Her aya yeni bir şehirde başlamak artık hayal değil

Yılın her ayını farklı bir şehirde geçirmek ister misiniz? İlk üç ayı Avrupa’nın üç şehrinde, sonraki aylarda Afrika, Asya ve Amerika’da bambaşka hayatları görmek, yeni diller duymak, yemekler tatmak ve yepyeni kültürleri öğrenmek…

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Facebook’ta sayfanıza düşen reklamlardan etkilenir misiniz? Belki ilgi alanınıza giriyorsa, belki de sıra dışıysa, ya da hayallerinizi süslüyorsa…Remote Year reklamı her üç maddeyi de tıklıyor. Uzaktan Yıl anlamına gelen Remote Year, 12 ayı dünyanın 12 ayrı şehrinde konaklayarak geçirme olanağı veren bir seyahat konsepti sunuyor. Evet, ilgi çekici, sıra dışı ve de hepimizin hayallerini süsleyecek bir teklif bu.

Business Insider’ın haberine göre, kurucusu Greg Caplan, henüz 26 yaşındayken bir teknoloji firmasındaki işinden sıkılmış, ara vermek ve farklı bir şeyler yapmak istemiş. Hayali dünyayı dolaşmakmış ancak tek başına dünya turuna çıkmak istemiyormuş. Kendisiyle aynı hayali paylaşan, yeni yerler görmek, gezmek isteyen, uzaktan çalışan arkadaşlarıyla beraber gezebilmek için Remote Year projesini başlatmış.

Remote year kimlere uygun?

Remote Year katılımcıları uzaktan çalışan genç profesyonellerden oluşmakta. 12 ay süresince dünyanın farklı yerlerini gezecek bu profesyonellerin Remote Year programına dâhil olmak için başvuru yapmaları gerekmekte. Program hem hali hazırda uzaktan çalışılan bir işe sahip olanlara hem de bu tür esnek bir işte çalışmayı planlayanlara açık. Remote Year programı, uzaktan çalışmak isteyen profesyonellerle bu kategoriye uygun çalışanı çalıştırmak isteyen 300 civarında şirketi bağlantıya geçirmekte.

Caplan’ın seyahatler sırasında beraber yola çıktığı çalışanlara rehberlik edecek, yardımcı olacak 6 kişilik bir takımı var. Her türlü meslekten ve özgeçmişten insanların katılabileceği programa Caplan belli bir minimum yaş zorunluluğu getirmiş. Üniversite yıllarını geride bırakmış yetişkinler programın hedef kitlesi. Programın yurtdışında dil öğrenme veya exchange programları gibi algılanmasını istemiyor. Ancak katı kurallar da yok; Caplan 23 yaşında genç kişilerin de istisna olabileceğinin altını çizmekte. Girişimciler, doktorlar, avukatlar, gazeteciler gruba dâhil olan meslekler arasında.

İlk grup Haziran 2015’te yola çıkmış ve her ay farklı bir şehirde olmak üzere 12 farklı şehirde konaklamışlar. Şehirler arasında; Dubrovnik, Hırvatistan; Osaka, Japonya; Hanoi, Vietnam; Buones Aires, Arjantin gibi heyecan verici yerler varmış. Geçen sene 15 Aralık’ta başlayan başvuru sürecinde Caplan 50,000 üzerinde başvuru almış. Caplan seyahatin başında belli bir miktarı ön ödeme olarak almakta, geri kalan ödemeler ise, aylık konaklama, yemek ve yol masrafı olarak 1000 ila 2000 dolar arasında değişkenlik göstermekte.

Her iş uzaktan yapılabilir

Pazarlama danışmanlığı alanında çalışan Caplan’a göre, her iş uzaktan yapılabilir. Yani, kimsenin ofis ortamında ve masa başında olmasına gerek yok. Belli bir hızda internetiniz olduktan sonra, uzaktan yapamayacağınız ofis işi yok deseniz pek de abartmış olmazsınız.

Caplan, Remote Year ile bu fikri paylaşan farklı yaşam şekillerine kültürlere, yeni şeyleri deneyimlemeye alışık olan insanların bir araya geldiği bir grup oluşturma arayışında. Caplan seyahat ederek yaşamak ve uzaktan iş yapmak fikrini 1 seneye yaymasını bu konsepti bir yaşam biçimine çevirmek isteğiyle açıklıyor. Caplan, Remote Year programını birkaç aya sıkıştırmış olsaydı, çoğu profesyonelin bunu işe verilen bir ara olarak göreceği ve bu deneyimi bir yaşam tarzına çevirmeyeceği görüşünde. 1 sene işe ara vermek için uzun bir zaman oysa çalışırken seyahat ediyorsanız, hem zamanınızın tadını çıkarır hem de iş hayatından uzak kalmazsınız. Üstelik en sevdiğiniz yer belli bir süre için eviniz haline gelebilir.

Bir Remote Katılımcının seyahat anılarını dinleyin

Remote Year katılımcılarından Stephanie Walden’in mashable’da yayınlanan yazısına göre, Remote Year büyüleyici anları, yeni deneyimlerin verdiği heyecanlar, kurulan dostlukların yanında, zorlukları, geçiş dönemlerinin sancıları ve evden uzakta olmaktan kaynaklanan duygusal iniş çıkışlarla beraber gerçek yaşamı yansıtmakta. Walden’in yazısı oldukça gerçekçi bir yaklaşım ve samimi bir dille Remote Year deneyiminin ilk altı ayını yansıtmakta.

Uzaktan iş yapmanın rahatlığı kadar zorlukları da var

Sabahın köründen mesai bitimine kadar ofiste bulunmak zorunda olan çalışanlara, uzaktan çalışmak müthiş bir rahatlık olarak görünebilir. Ancak her ay farklı bir şehre geçerek, bambaşka bir zaman diliminde yetiştirilmesi gereken işleri tamamlamak, zaman farkı yokmuşçasına gecenin bir yarısında veya sabahın bir köründe telekonferanslar yapmak, işin pek de dışardan görünmeyen ancak oldukça zorlayıcı tarafları.

Remote Year ne bir uzaktan çalışma imkânı sağlayan işveren ne de bir seyahat acentesi. Dünyanın dört bir yanından gelen ve uzaktan çalışan profesyonelleri bir araya getiren bir sosyal girişim, hem çalışan hem gezen bir seyahat topluluğu. Program aylık bir ücret karşılığında, konaklama, lokal SIM kartı, çalışma alanı, internet, seyahat edilecek 12 şehirle ilgili seyahat planı ve haftada birkaç sosyal etkinlik, basit yemekler sağlamakta.

Remote Year’in ilk grubu 70 kişiyle başlamış. Bu çılgın maceraya atılanlar bir yandan grup içinde faaliyet göstermeyi ve var olmayı öğrenmeye çalışırken, diğer yandan kendi başlarına yabancı bir ortamda kalmanın zorluklarını aşmaya çalışmışlar. 70 kişinin katıldığı bu programla ilgili her bir katılımcıya fikrini sorsanız, 70 farklı cevap alacağınızdan emin olabilirsiniz. Herkesin deneyimi, fikirleri, hisleri birbirinden ayrı olacaktır.

Walden ilk etapta kendini bir roller coaster (lunaparklarda çok hızlı iniş çıkış ve dönüşler yapan tren) üzerinde hissetmiş. Kendisini pek de duygusal bir insan olarak nitelendirmeyen Walden’ın, programın başında duygu durum bozukluğu varmış gibi, sinirlenmesi, sevinmesi, üzülmesi, mutlu olması, ruh halindeki ani iniş çıkışlar hızla yaşamının bir parçası olmuş. Seyahat halinde olmak, saat farkı ve kültür şoku ufak tefek günlük aksiliklerden ciddi sorunlara kadar her şeyi daha da abartılı bir şekilde algılamasına sebep olmuş. Normal rutininizde, kendi ülkenizde, alıştığınız ortamda hiç de sizi rahatsız etmeyecek, hemen adapte olabileceğiniz bir durum farklı bir ülkede büyük değişiklikler ve özveriler gerektirebilir. Örneğin, bir konferans konuşmasının birkaç saat ileriye alınması o gün uyumamanız anlamına gelebilir, bir sonraki gününüzün programını altüst edebilir.

Her ay ayrı bir ülkede konaklamak demek, her ay taşınmak, her ay yeni bir yere sıfırdan alışmaya çalışmak demek. Yeni bir zaman dilimi, basit örf ve adetler, kültürel normlar ve yerel dilde birkaç kelimenin öğrenilmesi, yeniden bir düzen kurulması. Değişiklik üzerine değişiklik. Bir yere tamam biraz aşina oldum, alıştım denildiğinde gene sil baştan başa dönmek… Başka bir şehir, başka bir dil, başka bir kültür…

Remote katılımcılarının nasıl bir çalışma biçimi var?

Çalışan “Remote”ların içinde bambaşka çalışma şekilleri mevcut. Bir kısım Walden gibi ofis işini uzaktan götürmek için çaba harcıyor dolayısıyla zaman dilimleri, konferans konuşmaları, toplantılar hep onların kontrolü dışında, merkez ofislerindeki zaman akışına göre belirleniyor. Diğer bir grup ise, her gittiği yerde yeni işlerin peşinden koşuyor, yeni müşteriler bulmaya çalışıyor, yeni bir iş düzenini yeni yere uyarlıyor. Bir diğer grup var ki, onlar iş konusunda en rahatlar: dijital gezgin diyebileceğimiz bu grup, çok uzun zamandır, bilgisayarı ve internetinin olduğu yeri ofisi bilmekte. Bu da bu gruba çok büyük esneklik sağlamakta. Esnek çalıştığı gibi, iş tamamlama süreleri de zaman zaman sıkı çalışma gerektirirken, zaman zaman sessiz sakin aralıklara dönüşebiliyor.

Normal iş rutinini uzaktan yürütme çabasında olanların en büyük zorluğu saat farkıyla beraber gelen uykusuzluk, yorgunluk ve stres. Bazı durumlarda zamanla yarışmak zorunda kalan bu grup, uykuyla mücadele etmenin ve işin dışında, seyahatin keyfini çıkarmaya, yaşama ve gruba da ayak uydurmaya çalışmakta.

Bağlantı Programın yorucu ve zorlayıcı taraflarıyla yüzleşip, değişikliğin seyahat içindeki olağanlığını kabul ettikten sonra, hayal edilemeyecek deneyimler, muhteşem manzaralar, bambaşka kültürler, paha biçilemez anlar birbirini kovalamaya başlıyor. Walden’a göre, her şey alışmaya alışmakla başlıyor. Tanıdık hale gelen bir yerden ayrılmak ve yepyeni bir yerde aynı mücadeleyi verecek olmak kabul ediliyor ve kişi yaşamını ona göre düzenlemeye yöneliyor. Uyumaya başlıyor. Daha sakin çalışmayı prensip ediniyor. Endişelerin sonucu değiştirmeyeceğini ancak kötüleştirebileceğinin farkına varıyor. Bireyselliğinden sıyrılıp grup içinde yaşama alışıyor. Bu grup psikolojisi içine fazla kapılmadan kendi benliğini korumayı öğreniyor. Aslında, Walden kendini daha iyi tanıdığını ve anladığını anlıyor. Daha çok kendiyle baş başa kalma ve kendini dinleme fırsatı buluyor. Bir yandan da, aynı zorlukları, aynı havayı solumuş “Remote”lar arasında güzel arkadaşlıklar doğuyor. Kimsenin en yakın arkadaşımı buldum, ruh eşime rastladım gibi duygusal söylemlerde bulunmasına gerek yok ancak Walden beraber seyahat ettiği “Remote”lara güvenebileceğini biliyor. Walden, bu yakınlığı “Ayları ülke ülke saydığın, İstanbul, Tayland ve Japonya’da güneşin doğuşunu ve batışını beraber izlediğin kaç kişi var ki?” ifadesiyle niteliyor.

www.datassist.com.tr