Yeni köyün yeni adetleri
Tüketicinin yeniye olan iştahı doymak bilmezken, 'yenilik' şirketler için bir statü meselesine dönüştü bile.
Bir yıl önce aldığı telefonunu sehpanın üstüne koyan genç bir süre telefonunu inceledi. Aldığında yere göğe sığdıramadığı, elinden bırakmaya kıyamadığı güzelim telefonu artık gözüne vasat ve eski görünüyordu. Bunun bir yanılsamadan mı ibaret olduğunu yoksa bugün aldığı haberin mi buna sebep olduğunu düşündü… Önümüzdeki hafta telefonun bir üst modeli çıkıyordu. 4 kameralı, 4 mikrofonlu olan bu yeni cihaz, insan vücudu ile tam bir uyum içerisinde çalışıyordu. Öyle ki beyne yerleşen mikroçip düşünce yoluyla telefonda konuşmayı sağlıyor, uykuda bile kesintisiz iletişim sağlıyordu. Müthiş bir buluştu. Halbuki kendisininki sadece kulağın içindeki zara yapışıyor ve konuşması gerekiyordu. Yeni, yepyeni bir teknoloji kullanılarak geliştirilen telefon şimdiden delikanlıda durdurulamaz bir 'sahip olma' iştahı yaratıyordu. Bu anlattıklarım bir bilim kurgudan hikâyesinden fırlamış gibi gelebilir. Şimdilik. 50 yıl sonra teknolojinin bizi nereye götüreceğini hayal bile edemediğimiz şu günlerde görünen o ki 'yeniye olan iştah' bizi geçmişimize küstürecek kadar güçlü. 'Yeni' hiçbir zaman bu kadar göz önünde ve gözde olmamıştı. Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü'nün rakamlarına göre 2000 yılında 1.4 patent başvurusu yapılırken, 2010'da bu rakam 2 milyona yükselmiş olması bile yenilikler ve buluşlarla dolu bir dünyada yaşadığımızın bir kanıtı. Eskiden sadece trendleri, akımları belirleyenlerin yaklaşmaktan çekinmedikleri 'Yeni' bugün artık bir statü meselesi. En iyinin de en iyisini talep etmeye alışmış, beklenti ekonomisi koşullarında yetişmiş tüketici için, 'yeni' kavramı başlı başına olumlu bir anlam taşıyor. Dünyanın dört bir köşesi yeni ürün ve hizmetler fışkırıyor, yeni ürünler çok az riskle kolayca denenebiliyor. Yeni demek statü açısından ilginç demek, yeni demek klas demek, deneyim demek, ilk demek, işte 'yeni' demek! Şimdi harekete geçme ve müşterilerinizin yenilik tutkusunu şımartma zamanı.
SADECE ÜRÜN İNOVASYONU YETMİYOR
Bugün yenilik 'sadece' ürün inovasyonu anlamına gelmiyor. 'Yeni ve geliştirilmiş' söylemi, dünya çapında gerçekleşen inovatif ve kreatif bir patlamayla tarihe karıştı. Yeni OMO demekle yeni olunmuyor… Yorgun ve eski imajını cilalayarak 'yepyeni ve gelişmiş' görünümle tüketiciyle buluşmak ve daha da önemlisi tüketiciyi heyecanlandırmak gerekiyor. Halbuki yeniye olan korku insan oğlunun vazgeçilmezi bir çelişkisi idi… Öyle ki kültürün ağır izlerini taşıyan deyimlerimize bile yansıyor… "Eski köye yeni adet getirmek" bugünün dünyasında yerini çoktan yerini başka şeylere bıraktı. Akımları izleyen ve bunu raporlayan Trendwatching.com'un hazırladığı bir çalışmaya göre yenilikçiliğin itibar kazanmasına sebep olan yarım düzine etken var.
Bunlardan ilki yaratıcı yıkım. Her ne kadar kulağa tehlike çanı gibi gelse de, (ekonomik duraklamaya, banka iflaslarına ve değer kaybeden para birimlerine rağmen) aslında olumlu karşılanması gereken bir kavram. İnovasyonların sayısındaki hızlı artış sayesinde, 'yaratıcılık' 'yıkım'dan ağır basıyor. Gelişmekte olan ekonomiler dahil tüm dünya ekonomilerinin son kullanıcıya yönelik sektörlerinde nerdeyse saat başı yeni ürün, hizmet ve deneyimler yaratılıyor. 'Yeni', 'eski' markaların kullandığı modası geçmiş bir pazarlama taktiği ('yenilendi, şimdi daha iyi') olmaktan çıktı, tüketici için sahiden heyecan yaratan bir teklife dönüştü. Gün geçmiyor ki, daha önce adını duymadığımız bir marka ya da bir şahıs, yeni - ve daha iyi ve daha kullanışlı ve daha şaşırtıcı - ve daha gelişmiş bir deneyim vaat eden bir teklifle ortaya çıkmasın. Global düzeyde bu yaşadığımız şey gerçekten de adeta bir inovasyon ve yenilik şenliği.
HIZLANAN DÜNYADA ONLINE YENİLİK
Online gelişmeler bugün dünyayı hızlandıran faktörlerin başında geliyor. Öyle ki fotoğrafların paylaşıldığı Instagram uygulaması bir yıldan az sürede toplam 10 milyon kullanıcı topladı, ya da çizim uygulaması olan Draw Something'e sadece 6 haftada 35 milyon kullanıcı eklendi. Tüm bunlar gösteriyor ki tüketici talebini doğru algılayan her yeni inovasyon anında patlayıp hızla yayılıyor. Meksika yemekleri satan Taco Bell'in yeni ürünü Doritos Locos Tacosu 10 haftada 100 milyon satarak zincirin lanse ettiği en hızlı ürün oldu. Deneyimlerin biriktirildiği bir dünyada sosyal medyanın gücü her geçen gün artıyor. Yeni olan her şeye en kısa yoldan ulaşma yolunun sosyal medya olduğunu belirten bir çok marka bundan ciddi bir gelir ve prestij sağlıyor. Bir yaratıcı örnek verelim: Nisan ayında Nike firması özel bir ayakkabı koleksiyonun lansmanını Twitter'ı kullanarak yaptı. Gün içerisinde farklı mağazalar farklı hastaglar üreterek ürünün reklamını yaptılar. Bu tweetleri takip eden ve ilk mesajı gönderen kullanıcılar mağazalarda ayakkabılarını ayırtmış oldular. Artık sosyal statü 'yeniyi bilmekten' ve onun bir parçası olmaktan geçiyor.
BİLGİ SÜTTEN DAHA KISA ÖMÜRLÜ
Eskinin bağrında gelişen yeninin, her geçen gün eskiyi geriletip kendini büyüttüğünü söyleyen Pazarlama Uzmanı Temel Aksoy, üretim biçimi değişirken yaşam biçimlerinin ve ilişkilerin de değiştiğini söylüyor. Değişimle birlikte yenilendiğimizi anlatan Aksoy şöyle devam ediyor: "İnsanlar kadar şirketler için de yenilikçi olmak hayati derecede önemli. Kendini yenileyemeyen, zamana ayak uyduramayan şirketlerin küçülerek yok olması, inanılmaz derecede hızı gelişen bir süreç. Bu süreç o kadar hızlı işler ki, şirketi yönetenler bile ne olduğunu anlayamazlar. "Üzerlerinde güneş batmayan imparatorluklar" gibi güçlü şirketlerin, nasıl birden bire yok olduğunu, son elli yılda hepimiz görmedik mi? Sadece bir kereye mahsus yenilikçi olmak da yetmez, bilginin sütten daha kısa ömürlü olduğu bir çağda, yenilikleri kucaklamayı ve değişimi benimsemeyi bir hayat felsefesi haline getirmeliyiz. Sürekli akış içinde olan ve belirsizliklerin yarattığı bir düzensizlik içeren bu yeni dönem aslında muazzam bir zenginlik potansiyeli de taşıyor kendi içinde. Eğer bu zamanın ruhunu iyi kavrarsak hayatımıza değen herkes için daha büyük bir değer yaratma imkanı bulabiliriz. Eğer daha esnek, yeni sorular sormaya, öğrenmeye ve değişmeye açık olabilirsek sadece kendimiz için değil, şirketlerimiz ve markalarımız için de çok daha iyi fırsatlar yaratabiliriz."
DENEYİM VE HİKAYE HER ŞEY DEMEK
İnsanların ilgisini uyandıracak hikaye yaratma ve anlatma arzusu, tüketicilerin bitmek tükenmek bilmeyen yeni deneyimler yaşama hırsını daha da kamçılıyor. Özellikle de bireysel kimliğin online platformlar aracılığıyla bu derece görülebilir olduğu günümüz dünyasında… Az sayıda kişinin yaşayabileceği her tür deneyim tüketiciler tarafından sağlam bir statü sembolü kabul ediliyor. Fakat 'eşsiz' deneyimler peşinde her zamankinden daha çok insan olduğundan, bu türden deneyimlerin bulunması güçleştiği gibi maliyeti de artıyor. Bu durumda statüye aç tüketicilerin yardımına daha ucuz, pratik alternatiflerle deneyimler koşuyor: Arz ve talep sayesinde sayıları pıtrak gibi çoğalan fırsat siteleri tüketiciye deneyim sunan şirketlere dolu. Burada ağzına bir parmak bal çalınan tüketicisi devamını, dahasını ve yenisini istiyor. Tüketicinin yeni deneyim iştahını doyurmak ve bunu artırmak için çareler arayan şirketlerle dolu bir dünyada hey şey mümkün. Öyle ki rakiplerinizin yaşatmadığı her deneyim tüketicinin ateşini yakıyor. Ancak giderek daha fazla 'eşsiz' deneyim arayan tüketici şirketlerin işini zorlaştırıyor. Çünkü yeni bir şeyler bulmak pahalı ve giderek daha zorlaşıyor. Ünlü kot markası Diesel'in yarattığı ilginç 'Diesel Adası' aptalların ve cesurların yaşadığı bir ada olarak resmediliyor. Sonrasında ise seks skandalları, rüşvet ve her türlü karanlık işle gölgelenen adanın hikayesi tüketicinin büyük ilgisini çekiyor.
SAHİP OLDUKLARIMIZ SÜREKLİ YENİLENİYOR
Bu inovasyon kışkırtıcı ekosistem, artık her şeyin henüz yaratıldığı anda değerlendirilmesi sayesinde tamamen şeffaf. Bu da demek oluyor ki yeni bir şey denemenin riski artık yok denecek kadar az. Üstelik, yeni iş modelleri de tüketiciler için 'yeni'yi denemenin maliyetini ve sorumluluğunu azaltmış durumda. Mesela eski telefonunuzu yeni modelle değiştirmek her zamankinden kola ve ucuz. Yani yeni bir şey denemenin riski artık sıfıra yakın. Yeniden pazarlama trendi sayesinde, tüketicilerin geçmişte yaptıkları alışverişlerim mali değerini geri kazanması artık çok kolay. Geri satın alma ve takas programları, online platformlar , 'ellerindekini verip daha üst bir modelin fiyatına saydırarak yeni modeli daha ucuza satın almak' isteyen tüketicilere akıllıca ve pratik çözümler sunuyor. Tabii ki tüketicinin tüm dikkati yalnızca yeninin üzerinde olacak demek de değil. Her daim güvenilen kaliteleri ve geçmişten gelen miraslarıyla geleneksel markalar sadık müşterilerini kaybetmeyecek. Unutmayın, hiç bir trend, tüm zamanlarda, tüm tüketicilere hitap etmiyor, ve 'yeni' her zaman eskiyi yok etmiyor. Ayrıca yeninin peşinden koşarken eski hayratı da berbat etmemek gerekiyor. Gelenin gideni arattığı, tüketicinin adeta dikkat bozukluğu çektiği bir ortamda ilgi ne kadar hızlı oluşursa aynı hızla kaybolabiliyor. Bunun için online mezarlıkta çoktan yerini alan bir zamanın 'yeni'lerini incelemek yeterli. Demek ki doğru hikayeyi kurgulayarak bunu yeni ürünüyle birleştiren marka genç delikanlının iştahını kamçılarken, sehpanın üzerinde bekleyen 'eski' ürün için iş işten çoktan geçmiş durumda…
Oyun dışı kalmak istemeyen KOBİ'lere 10 altın öğüt:
1-Beklentileri iyi belirleyin
2-Pazardaki bilgi çemberinizi genişletin
3-Başkasının ürününden değil, kendi ürününüzden de iyisini yapın
4-Yaratıcı düşüncenin her şeyin üstünde olduğunu bilin
5-Prestij kaybına uğramayın
6-Deneyimletmek, bir sonraki ürün deneyiminin anahtarıdır
7-Tüketicinizden önce haberdar olun
8-Ürününüzün paylaşılabilir bir ürün olmasına dikkat edin
9-Yeni dünyaya olan heyecanınızı ve ilginizi kaybetmeyin
10-Dış dünyaya kapınızı her zaman açık tutun, ki sadece kapıdan içeriye bakmak isteyenler bile olabilir. Bir sonraki ziyareti engellemeyin…
MARKALAR ARAF'TA KALIRSA
GÖNENÇ ATAKAN / İLETİŞİM DANIŞMANI
Evet, "newism". Şu anda çoğu kişinin yenilikçilik, yenilenme, yenilik vb kavramları türettiğini duyar gibiyim. Hâlbuki, çoğu zaman bize özgü olmayan ve batıdan türeyen bu vb kavramlara hemen bir anlam tutuşturmak yersizdir. Neden? Zira öncelikli olarak akımın kendisini tanımak ve ona nasıl ayak uyduracağımızı bilmek esas önemli noktadır. Sonrasında bu akıma, kendimize özgü bir ad vermek, anlam yüklemek mümkün olabilir. Ancak, her şeyden önce "newism" için bir akım demek doğru mudur? Evet. Çünkü her ölçekteki marka ve şirket için günümüzde newist olmadan hayatta kalınamayacağı aşikâr.
Yeni kavramı bugün bambaşka bir haliyle karşımıza çıkıyor. Mesela sosyolojide yeni demek, devrim demektir. Yani eskinin bittiği ya da eskiden çok az da olsa kalanlarla birlikte bir "yeni"nin varlığını tanımlamaktır. Bu yeniye ne derseniz deyin, o artık sizin bilmediğiniz ve yakından tanımak zorunda olduğunuz bir şey. Sizin yarattığınız ama kontrolünün sizde olmadığı, tabir yerinde ise, bir nevi tehdit unsuru. Bu tehdit, yeni olmanın bu kadar göz önünde olduğu bir çağda, newizm denilen bir akımın habercisi. Biz de hem tüketiciler, hem markalar hem de işletmeler olarak bu çağa tanıklık ediyoruz. Doymak bilmeyen, çabuk tüketen ve anında unutan / deneyimleyen bir tüketici kitlesi ile karşı karşıyayız. Hem de ne kitle! Ve bu kitle, sizin marka olarak ya da işletme olarak Araf'ta kalmanıza sebep oluyor. Neden mi? Çünkü newism içinde tahmin edilemeyecekleri barındırıyor: Yaratıcı yıkım, online dünyanın acımasız hızı, üst rekabet, küreselleşme, tüketimcilik ve inovasyon… Bu durum da markalar ve işletmeler için araf anlamına geliyor. Sonrası ise markanız ya da işletmenizle birlikte ya cennette ya da cehennemde yer almanın kaçınılmaz provası olacaktır.
Bugünün KOBİ'leri her şeyin stratejiyle belirlendiği bir satranç tahtasında hem en ön safta yer alan hem de görülmeyen kahramanlara benziyor… Bu satranç tahtası modernliğin simgesiyse, üzerinde yapılan her hamlede onun getirdiği kazanımlar, akımlar, yenilikler. Eninde sonunda oyunu oynayabilmek, kazanabilmek ve hatta var olabilmek adına, mücadelenizi sürdürdüğünüz diğer işletmelerle uyumlu olmak / çalışmak ama kendi yeniliğinizi de yaratmak zorundasınız. Unutmayın ki, hemen arkanızda bir kral var, ve sizi oradan izliyor. Ensesizde gözünüz olmadığı sürece izlenensiniz. Ama yenilenme ruhunuzda var ise, yenilmeme de var demektir.
Dünyanın ne istediğini bilin. Bu açlığa son verin. Tüketiciyi doyurun. Ama unutmayın da, bu çok uzun sürmeyecek...