Dev aynasında unvanlar
İngilizce'den gelmiş olması nedeniyle mi, kulağa hoş geldiği için mi bilinmez, şirket yapısı ve işleyişi açısından içini tam dolduramamamıza rağmen, CEO Türkiye'de çok tutulan bir unvan.
Unvanlar çoğu şirkette en çok enflasyona uğrayan kavramlardan. 10-15 kişilik şirketlerin patronları veya genel müdürleri kendine CEO diyor, şirketin kuruluşundan beri yanında çalışan finans müdürüne de CFO. Kısacası, şirketin küçük büyük boyutuna bakılmadan en üst seviyelerdeki müdürler C Suite'ten pozisyonlarına uygun olan unvanı (CEO, CFO, COO vs.) kapıyorlar. Son günlerde otellerde, KOBİ'lerde çalışan yöneticilerin kartlarında CEO titrine sıklıkla rastlıyoruz. Linkedin'de 'CEO' titrine sahip 'Türkiye' genelinde mevcut profesyonelleri aradığınızda 5.541 kişi çıkıyor. 5.500 üzerinde CEO! CEO Türkiye'de çoğu zaman genel müdürü kast eden bir unvan olmakla beraber, yönetim kurulu başkanı ve murahhas aza da kimi zaman CEO olarak adlandırılıyor.
Aslında CEO kime denir?
CEO yani Chief Executive Officer'ın kim olduğuna dair ufak bir araştırma yapınca, karşımıza şöyle tanımlar çıkıyor: Investopedia'ya göre; şirketin en üst yöneticisi CEO. Görevleri; yüksek düzeyde strateji geliştirmek ve uygulamak, kurumsal kararlar vermek, genel faaliyetleri yönetmek, yönetim kurulu ve şirket yöneticileri arasında iletişimi sağlamak.
Çoğunlukla CEO aynı zamanda yönetim kurulu üyesidir, bazen de yönetim kuruluna başkanlık eder. CEO kimi zaman Genel Müdür ile eş anlamlı kullanılsa da, özellikle çok uluslu şirketlere bakıldığında CEO'nun genel müdürlerin müdürü olarak tanımlandığını görüyoruz. Özünde, CEO şirketin en üst seviyesinde bulunan tüm stratejik kararlarda son sözü söyleyen kişi, yöneticilerin yöneticisi.
Danışman mısınız? Hangi konuda uzmansınız gerçekten?
Yöneticilerin bir kısmı kurumsal kariyerlerini tamamladıktan sonra emekli olmak istemeyip danışman olarak belli bir süre hizmet vermeyi tercih ediyor. Gerek daha önce çalıştıkları şirketten edindikleri çevreyi gerekse sektörel tanışıklıkları kullanarak yeni müşteriler ediniyorlar. Danışmanlık çok kritik bir alan. İşini hakkını vererek yapan konusunun uzmanı birçok profesyonel mevcut. Ancak bir de işsiz olduğunda kendini danışman ilan edenler var. Hangi profesyonelin donanımlı olduğu ve kendisinin hizmetlerini alırsanız işinize ne gibi bir katma değer katacağını detaylı bir görüşme sonucunda görmeniz mümkün.
Dolayısıyla, yönetim danışmanı yöneticilik yapmış herkese denebiliyor. Oysa, yönetim danışmanlığı bambaşka bir iş tanımı. Yönetim Danışmanları Derneği'ne göre, yönetim danışmanları işletmelerin sorunlarını çözme veya fırsatlardan faydalanmalarını sağlamak üzere işletmenin içinde bulunmayan bilgi, deneyim ve becerileri sağlayan ve bunun karşılığında ücret alan tarafsız profesyonellerdir. Yönetim danışmanı bir veya birden fazla alanda uzmanlaşarak, bu alanlarda sağladığı tarafsız ve etkin bilgi, öneri ve uygulama desteğini müşterisinin gereksinimleri doğrultusunda uygular.
Koordinatör ne iş yapar?
Bir diğer arada kalan terim de koordinatörlük. Koordinatör bugün müdürlük pozisyonuna getirilmeyen ancak belli bir kıdeme sahip profesyonellere uygun görülen ara bir unvan. Uzmandan daha kıdemli ve bilgili olmakla beraber, çoğu zaman koordinatör daha geniş sorumluluklarını kıdemli uzman gibi yerine getiriyor. Müdürden farklı olarak çoğu zaman koordinatörün yönettiği belli bir kadro yok. Bazen şirket yapısı gereği müdür olmak için mevcut müdürün emekli olması gerektiği –ve bunun için 3-5 yıl beklemek gereken – durumlarda 'koordinatör' başarılı elemanı ödüllendirmek için verilen ara bir terfi olabiliyor bazense tam tersi hiçbir zaman müdür olmayacak birini kaybetmeden motive etme yolu olarak görülüyor.
Dünya Genelinde Unvanlar Nasıl?
Tüm bu unvanlar Türkiye gerçeğini yansıtıyor. Ülkeden ülkeye unvan algısı çok farklı olabiliyor. Örneğin, Rusya ve Türki Cumhuriyetler'de unvanların abartılı olduğuna şahit oluyoruz. Her seviye müdür, koordinatör, direktör… En az kıdeme sahip kişiye bile olduğunun üzerinde unvanlar veriliyor. Tam anlamıyla unvan enflasyonundan bahsetmemiz yerinde olur. Bu durumun pek çok sebebi olabilir. Öncelikle kişiler önemsenmek istiyor. Hem kendilerinin yaptığı işin ağırlığını göstermek hem de muhatap aldıkları kişinin aynı şekilde değerli, etkin ve yetkili biri olduğunu bilmek istiyorlar. Dolayısıyla, tüm unvanlar süsleniyor, titrler zenginleşiyor.
Amerika doğumlu C-Suite
Dünya genelinde C-Suite'nin sayısı hızla artıyor: Artık sadece CEO, COO, CFO'dan söz etmiyoruz. Teknolojiden çeşitliliğe, sürdürebilirlikten bilime, riskten yatırıma ve idari işlere birçok alanda 'chief' yöneticiler atanıyor. Öyle enteresan 'chief' roller var ki; örneğin Southwest Airlines'in chief Twitter officer'ı, Coca Cola ve Marriott'un chief blogging officer'ları, Kodak'ın chief listening officer'ı geçtiğimiz dönemde geniş yankı uyandırdı. Evet, yanlış okumadınız 'chief listening officer' yani en tepedeki dinlemeden sorumlu yönetici son günlerde yükselen c-suite işi arasında. Neden mi? Cevabı oldukça basit. Markanın başarıları ve başarısızlıkları iç ve dış müşterilerin söylem ve davranışlarında gizli. Bunları dinleyecek, analiz edecek ve kilit önerileri diğer yönetim üyelerine sunacak üst düzey yönetici CLO'nun görevi.
En basit işlerin sihirli unvanları
Amerika'da en basit işlerin dahi unvan enflasyonuna uğradığını görüyoruz. Örneğin, ön büroda çalışan resepsiyoniste artık 'ön büro koordinatörü' deniyor, posta işlerinden sorumlu gence 'medya dağıtım sorumlusu,' Çöpçüler 'geri dönüşüm görevlileri,' tuvalet temizleyenler 'temizlik danışmanları,' Subway'lerde sandviç yapan gençlerin yeni unvanı ise 'sandviç sanatçısı.' Neden böyle bir unvan enflasyonu var?
Ekonominin kötü gitmesi sonucu, maaşlarda artış yapmak veya yüklü primler vermek mümkün olmuyor. Yöneticiler unvanlarda cömert davranarak çalışanlara prestijli işlerde çalışma hissi sağlıyorlar. Unvanlar her seviyede iyileştirilmiş durumda. Yöneticilik pozisyonlarında da sadece ürün ve departman bazında değil, bölgesel bazda da genel müdür yardımcılıkları yaygınlaştı. Yani, kartvizit üzerine zor sığan unvanlarla karşı karşıyayız. Fazla sorumluluğu olmayan ve vasat maaşlar karşılığında çalışılan işlerin çok fiyakalı unvanları olabiliyor. Kimsenin unvanı 'boş gezenler müdürü' veya 'elemansız yönetici' değil.
Unvanların süslenmesi şirketlerin de işine geliyor. Piyasa şartlarına uyup mevcut iş trendlerini yakından takip etmiş oluyorlar. Aynı zamanda, çalışanlarına piyasa ile uyumlu unvanlar vererek kendi isimlerini duyurmuş oluyorlar.
Amerikan bilgi teknolojileri sektörü dikkat çekici ve komik unvanlar üretmede çok yetenekli. Kendileriyle alay eden yepyeni kavramları sektörün ileri gelenlerinden duymak mümkün. Steve Jobs kendine 'chief know it all' (her şeyi bilen şef) derdi, Yahoo'nun kurucuları Jerry Yang ve David Filo 'Chief Yahoos.' Binlerce teknoloji uzmanı kendini guru, evanjelist hatta ninja olarak tanımlıyor.
Tüm bu unvan patlaması sadece gelişmiş ülkelerle sınırlı kalmıyor, yavaş yavaş Çin ve Hindistan gibi geçmişten beri hiyerarşiyi çok seven gelişmekte olan ekonomilere de sıçrıyor. Toplumda bir kişinin daha fazla saygı görmesinde, istediği kızla evlenmesinde veya arkadaşlarının takdirini ve hayranlığını kazanmasında 'ne iş yaptığı' çok önemli.
Unvanları şişirmek çözüm mü?
Maaş artışı yerine unvan ne kadar geçerli? Unvanların sofistike kelimelerden oluşması kişinin iş tatminine nasıl katkı sağlıyor? Eğer unvanlarındaki bu değişiklikler çalışanları gerçekten mutlu ediyorsa, kurumsal dengeyi sağlamak için unvanları süslemeye değmez mi? Kısacası, unvanları şişirmenin avantajları nedir?
Kartvizitinde şık duran bir unvanın kişiye kazandırdıkları çoğunlukla kısa ömürlü oluyor. Unvanlardaki sofistike kelime kalabalığı dili kötü kullanma ve insanların kafasını karıştırmanın ötesine geçemiyor. İnsan günün sonunda yaptığı işe kazandığı paraya bakıyor. Üstelik işlerin isimlerinin değişmesiyle işin içeriğinin tam olarak ne olduğu konusunda belirsizlikler beliriyor. Örneğin, Ar-Ge departmanında çalışan inovasyon müdürünün iş tanımı net olmayabiliyor. Yeni teknolojileri geliştirmeden sorumlu bir ekibi mi yönetiyor yoksa tek başına pazar araştırması ve ürün geliştirme üzerine mi çalışıyor? Bu profesyonelin alacağı maaşı hangi kriterlere göre belirlemek gerek?
Unvanları karmaşıklaştırarak ilk etapta şirket çalışanlarının gözünü boyayabilir veya kendi kendine yakıştırdığı unvanı müşterilerine iyi görünmek için kullanabilir ancak bu gösteriş günün sonunda kimse için etkili bir çözüm getirmiyor. Hepimiz unvan enflasyonundan haberdar olduğumuz gibi kişilerin abartılı kartvizitlerine itibar etmiyoruz. Hatta daha da ileri gidip en üst düzey konumlardaki yöneticilerin yaptıkları işe bile şüpheyle yaklaşıyoruz. Her şeyin abartıldığı bir ortamda gerçekten büyük işler yapanlar arada kaynıyor, unvanına hakkını verenlere haksızlık oluyor.
Unutulmamalı ki unvanı ne olursa olsun işini iyi yapan yürüyüp gidiyor, saygı görüyor, terfi ediyor, kimse unvanlara yapışıp kalmıyor.