Dopdolu bir sezon bizi bekliyor

Faruk Şüyün'ün bu haftaki konuğu Akbank Sanat Müdürü Derya Bigalı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Bu hafta konuğum Derya Bigalı… 2003 yılından bu yana Akbank Sanat Müdürü olan Bigalı, 1986’da ODTÜ Bilgisayar Mühendisliği Bölümü'nü bitirmiş. On yıl boyunca yurtiçinde ve dışında mesleğini sürdürdükten sonra Almanya'dan dönüp Akbank Bilgi İşlem Merkezi'nde çalışmaya başladığında Caz Festivali'nin sorumluluğuna talip olmuş. 14 senedir bu görevi sürdürüyor. Bu sürenin son 7 yılında ise Akbank Sanat'ın tüm etkinliklerinin organizasyonunu da üstlenmiş. Akbank Sanat’ın etkinliklerini konuşacağımız sohbetimize, caz tutkunlarının her yıl heyecanla beklediği, Bigalı’nın da ilk gözağrısı olan Akbank Caz Festivali ile başlıyoruz. Etkinlik bu sene 23 Eylül-12 Ekim tarihleri arasında gerçekleştirecek ve dünyanın önde gelen caz müzisyenlerini ağırlayacak…

“Bildiğiniz gibi 19 yıldır aralıksız bir şekilde devam ediyor festival ve her geçen sene biraz daha genişliyor, biraz daha büyüyor, zenginleşiyor. Bu yıl, 20. yaşını kutluyoruz. Bu nedenle geçmiş festivallerden daha kapsamlı, daha geniş bir etkinlik programı hazırladık.”

20. yıl nedeniyle 20 gün sürecek değil mi?

“Evet, onu özellikle düşündük ve 20 yıldır şehrin sesi olan bu festival için 20 gün süren çok yoğun bir program hazırladık. Bu sene, program sadece İstanbul’da değil, başka şehirlerde; Ankara, İzmir, Eskişehir ve Gaziantep’teki üniversitelerde de gerçekleştirilecek.

Bizim festivalimizin çok önemli bir özelliği, belki de diğer festivallerden en büyük şekilde ayrıştıran yanı sadece konserlerden ibaret olmaması; onların yanı sıra cazın gelişimine de destek olmak amacıyla yan etkinliklerin bulunması.”

YAN ETKİNLİKLER

Bunları bir hatırlatsak okurlarımıza...

“Çocuk atölyeleri var başta Akbank Sanat’takiler olmak üzere. Sosyal engelli, dezavantajlı çocuklara, gençlere yönelik atölye çalışmaları var. Bunlar, festivalin sosyal sorumluluk ayağında desteklediğimiz etkinlikler. Caz üzerine çeşitli paneller, söyleşiler var; gerek çok değerli caz sanatçıları, gerekse bu alanda Türkiye’deki caz profesyonelleriyle birlikte gerçekleştireceğimiz.

Bu sene müzik etkinliklerinin yanında festival, yenilenen logosu, 20 yıllık öyküsünü konu alan belgesel, kitap ve compilation albüm cd’siyle geliyor.

‘Akbank Caz Retrospektif: 20. Yıl Belgeseli’ izleyenleri Festival’in 20 yıllık geçmişinden bugüne keyifli bir yolculuğa çıkarıyor. Konserlerden görüntülerin de yer aldığı bu filmde Akbank Caz Festivali’nin nasıl algılandığını, bizim ağzımızdan değil, tüm Türkiye caz camiasındaki sanatçılar ve profesyonellerle yapılan söyleşilerle anlatıyoruz. 

‘Akbank Jazz Festival’s 20 Years-Akbank Caz Festivali’nin 20 Yılı (1991-2010)’ isimli 13 parçadan oluşan compilation albümle hem festivalin 20 yıllık bir izdüşümünü, hem de farklı tarzlara kucak açan geniş müzikal yelpazesinin bir yansımasını görmek mümkün.

20.  yıl için özel olarak hazırlanan ‘20. Yılında Akbank Caz Festivali Kitabı’, Festival ve Türkiye caz tarihi hakkında önemli bilgiler içeriyor. Bu çalışma da değerli, referans niteliğinde bir kaynak kitap olacak. Çünkü, ülkemizde gerçekten de caz alanında Türkiye’deki cazın tarihini mercek altına alan çok fazla kitap yok.”

Kim hazırladı kitabı?

“Hülya Tunçağ kaleme aldı. Gerçekten de gençlere sadece Akbank Caz Festivali’ni tanıtan değil, bu paralelde Türkiye’deki caz tarihini de öğreten iyi bir kaynak kitap olarak bu eylül ayında o da çıkacak.”

Festival’e 20 yıl boyunca katılan isimlerden bir çırpıda kimleri sayabiliriz...

“Max Roach, Art Ensemble of Africa, Cecil Taylor, Abbey Lincoln, Dave Holland, Archie Shepp, McCoy Tyner, Henry Threadgill, Abdullah İbrahim Trio, Steve Coleman & Five Elements, Stephan Micus, Roberto Fonseca ve Terje Rypdall gibi dünyanın en önemli caz sanatçılarını ülkemizde ağırladık, genç ve başarılı caz sanatçılarına da performans sergileme olanağı sunduk...”

KİMLER GELİYOR

Bu sene öne çıkan isimler?

“Akbank 20. Caz Festivali’nin öne çıkan isimleri; Count Basie Orchestra, Sun Ra Arkestra, John Surman ve Diane Schuur.”

20 yılın bilançosu desem?

“20 yıl boyunca 463 konser organize ettik, 402 grubu ve bin 405 sanatçıyı ağırladık.”

Bu yılki festivalin mekânları nereler?

“Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı, Aya İrini Müzesi, Cemal Reşit Rey Konser Salonu, Akbank Sanat, Babylon, The Seed, Salon, Nardis, Pera Müzesi, Ghetto ve Türkiye’nin birçok üniversitesi.”

Programı incelediğimde, Paganini anısına bir konser gördüm...

“Evet, heyecanla beklenen performanslar arasında bulunan Paganini Trio, klasik müzik, caz ve dünya müziği arasında bir köprü kuruyor. Aya İrini’de 25 Eylül Cumartesi gerçekleştirilecek konserde perküsyon sanatçısı Burhan Öçal’a, besteci ve piyanist kimliğiyle Tuluğ Tırpan ve dünyanın en seçkin orkestralarında çalan bol ödüllü kemancı Atilla Aldemir eşlik edecek.”

Festival sırasında uluslararası bir caz toplantısı da var...

“Europe Jazz Network kapsamında, ki bu nedir, Akbank’ın da içinde olduğu Avrupa’daki tüm büyük festivallerden, caz sanatçılarından, caz profesyonellerinden oluşan bir grup. Bu seneki toplantılarını İstanbul’da yapacaklar 2010 Kültür Başkenti dolayısıyla ve bizim festival dönemimize denk geliyor. Bunlar, 3 gün boyunca İstanbul’da toplantıların yanı sıra bizim festivalimizi izleyecekler. Biz de bu vesileyle Türk cazcılarını daha iyi tanıyabilmeleri amacıyla şehrin çeşitli mekânlarındaki konserlerde Türk caz sanatçılarına yer verdik.”

Programda bu sene, Türk sanatçıların sayısı fazla...

“Evet,  bunu bilinçli olarak yaptık. Hem 2010 dolayısıyla Türkiye’ye gelen yabancılara ve demin de dediğim gibi bu Europe Jazz Network üyelerine Türk cazını tanıtmak, Türkiye’de de cazın gelişime destek olmak amacıyla Türk sanatçılara çok yer verdik. Çünkü böyle bir uluslararası platforma katıldıkları zaman kendilerini yurtdışında daha rahat duyurabilirler.

Bu arada bizim festivalimizde daha önce hiç konser vermemiş çok genç üniversite öğrencileri de, dünyanın en önemli caz sanatçıları da yer alıyor ve bunlar birbirlerine bir şekilde yakınlaşıyorlar. En büyük misyonlarımızdan birin de bu olduğunu düşünüyorum.”

Bir ‘jam session’ ruhu yani…

“Evet, yani tam festival ruhuna uygun bir şekilde. Yani sadece yurtdışından belli isimler getirilmiyor, Türkiye’de gerçekten bu alanda kim varsa kendilerini daha iyi ifade edebilmeleri için onlara da yer veriliyor.”

Geçen yıl ilgi gören Caz’lı Brunchlar bu yıl da sürüyor mu?

“Evet, yine Pazar günleri çok keyifli, çikolata yapım atölyesinden t-shirt tasarımına, caz cd-plak tasarımına kadar çok farklı, çok keyifli atölye çalışmalarımız olacak.

Ayrıca ‘Kampüste Caz’ en önemli ayağımız. 11 üniversitede konserlerimiz olacak.”

45 KONSER VAR

Toplam kaç etkinlik gerçekleştirilecek?

“45’i konser olmak üzere 70.”

Neredeyse günde 3-4 etkinlik …

“Sanırım Türkiye’de bugüne kadar bu denli kapsamlı bir festival yapılmadı.”

Zaten en uzun soluklu festivallerden birisi...

“En uzunu. Daha uzun soluklu bir caz festivali yok. Zaten iki caz festivali var şu anda. Çok eski dönemlerde festival girişimleri olmuş, ama devam edememiş.”

Ya Akbank Caz Festivali’nin başlayışı?

“Türkiye’de yirmi yıl önce hiçbir caz festivali olmadığı için rahmetli Hamit Belli’nin bu konudaki vizyonuyla, Türkiye’ye bir caz festivali kazandırmak amacıyla başlatılmış ve biz de bayrağı devam ettiriyoruz.”

Peki Akbank Sanat ne zaman devreye girdi?

“16 yıl önce açıldı.”

Festival de Akbank Sanat etkinliklerinden birisi değil mi?

“Şöyle: Akbank Sanat, Akbank’ın sanat merkezi. Akbank’dan ayrı bir birim değil. Biz, Akbank’ın tüm sanat etkinliklerinin organizasyonlarını gerçekleştiriyoruz. Bu etkinliklerin bir kısmı Akbank Sanat Merkezi’nin içinde, bir kısmı da Caz Festivali gibi, Akbank Oda Orkestrası konserleri gibi, Zeynep Tanbay projesi gibi, çeşitli turneler gibi merkez dışında, ama bunların mutfağı Akbank Sanat.”

Sıra, Akbank Sanat’ın yeni sezon etkinliklerine gelsin o zaman... Akbank Sanat, galerisi, çok amaçlı salonu, çağdaş sanat atelyesi, müzik dinleme odası, kütüphanesi, dans atelyesi, kafesi, çocuk atelyeleri ile İstiklâl Caddesi’nin Taksim tarafından girişinde çok önemli bir merkez...

“Akbank Sanat’ta eylül ayıyla birlikte çok güzel programlar var. Başta caz festivalinin bir bacağı olmak üzere eylül-ekim boyunca, sergilerden panellere, konserlere, atölye çalışmalarına, tiyatrolara kadar toplam 800’ün üzerinde etkinlik gerçekleştireceğiz.”

Yaz aylarında da etkinlikleriniz sürüyor. Aşağıda bir sergi var, gençler gördüm kapıda film gösterimine geliyorlardı...

“Evet, azalmakla beraber devam ediyor. Sizin de bahsettiğiniz gibi ‘Günümüz Sanatçıları Sergisi’ galerimizde. Caza paralel olarak Eylül ayında “Rhythm of İstanbul” adı altında dünyanın çok önemli ve çağdaş sanatçılarından oluşan enstelasyon ağırlıklı karma bir sergi olacak. Bu sergide de özellikle sesi kullanan, ses ve görseli bir araya getiren sanatçıların eserlerine yer vereceğiz.”

YENİ OYUN HAZIRLANIYOR

Tiyatro?

“Yeni sezonda yeni oyunumuz sahneye girecek, fakat ocak ayında başlayacak. Bu sezon süren ‘Ben Patronum’ var, ki British Council ile birlikte desteklediğimiz ‘Oyun Yaz’ projesinde en iyi metin ödülünü kazanan gencin çalışmasından Mehmet Ergen hazırladı... Böylece Türkiye’de metin yazımına da destek olmaya çalışıyoruz.

Bu arada, ‘Şeylerin Şekli’ biliyorsunuz çok başarılı oldu. Çok büyük bir ilgi gördü. Ara sıra yoğun talepten dolayı onu tekrar sahneliyoruz. Daha netleşmedi oyun. Onun dışında çocuk tiyatromuz aynı şekilde hafta sonları devam ediyor.”

O da neredeyse 40 yılı buldu değil mi?

“Çocuk tiyatrosu 38. yılında. İki sene sonra 40. yılını inşallah kutlayacağız ve yine çok kapsamlı bir Türkiye turnesi gerçekleştirmeyi planlıyoruz.”

PİYANO GÜNLERİ

Konserler...

“Kasım ayında ‘Piyano Günleri’miz olacak. Yine dünyaca ünlü piyano sanatçıları konserler verecekler, atölye çalışmaları yapılacak. Ocak-şubat aylarında daha önce başlattığımız ve çok büyük ilgi gören Barok Günleri’ne devam edeceğiz. Mart ayında Kısa Film Festivalimiz başlayacak, daha sonra onu 30’un üzerinde üniversiteye götüreceğiz her yıl olduğu gibi. Nisan ayında Akbank’ın ana sponsorluğunda gerçekleşen Film Festivali’nin bir bacağı olarak Akbank Sanat’ta da gösteriler ve atölye çalışmaları yer alacak. Mayıs ayında Gitar Günlerimiz var. Tüm bu etkinliklerin yanı sıra zaten her gün düzenli dans atölyelerinden çocuk atölyelerine; birçok panellere, söyleşilere kadar yoğun bir program, yoğun bir sezon bizi bekliyor.”

Bu bina çok güzel, ama bu kadar çok etkinliğe küçük gelmiyor mu?

“Önemli olan içerik ve etkinlik. Sonuçta bizim etkinliklerimiz çok fazla. Akbank Sanat’ın yeri de İstanbul’un en önemli lokasyonu olan Beyoğlu’nda. Çok önemli, çok kolay ulaşılan bir yerde. Mekân eğer etkinliklere kısıtlı gelirse bazılarını zaten dışarı çıkarıyoruz. Öyle mekânla sınırlı kalma gibi bir yaklaşımımız yok. Bazı konserler farklı mekânlarda oluyor. Örneğin Akbank Oda Orkestrası konserleri Caddebostan Kültür Merkezi ve Cemal Reşit Rey’de gerçekleşiyor. Mekân bizi kısıtlamıyor, bilakis biraz daha kompakt ve kolay ulaşılabilir formuyla çok daha keyifli oluyor. Birçok sanatsever geliyor, şu anda içinde bulunduğumuz kafede kahvelerini içerken kitapları okuyabiliyor. Beyoğlu’nun o yoğun atmosferinden biraz da olsa soluklanabiliyorlar. O açıdan Akbank Sanat’ın mekânının ve içeriğinin çok doğru konumlandırılmış olduğunu düşünüyorum.”

Akbank Sanat binasına yılda kaç kişi geliyor?

“200 bin yaklaşık...” 

Teşekkür ediyor, etkinliklerinizde kolaylıklar ve başarılar dilerken son sözü size bırakıyorum...

“Herkesin bir şekilde ilgi duyduğu sanat alanını takip etmesini, bu alanda İstanbul’un avantajını kullanmasını, etkinlikleri izlemesini öneriyorum.”

Oda Orkestrası’ndan yılda 25 konser

Akbank Oda Orkestrası konserleri de devam ediyor… Sanıyorum 18 yıl oldu kurulalı değil mi? İki sene sonra o da 20. yaşını kutlayacak...

“Türkiye'de özel sektörün müziğe desteğinin ilk örneğini oluşturan Akbank Oda Orkestrası, 1992 yılında kuruldu. İlk yıllarda farklı şeflerle konserler veren orkestra, 1996 yılında ülkenin en iyi genç profesyonel müzisyenleriyle yeniden yapılandı ve bugün program içeriği, dinamik kişiliği ve icra kalitesi açısından özel bir yere sahip oldu.

Akbank Oda Orkestrası, İstanbul'un her iki yakasında sunduğu düzenli konser dizilerine ek olarak Anadolu turneleri ve üniversitelerde düzenlenen Gençlik Konserleri ile birlikte, yılda yaklaşık 25 konser veriyor.

Cem Mansur'un daimi şefliğe getirildiği 1998 yılından itibaren Akbank Oda Orkestrası, konserlerini oluştururken her zaman program tutarlılığının ön planda olmasına özen gösterdi. Böylece etkinliklerinde sık sık dünyaca ünlü solistleri ağırlamakla beraber, dinleyicisine yeni ufuklar açarken eğlendiren, eğiten ve düşündüren bir topluluk olmayı seçti.

Belli temalar ve bağlantılar çerçevesinde oluşturulan konserlere ek olarak orkestra, tarihi mekânlarda evrensel müziği yerel kültür ve tarihimizle bir araya getiren ‘mini-festival’lerde başrolü oynadı: ‘Bach, Caz ve Lale Devri’ (Aya İrini, 1998) ‘Alla Turca’ (Tophane-i Amire, 1999) ‘1789, Akl-ı Selim'in Müziği’ (Tophane-i Amire, 2000), ‘At-Nağmeler’ (Istabl-ı Amire-i Ferhan, 2001) ve ‘İstanbul'da Erguvan Zamanı’ (Aya İrini, 2004) bunlardan birkaçı.

Kasım ayında başlıyor orkestranin yeni sezonu, yine üniversitelere de gidilecek. Onun da çok iyi takip eden bir kitlesi var. Cem Bey’in konserler öncesi yaptığı söyleşiler çok keyifli, açıklayıcı, bilgilendirici. Klasik müziği sadece dinleme olarak değil de biraz anlama ve gerisindeki hikâyeleriyle daha bilinçli algılamaya yönelik gerçekten çok faydalı açıklamalar.”

Kısa Film Festivali’ne 400 başvuru

Kısa Film Festivali’ne gelecek olursak...

“Akbank Kısa Film Festivali, geniş bir kitle tarafından takip edilen kısa filmlerin yapımını özendirmek, uygun koşullarda gösterimini bu yolla izleyiciye ulaşmasını sağlamak, ülke sinemasına katkıda bulunan yeni sinemacıları desteklemek, amatör ya da profesyonel her tür kısa filmi tanıtmak, farklı kültürlerden gelen kısa film örneklerini sunmak, bir festival kültürü içinde kısa filmin tartışılacağı platformu sağlamak, sinemaseverlerin keyifle izleyecekleri bir festival geleneği oluşturmak amacıyla ilk olarak 2004 yılında gerçekleştirildi.

Her yıl daha da büyük ilgiyle karşılanıyor. 400’ün üzerinde film başvurusu oluyor. Festivalimizi çok büyüttük. Filmler, 10 gün boyunca gösteriliyor. Atölye çalışmaları ve paneller yapılıyor.

Kısa film gerçekten de Türkiye’de gençlerin çok ilgi gösterdiği bir alan. Çünkü en kolay, en düşük maliyetle üretilebilen sanat dalı ve biliyorsunuz artık teknolojik araçlar çok ilerledi ve gençler küçük bir video kamerayla da film çekebiliyorlar. Gerçekten iyi bir fikirleri varsa çok başarılı da oluyorlar. Birincilere ödül veriyoruz, ayrıca ödül alan filmleri üniversitelere gezdiriyoruz, yurtdışındaki festivallere de gönderiyoruz.”

Bu konularda ilginizi çekebilir