Kafamızın içinde engelli atlama yapalım

Spor ve performans alanında uzmanlaşmış psikolog JoAnn Dahlkoetter'e göre başarılı atletler ve girişimcilerin mücadele etmek durumunda kaldıkları zorluklar birbirine benziyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME



 

degisim_yelpazesi.jpg





Geçtiğimiz hafta CNBC'nin Küçük İşletmeler sayfasında Olimpiyat Atletleri Girişimcilere Ne Öğretebilir? başlıklı bir yazı vardı.  Spor ve Performans alanında uzmanlaşmış Kaliforniya asıllı psikolog JoAnn Dahlkoetter'e göre başarılı atletler ve girişimcilerin mücadele etmek durumunda kaldıkları zorluklar birbirine benzer. Dahlkoetter iş dünyasından liderlerin yanı sıra olimpik altın madalya sahibi 5 atlete koçluk yapmakta. Koçluk yaptığı yönetici, girişimci veya atletlerin benzer stratejiler uygulayarak zihinsel engelleri aştıklarına şahit oluyor. Dahlkoetter'e göre, atlet de olsanız iş adamı da aşmanız gereken 3 önemli zorluk var.  Bu zorlukları aşmayı başaranlar kariyer hedeflerini başarmada engel tanımayanlardır.

1.Olumsuz düşünmek

Sporda da, iş hayatında da yaşamın genelinde de inişler ve çıkışlar mevcut. Kendinizi güçsüz hissettiğinizde, hiçbir şey yolunda gitmezken kendi kendinize olumlu sorular sorun. Bu durumda elimde ne var? Sonucu iyileştirmek için ne yapabilirim? Nelere ihtiyacım var? Sizi daha iyilere taşıyacak sorular sormak ileriye bakmanızı soruna takılıp kalmamanızı sağlayacaktır.

Önemli bir müşterinizi mi kaybettiniz? Belki de bu müşteri sizin iş yapışınıza, iş etiğinize uygun bir yapıda çalışmıyordu. Şu an daha büyük bir müşteriye hizmet verecek potansiyele sahipsiniz. Bir kapı kapanır, bir diğeri açılır. Önemli olan kapanan kapının ardında uzun uzun bekleyip enerji ve moral kaybetmemektir. Enerjinizi yeni kapılara odaklamak için olumlu olmalı, ileriye dönük plan yapmalı ve zaman kaybetmeden harekete geçmelisiniz.

Olumlu düşünmek denince Hollandalı Weijden

Hollandalı Maarten van der Weijden'i Pekin Olimpiyatlarında aldığı altın madalyayla hatırlayabilirsiniz. Erkekler 10 km maraton yüzme kategorisinde İngiliz David Davies'i geçerek birinciliğe hak kazanmıştı. Gene 2008'de Sevilla'daki Dünya Şampiyonası'nda en büyük hayali olan dünya şampiyonluğuna ulaştı ve aynı yıl profesyonel yüzme kariyerini bıraktığını ilan etti.

Weijden'i yakından takip edenler onun sadece sporda değil, kendi yaşamında da ne büyük bir mücadele adamı olduğunu bilirler. Weijden web sayfasında belirttiği gibi 12 Mart 2001 yılında lösemiye yakalandı. Kendi ifadesiyle başarılı bir kök hücre nakli ve şansın yardımıyla iyileşmeyi başardı. Yüzde yüz iyileşmesinde birden fazla faktör biraraya geldi ancak vazgeçilmez faktörlerden biri de Weijden'in olaylara yaklaşımıydı. Ben hasta bir adamım psikolojisine girmedi, en ümitsiz zamanlarında bile hayalini bir kenara bırakmadı, olumlu düşünmeye çalıştı, olumlu düşünceleri ve önüne çıkan her engeli aşacağına inancı önce hastalığı yenmesini sonra da dünya şampiyonu olmasını sağladı.



2.Çok yorgun olmak

Atletlerin sakatlanması, fazla antrenmandan ve stresten odaklanamamaları gibi, girişimciler de birçok işi birarada kısa bir süre içinde yapmaktan çok yorulabilirler. Zaman zaman çok yoğun olduklarından ve yaklaşan ödemelerin, iş teslimlerinin baskısından hasta dahi olabilirler. Dahlkoetter'in bu konudaki önerisi sağlıklı beslenme ve düzenli uykunun yanında gün içinde birkaç saatlik hatta dönem dönem birkaç günlük aralar vermek.  İşlerden uzak kalmak insanın kendi kendini dinlemesine ve yenilemesine olanak tanıyor. Eğer hiçbir şekilde bu tür aralar vermek mümkün değilse, 5-10 dakikalık zihinsel yolculuklar derin nefesler alarak güzel bir yerde olduğunuzu hayal etmek. Meditasyonun stres düzeyine ve sağlığa olumlu etkileri çeşitli araştırmalarla kanıtlanmış durumda. Washington Üniversitesi kaynaklı bir araştırmaya göre düzenli meditasyon konsantrasyonu arttırmakta ve kişileri daha verimli hale getirmekte.

Nefes almak için teknoloji

Hangi alanda çalışıyorsanız çalışın, işlerin içinde kaybolmuş, yorulmuş ve düşünemez hale gelmiş bir şekilde bulabilirsiniz kendinizi. Böyle bir durumdan çıkmak veya yorgunluğu bu noktalara getirmemek için motivasyonel konuşmacı, girişimci ve 3 kez Amerika adına olimpiyatlara katılmış 2010 yılında bobsled alanında altın madalya kazanmış Steve Mesler, TED'de yaptığı konuşmasında planlamanın ve doğru rol modelleri seçerek hedeflere azimli ancak küçük adımlarla gitmenin önemini vurguluyor. Mesler'in konuşmasının odağı olimpik başarısını iş dünyasına taşıdığı Classroom Champions (Sınıf Şampiyonları) adını verdiği girişimi. Mesler teknoloji yardımıyla Amerika'da okuyan ve sporla uğraşan öğrencileri olimpiyatçılar ve profesyonel atletlerle buluşturuyor. Program sayesinde alanında çok başarılı sporcular güçlerini ve bilgilerini öğrencilerle paylaşıyor, hedef kurmak, sebat etmek ve başarmak gibi konularda çocuklara rehberlik ediyor. 21.yy teknolojisiyle yola çıkan program özellikle geleceğin olimpiyatçılarına yol göstermek, gerektiğinde moral vermek veya herşeyin çok yoğun ilerlediği dönemlerde nefes alacak alan yaratmak için çeşitli paylaşım noktaları sağlıyor. Bazen yaptığımız işe küçük molalarla ara vermek, twitter'dan sıkıntısını paylaşmak, hayran olduğu sporcunun Facebook sayfasına bakmak öğrencilerin enerji depo etmelerine, dikkatlerini toplamalarına olanak veriyor.

3.Korku

Olimpiyat oyunları dünyanın en stresli ve rekabetçi oyunlarından. Düşünün ki 10+ yıllık hazırlık ve antrenmanın sonucu sadece bir oyundaki performansınıza bağlı. Bununla ilgili endişe duymamak, korkmamak neredeyse imkânsız. Herşey mükemmele yakın rakiplerinizi, mükemmele daha da yakınlaşarak geçmek üzerine kurulu. Böyle bir düzende korkusuz olamazsınız. Ancak korkuya da kendinizi bırakamazsınız.
Korkuyla başa çıkmak için temel prensiplere dönmelisiniz diyor Dahlkoetter. Yeteneklerinizi ve başarılarınızı kendinize hatırlatın. Hayal ettiğiniz başarının gerçekleştiğini gözünüzün önüne getirin. İşleri kolaylaştırmanın en iyi yolu ana odaklanmaktır. Geçmişi silin, gelecekle ilgili endişe etmeyi kesin. İstediğiniz sonuca ulaşmak için yapmanız gereken bir sonraki adımı düşünün. Büyük bir iş anlaşmasını imzalayıp imzalamayacağınızdan endişe ediyorsanız, yapmanız gerekenleri bir bir yazın: İşin artılarını eksilerini değerlendirmek, rekabeti araştırmak, sıkı bir teklif hazırlamak, sunumu sadeleştirmek. Şimdi de yazdığınız her bir maddeyi hakkını vererek yapın. Olumlu aksiyon almak korkunuzu yenmenizde etkili olacaktır.



Korkusuz Magic Johnson

Bugün yoldan geçen adama Magic Johnson kimdir deseler, ne gibi cevaplar duyarız? Efsane basketbolcu, Amerika'nın gururu siyahi basketçi, kendisi de HIV taşıyan AIDS savaşçısı, vb…  Johnson'ın aktif spor hayatından çekildikten sonra yaptığı yatırımlar, yönettiği şirketler ve insanlara yardım etmek için başlattığı kampanyalar birçoğumuzun hayal gücünün dahi ötesine geçer. Johnson NBA'de kariyerinin doruk noktasındayken HIV pozitif çıkar. Hemen ardından 1991'de hastalığını ve basketbolu bırakacağını mertçe açıklar. Hayatında attığı en korkusuz adımdır. Oysa bu sadece hayatında yapacağı korkusuz hareketlerin sadece bir başlangıcıdır. 1992'de geri döndüğü Amerikan milli takımı nam-ı diğer ‘Rüya Takımı'nda yer alır ve takım Amerika'ya altın madalyayı kazandırır. Johnson Aids'e açık bir savaş açar, bu sırf kişisel bir savaş değildir. Tüm dünyadaki Aids hastaları adına şavaşır, tedavi araştırmalarına yatırım yapar, Afrika'da Aids'in bulaşmasını önlemek için kampanyalar yapar, Aids'le mücadelenin kamuoyundaki yüzü olur. Varoluş nedeni olan bu savaş onun girişimcilikten de alıkoymaz. Johnson dev bir eğlence imparatorluğu kurar: Burger King, Sodexho ve TGI Friday's gibi birçok fast food zinciri, sinema salonları ve Los Angeles Lakers'ın bir kısım hissesi belli bir dönem Magic Johnson Enterprise'ye ait olmuştur. Johnson hastalıktan veya ölümden korkmak yerine, hayatta kalmaya, diğer HIV virüsü taşıyan hastaların hayatta kalmasına ve iş yaşamında iyi şeyler yapmaya, başarılı olmaya odaklanmıştır. HIV ile mücadele ettiği 20 yıllık süreçte her gün uzun saatler spor yapmış, bir avuç dolusu ilaç almış, kısacası Aids ile hem içte hem de dışta başarılı bir savaş vermiştir.
Weijden'den olumlu düşünmeyi, Mesler'den yeniden odaklanmak için küçük aralar vermeyi ve Johnson'dan korkularımızı yenmeyi öğrenmek… Bir diğer deyişle, kafamızda kendi kendimize yarattığımız engelleri bir bir atlamak. Olimpiyatlara katılmamız imkânsız olabilir ancak kendi kendimize verdiğimiz yarışta geri kalmamalıyız.
 

yapay-yasam-ile-dunya-degisiyor-4.jpg