Sosyal dönüşümün sosyal medyası

Sosyal medya sosyal hayatta gitgide artan bir güç oluştururken, iş süreçlerinde hangi adımı nasıl attığınız her zamankinden daha kritik.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Dev gıda şirketinin Ar-Ge uzmanları yeni formüle ettikleri özel çikolata ile ne kadar övünseler azdı…Test gruplarından en yüksek puanlar toplanıyor, pazarlama ekibi de reklam kampanyası için hazırlıklarını sürdürüyordu. Ancak düşünmedikleri bir şey vardı… Çikolatanın içinde sadece belli bölgelerde üretilen özel bir yağ vardı ve bu yağın toplanma şekli o coğrafyada yaşayan orangutanların yaşamını tehlikeye atıyordu. Öyle ki hayvanların nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kalabilirdi.  Bunu fark eden dünyanın en büyük çevre örgütü harekete geçti. İzlerken insanın tüylerini diken diken eden bir viral video hazırladı.  Şirket önce geri adım atmadı, derneği tehdit ile yola getirmeye çalıştı. Olmadı. Facebook sayfasını hayata geçirdi, milyonlarca insana ulaştı. Şirketin hisseleri değer kaybetmeye, itibar barometresi baş aşağı inmeye başladı… Sonunda bu gidişe bir dur demenin vakti gelmişti. Şirket pes etti ve tedarikçisini değiştirme kararı aldı.  Bu anlattığımız hikaye geçtiğimiz yıllarda dünya devi Nestle'nin başına geldi… Öyle görünüyor ki  sosyal medya bugün, "yalnızca yeni bir pazarlama ve markalaştırma aracının" çok ötesine geçecek şekilde evrimleşti. Şirketlerin sürdürülemez uygulamalarının önünde bir set çekme isteyen sosyal bilinç sahibi tüketiciler seslerini ve satın alma güçlerini kullanıyor.  Bu kitle, giderek büyüyen bir güç haline gelirken, iş süreçlerinde hangi adımı, nasıl attığınız her zamankinden daha kritik…

Sürdürülebilirlik için dayanışma

Belli ki önümüzdeki yıllarda, sosyal medya şirketlerin tavırlarını etkilemek ve onları daha fazla sosyal sorumluluğa yönlendirmek, kapitalizmin daha sürdürülebilir bir uygulamasına geçiş amacıyla tüketicilerin agresif biçimde kullanacakları güçlü bir araca dönüşecek. Güçlü bir sosyal dönüşüm mekanizması olan Facebook, Twitter ve YouTube gibi araçların yalnızca gereksiz bilgi alışverişi için kullanılan geçici modalar olduğunda ısrar eden pek çok eleştiriye rağmen, son 5 yıl bu yanılgıyı tekrar tekrar kanıtlıyor. Sosyal medya araçlarının ciddi politik reformlar ve insani yardım kampanyaları için kullanıldığı etkileyici örneklere tanık olduk. Twitter ve Facebook, tüm Arap baharlarının iletişim ve politik organizasyonun hayati birer öğesiydi. Aynı zamanda, dünyanın dört bir yanındaki doğal afetlere yönelik yardım çalışmalarında da hayati birer rol oynadı. Türkiye'de de son 20 gündür iletişim damarları kesilen bir kitleye can verdikleri aşikar.

Ortak değerler etrafında buluşmak için

Sosyal medyanın vatandaşlara sağladığı güç ve etki, iş dünyasına da hızla yayılıyor. Bilinçli tüketiciler, etkin hareketler oluşturmak üzere ortak değerler etrafında organize olmak için sosyal medyayı kullanabileceklerini farkediyor. Sosyal medya, onlara hem fikirlerini paylaşabilecekleri bir ortam, hem de şirketlerin davranışlarını cezalandırabilecekleri bir araç sağlıyor. Bu hareketlerin ilk örneklerinden biri, yukarıda bahsettiğimiz Nestlé'nin Malezya'daki yağmur ormanlarının yok edilmesine karşı Greenpeace'in önderlik ettiği Facebook protestolarıydı; devamı geldi…  Diğer yandan, tüketiciler sosyal medyayı sosyal konularda kendileriyle diyaloğa girmek için kullanan şirketlere de göz kırpıyor. Bu durumun iyi bilinen örneklerinden biri, Pepsi'nin bağışlarını nereye yapacağını belirlemek için kitlelerden görüş aldığı Pepsi Refresh Projesi.

 Bilişsel tepki dönemi

"Burada önemli olan, sosyal medyanın yalnızca markalar ve tüketiciler arasında yeni bir pazarlama diyaloğu yaratmakla kalmayıp, aynı zamanda da şirketlerin neden artık kurumsal davranışlar için yeni standartlar benimsemeleri gerektiğini anlaması" diyor Avusturalyalı University of Technology Öğretim Üyesi Prof. Timothy M. Devinney. Yalnızca elde edilecek karı değil, daha yüksek amaçları da gözeten bir anlayışı talep eden müşterileriyle ortaklık yapması gerektiğinin de ortaya koyulduğunu anlatan Devinney,  "Artık, sosyal medyanın tüm dünyadaki milyonlarca insanı bir araya getirebilme, görüş oluşturma ve değişime yönelik geniş çaplı hareketler için gereken "bilişsel tepkiyi" teşvik etme kapasitesi var. Bu durum tüketicilerin şirketlerden gelen etik dışı, sahte veya sorumsuz davranışlara verdiği tepkiyi gerçekten güçlü hale getiriyor." diyor.

Dil, din, mekan değil

Görebilen şirketler ve markalar için çok büyük fırsatlarla dolu bir yol bu.  Nerede yaşadıkları ve hangi devletin vatandaşı olduklarına bakılmaksızın ortak değerler ve sosyal sorumlu davranışlar ekseninde markaya inanan ve güvenen tüketicileri kazanmak sanıldığı kadar da zor değil. Bu markalar, bir markayı yüceltme veya yok etme gücünü kazanmış olan Twitter, Facebook, FourSquare vb.'nin güvenini kazandıkları ölçüde tüketicilerini de birer marka elçisine dönüştürebilirler…
Yakın gelecekte, tüketicilerin başlattığı pek çok protesto, boykot ve satın almama örneklerinin arttığını göreceğiz gibi görünüyor. Kısa bir süre sonra da, tüketicilerin diğer insanlara, canlılara karşı sorumlu davranmayı reddeden şirketleri boykot etmek için sosyal medya tabanlı ve geniş çaplı protestolar başlatması standart bir uygulama haline gelecek. (Ancak  gözümüzde haber değerini hiç yitirmeyecek!) Belli ki ayrıca, kar odaklı işletmeleri, amaca odaklı kurumlara dönüştürmek için tüketicilerle işbirliği yapma fırsatının farkına varan yeni bir iş kolunun yükselişine de tanıklık edeceğiz. Bu iş kolu sosyal bilince sahip olan ve şirketlerin daha iyi bir dünya inşa etmek konusunda ciddileşmesini isteyen bu sosyal bilinç sahibi tüketicilere ve özellikle de Y-Z kuşağına çekici gelecek bir iş kolu olacak. Kısaca gelecek, -iş yapış biçimlerinizde- karınca yuvalarına daha dikkat etmenizi öngörüyor. Yoksa yağmur ormanlarındaki orangutanların hışmına uğramanız işten değil…

Palm Yağı Nestle'ye ağır geldi

18 Mart 2010'da dünyanın en büyük gıda şirketi Nestle, Greenpeace'in sosyal medya protestosuyla sarsıldı. Nestle, "KitKat" markalı ürününde palm yağı kullanıyordu. Yoğun olarak Malezya ve Endonezya'da üretilen palm yağı ağacının meyvelerinin toplanma şekli, orangutanların yaşam alanının yüzde 90'ını yok ediyor, Bu nedenle her yıl 5 bin orangutan ölüyordu. Greenpeace tüm bu nedenlerle KitKat'ta palm yağı kullanımı konusunda Nestle'ye savaş açtı, ve sosyal medyada bir video yayınladı. Ertesi gün Nestle telif hakları gerekçesiyle Greenpeace'ten videoyu yayından kaldırmasını istedi. Devreye sosyal medya girdi. Nestle, Facebook'ta kullanıcı yorumlarını beklediklerini ancak şirketin üzerinde oynanmış 'Katil Nestle' gibi logolarının Facebook'ta profil resmi olarak kullanılmaması ricasını yayınladı. Dakikada 500 tweet gelmeye başladı. Saat 13.00'de konu tüm uluslararası kanal ve Web sitelerinde yer almıştı bile.  19 Mart Nestle'nin hisseleri 1,60% değer kaybetti. 20 Mart'ta video tam bir milyon kez tıklanmıştı. Nisan 2010'da Nestle tedarikçisini değiştirmeye karar verdi. Greenpeace virali için: http://youtu.be/VaJjPRwExO8

Vergisini ödemeyen mercek altında

Geçtiğimiz yıllarda kemer sıkması istenilen İngilizler bu ekonomik reformlara karşı tepkisini göstermek için Londra sokaklarını karnaval yerine çevirdi. Sloganlar ve ideoloji bir idi "Alternatif bir yol var!". Halkın alternatif yoldan kastı ise çok açıktı; İngiltere'de faaliyet gösteren büyük firmaların kaçırdıkları vergilerini, ödemeleri. Şirketler ödemeleri gereken vergiyi aşağı çeken bu büyük firmalar toplamda 25 Milyar pound az vergi ödedikleri ortadaydı. Firmalar arasında sırf Vodafone tek başına 6 Milyar pound az vergi veren bir firma olarak başı çekiyordu. Eylemciler, Arcadia Grubun alt firması Topshop'un önünde, grubun sahibi Philip Green'in vergi ödemekten kaçındığı gerekçesiyle protesto düzenledi. Kullanıcı sayısı internette gün geçtikçe artan Twitter sitesi aracılığıyla buluşan eylemciler, protestolar sırasında "Green, vergini öde" sloganları attı.Oxford Circus istasyonu yanında bulunan Topshop mağazasının camları atılan cisimler nedeniyle çatlarken boydan boya çeşitli renklerde boyalar ile saldırılara maruz kaldı.

Tüketici alışkanlıklarını değiştirmeye razı

Dünyanın en büyük PR şirketlerinden Edelman'ın 6000 tüketiciyle 10 ayrı ülkede gerçekleştirdiği, şirketlerin sosyal sorumluluk projelerine ilişkin yürüttüğü faaliyetleri tüketici gözüyle inceleyen göre;

- Tüketicilerin yüzde 68'i kazan- kazan durumundan memnun. Tüketici kısaca ‘' Kazanın ama yeter ki bağışlayın,destekleyin'' diyor.
- Tüketicilerin %83'ü  – eğer daha iyi bir gelecek sağlayacaksa – tüketim alışkanlıklarını değiştirmeye razı.
- %82'si sosyal sorumluluk projelerine destek olmanın kendilerini iyi hissettirdiğini söylüyor.
- %65'i, sosyal sorumluluk bilinciyle hareket eden şirketlere daha çok güveniyor.(Referans:Edelman.com)

AĞACA DİKKAT!

Cengiz Turhan- Grup7 İletişim – Kurucu / Başkan

Taksim Gezi Parkı’ndan iş dünyasına iletişim dersleri...
Biz yaşları 40+ olanlar, Taksim Gezi Parkı Eylemi’ni başlatanlara çok şey borçluyuz. 90’lılar için kimileri "uykudan uyandılar" dedi ama, asıl onlar birçoğumuzu uykudan uyandırdılar. Hem de sokak sanatının edebiyat, müzik, resim, heykel, video, yerleştirme ve performans gibi dallarda doruk noktasına ulaştığı bir tavırla ve farklı kültürlerin kendilerine özgü dilleri, ifade biçimleriyle…
"Ders çıkarmak" bu günlerde en çok kullanılan klişelerden biri… Geleneksel ve sosyal medyada siyasetçilerimizin çıkarması gereken dersler üzerine çok şey yazıldı çizildi. Biz burada, mesleğimiz ve kendi iş çevremiz gereği, iş sahiplerinin, profesyonel yöneticilerin ve iletişim profesyonellerinin bu yaşananlardan çıkarması gereken derslere odaklanacağız.
Hayır, sandığınız veya bazı meslektaşlarımdan sıkça duyduğunuz gibi, ülke çapında yayılan protestoların nedeninin siyasette benimsenen üslup olduğunu söylemeyeceğim. Yaşadıklarımızdan çıkaracağımız çok daha derin iletişim ve yönetim dersleri var:

İletişim dersleri
1) Politika iletişimden önce gelir
2) Tek taraflı iletişim, iletişim değildir.
3) Satış her şey değildir.
4) İletişim basında gözükmek değildir.
5) Neyin haber olduğuna basın karar verir; bazen de yanlış karar verir.
6) Kriz iletişimi, krizden önce başlar.
7) Sosyal Medya bir baş belası değil, bir iletişim platformudur.
8) İletişim bir üst düzey yönetim fonksiyonudur.
9) İletişim profesyonelinin asli işi satış değil itibardır.
10) İtibar da, itibarsızlık da bulaşıcıdır.
Yazının tamamı için: http://www.grup7.com.tr/agaca-dikkat/