Lütfen beni herkesin içinde takdir etmeyin
Geçtiğimiz haftalarda yönetim alanında ses getiren yazılar yazan Financial Times yazarı Lucy Kellaway ‘komplimanlar en iyi kapalı kapılar ardında yapılır’ adında bir yazı yazdı. Yazının ana mesajının hedefi yöneticilerdi. Onlarca yıldır yönetim alanında öğrenilen ve uygulanan takdir şekli çalışanı diğer çalışanları önünde övmenin, işini iyi yaptığı için tebrik etmenin yanlış bir yöntem olduğu ortaya çıkmıştı. Hiçbir zaman herkesin içinde bir çalışan öne çıkarılmamalı takdir edilmemeliydi. Neden mi?
Cevabı basit bir çalışanı takdir ederken aslında diğer çalışanları dışlamak söz konusu. Birine işini ne kadar iyi yaptığını söylemek o kişiyi nasıl devleştiriyorsa, diğerlerini küçültüyor, yaptıkları işin önemini azaltıyor. Ne kadar abartılı sözlerden uzak, net ve spesifik olursa, takdir sözcükleri herkesin içinde sarf edildiği sürece sonuç aynı oluyor. Başarılı işin arkasındaki kişi devleşirken, diğer çalışanlar kendilerini gereksiz ve önemsiz hissediyor. Yani, bir kişi uğruna birçok çalışanın motivasyonu kayboluyor.
Okula giderken inek öğrencilerden nasıl nefret edildiğini bir düşünün. Öğretmen hep onları över, ne kadar iyi kompozisyon yazdıklarını, İngilizce telaffuzlarının ne kadar iyi olduğunu, ödevlerini nasıl eksiksiz yaptıklarını dinlersiniz sürekli. Sonuç, hem inek öğrencilere karşı tavır alırsınız hem de öğretmenin bu tür konuşmaları sizi deli eder. Çok benzer bir durumdur işyerinde yaşanan… Ne kadar görünürde çalışma arkadaşınızı takdir eder gibi görünseniz de, içten içe rahatsızlık duyarsınız. Neden o da, ben değilim? Neymiş projesinde o kadar başarılı olan?
Övgü bazen kendinden emin olmayan kişide farklı sorunlar yaratabiliyor. Bugün çok güzel hazırlamışsın dendiğinde kendinden emin kişi teşekkür eder ve mutlu olurken, bir başkası "ne yani daha önceki raporlarım kötü müydü?" şeklinde düşünebiliyor. Ayrıca, övülen kişinin üzerinde bu övgülere layık olmak için aynı performansı gösterme zorunluluğu gibi bir baskı oluyor. Bu tür baskı kişiyi hep ileriye taşıdığı sürece işe olumlu yansıyor.
Kompliman kapalı kapılar ardında yapılmalı
Yönetim uzmanları bugüne kadar yöneticileri yanlış yönlendirdiler. Çalışanlarını en etkili şekilde takdir etmenin yolunun herkesin içinde sırt sıvazlamak olduğunu vurguladılar. Oysa, yeni araştırmalar bunun tam tersini işaret ediyor. Evet, iltifat övgü dolu sözler duyan kişi için güçlü bir motivasyon kaynağı olabiliyor ancak ille de herkesin içinde yapılması gerekmiyor. Kapalı kapılar arkasında benzer bir etkiye sahip olmakla beraber çevredekilerin negatif tepkilerinden arınmış oluyor.
Hong Kong Üniversitesi’nden Elaine Chan ve Jaideep Sengupta’nın yürüttüğü yeni bir çalışmaya göre, övgünün sebep olduğu yan hasar düşünülenden çok daha büyük. Bu hasar sadece övgüye layık görülen kişiyle sınırlı değil. Takdir eden kişi de istenilmeyen kişiler listesinin başını çekiyor. Kısacası, övülen kişi gıpta edilirken, öven kişiye sinir olunuyor.
Birkaç yıl öncesinde Chan ve Sengupta’nın ekibi, övgü konusunu etüt ettikleri çalışmalarında, konu övgü olunca ‘çok fazla’ diye birşeyin olmadığı sonucunu çıkarmışlardı. Övgü dolu sözlerin gerçekdışı veya samimiyetten uzak olduğunu bilsek de, kendimizi kaptırıyoruz. Journal of Consumer Research’de basılan bu çalışmada basit bir deney yapılıyor: Birkaç yüz öğrenciden bir giyim mağazasına girmeleri isteniyor. Bir satış danışmanı yakınlarındaki bir müşteriye yeni giydiği elbisenin üstüne çok yakıştığını, müşterinin harika göründüğünü söylüyor. Bu müşteri deneye dahil olan öğrenciyle ne kadar yakınsa, deneye katılan öğrenci müşteriye o kadar gıpta ediyor hatta kıskançlık duyuyor.
Deneyi ofis ortamına çektiğimizde bir paralellik görülüyor. Nasıl ki başka bir departmandan birinin övüldüğünü duyduğunuzda size etkisi az olursa, yan masanızda çalışan çalışma arkadaşınızın övülmesi sizin kendinizi kötü hissetmenize sebep olabiliyor.
İşin özü şu: Yöneticiler hak edene alkış tuttuklarını ve bunun en etkili motivasyon aracı olduğunu düşünürken, şirket genelinde çalışanların huzur ve mutluluğunu kaçırıyorlar. Çalışanlar arası çekememezlik yaratıyorlar. Övdükleri kişi popülerliğini kaybettiği gibi, övgüleri yağdıran yönetici de negatif hislerden nasibini alıyor. ‘Haftanın çalışanı’ veya şirket bültenlerinde terfileri kutlanan çalışanların şirkete yarardan çok zarar getiriyor.
Zayıf egoları rahatsız etmemek için gerçekten takdir edilmeyi hak eden çalışkan çalışanları övmeyelim mi diye düşünebilirsiniz. Psikolog Niels Van de Ven’e göre, övgünün sebep olduğu kıskançlık veya imrenmenin bir iyi bir de kötü türü var. İyi niyetli imrenme insanı daha iyiye sevk etmekte, imrenilen insandan da daha iyi işler çıkarmak için hırslandırmakta. Kötü niyetli imrenme veya kıskançlıkta ise, başarılı kişiyi oyundan çıkarma, yok etme veya kötülükler yaparak onu engelleme hislerini içermekte.
Çalışanlar nasıl övülmeli?
Herkesin içinde birini övdüğünüzde sadece diğerlerini mutsuz, kıskanç ve huzursuz hale getirmekle kalmayabilirsiniz. Kötünün kötüsünü gerçekleştirip iltifat ettiğiniz kişiyi de rahatsız edebilirsiniz. Komplimanı topluluk içinde yapmasanız da, takdir ettiğinizi göstermek istediğiniz kişinin sizi yanlış anlamasına izin vermemelisiniz.
-Kelimelerinizi özenle seçin.
‘Senin elinden böyle iyi bir yemek ender rastlanan bir keyif.’ Bu cümle bir iltifat mı, yoksa eleştiri mi? Karşınızdakine kırk yılda bir iyi yemek yaptığını mı söylüyorsunuz? Yoksa o kadar iyi yemek yapıyor ki başka birşeyden bu denli keyif almıyorum mu demek istiyorsunuz? Farklı bir ses tonuyla her ikisi de anlaşılabilir. Bir çalışanınıza kendisini takdir ettiğinizi göstermeye çalışırken, onu küçük düşürmüş hatta ona hakaret etmiş olabilirsiniz. Bu tür yanlış anlaşmalara yer vermeyecek şekilde açık ve net kelimeler seçmekte fayda vardır.
- Herşeyin fazlası fazla.
İyi şeylerin de fazlası fazladır. Ne zaman ki bir övgü sözcüğü sıklıkla tekrarlanır, anlamı hafifler, ağırlığını yitirir. Eğer sürekli çevrenizdekilere iltifat ediyorsanız, samimiyetsiz olduğunuz düşünülür. Gerçekten samimiyetle birini takdir ediyorsanız, övgü dolu sözleri dile getirme konusunda seçici davranın. Böylelikle, hem samimiyetinizi kanıtlar, hem de karşınızdakinin şımarmasını engellersiniz. Kişi sizden takdir dolu sözler duyduğunda gerçekten memnuniyet duyar.
- Uygunsuz iltifat etmeyin.
İltifat ettiğiniz kişiyle gerçekten yakın değilseniz, profesyonel sınırları aşıp kişinin özel hayatı, duyguları veya dış görünüşüyle ilgili iltifat etmek doğru olmaz. Belki patronunuza yeni ayakkabılarının çok şık olduğunu söylemek bu sınırı aşmaz ancak eğer belli bir yakınlığınız yoksa böyle bir yorum bile patronunuz tarafından garip karşılanabilir. Yöneticinize iş kararlarıyla ilgili kendisini takdir ettiğinizi söylemek sakıncalı olabilir. İşle ilgili çetrifilli bir durumu çok iyi hallettiğini düşünseniz de, bunu dile getirmek pek yerinde olmayabilir. Neticede o yöneticidir. Özellikle yöneticiniz sizin düşüncenizi öğrenmek istemediği sürece, düşüncelerinizi kendinize saklamanız en emin adım olacaktır.
- Yanlış niteliklere odaklı kompliman yanlış algı yaratır.
Kişileri duruma uygun niteliklerinden ötürü övmek onların motivasyonlarını arttırır, kendilerini iyi hissetmelerini sağlar. Ancak durumla alakası olmayan bir iltifat kafalarını karıştıracaktır. 2011 yılında Rees-Miller’ın üniversite öğrencileri arasında tamamladığı çalışmada, sosyal ortamlarda erkeklerin birbirlerine yeterlilikleriyle, kadınların ise görünüşleriyle ilgili iltifat ettikleri ortaya çıkmıştır. Ancak iş ortamına gelince hem erkeklerin hem de kadınların işteki performansları üzerine iltifat ettikleri gözlemlenmiştir. Eğer kişileri performansları yerine dış görünüşlerine göre değerlendirirseniz, bu kişinin performansının yeterli olmadığına ve kendi yeteneklerini sorgulamasına sebep olur.
- Kompliman samimi ve saygılı olmalıdır.
Dozu iyi ayarlanmalıdır. Komplimanı yapan kişiye doğrudan yarar sağlamamalıdır ki inandırıcı olsun. Doğru zamanda ve yerde yapılmalıdır.