Duyarlı markalar tüketicinin sesi oluyor
Dünyanın dört bir yanında sosyal adaletsizlik, eşitsizlik gibi kavramları tetikleyen toplumsal olaylar yaşanırken tüketici sesini çıkaran markalarla adeta bütünleşiyor.
Tarihin en büyük mülteci krizlerinden biri, Brexit ile temellerinden sarsılan Avrupa Birliği, Orta Doğu’dan dünyaya yayılan küresel terör, çevresel, ekonomik krizler ve tüm bunların getirisi olarak giderek artan ırkçılık….Öte yandan doğa da hoyratlığımız karşısında intikamını almaya başladı, yeşil enerjiden kaçışımızı, hala tükettiğimiz fosil yakıtların bedelini ağır ödetiyor bizlere… Evet, zor dönemlerden geçiyoruz. Sosyal bölünmeler, çatışmalar ve şiddet insan tarihinin her zaman bir parçası oldu ancak hoşgörü, anlayış, uyumlu yaşam da bir o kadar doğamızın bir parçası. Daha iyi bir gelecek için çalışmak, uyumlu toplumlar yaratmak milyarlarca insanın rüyası. Dünyanın her yerinde adaletsizlik, eşitsizlik süregelirken, bir yandan da teknolojinin tüm çatışmaları, tartışmaları ortaya hızla çıkarışını gözlüyoruz. Dünyanın dört bir yanında insanlar bu sosyal adaletsizlikler için seslerini duyurmaya ve adaletsizliğin önüne geçmeye çalışıyor. Trendwathcing’in hazırladığı son rapor bu konuda markaların tüketicilerin yanında yer almasının güzel örnekleriyle dolu…
Politikaya inanç azalıyor
Bugün insanların oldukça fazla bir kısmı, kamu yönetimini (ulusal, yerel hükümetler, Avrupa Birliği, Birleşmiş milletler gibi kurumlar) 2016’nın getirdiği zorluklarla baş edemez hale geldiğine inanıyor. Aynı insanlar geleneksel politikaların çağ dışı kaldığını, insanları kutuplaştırdığını düşünüyor ve sosyal sorumlara yeni çözümler arıyorlar. Edelman Güven Barometeresi 2016 Raporu’na göre insanların yüzde 69’u değişen dünyaya ayak uydurmak konusunda iş dünyasına güvenirken, sadece devletlere güvenenlerin oranı yüzde yüzde 47’de kalıyor. Öte yandan dünya hiç olmadığı kadar teknolojiyle birbiriyle bağlı ve küreselleşmenin getirdiği karmaşayı yaşıyor. İş dolayısıyla yaşanan küresel hareketliği ya da İŞID’in nasıl küresel bir tehdide dönüşebildiğini düşününce küreselleşmenin farklı kutuplarını iliklerimizde hissediyoruz.
Medyanın rolü
Bütün bunlara sosyal medya sayesinde 7/24’e dönüşen medya kültürünü eklediğimizde, iyi yanlarımızı beslemek yerine, ilgiyi sürekli canlı tutmak (click bait) adına daha çok düzensizlikten beslenen bir ana akım medya ile karşılaşır olduk… İşte bu noktada daha fazla hoşgörüyü, sosyal toleransı sahiplenen ve bu alanda mesaj sunan markalar için de fırsatlar olabilir. Bugün birçok tüketici bir zamanlar ‘bana ait’ olarak tanımlayabileceğimiz değer yargılarında değişime gidiyor ve ‘ben kimim’ sorusunu soruyor. Yaratıcı, zevkli, etik, doğru olduğunu göstermek istiyor, bu da sosyal meselelere duyarlı ve bunun iletişimini yapan markalarla etkileşim yoluyla oluyor…Uzlaşma için ellerinden geleni yapan markaların doğuşuna tanıklık ediyoruz.
Ariel cinsiyet eşitliğini gündemine aldı
Yerel olarak sorun görülen bir konuda güçlü mesaj vermek de sosyal uyumu ve adaleti teşvik ediyor… Procter & Gamble markalarından Ariel de böyle bir yol seçerek, Hindistan’da ‘yükü paylaşın’ adlı bir cinsiyet eşitliği kampanyası başlattı. Bir babanın erişkin kızının hayatına tanıklık etmesinin ardından, ondan yıllar boyunca ev işlerine hiç yardım etmediği için özür dilemesini konu alan video ‘Neden çamaşır sadece annelerin işi’ sorusuyla bitiyor… Video şu ana kadar YouTube’da 2.5 milyondan fazla seyredildi…
Shea duvarları kırın dedi
Bazen de konuşulmayan ön yargıları gündeme getirmek sektörünüz için faydalı olabilir… ABD’li saç ürünleri markası Shea Moisture da siyah ve beyaz kadınların alışveriş süreçleri arasındaki farka dikkat çekerek çarpıcı bir mesaj vermiş #breakthewalls (duvarları kırın) kampanyasında beyaz kadınların üzerinde ‘güzellik ve bakım’ yazan bölümden alışveriş ettiklerini, zenci kadınların ise ‘etnik’ bölümünden güzellik ürünlerini satın aldıkları ve bu süreçte de kendilerini kötü hissettiklerine dikkat çekilmiş. ‘Biz Shea Moisture artık güzellik raflarında, yani hepimizin ait olduğu yerde’ diyerek bu ayrımcılığa son verilmiş.
Starbucks’tan eğitim eşitliği fırsatı
Mart ayında kahve markası Starbucks, New York’un az gelirli bölgelerinden Queens’te gençlere eğitim vermeye başladı. Yerel bir STK ile çalışan marka, kahvecilerin içinde gençlere perakende ve müşteri hizmeti eğitimleri sundu. Büyük ilgi gören eğitimlerin ABD’de 14 bölgeye yayılması planlandı.
HSBC annelerin işe dönüşünü ele aldı
Annelerin iş hayatında yaşadığı zorluğu gören ve işe geri dönüşlerini kolaylaştırmak isteyen HSBC, Birleşik Arap Emirliklerinde ‘Anneyi Öneriyorum’ kampanyasını bu yıl anneler gününde başlattı. Çocukların annelerinin yeteneklerini ve önerilerini paylaştığı video ile başlayan kampanyada BAE’deki anneler HSBC’yle iletişime geçerek ücretsiz CV hazırlama, iş görüşmesi yeteneklerini artıracak workshoplara davet edildi.
Smirnoff 'tan göçmenler için farkındalık
Göçmenlik ABD’nin seçimle yoğrulan gündeminin ilk sıralarında yer alan bir konu…Haziran ayında bu alanda çok ses getiren işlere imza atan sokak sanatçısı Morley ile işbirliği yapan marka, kendisinden 10 tane gerçek göçmenle röportaj yapmasını ve bunları postere dönüştürmesini istedi…Ortaya göçmenlerden alınan çarpıcı cümlelerle hazırlanan posterler çıktı. Şu anda bu posterler Los Angeles’ın bir çok otobüs durağında sergileniyor.
Zorbalık gülümsemeyi soldurur
Arjantinli bisküvi markası Bagley ‘zorbalık’ konusunda bir farkındalık yaratmanın peşinde… Özellikle okul çağı çocukları arasında çok yaygın olan sataşma konusunda ne yapabileceğini düşünen bir marka özel bir gün üzerinden gitmeye karar verdi. Mayıs ayında bu konuda farkındalık yaratmak için konulan ‘Uluslararası zorbalığa hayır günü’ için harekete geçen marka, sınırlı sayıda bisküvisini ‘üzgün surat’ ile üretti ve "zorbalık gülümsemenizi soldurur" mesajını verdi..