Girişimcilik bir kumar mı?
Deneme ve başarma için gereken cesaret, hem girişimcide hem de kumarbazda mevcuttur. Fark, kumarbazın çoğu zaman cesaretini içgüdüleri ve şansından, girişimcinin ise ürün ve pazarıyla ilgili bilgi, deneyim ve birikiminden almasıdır.
Çoğu zaman girişimcilerin kumarla aralarının iyi olduğu düşünülür. İşlerinin büyük bir parçasının risk almaya endeksli olması kumarbazı ve girişimciyi benzer karakterde gösterir. Her iki profilin de amacı para kazanmaktır. Para kazanmak için ise risk almaları şarttır. Oysa, girişimci ve kumarbazın risk almaya yaklaşımları tamamen farklıdır. Girişimci kar amacı güden girişimini büyütmek amacıyla başlatır. Birşeyleri yaratmaktan, üretmekten, daha önce olmayan bir ürünü veya hizmeti var etmekten keyif alır, yola çıktığı iş fikrini fark yaratan insanların ihtiyaç duyduğu bir ürün haline getirmek girişimciye gurur verir. Girişimciliğin ille de kar amacı güden şirketlerle kısıtlanması doğru olmaz; bugün sosyal girişimciler hiç akla gelmeyen ufacık yardımların devasa amaçlara hizmet ettiğinin en güzel örneğini oluşturmakta. Belki de daha basit ancak geniş bir tanımla girişimciyi 'iş fırsatlarını arayan, zaman, para ve diğer kaynaklarını bu fırsatları değerlendirmek üzere seferber eden kişi olarak nitelendirmek daha doğru olur.
Peki, kumarbaz kimdir? Kumarbaz bahislere giren, şansına güvenerek kazanmayı uman kişiye denir. Klasik kumarbaz tanımına uyan kişi kumarhanenin kurallarıyla kumarhaneye karşı oynar ve çok düşük şansını kazanca dönüştürmeyi hayal eder. Kuralları kumarhane yönetiminin koyduğu düşünülürse, çoğu zaman kaybeder. Kumarbaz ille de kumarhanede kumar oynamak zorunda değildir, üstelik kumarhanede bile birçok farklı oyun mevcuttur.
Şimdi asıl sorumuza dönelim: Girişimci kumarbaz mıdır? Tek kelimeyle hayır. Kumarbaz şansa dayalı risk alırken, girişimci bilgiye dayalı risk alır. Girdiği sektörü, işi iyi bilmesine rağmen elinde olmayan öngörülemeyen nedenlerden işleri ters gidebilir. Herşeyi hesaplamasına ve öngörmesine olanak yoktur. Tabii ki böyle durumlarda şansın büyük bir önemi vardır ancak hiçbir zaman kumarbaz gibi varını yoğunu şansa teslim etmez. Kumarbazdan ve memurdan farklı olarak girişimci risk almaktan çekinmez, iyi hesaplanmış riskler alır.
Risk almak hastalık haline gelirse…
Financial Times yazarı Lucy Kellaway'e göre, kumar finans sektöründe bir meslek hastalığından gerçek bir bağımlılığa dönüşebiliyor. Londra'da her hafta gerçekleşen Anonim Kumarbazlar toplantısında her toplantıda bir bankacı gözyaşları içinde ne kadar para kaybettiğini anlatıyor. Kimi işinde yönetmekle sorumlu olduğu portföyündeki müşterilerinin paralarını riskli finansal enstrümanlara yatırarak, kimi de risk almaktan aldığı hazzı iş dışına web bazlı kumarhanelere taşıyarak gecede 100 binlerce sterlin kaybediyor. Bu kumar düşkünlüğü kimi profesyonelin işten atılmasına, evliliğinin yıkılmasına ve tabii emeğiyle kazandığı birçok paranın uçup gitmesine sebep oluyor. Az sayıda patolojik kumar bağımlıları yardım almayı kabul ederken, büyük çoğunluk kendini her kayıptan sonra yeniden kazanacağına inandırıyor ve bağımlılığını daha da derinleştiriyor.
Köpek ve Kurt arasındaki Saat (The Hour Between Dog and Wolf) kitabında yazar John Coates'un analizine göre, risk alındığında beyin çok büyük miktarlarda dopamin üreterek insanın mutlu ve motive hissetmesine neden oluyor. Adeta uyuşturucu bağımlıları gibi, piyasada kağıt alım satımı yapan finansçılar bu riskin verdiği hazzı devam ettirmek için hep daha fazla risk almanın peşinde koşuyorlar. Para kazanıp kaybetmenin ötesinde risk almaya bağımlı oluyorlar.
Bağımlılık alanında uzman Henrietta Bowden-Jones'a göre, patolojik kumarbazların bağımlılık hikâyesinin 3 ana kökeni mevcut. Bazıları için durum genetik, kumara düşkünlük aileden geliyor. Diğerlerinin çocukluklarında yaşadıkları bir travma yüzünden kumara bağımlılık duymaya başlıyorlar. Finansçı kumarbazların çoğu ise 3.kategoriye düşüyor: Bowden-Jones bu profesyonellerin beyinlerinin farklı çalışmasından kumar düşkünü haline geliyorlar. Büyük paraları kaybetme riski ve kazanma şansı onlara başka hiçbir şeyde bulamadıkları heyecanı veriyor.
Mesele sağduyulu girişimci olmak
John Hopkins Üniversitesi, İşletme Fakültesi öğretim görevlisi ve Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Philip Phan'a göre, girişimciler kumarbaz değiller. Girişimciler ne zaman risk alacağını bilen, tekrar denemesi gerekip gerekmediğini saptayabilen ve zararını en aza indiren profesyoneller. Phan'a göre, herkesin fikir üretecek potansiyeli var ancak sadece girişimci kafasına sahip kişiler bir adım daha ileri giderek o fikri ekonomik bir fırsata çevirmeyi başarıyor.
Girişimci bir fikri ürüne veya hizmete dönüştüreceği süreçte belli riskler alması gerektiğini bilir. Ancak girişimcinin amacı ilk etapta varını yoğunu aynı oyuna koyup ya hep ya hiç demek değildir. Amacı, kayıpları limitlediği, insani ve finansal kaynak kullanımını maksimuma çıkardığı bir model yaratmaktır. Bu sayede, başarısız olan fikirden minimumda zarar görerek yeni fikirlere geçebilir.
Profesör Phan'a göre, sağduyulu girişimci kısa evredeki planlarında esnek hareket edebilen, belirsizlikler çok olsa bile, mantığı ve önsezileri doğrultusunda karar alabilen kişidir. Gerçek girişimcinin hızlı öğrenmenin avantajlarını kavramış olması ve buna paralel olarak hatalarının maliyetini an aza indirebilmesi gerekir. Kimi zaman bu kısa süreye odaklı kararlar işin gidişatında önemli rol oynayacak, pazar konumlanmasını, pazara giriş ve çıkışı tayin edecektir. Girişimcinin, zamanının ve ürününün içinde bulunduğu pazarın dinamiklerine tam anlamıyla vakıf olması gerekir. Phan'a göre, girişimcilerin iki büyük belirsizliği en iyi şekilde yönetmeleri gerekir. Biri pazarın diğerin ürünün kabul edilirliği. Bu belirsizlikleri bertaraf etmek için belli alternatifler mevcuttur: İlki konumlandırma opsiyonudur; burada girişimcinin karar vermesi gereken varolan bir ürünü hangi yeni pazarlarda satacağıdır. İkinci alternatif içinde bulunulan pazar için yeni ürünler geliştirmektir. Bir diğer seçenek ise, yeni ürünler ve yeni pazarlar için hizmet ve ürün geliştirmektir, girişimci için en zorlu olan pazarın ve ürünün yeni olduğu bu durumdur. Burada dikkat edilmesi gereken girmek istediğiniz piyasada markaları oturmuş dünya devi rakiplerin olmamasıdır.
Girişimci başarısızlığı yönetebilir
Harvard Business Review'de yayınlanan bir makaleye göre, girişimcilerin başarısızlığı yönetmek konusunda eğitime ve yönlendirmeye ihtiyaçları var:
Girişimcilerin riske ve muhtemel başarısızlıklara karşı belli ilkeleri benimsemiş olmaları gerekir.
Bunların başında kimi zaman başarısız olmayı iş yapmanın bir parçası olarak kabul etmek gelir. Israil, Tayvan ve İzlanda gibi girişimciliğin oldukça yaygın olduğu ülkelerde işlerin erken evrede başarısızlığa uğraması olağan görülür. 'Başarısızlıklar erken gelir, başarılar ise zaman alır, sabretmek gerekir.' İşin ilk aşamalarında meydana gelen başarısızlıkları öğrenmek için fırsat olarak görmek, nerede yanlış yapıldı, iş planını, modelini, takip edilmesi planlanan süreçleri nasıl revize etmek gerekli gibi soruları cevaplamaya yönelmek gerekir. Bu erken evrede yapılan hataları vakit çok geç olmadan ve en az maddi-manevi zararla atlatmak ve projeyi olgunlaştırmak için yeni yöntemleri beraberinde getirecektir. Bazen ise, bir kapının kapanmasına yenilerine açılmasına vesile olacaktır.
Başarısız girişimlerin riskini azaltmak için yapısal engeller ortadan kalkmalı.
Birçok ülkede girişimcilik iflas durumunda devre giren uygulamalarla cezalandırılır. Örneğin, iflas eden girişimcilerin tekrardan iş kurmaları engellenir hatta banka hesabı açmalarına izin verilmez. İflasın maliyeti yeni girişimcilerin gözünü korkutur. Bir diğer konu çalışanları koruyan ve işçileri işten çıkarmayı zorlaştıran yasalardır. Girişimciler eleman alırken, işler büyüdükçe çalışanlarının sayısını arttırırken daha tutucu bir yaklaşım sergilerler.
Başarısızlığı aşın
Düşünenin aksine girişimciler umarsız kumarbazlar değiller. Tabii ki belli yenilikleri hayata geçirmek için risk almak kaçınılmazdır ancak yapılması gereken işler kötü gittiği takdirde durumu büyümeden hızla ve en az maddi kayıpla sonlandıracak bir çıkış planı oluşturmaktır. Böylece, fazla zaman ve enerji kaybetmeden yollarına devam edebilirler. Üstelik ufak düşüşler çok daha az kişi tarafından duyulacak, utanç ve prestij kaybına neden olmayacak. Hükümet ve özel kurumlar bu alanda eğitimler düzenleyerek girişimcilere riski ve olası başarısızlıkları nasıl yönetebilecekleri konusunda yol gösterebilir. Başarısızlığı her yeni işin normal bir sonucu olarak görmek, onunla mücedelede strateji geliştirmeye yardımcı olabilir.
Girişimcilik Deneme Cesaretiyle Başlar
Kral maiyetini önemli bir görev için sınamak istemiş. Birçok güçlü ve akıllı adam etrafına toplanmış. Kral onları bugüne kadar görüp görecekleri en kocaman kapının önüne getirerek şöyle söylemiş: "Siz akıllı insanlar, benim bir sorunum var ve hanginizin bunu çözebileceğini görmek istiyorum. Burada krallığımdaki en büyük ve en ağır kapıyı görüyorsunuz. Hanginiz bunu açabilirsiniz?"
Saray mensuplarından bazıları açamayız der gibi başlarını sallamış. Diğerleri, çevresindekilere göre daha akıllı sayılanlar, kapıyı daha yakından incelemiş, fakat onlar da açamayacaklarını kabul etmişler. Bu akıllı insanlar böyle söyleyince saraylılar sorunun çözülemeyecek kadar zor olduğunda fikir birliğine varmışlar.
Sadece bir vezir kapının yanına giderek onu şöyle bir gözden geçirmiş ve elleriyle yoklamış, açmak için çeşitli yolları denemiş, en sonunda kuvvetle yüklendiğinde ağır kapı açılmış. Meğer kapı zaten tam kapalı değilmiş ve açmak için deneme isteği ve yüreklilikle davranma cesaretinden başka bir şey gerekmiyormuş.
Kral vezire şöyle demiş: "Sadece gördüğün ve işittiğine bağlı kalmadan, kendi gücünü devreye soktuğun ve denemeyi göze aldığın için saraydaki görevi sen alacaksın."
Deneme ve başarma için cesaret hem girişimcide hem kumarbazda mevcuttur. Fark kumarbazın çoğu zaman cesaretini içgüdüleri ve şansından, girişimcinin ise, ürün ve pazarıyla ilgili bilgi ve deneyim birikiminden almasıdır.