Mutlu insanlar neleri farklı yaparlar?

Mutluluk herzaman istediğini, keyif aldığını yapmak değildir… Risk almaktır, bilinmeyene koşmaktır, kalbinin hızlı atmasına izin vermektir. Sıradan hayatların içine sıradışı anlar taşımaktır.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

degisim_yelpazesi.jpg
 

Psikoloji alanında popüler Amerikan dergilerinden Psychology Today birkaç ay önce mutluluk üzerine ilginç bir yazı yayınladı. Psikologlar Robert Biswas-Diener ve Todd B. Kashdan’ın hazırladığı makaleye göre, hayatın en keskin paradokslarından olmakla beraber, riskli, zaman zaman kötü veya insanı rahatsız eden şeyler yapmanın insanın memnuniyetinde önemli payı var.

Modern çağda mutlu olmak efsanelerde ölümsüzlük iksirine sahip olmak gibi bir şey. Birçoğumuz mutlu olmak için daha çok para kazanmak, daha ileri mevkiilere gelmek, daha eğitimli olmak istiyoruz. Çocuklarımız olduğunda aynı döngü onlar için geçerli oluyor, birçok idealimiz onlara gene onların mutlu olması için geçiyor.  Biz modern insanlar olarak dünya genelinde 70-80 olan ortalama ömrü en iyi şekilde değerlendirmek istiyoruz. Kişisel gelişim kitaplarını, yaşam koçluğu seminerlerini dikkate alırsanız bu alanda ekonominin nasıl hızla büyüdüğünü de görebilirsiniz.

Yaşam amacı olarak mutluluğun peşinden gitmek sadece Batı kültürüne has değil. Örneğin, İllinois Üniversitesi’nden psikolog Ed Diener ve Virginia Üniversitesi’nden psikolog Shigehiro Oishi’nin 48 ülke kapsamında yürüttüğü çalışma sonuçlarına göre, mutluluk yaşamda bir anlam aramak, zengin olmak veya cennete gitmek gibi tercih edilen birçok kişisel hedefin önüne geçiyor. Mutluluk sadece kişinin kendini iyi hissetmesine yarayan birşey değil, kişiye sağlık açısından da iyi geliyor. Hem psikolojik açıdan, işyerinde motivasyon, daha iyi kazanç ve yaratıcılığı tetikleme gibi elle tutulmayan avantajlar getirdiği gibi, bağışıklık sistemini güçlendirdiği de çalışmalarla kanıtlanmış durumda. Çoğumuz için mutluluk birçok pozitif hissin yanında huzur, memnuniyet ve tatmin olarak özetlenebilir. Duygulara bağlı olduğundan ve kişiliklerin içine girmesinden dolayı, mutluluğun tasviri oldukça değişken olabiliyor. Ancak gerçek mutluluk güzel olayların gerçekleşmesiyle yükselen ve hızla kaybolan bir duygu değil. Bilakis gerçek mutluluk dopamin seviyelerinin yükselmesinden çok daha uzun süren sırf duygularla yönünü bulmayan beynin seçimleriyle şekillenen bir ruh hali.

Mutluluğun Sırrı Hayata Bakışta Gizli

Mutlu olmaya aslında alışkanlıklarımız ve seçimlerimizi doğru yöneterek ulaşılabiliriz. İşteki davranışlarımız, arkadaşlarımız ve ailemizle olan ilişkilerimiz, hayatımız ile ilgili önemli kararlar kendimizi iyi hissetmemiz açısından büyük rol oynamakta. Mutluluk üzerine yapılan son çalışmalara göre, kendimizi belirsizlik içinde, rahatsız hatta bir nebze suçlu hissettiğimiz anlar yaşamımızda en çok aklımızda kalan ve en çok keyif aldığımız zamanlarla iç içe. Bu saptamanın sonucunda, mutlu insanların alışkanlıkları kıran, rahatlarını bozmaya, riske girmeye çekinmeyen insanlar olduğunu görüyoruz.

Riskin Gerçek Ödülü

Farklı şeyler denemeye ne kadar isteklisiniz? Bu son derece basit bir akşam yemeği kararı da olabilir, paraşütle uçaktan atlamak gibi bir macera da olabilir. Hayata renk katmak mutluluğun tadı tuzudur. Mutluluğu sürdürülebilir hale getirebilmek için hep sevdiğiniz şeyleri yapmak yerine farklı deneyimlere açık olmalısınız. Bu tür farklılıklara açık olma halinin altında merak yatmakta. 2007 yılında Todd Kashdan ve Colorado Devlet Üniversitesi psikologu Michael Steger 21 günlük bir çalışma yürüttüler. Bu süre zarfında katılımcılar günlük aktivitelerini kaydettiler ve çalışma sonunda en çok heyecan duydukları günlerin merak ettikleri şeylerin peşinden gittikleri günler olarak tanımladılar. Böyle zamanlarda merakları onları yeni şeyler öğrenmeye itmiş, öğrendikleri sonucunda karşısındakilere teşekkür etmeye ve çevrelerindekilere yardımcı olmaya kadar kendilerini yararlı hissettikleri işler yapmışlar.

Merak insana bilinmeyenin kapılarını aralar, bilinmeyeni çözme hissi ise, kişiye anlık mutluluklar getirir. Merakla çıkılan yollar kolay değildir, kimse bilinmeyenden haz etmez, bilmek ve önüne çıkanları kontrol edebilme isteği her insanın doğasında vardır.  Ancak ne kadar riske girip bilinmeyen yolu yürümeye başlarsanız, o kadar çok şey öğrenir, o kadar güçlü ve akıllı olursunuz. Her zorluk yeni bir deneyim yeni bir mutluluk kaynağı olacaktır. Bunu yanlış yorumlayıp sürekli kendinizi tehlikeye atın, bilinmeyene gidin diye düşünmemek gerekir. İnsan keyif aldığı şeyleri yapmaya devam etmeli ancak zaman zaman riskli gördüğü sonucunda kazanımlar ve kayıplar olabilecek farklı yolları da es geçmemelidir.

Mutlu olmak için bir gözünü kapamalı mısın?

Mutlu insanlara yönelik standartlaşmış bir eleştiri; hayata gerçekçi bir yaklaşımlarının olmaması üzerinedir. Kötülüklerden, problemlerden, zorluklardan mümkün olduğunca uzak kalarak yaşamlarını sürdürürler. Memnun olan insan olaylara daha az eleştirel yaklaşır. Yabancılarla etkileşimlerinde son derece açıktır, karşısındakine şüpheyle yaklaşmadığı gibi, hızla güven duyar. Dolayısıyla, mutlu insanlar aldatılmaya, dolandırılmaya daha açıktır.

Mutsuz insanlar; örneğin depresyondaki insanlar da, tam aksine detaylara çok önem verir. Örneğin, karşısındaki insanın ruh halindeki en ufak değişiklik, konuşma sırasında onaylama veya reddi işaret eden en ufak bir mimik, asla gözlerinden kaçmaz. Çevresindeki insanların ruh halinin analizini depresif insan mutlu insandan çok daha etkili bir şekilde yapar. Ancak, detaylara çok fazla takılmak da insanı çok yorar, yıpratır, doğal hareket alanını daraltır. Herşeyin azı karar, çoğu zarar sözünden yola çıkarak tamamen mutlu ve hayattan tatmin olmanın da kişinin kendini daha ilerilere taşımasında engelleyici olabileceğini vurgular çalışmalar. Psikolog Oishi ve arkadaşlarının çalışmasında gerek okul gerekse iş hayatında mutluluk endeksinde 10 üzerinden 9 puan alan kişilerin daha az puan alan kişilere göre performansları konusunda daha az hırslı olduğu kaydedilmiştir. Mutlu insanlar çoğu konuda tatmin olduklarından daha fazlasını istemezler ya da bu uğurda daha fazla çabalama gereğini görmezler.

Başkalarını kıskanmamak

Kötü gün dostu olmak deyimini hepimiz duymuşuzdur. Herşey kötü gittiğinde, iflas ettiğinde, işinizden atıldığında veya evliliği bittiğinde arkadaşınızın yanında olmak. Yakın zamanda yayınlanan bir Gallup Dünya Anketi’nde, mutluluğun en önemli göstergesinin kötü zamanlarda destek için aranabilecek bir yakın arkadaş olduğu belirtilmiş.

Evet, böyle zamanlarda destek çok önemlidir. Ancak aynı destek ya da daha doğru ifade etmek gerekirse, beraber kutlama ihtiyacı iyi günlerde ortaya çıkar. Arkadaşının mutluluğunu veya başarısını onu kıskanmadan, gıpta etmeden paylaşmak belki kötü günde yanında olmaktan daha da önemlidir. Kişiye gerçekten değer verdiğini o zaman gösterirsin.  Kaliforniya Üniversitesi Santa Barbara’ya mensup psikolog Shelly Gable romantik ilişkilerde de partnerlerin birbirlerinin profesyonel başarılarına gösterdikleri olumlu tepkileri ilişkiyi güçlendirdiği, başarıya ilgisizliğin ise ilişkiyi sonlandıran faktörlerin başında geldiği gözlemleniyor. Bir arkadaşınızla başarınızı paylaşmayı neden istersiniz? Başarılar kutlandıkça daha gerçek ve kalıcı hale gelir, bir haber olmanın ötesine geçer ve bir deneyime dönüşür.

Her duygu için bir zaman vardır

Psikolojik açıdan sağlıklı insanlar her duygu için bir zaman olduğunun bilincindedir. Negatif duyguları yok saymak yerine, bu duygularıyla yüzleşmeyi seçerler. Örneğin, bir meslektaşlarının başarısını çekemiyorlarsa, onun her toplantıda söz aldıktan sonra patronun övgülü sözlerini dinlemekten sıkıldılarsa, nedenini kendi içinde aramalılar: Neden böyle durumlarda kendimi kötü hissediyorum? İşe katkı sağlayacak fikirlerimi ben neden dile getirmiyorum? Yaklaşımımı nasıl değiştirebilirim?

Olumlu insanlar negatif duygulardan kaçmazlar. Hayatın hayalkırıklıklarıyla dolu olacağının bilincindedirler, bu tür duygularla yüzleşmeye hazırdırlar. Olumlu ve olumsuz olaylarla ilgili benimsedikleri yaklaşıma göre, zihinsel bir esneklik gösterirler. Örneğin, sevdikleri bir arkadaşlarının başarısını kıskanmak ve kendini yiyip bitirmek yerine, hislerinin nedenlerinin üstünde dururlar. Arkadaşlarına destek oldukları gibi kendi iç dünyalarını gözlemleyerek neleri değiştirebileceklerine odaklanırlar.

Keyif ve amaç birarada olabilir

Hayatta olma amacınızın farkındaysanız ne mutlu size. Ancak unutmayın ki bu, kendinize ufak ödüller vermenizin önüne geçmemeli. Hedeflerinize kilitlenmeyi bir kenara bırakmadan da, kendinize zaman ayırabilirsiniz. Zaman zaman uzun banyolar yapmak, masaja gitmek, birkaç arkadaşla iş çıkışı içki içmek…
Hayat sadece yapılacaklar ve katı hedeflerden ibaret olmamalı ancak insanın kendini şımartması da belli sınırlarla limitlenmeli. Eğer sadece sevdiğiniz aktivitelerle hayatınızı doldurursanız, o aktivitelerin keyfini tam anlamıyla çıkamazsınız, gündelik uğraşlar haline getirirsiniz. Örneğin, sıkı bir iş yaşamının ortasında kendinize bir saat ayırıp alışveriş yapmanız tüm gün vitrin bakmaktan daha büyük keyif verecektir.

 

datasist_kck.jpg

www.datassist.com.tr