogger’lara özel bonuslar verirken, Facebook’un ise Youtube’dan yetenek kapmak için özel bir ekip oluşturduğu haberlere yansıyor. Google’ın sahibi olduğu Youtube, bir kar paylaşım modeli ile kullanıcıları video yüklemeleri için teşvik ediyor. Buna göre kullanıcılar içeriklerine aldıkları reklam ücretlerinin neredeyse yarısını Google’a bırakıyor, geri kalanı ise kendilerine kalıyor. Öte yandan Vessel gibi farklı mecralar da video pazarını kızıştıracak platformlar arasında görülüyor.
Tüketiciyi yakalamak
Yeni olanın geleneksele çelme taktığı bir dünyada, eskinin küçük nüanslarla elde edilen varyasyonları da yeniye dönüşebiliyor. Mesela vlogging, aslında bildiğimiz blog yazmaktan (blogging) farklı bir şey değil. Burada tek fark üretilen içeriğin ağırlıkla ya da sadece videolardan oluşması. Videolar, sosyal medya platformlarının otomatik video oynatma özelliğini de göz önüne alırsak- tüketiciyi yakalama noktasında oldukça iyi bir araç. Bu da vloggingi markalar için önemli bir pazarlama kanalı haline getirdi bile. Bir ürünü satın almadan önce samimi olduğuna inandığı, ‘kendisi gibi’ insanlardan tavsiye arayan tüketici karşısında kendini ilişkilendirebileceği kişilerden edineceği bilgi altın değerinde olabiliyor.
Vlogger seçerken dikkat
Vloggerları kullanmak markalar için ateşten gömlek olabilir. Seçilen kişinin marka ile uyumunun yanı sıra nasıl bir içerikle tüketiciye gidileceği büyük önem taşıyor. Çünkü günün sonunda içerik izleyiciyi bağlıyor veya uzaklaştırıyor. Vloggerları başarıyla iletişim aktivitelerine ekleyen markalar arasında Nescafe’yi görüyoruz. Marka geçtiğimiz ay Facebook sayfasında Erdem adlı vlogger’ı tanıttı. İçimizden biri gibi görünen neşeli, enerjik Erdem elinde kahvesiyle çat kapı Facebook arkadaşlarını ziyaret etmeye başlıyor. Amacı ise sanaldaki iletişimi gerçeğe taşıyıp taşıyamayacağını görmek… Erdem 2-3 dakikalık videolarla kah kırgın bir arkadaşının gönlünü alıyor, kah eski kız arkadaşını ziyaret ederken bir yandan da interaktif şekilde takipçilerle iletişimde kalıyor. Markanın genç imajını tazeliyor.
Markalar bu yarışta kendi vlogging kanalını oluşturabilir veya youtube, vessel gibi platformlarda kitlesi olan vloggerlarla anlaşıp, sponsorluk anlaşması yapabilirler. Henüz Türkiye’de olgunlaşmamış da olsa, gelecekte çok sık karşılaşacağımız bir model olacak olan bu alana yatırım yapan yatırımcıların sayısındaki artış da potansiyeli gözler önüne seriyor. Geçtiğimiz aylarda liste paylaşım platformu Listelist tarafından satın alınan video içerik sitesi biKafalar da bu potansiyele dair iyi bir örnek. “listelist.com ile ulaştığımız geniş kitle, Y kuşağının medya tüketim alışkanlıklarının ne kadar farklılaştığını bize gösterdi. Bu değişime ayak uydurmak ve ihtiyaçları karşılamak için listelist.com’u güçlendirmeye karar verdik ve bikafalar ile videonun gücünü arkamıza aldık” diyen Listelist Kurucusu Ahmet Kırtok, markaların bu alanda yaratıcılıklarını ortaya koymaları gerektiğine dikkat çekiyor.
Görünen o ki yeniye adaptasyon son hıza sürerken, videonun önlenemez yükselişi biz pazarlama iletişimcilerinin de gündemlerinin üst sıralarında yer almaya devam edecek. Adı ister Vlogger ister farklı bir şey olsun, görsel medyanın içine çekilmeyi seven tüketici bizi de bu alanlarda yatırıma yönlendirecek.
Özelleştirilmiş ağlar geliyor
Yakın zamanda özelleştirilmiş sosyal ağların giderek artan yükselişine tanıklık etmeye başladık. Resim paylaşımına olanak sağlayan Instagram’ın kırılımlarını görmeye başladık… Sadece köpek resimleri paylaşımına olanak sağlayan Kloof, bahçıvan heveslilerinin sosyal ağı PlantWorking gibi çok sayıda özelleştirilmiş ağlar ortaya çıktı. Trend içerikleri nasıl tükettiğimiz noktasında değişti. Resimleri, GIF’leri ve videoları, yazılı metine tercih etmeye başladık ve bu yeni trend tüketmeyi seçtiğimiz içeriklerin türüyle ilgili hale geldi.Eskiden pazarlama stratejileri segmentler ve tüketici profilleri üzerine kurgulanırdı. Bunun en büyük sebebi ise, insanların ulaşabilecekleri alanlarla sınırlı olmasıydı. Bilgiye ulaşımın ve deneyimin kısıtlı olması sınırları belirliyordu. Bugün ise her yaşta tüketicinin her konuda bilgiye ulaşabildiği bir çağ önümüzde uzanıyor. Bu da ilgi alanlarına odaklı platformları beraberinde getiren, daraltılmış bir pazarlama konseptini beraberinde getiriyor.
Videonu çek yılda 10 milyon pound
Pewdiepie takma adı ile Youtube’da oyun oynayan ve oynadığı oyunları renkli bir dilde anlatan Kjellberg’in 34 milyon takipçisi var… Bugün ismini multi milyonerlerin arasına yazdıran 25 yaşındaki İsveçli delikanlı Kjellberg’in Youtube kanalı sayesinde yılda 10 milyon pound kazandığı belirtiliyor.