Hızlanmak için yavaşlamayı bilin
Dinlenmek, eğlenmek için verilen aralar zaman kaybı veya işten kaytarma olarak değil, yenilenme, şarj olma ve yeniden enerjik bir şekilde işe başlamak için fırsatlar olarak görülmeli.
Önemli bir projenin sunumu için hazırlık yapıyorsunuz. Önünüzde sadece 24 saat var, henüz proje ekibinden beklediğiniz bilgiler gelmemiş, aksaklıkların giderildiğine dair teknik ekipten haberler geldi ancak raporlama kısmı halen bitmedi. Tüm ekip için uzun çalışma saatleri olacak belli… Kafanızda bin bir soru, belirsizliklerin içinde sunuma yön vermek için konsantre olmaya çalışıyorsunuz. Kısıtlı zaman, aksaklıklar, raporlamanın gecikmesi, üzerinizde kara bulutlar gibi dolaşıyor. Çalışmam lazım, sunumu gece yarısından önce bitirmem lazım, stresi içinde adeta beyniniz donmuş gibi düşüncelerinizi toparlayıp ilk slayda başlık dahi atamıyorsunuz. Ne yapmalı?
ARA VERİN… Evet doğru okuyorsunuz, düşünülenin aksini yapın ve üzerinize gelen tüm baskıya dur deyin ve kendinize kısacık da olsa zaman ayırın. İşe konsantre olmaya çalışarak zaman kaybedeceğinize kendinizi daha iyi hissedeceğiniz aktivitelerde bulunarak motivasyonunuzu geri kazanın.
Verdiğiniz ara kısa ancak etkili bir zaman aralığı olsun. Yarım saat dışarı çıkın yürüyün. Sevdiğiniz bir küçük kaçamak yapın, minik bir tatlı yemek, en sevdiğiniz albümden birkaç parça dinlemek veya sevdiklerinizle çekilmiş resimlere bakmak… Sizi ne mutlu ediyor en iyi siz bilirsiniz.
Ara Vermek Üstün Performans için Gerekli
The American Academy of Pediatrics’in yayınladığı ‘Ara Vermenin Etkili Rolü’ başlıklı raporuna göre, çocukların katılımıyla yapılan çalışmalarda ara vermenin fiziksel sağlığa olduğu gibi, çocuğun kendi kendini kontrolüne ve hafızasının kuvvetlenmesine büyük faydaları var. Bir diğer deyişle, çocukların sınıf içi performanslarını yükseltmek için, sınıftan ayrılmalarını sağlamak gerekli.
Bu durum sadece çocuklar için geçerli değil, yetişkinlerin de çocuklar gibi kendilerini yenilemek için ara vermeye ihtiyaçları var. İnsanın bir makina gibi durmadan üretmesini beklemek doğru bir yaklaşım değil. Üstelik de makinaların dahi bozulmaması ve etkili bir şekilde çalışması için belli periyotlarda çalışmaya ve geri kalan zamanda dinlendirilmeye ihtiyaçları var. Dinlenmek, eğlenmek için verilen araların zaman kaybı veya işten kaytarma olarak değil, yenilenme, şarj olma ve yeniden enerjik bir şekilde işe başlamak için fırsatlar olarak görülmesi önemli. Araların verimli aktiviteler olmasının, kişilerin kendilerini daha iyi hissetmelerine ve istekli bir şekilde işe dönmelerine etkisi büyük.
Ancak günümüzün süper yoğun profesyonellerinin ara verip bu aradan dolayı kendilerini suçlu hissetmemeleri güç. Dinlenme ve eğlenme için verilen araların tanımının yeniden yapılması gerekli; aslında kendine zaman ayırmaya dönük bu aralar şirket için bir maliyet azaltma ve kazanç arttırma yöntemi. Bunun kabul edilmesi şart, aksi takdirde herkes yoğunluklarının içinde kaybolacak, işyükünün altında ezilecek ve günün sonunda doğru dürüst işler çıkaramayacaklar.
Nasıl etkili molalar verebiliriz?
Zihnimiz, vücudumuz, ruhumuz kendimize zaman ayırmadan, gereken bakımı ve ilgiyi göstermeden uzun süre ayakta kalamaz. Dolayısıyla, kendimize zaman ayırmak bir tercih değil, herkesin yapması gereken bir zorunluluk. Asıl soru, nasıl yapmalı?
Pshychology Today dergisinde yayınlanan yazısında University of Pennsylvania, Wharton School öğretim üyesi Stewart Friedman, bedenimizi ve ruhumuzu zaman zaman verdiğimiz kısa ancak etkili aralarla beslemenin ve kendimizi yenilemenin yollarından söz etmekte.
Dinlenmek ve eğlenmekten yoksun kalmış birçoğumuz için Friedman’ın önerdiği basit adımlar denemeye değer.
1. Küçük adımlarla ARA VERMEYE başlayın.
Ara vermek için hangi aktivitede karar kılarsanız kılın, başlangıçta ufak adımlar atın. Yani, tüm gününüzün programını baştan aşağı değiştirecek, sizi ekstra planlama yapmaya itecek ve işlerinizi ya da aile hayatınızı zorlaştıracak ekstrem bir aktiviteyle ara vermeye başlamayın. Verdiğiniz ara yarım saat içinde gerçekleştirebileceğiniz, size enerji ve mutluluk veren, kafanızı boşaltan bir şeyler olsun. Uygulaması ne kadar kolay olursa, hayatınıza dahil etmesi de o kadar kolay olacaktır. İşyerinizin hemen alt katındaki spor salonuna katılın ve öğle arasında yoga yapın. Yapmanız gereken tek ekstra şey yoga giysilerinizi sabahtan yanınızda getirmek olsun.
2. Liste yapın: Ara vermenin sizden başka kimlere ne yararı olacak?
Ara verme kararınızı uygulamaya başlayınca, bundan kimler nasıl etkilenecek? Doğrudan ve dolaylı olarak ne gibi yararlar sağlayacaksınız kendinize ve çevrenizdekilere? Bir düşünün ve bir liste oluşturun. Bu yararların farkına vardığınızda, özellikle de yazılı bir şekilde karşınızda durduklarında, işten veya kendi özel yaşamınızdan çalıyormuş gibi gördüğünüz bu küçük araların yararlarını daha net görmüş olacaksınız. Son derece kendinize dönük bir hareket gibi algıladığınız küçük araların çevrenizdekilere getirdiği yararlar sizi suçluluk duygusundan kurtaracak ve bu küçük araların zevkini çıkarmaya başlayacaksınız. Üstelik sadece siz değil, listenizde yazdığınız gibi sevdikleriniz de bu araların etkilerinden memnun kalacaklar.
3. Aralardan sorumlu bir koç edinin.
Ara verme konusunda planlarınızı güvendiğiniz biriyle paylaşın, bu kişinin görevi hem size destek olmak hem de araları ihmal ettiğinizde size hatırlatmak olsun. Hepimiz sosyal insanlarız bir sorumluluğu bir başkasının bilgisi ve süpervizyonu dahilinde daha başarılı bir şekilde yerine getirmeye kodlanmışız. Dolayısıyla, kontrol mekanizmanızı başından ayarlayın ve ara vermeye başlayın.
4. Birkaç hafta içinde geribildirim isteyin.
Ara vermeye başladıktan 2-3 hafta sonra, çevrenizdekilerle geribildirim almak için konuşun. Gerçekten de listenizde tahmin ettiğiniz yararlar söz konusu mu? Sevdikleriniz verdiğiniz aralar sayesinde kendi yaşamlarında ne gibi değişiklikler gördüler? Ne gibi olumlu ve olumsuz farklar var?
5. Çevrenizdekilere göre, neler işe yarıyor, neler yaramıyor saptadıktan sonra, yeni düzenlemeler yapın.
Verdiğiniz her kararda olduğu gibi, araların da bazı açılardan işe yarayan diğer açılardan çevrenizdekilerin işini aksatan tarafları olabilir. Amacınız, işte performansınızı en üst seviyeye taşırken, özel yaşamınızda da enerjik olmak, yaptıklarınızdan keyif almak, sevdiklerinizle yaşamın her anını paylaşmak. Bu amaca uyan sizi kısa kısa dinlendirip, işe odaklanmanızı sağlayan aktiviteler seçin. Arada yaptığınız ufak kaçamaklar size huzur veriyorsa, daha dinamik ve konsantre olmanızı sağlıyorsa, bu durum özel yaşamınıza da olumlu yansıyacaktır. Test edin ve görün. Kendinizi ve çevrenizi mutlu edecek molalarda karar kılın.
Yetişkinlerin Ara Verme Örnekleri
Telefonunuzu kapatın:
Günün belli bir saatinde sadece yarım saat telefonunuzu kapatın. Bilgisayara bakmayın. Dijital dünyayla bağlantınızı yarım saat süresince kesin. Günümüzün yoğun profesyonelleri için bu göründüğünden de büyük bir ara olacaktır. Telefonunuzu yeniden açtığınızda, bilgisayarınızın başına geçtiğinizde dingin bir kafayla problemleri ele aldığınızı göreceksiniz.
Yoga dersi alın:
Haftada bir gün bir saatle başlayın. Gevşeyin, rahatlayın, kendinizi dinlenmiş bir şekilde eve dönüyor bulacaksınız. Rahatladığınız için çevrenize pozitif enerji verecek, postürünüz daha dik, vücudunuz zaman içinde daha esnek ve fit hale gelecektir. Genel sağlığınız olumlu yönde etkilendiğinden, daha az hasta olacak ve işte devamsızlığın önüne geçmiş olacaksınız. Aynı şekilde hafta sonları sevdiklerinizle eğlenmeye zamanınız ve enerjiniz olacak. İlk derslere uyum sağlamak ve yogayı rutininiz içine daha kolay entegre etmek için bir iş arkadaşınızla beraber derse kaydolun. Bu sayede, bir gün biriniz diğer gün diğeriniz derse gitmek istemeyene ‘hadi gidelim’ diyecektir.
Haftanın bir günü taze sebze-meyve alışverişine çıkın.
Ne işim olur benim manavda, markette diye mi aklınızdan geçirdiniz? Sağlıklı bir şeyler yemek için, değişik yemekler denemek için, rutin market listelerini bir kenara bırakıp biraz yaratıcılığınızı devreye sokmak için, semt pazarına veya organik pazara gidin. En taze meyve sebzeyi market raflarında günlerce durmadan yemenin tatminini duyun. Aklınıza bile gelmeyen değişik sebzeler alın, yeni tarifler deneyin. Kafanızı daha önce fazla düşünmediğiniz konulara verin. Sevdiğiniz tatları sevdiklerinizle paylaşın.
Zevk için bir kitap okuyun:
Başlangıçta günde sadece 20 dakika sevdiğiniz kitapla başbaşa kalın. Bu sözünü dahi etmeye değmeyecek aktivite kime katkı sağlayabilir ki? Size hayalgücü, yazma ve kendinizi sözlü ifade etmede ilerleme, keyifli zaman geçirme gibi katkılar sağlamanın yanında, sevdiklerinizle yeni konuşma konuları açmanıza olanak sağlayacaktır. Elinizde kitap gören çocuklarınız kitap okuma alışkanlığını sizden görerek edinecektir. Türkiye gibi dünyanın kitap okuma konusunda en gerisinde olan ülkelerinden geldiğimizden bu konuya daha özenli yaklaşmamız, çocuklarımıza kitabı sevdirmemiz aslında bir gerekliliktir.
Öğle arasında bulmaca çözün:
Bulmacanın önemli bir zihin egzersizi olduğunu hepimiz biliyoruz. Hatta demans gibi dejeneratif hastalıklara yakalanmamak için doktorların önerileri arasında bulmaca çözmek geliyor. Öğle yemeğinden sonra 15 dakikanızı bulmaca çözmeye ayırın: çengel, sudoku, kelime bulma… Öğleden sonra kendinizi nasıl hissettiğinizi gözlemleyin, işe yarıyorsa birkaç gün daha devam edin.
Farklı ara verme aktiviteleri farklı kişiler için geliştirilebilir. Önemli olan size en uygun birkaç aktiviteyi seçmek ve birkaç ay süresince denemektir. İlk haftalarda işe dönme isteği -ve baskısı- ağır basarken, zaman içinde molaların yararlarını deneyimledikçe, kendinizi dinlendirmenin ve iş dışında kafanızı boşaltmanın çarelerini arar olacaksınız. Uzun tatillere çıkacak zamanınız olmasa da, herkesin gün içinde yaratacağı küçük molalara zamanı vardır. Tüm mesele araların gerekliliğine ve gücüne inanmakta.