”Hedef; geleceğe dokunan kalıcı etkiler yaratmak”

Eti Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Üyesi Gülden Kanatlı Derbil'le sosyal sorumluluk projeleri üzerine…

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Gülden Kanatlı Derbil, "Ürünlerimizle hayata küçük mutluluklar katarken içinde bulunduğumuz topluma karşı sorumluluklarımızı da yerine getiriyoruz. Türkiye'nin bugününe ve geleceğine hizmet etmek için önceliğimiz, uzun soluklu ve sürdürülebilir projelere destek vermek. Bu nedenle, Türkiye'nin çağdaş yarınlarını oluşturacak çocuklarımız için eğitim ve kültür konularında bilinç ve gelişim yaratan projelerde yer alıyoruz."  diyor...

1961 yılında Eskişehirli işadamı Firuz Kanatlı'nın projesini çizdiği Eti Bisküvileri, toplam 22 çalışan ve günlük 3 tonluk üretim kapasitesi ile 1962 yılında üretime başladı. 1962'de "Petit Beurre" ve "Kremalı" gibi ürünleri tüketiciyle buluşturan, bugün 50'den fazla marka 300'e yakın ürüne sahip olan Eti Şirketler Grubu  Yönetim Kurulu Üyesi Gülden Kanatlı Derbil, bu "Haftanın Konuğu"… Eti'nin sosyal sorumluluk projelerini, sanat-kültür alanında verdiği destekleri konuşacağımız sohbetimize, Eti Şirketler Grubu'nun yapısını tanıyarak başlıyoruz:

"Bugün, Eti Gıda, Tam Gıda, Eti Makine ve Eti Pazarlama olmak üzere dört ana şirketten oluşan Eti Şirketler Grubu, 6 üretim tesisi ve toplam 3 bin 709 mevcut çalışanıyla hizmet vermeye devam devam ediyor. İlk ihracat işlemini 1974 yılında Kıbrıs'a gerçekleştiren ve bugün 58 ülkeye ihracat yapan Eti, 2009 yılını 70 milyon dolar ihracat ile tamamladı."

Peki unlu mamuller…

"Eti, Türkiye'de unlu mamuller pazarının üçte birine sahip. Bu kategoride sektör ortalamasına paralel gelişirken 2007 yılından itibaren tablet çikolata kategorisinde sektör ortalamasının 2.5 katı yüzde 30 büyüdü."

Eti, birçok yeniliğin de adresi…

"Evet, dünyanın ilk 10 kek üreticisi arasında yer alan Eti, ilk lifli bisküvi 'Eti Burçak', Türkiye'nin ilk ve tek hazır kızarmış ekmeği 'Etimek', ilk bebe bisküvisi 'Eti Cicibebe', ilk dilim kek 'Üzümlü Dilim Kek', ilk sanayi tipi kek 'Meyveli ve Kakaolu Dilimli Kek', Çölyak ve Fenilketonüri hastaları için geliştirilen ilk glutensiz bisküvi 'Eti Pronot' gibi pek çok ürüne de imza attı. »

Sohbetimizin sektörel yönünü burada noktalayıp sosyal sorumluluk projelerinize geçelim. Eti, özellikle çocuk eksenli projelere destek veriyor. "Eti Çocuk Tiyatrosu", "Eti-Çekül Kültür Elçileri", "Eti Çocuk Vapuru" bunlar arasında. Öncelikle çocuk tiyatrosundan başlayalım isterseniz.

"Ürünlerimizle hayata küçük mutluluklar katarken içinde bulunduğumuz topluma karşı sorumluluklarımızı da yerine getiriyoruz. Türkiye'nin bugününe ve geleceğine hizmet etmek için önceliğimiz, uzun soluklu ve sürdürülebilir projelere destek vermek. Bu nedenle, Türkiye'nin çağdaş yarınlarını oluşturacak çocuklarımız için eğitim ve kültür konularında bilinç ve gelişim yaratan projelerde yer alıyoruz.

Eti Çocuk Tiyatrosu projesi de bu yaklaşımın önemli bir parçasını oluşturuyor. Bu işe başlarken, yarınlarımızı oluşturan çocuklarımızın kültürel ve kişisel gelişimlerine katkı sağlamayı, tiyatro kültürünü aşılayarak, onlara tiyatroyu sevdirmeyi amaçladık. Bugün, önemli bir ölçüde amacımıza ulaştığımızı görmekten büyük mutluluk duyuyorum.

Eti Çocuk Tiyatrosu'nun bizim için bir nostaljisi de var. Eti'nin Çocuk Tiyatrosu'yla ilişkisi, 'Bisküvi Adam' oyununun 1965–66 yıllarında Şehir Tiyatroları'nca Eti'nin desteği ile sahnelenmesiyle başladı. Profesyonel anlamda bir ekiple 81 ili dolaşan Eti Çocuk Tiyatrosu 2001 yılında hayata geçti. Bugüne kadar tüm Türkiye'yi 6 kez dolaştı. Türkiye'deki 5 -14 yaşları arasındaki her 12 çocuktan biri Eti Çocuk Tiyatrosu'nu seyretti. Eti Çocuk Tiyatrosu'nun gittiği her yerde tiyatroya olan ilgiyi artırdığını, tiyatroyu sevdirdiğini görmekten mutluluk duyuyoruz."

2010'da da turneler sürüyor. Hangi iller var gündemde?

"Eti Çocuk Tiyatrosu 2010 yılında da Edirne'den Ağrı'ya kadar birçok ilde çocuklarla buluşmaya devam edecek. 9. sezona Bursa, Ankara, İstanbul, Osmaniye, Adana, Mersin, KKTC, Bilecik, Kütahya, Eskişehir, Afyon, Uşak, Manisa, İzmir, Balıkesir, Çorlu, Tekirdağ, Edirne ve Kocaeli'deki gösterileriyle başlayan Eti Çocuk Tiyatrosu'nun 2010'daki durakları Hatay'dan başlayarak Edirne, Tekirdağ – Çorlu, Kırklareli, Lüleburgaz, İstanbul, Çanakkale, İzmir, Eskişehir, Yalova, Sakarya, Kocaeli, Aksaray, Van, Ağrı, Erzurum, Sivas, Amasya, Yozgat, Samsun, Sinop, Gaziantep, Düzce, Bolu, Karabük, Kastamonu, Bartın ve Zonguldak Ereğlisi."

Sergilenen oyunların klasikler arasından olmasını tercih ediyorsunuz sanırım.

"Oyunların eğlenceli olduğu kadar eğitici olmasına da özen gösteriyor, bu nedenle pedagog desteği de alıyoruz. 9 yılda 'Bisküvi Adam' (2001 – 2003), 'Kakaolu Olsun' (2002 – 2003), 'Aladdin'in Sihirli Lambası' (2003 – 2006), 'Alice Harikalar Diyarında' (2006 – 2008) ve halen süren 'Pinokyo' sergilendi.

Çocuk klasiklerini seçmemizdeki neden şuydu; çocuklar, onların kitaplarını bile okumamış olabilirlerdi. Onların içindeki öğretici, eğitici mesajlarla eğitimlerine yardımcı olmayı düşündük."

Siz, tiyatronun kimi turnelerine katılıyor, çocuklarla sohbet ediyorsunuz, mutlaka ilginç anılarınız vardır…

"Tabii, bir keresinde Diyarbakır'da birkaç çocuk gelip 'biliyor musunuz biz 9 sene önce ilk kez sizin tiyatronuzda oyun seyrettik ve şimdi kendi tiyatromuzu kurduk' dediler. Bu çok güzeldi. Belki bize haberi gelmeyen bir sürü başka çocuk da var 9 yıl önce ilk kez tiyatroyu görmüş olan. Sonuçta çocukları hem eğlendiriyor, hem de eğitiyoruz diye düşünüyorum."

Bir diğer projeniz, "Kültür Elçileri". Sanırım 2008 yılında, Çekül Vakfı'yla yaptığınız işbirliği sonucunda hayata geçti.

"Bu proje ile ülkemizin kültürel ve doğal varlıklarının değerini bilen, bu varlıkları koruma ve yaşatma sorumluluğuna sahip bilinçli kuşaklar yetiştirmeyi amaçlıyoruz.

Biliyorsunuz, geçmişimizi bilmeden geleceğimizi iyi bir duruma getiremeyiz. Biz büyükler bile koptuk geçmişimizden, şehirlerimizi iyi öğrenemedik. Çocukken bir şeyler biliyorduk, onları da unuttuk. Elçilerimize yaşadıkları kenti daha yakından tanımaları için unutulmaya yüz tutmuş kültürel değerlerimizin aktarıldığı bilinçlendirme eğitimleri veriliyor. Çocuklarımız, yöresel el sanatları, örf - âdetler, yerel ezgiler gibi değerlerin yanı sıra kültürel ve doğal varlıkların korunmasını içeren eğitimlere katılarak o kentin 'Kültür Elçisi' olmaya hak kazanıyorlar."

Hangi yaşlardaki çocuklar arasından seçiliyor elçiler?

"İlköğretim 6. sınıftaki çocuklar arasından seçiyoruz. Onlar Kültür Elçisi olarak yetiştiriliyorlar. Uzmanlar tarafından eğitim veriliyor ve bir sonraki sene öğrendiklerini bir başka çocuğa aktarıyorlar. Aldıkları eğitimi yaşıtlarıyla paylaşan Kültür Elçilerimizle kültürel ve doğal miraslarımızı koruma bilincini yaygınlaştırmayı hedefliyoruz.

Çekül Vakfı ile bu konudaki işbirliğimiz 5 yıl sürecek. Türkiye genelinde 77 kentte, 4 bin ilköğretim 6. sınıf öğrencisine ulaşmayı hedefliyoruz."

Kültürel mirasın korunmasına dikkat çekmek amacıyla Kültür Elçileri'ni geçtiğimiz yaz, İstanbul Galatasaray'da buluşturdunuz...

"Galatasaray etkinliğinde gördüğüm şuydu; bu çocukların her biri değişik şehirlerden gelmişler, standlarını kurmuşlardı. 300 çocuk vardı. Standlarının üzerinde şehirlerinin fotoğrafları, broşürleri yer alıyordu. Ben gezerken çocuklar gözlerimin içine bakıyorlardı, bir an önce bana da gelsin, ben de anlatayım diye. Hemen başlıyorlardı kendi şehirlerini anlatmaya. Bu çocukların yüzlerindeki ifade çok güzeldi. Ben, çocukların ruhsal durumlarına, gelişimlerine de çok önem veriyorum. Bilgili oldukları kadar temiz bir ruha sahip olmaları da önemli, o da kendilerine duydukları güvenle ortaya çıkıyor."

Gözlerinizde, anlattığınız projeleri çok benimsediğinizi, sevdiğinizi görüyorum…

"Evet, çok… Biz, şirket olarak bu projeleri benimsiyoruz."

Şirket olarak evet, ama siz Gülden Hanım olarak da özellikle benimsiyorsunuz…

"Ben seviyorum çocukları… Onların iyi olmalarını istiyorum."

Bir projenin iyi yürüyüp yürümediğine bakmıyorsunuz yalnızca, bu çocukların yüzlerindeki ifadeye kadar takip ediyorsunuz…

"Demin de belirttiğim gibi çocukların sağlıklı ruh yapısına sahip insanlar olmalarını her şeyden daha çok isterim. Bu, çok önemli bir nokta geleceğimiz açısından, değil mi?"

Kesinlikle… Sosyal sorumluluk projeleriniz arasında bir de vapur var değil mi?

"Evet bir de vapurumuz var: 'Eti Çocuk Vapuru'. Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu bünyesinde bulunan korunmaya muhtaç çocuklarımızla İstanbul'da her yaz gerçekleştirilen Eti Çocuk Vapuru'nda eğlence ve eğitimi bir araya getiriyoruz.

Birer haftalık dönemlerde vapurumuza konuk olan çocuklarımız bulundukları şehri farklı bir açıdan görme şansını elde ederken, hayatları boyunca kendilerine rehber olacak bilgiler kazanarak, sanatsal becerilerini geliştirme fırsatını da yakalıyorlar.

Çocuklar hem vapurla Boğaziçi'nde geziyorlar, etrafı görüyorlar hem de orada resim, heykel, drama, perküsyon gibi sanatları deneyimliyorlar uzmanların yol göstericiliğinde… Belki içlerinde sanata çok yatkın olup farkında olmayanlar varsa bunların keşfedilmesi için bir fırsat yakalıyorlar. Çocuklar vapurda bireysel ya da gruplar halinde çalışarak eserler meydana getiriyorlar.

İstanbul'da yaşayıp da denizi ilk defa gören çocuklar var tiyatroya ilk defa gidenler olduğu gibi… Onu koklamak, hissetmek fotoğrafta resimde görmek gibi değil tabii. Sonuçta çocuklar bu resimleri yapıyorlar, tiyatro yetenekleri varsa o konuyla uğraşıyorlar. Meydana getirdikleri eserler, Türkiye'nin 5 şehrinde, 10 alışveriş merkezinde ya da oyuncak müzelerinde sergileniyor. Gördüğüm eserlerden birinde cam üzerinde Boğaz Köprüsü'nü yapmışlardı, ondan çok etkilenmiş olduklarını düşünüyorum.

Böylelikle vapurda eğitim alarak eğleniyorlar, geziyorlar, görüyorlar, farkında olmadıkları becerileri ortaya çıkıyor, sonuçta sanatı öğreniyorlar. Belki ileride sanata karşı daha eleştirel gözle bakabilecek bireyler oluşacaktır bu eğitimler sonucunda. Onlara yeni kapılar açmaya çalışıyoruz.

Kendilerine güvenleri de gelişiyor çünkü alışveriş merkezinde bugün standart bir çocuğun eseri sergilenmiyor. Düşünebiliyor musunuz sosyal hizmetlerden gelen bir çocuğun vapurda yaptığı eserin 10 alışveriş merkezinde milyonlarca insana ulaştığını… Bu da kendilerine olan güvenlerini artırıyor."

Bütün bu projelerin destekçisi Gülden Kanatlı Derbil, Eti'nin kurucusu Firuz Kanatlı'nın kızı. Hep şirketin içinde miydiniz?

"Yaşım 24-25'e gelince, pazarlama şirketi Eskişehir'den İstanbul'a taşındığı zaman, ürün yöneticisi olarak çalışmaya başladım."

Yani siz şirketin içinde yaşayarak, departmanlarda  görev alarak yönetim kurulu üyeliğine geldiniz…

"Evet. Bir de babamızın bizlere verdiği çok özel bir şey vardı ki önceleri anlamazdım, ama şimdi iyi anlıyorum: Her şeyi öğrenmemizi isterdi. Bisküvi, onun ar-ge'si…

Evet, tecrübe, bilgi, birikim çok önemli… Söyleşimizin sonuna geliyoruz, Gülden Kanatlı Erbil, Eti'nin sosyal sorumluluk projeleri ile ilgili olarak geleceğe yönelik neler söylemek istiyor?

"Sosyal sorumluluk projelerimiz Eti Çocuk Tiyatrosu, Eti Çocuk Vapuru ve Eti Çekül Kültür Elçileri Projeleri ile yaklaşık 1 milyon 200 bin çocuğumuzun hayatına dokunma fırsatımız oldu.

Sosyal sorumluluk bilinciyle gerçekleştirdiğimiz tüm projelerde, amacına ulaşan, geleceğe dokunan etkiler yaratmak bizleri son derece mutlu ediyor. Eti olarak, geleceğimizin sahibi çocuklarımıza ve gençlerimize yön veren, diğer firmalara ve bireylere de örnek olacak farklı projelere imza atmaya devam edeceğiz."

"Babam Firuz Kanatlı, bilgiye çok önem verir"

Babanız Firuz Bey çok iyi anlarmış bisküviden öyle mi?

"Çok… Bu işin duayenidir diyebilirim. İşini çok seven ve ona gönül koyan bir insandır… Cenevre'de ekonomi eğitimi almıştır Firuz Kanatlı; konusuyla ilgili olarak sürekli kitap okuyan, araştıran bir girişimci, çok hümanist bir insandır.

Biraz basmakalıp bir laf olacak, ama evimizin içinde bisküvi kokularıyla büyüdük biz. Zaman zaman mutfağa girip farklı unlarla, farklı formüllerle deneyler yapıp fırında bisküvi pişiren biridir babam."

Benim de koku belleğimde bisküvi önemli bir yer tutar. Beşiktaş'ta bir bisküvi fabrikası vardı…

"Arı Bisküvileri…"

Biz oraya babamla gider, taze çıkmış sıcacık bisküviler alırdık, fabrikanın kokusu belleğimdedir… Siz de babanızın özelliklerini taşıyorsunuzdur sanırım...

"Sağolun, ama keşke onun gibi olabilsem. O rakip falan görmezdi kimseyi, hâlâ da öyledir. Biz Arı Bisküvileri'ne gider, konuşurduk, birbirlerine yardım ederlerdi, babam fikir verirdi. 'Herkesin kazancı kendisinedir, çalışan kazanır' derdi.

Bizim ev kitaplarla doluydu, o kitaplar açılır, denemeler yapılır, fırınlarda pişen bisküviler bizlere de yedirilirdi. Böyle yetiştik. Babam hâlâ bir bisküvi  alsın, bütün özelliklerini anlar.

Biz, onun gibi yetişemedik. Ama sonuçta bize her şey konusunda dört dörtlük olamasak da bilgi sahibi olmamızı ve bir insan, diğerinden sadece bilgisi ölçüsünde öndedir fikrini benimsetti. Bilgi çok önemlidir onun için.

Babam da bizi bu ruhla eğittiği gibi, o ruhu işine ve şirkete de verdi. Ve gerçekten işinden daha önemli hiçbir şey yoktu onun için. Şimdi yaşından dolayı daha yavaş çalışmaya çalışıyor, ama hepimizden daha güzel düşünüp daha güzel çözümler buluyor. Biz hepimiz uzun uzun düşüyoruz, o birden tecrübesinden ve kişiliğinden dolayı öyle bir çözüm buluyor ki… Babam bu işi gerçekten çok iyi bilen bir insandır, ben bundan çok çok eminim, hatta bu işin okulu olsa ders bile verebilir diye düşünüyorum. Bisküvi konusunda herkesin babamdan çok öğreneceği şey olduğunu düşünüyorum."

Konya Havzası'nda örnek tasarruf

Çocuklarla ilgili değil gibi gözüken, ama sonuçta onların geleceklerini etkileyen sonuçlar doğuracak bir sulama projeniz var…

"Diğer bir önemli çalışmamız ise Eti Burçak markamız ve Doğal Hayatı Koruma Vakfı işbirliği ile başlattığımız projelerimiz. Konya Havzası Modern Sulama Projesi ile tarım alanlarımızın verimliliğini artırmayı amaçladık. Uygulamanın ilk yılı pilot çalışma ile 24 milyon litre su tasarrufu yapıldı. Bu, büyük bir başarı. Bu sene, işbirliğimiz 'Türkiye'nin Yarınları Projesi' ile devam ediyor. Proje kapsamında Konya Havzası'nda 2015, 2030 ve 2050 yılları için iklim değişikliği senaryoları çıkarılacak. İklim değişikliği sonucu oluşabilecek kuraklığın ve susuzluğun yansımaları araştırılacak."

Neden Konya Havzası'nı seçtiniz?

"Biliyorsunuz Konya Havzası Türkiye'nin çok önemli bir bölgesi ekonomik açıdan, ama su kaynakları kısıtlı ve sürekli bir sulama da yok. Buna bir çözüm getirelim, bizim de bir katkımız olsun diye düşündük. Neler yapılabileceğini görmek istedik, sonuçta böyle bir geri dönüşüm aldık. Türkiye'de neler değişebilir, neler üretilebilir bu konularda araştırmalar yapmaya çalışıyoruz. Hatta Teknik Üniversite'den de olası iklim değişiklikleriyle ilgili bir çalışma konusunda destek alıyoruz. Umarım bu da güzel sonuçlar verecek."

 

Bu konularda ilginizi çekebilir