Hikayelerin gücünden yararlanın

Her ne hikaye anlatırsanız anlatın, en önemli şey hikayenin gerçekten sizin duygu ve düşüncelerinizi yansıtmasıdır. Gerçekten sizin için önemli olan değerler, deneyimler üzerine hikayelerpaylaşmazsanız, karşınızdakiler bunu hisseder ve vermek istediğini

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

 

Okulda en sevdiğiniz ders neydi hatırlar mısınız? Peki ya, o dersi anlatan öğretmeni sever miydiniz? Neydi o dersi diğer derslerden farklı kılan?

Bu tür soruların cevabı genelde öğretmeninizin dersi anlatma şeklinde gizlidir. Öğretmen dersi öyle bir anlatır ki onun konuya duyduğu ilgi ve aktarmak istediği bilgi birikimi adeta size bulaşır. Konuyu kitabi bilgilerin ötesine taşır, günlük hayattan örnekler verir, önce ilgi uyandırır sonra da sizlerden gözlemler yapmanızı ve deneyimlerinizi sınıfla paylaşmanızı ister. Bilgi paylaştıkça büyüyecek yeni hikayeler doğuracaktır.  Yıllar sonra bir yetişkin olarak tarihleri, mekanizmaları veya teoremleri unutursunuz ama öğretmeninizin anlattığı bazı hikayeler hiç aklınızdan çıkmaz.

Sanat tarihi alanında değerli eserleri olan E. H. Gombrich 'Genç Okurlar İçin Kısa Bir Dünya Tarihi' adını verdiği kitabıyla çocuklara anlayabilecekleri ve daha da önemlisi sevebilecekleri bir dille yüzyılları kapsayan insanlık tarihini anlatır. Gombrich'in anlatımı günlük konuşma akıcılığında küçük küçük hikayelerin  biraraya gelmesinden oluşur. Mağara adamlarının yaşadığı prehistorik dönemden başlar, atalarımızın konuşmayı, soğuk havadan korunmak için mağaralarda yaşamayı, ana besinleri olan hayvanları avlamayı ve pişirmeyi, hatta yaşadıkları mağaraların duvarlarına bu hayvanların resimlerini yapmayı öğrendikleri binlerce yıl öncesine bir zaman yolculuğuna çıkarır. Daha sonra yazılı tarihin ilk örneklerinden eski Mısır uygarlığına, Mezopotamya'ya, Yunan adalarına, Babil'e, Hindistan'a, Çin'e, Büyük İskender'in Makedonya'sına, Antik Roma'ya, Hz. Muhammed'in Arabistan'ına, Orta Çağ dönemi Hıristiyan dünyasına, Haçlı seferlerine, şövalyeler dönemindeki büyük Avrupa imparatorluklarına, Rönesans'tan Yeni Dünya'nın keşfine, Sanayi Devriminden dünya savaşlarına kadar yakın tarihi de  içine alan tarihi mihenk taşlarını bir bir yerine koyar.

Tarihi Sevdiren Hikayelerdir

Küçük anekdotlarla tarihin sadece sıkıcı kişiliklerle, savaş ve keşiflerle dolu olmadığını, oldukça renkli sıradışı insanların hırslarının, inançlarının ve felsefelerinin dünya tarihini nasıl değiştirdiğini kısa ve öz bir şekilde kaleme alır. Örneğin, MÖ 200'lerde yaşayan ve o dönemde birbirleriyle savaş halinde olan Çin eyaletlerini fethederek ilk kez Çin'i tek bir imparatorluk haline getiren büyük hükümdar Shih Huang Ti'yi meşhur terakota askerlerinden tanırsınız. Aynı zamanda kendisi Çin Seddi'nin inşaasını emreden hükümdardır.

Ülkesinin tarihini değiştirmesine rağmen tarihe düşman tavırlarıyla tanınır. Başa geçer geçmez imparatorluğundaki bütün kitapların yakılmasını emreder. Sadece tarım, hayvancılık gibi pratik bilgileri içeren kitapların saklanmasına izin verir, diğer konularda kitap bulunduranları ağır cezalara çarptırır. Amacı, geçmişe sünger çekip yepyeni bir geleceğe başlamaktır. Halkını da yeni hikayeler yazarak geleceğe taşımak gayesindedir.

Çoğu başarılı lider gibi, Shih Huang Ti de hikayelerin gücünü bilir. İnsanlar hikayeleri dinler, ders çıkarır, düşünür, hisseder ve ona göre harekete geçerler. Kendinizi düşünün. Gazetede veya dergilerde okuduğunuz hikayelerden etkilenmiyor musunuz? Uykunuz gelmesine rağmen elinizden bırakamadığınız kitaplar olmadı mı? Ya da sonunu heyecanla beklediğiniz filmler?

Hikayeler insanı etkisi altına alır ve motive eder. Bu açıdan hikayeler sadece tarihin, edebiyatın veya sanatın ilgi alanı olarak düşünülmemelidir. Hikaye aktif iş dünyasında da etkili bir araçtır. Kimi zaman soyut konuları somutlaştırmada, kimi zaman işyeri kültürünü anlatmada veya kişiler arası negatif görüşleri yıkmada önemli rol oynar. Bugün lider yöneticiler fikirlerini anlatmak veya karşılarındakileri ikna etmek için sıklıkla hikayelere başvururlar.

İş Dünyasında Hikaye Tipleri

'Hikayenin Gücü' kitabının yazarı Annette Simmons hikayeleri anlatım amaçlarına göre kategorilere ayırır.

- 'Ben Kimim' Hikayeleri: Yeni bir takımın başına geçtiğinizde, takımdakiler sizinle ilgili bazı otomatik yargılara sahip olması kaçınılmazdır. Kulaktan dolma bilgilerle sizin nasıl biri olduğunuzu kestirmeye çalışan takımınıza kendinizle ilgili ipuçları vermek, yönetim şeklinizi, iş yapış biçiminizi ve karakterinizi yansıtan örnekler vermek yararlı olacaktır. Onlara hikayelerle kim olduğunuzu anlatın: Nasıl bir yöneticisiniz? Nelerden hoşlanır, nelerden hoşlanmazsınız? Yeni işinizle ilgili takımdan beklentileriniz nedir? Tabii tüm bu soruları cevaplarken ne kadar mükemmelliyetçi olursanız olun insani yönünüzü ortaya çıkarın. Hatalarınız nedir? Takımınızdan hangi konularda destek bekliyorsunuz?

- 'Neden Buradayım' Hikayeleri: Bu hikayeyi karşınızdakilere anlatmanızın amacı şüpheleri yok edip güven uyandırmaktır. Beraber çalışacağınız kişilere gizli bir ajandanızın olmadığını ve ortak bir hedefe koştuğunuzu gösterirsiniz. İşinizi yaptığınızı ve sorular sorarken amacınızın kişiyi eleştirmek değil performansını geliştirmek olduğunu hissettirmelisiniz.

- Ders Alınan Hikayeler: Hikayelerle ders vermek zor görünebilir. Çoğumuz birşeyleri deneyimlemeden ders almakta zorlanırız. Ancak, bazı değerleri vermek için çocukluktan itibaren bize anlatılan hikayelere kulak vermemiz gerekir. Ezop'un yalancı çoban hikayesini hepimiz biliriz. Çoban sürüsünü otlatırken sıkılır, kendine eğlence arar. Köylüleri kandırmanın eğlenceli olacağını düşünür, 'kurt var' diye avaz avaz bağırır. Çobanı duyan köylüler hemen yardımına koşarlar. Çobanın yalan söylediğini görünce sinirlenir işlerine güçlerine dönerler. Çoban bakar ki köylüler tüm iyi niyetleriyle imdadına koşuyor, bu oyuna devam eder.. ta ki yalanı gerçek oluncaya kadar… Bir gün gerçekten kurt gelir, çoban kurt var diye haykırsa da köylüler bu defa ona inanmazlar. Bu hikaye yalan söylersek kimsenin bize inanmayacağını gösterir.

- Vizyon Hikayeleri: Ne zamanki ekibimizin morale ihtiyacı var, sıkıntı ve umutsuzluk içindeler, onlara bir vizyon hikayesi anlatmakta yarar vardır. Öyle bir hikaye anlatılmalıdır ki, moralleri yükselsin, aksiyona yönelsinler. Hedefe ulaşmanın önemi, pes etmemek ve başarının getireceği tatmin üzerine kurulu hikayeler yararlı olacaktır.

Thomas Edison hakkında ünlü bir hikaye vardır. 9999 kez denedikten sonra kusursuz ampulü keşfedemeyince biri sorar: 'Onbininci başarısızlığı da göze alacak mısın?' Edison cevap verir: Başarısız olmadım yalnızca ampulü keşfetmeyen bir yol daha buldum.

- Verilen değeri gösteren hikayeler: Dürüstlük, doğru şeyi doğru sebeple yapmak, adil olmak. Bu tür değerler herkesin sahip olması gereken erdemler. Bu değerlerin ekibinizde öncelik olabilmesi için sizin için bu değerlerinin önemini vurgulamanız ve bu değerlerin anlamını tanımlamanız önemlidir.

Zerafeti ve güzelliğiyle hayran kaldığımız Audrey Hepburn 'Güzellik sizin için nedir?' sorusuna şöyle cevap verir:

"Çekici dudaklara sahip olmak istiyorsanız , dudağınıza tatlı sözlerden başkasını dokundurmayın.

Güzel gözleriniz olsun istiyorsanız , güzel insanlarla göz göze gelin , gerçek dostlar edinip sık sık görüşün.

İdeal beden ölçülerine sahip olmak ve hep zayıf kalmak istiyorsanız , yemeğinizi yoksullarla ve açlarla paylaşın.

Alımlı saçlara sahip olmak istiyorsanız , çocuğunuzun günde en az bir kere onu okşamasına izin verin.

Dikkat çekici pozlar vermek istiyorsanız yanınıza bilgelik ve tevazuyu alarak yürüyün , asla cahilce ve gururla yürümeyin.

İnsanların da tıpkı elimizin altındaki eşyalar gibi , hatta onlardan çok daha fazla onarılmaya , yenilenmeye , bakım görmeye , gözden geçirilmeye ihtiyaçları vardır.Hiçbir insanı eskidi,bozuldu, işe yaramıyor diye elinizden çıkarma hakkınız yoktur.

Hatırlayın , bir yardım eline ihtiyaç duyarsanız , kendi omzunuzdan kolunuza doğru göz gezdirin , dirseğinize ve bileğinize varın , işte orada bir yardım eli bulacaksınız.

Yaşlandıkça iki elinizin olduğunu , birinin kendinize , diğerinin de başkalarına yardım etmek üzere yanınızda hazır beklediğini fark edeceksiniz.

Bir kadının güzelliği giydiği elbisede , beden ölçülerinde ya da saçını tarayış stilinde değildir.

Bir kadının güzelliği gözlerinden okunmalı , çünkü gözler kalbe , yani aşkın yaşadığı ülkeye giden kapıdır.

Bir kadının güzelliği yüzündeki benlerden değil, içinde sakladığı ruhundan okunur."

Her ne hikaye anlatırsanız anlatın, en önemli şey hikayenin gerçekten sizin duygu ve düşüncelerinizi yansıtmasıdır. Gerçekten sizin için önemli olan değerler, deneyimler üzerine hikayeler paylaşmazsanız, karşınızdakiler bunu hisseder ve vermek istediğiniz mesajı verememiş olursunuz. Dinleyici kitlenize dikkat edin. Uzun ve ağdalı hikayeler sıkıcı olabilir ve karşınızdakilerin ilgisini kaybedebilirsiniz. Bazen hikayeyi sadece anlatmak değil, çeşitli görsellerle, müzikle desteklemek, dinleyicilerinize çok yönlü bir deneyim yaşatmak daha etkili sonuçlar verebilir. Sadece anlatmayı tercih ettiğiniz bir deneyimse, detaylı tasvirlerle yaşadığınız keyfi veya sıkıntıyı adeta onlara yaşatabilirsiniz. O zaman dinleyenlerin kendilerini sizin yerinize koyması kolaylaşır.

www.datassist.com.tr