Alışkanlıkların gücü adına
Alışkanlıklar düşünmeden otomatik olarak yaptığımız tercihler, beynimize o kadar kazınmış davranışlar ki zamanında bir karar verip belli davranışları kabullenmişiz daha sonra bu davranışlar adeta bizim bir parçamız olmuş...
Hiç alışkanlıklarınızı sorguladığınız oldu mu? Neden her sabah uyanır uyanmaz dişlerinizi fırçalıyorsunuz? Neden yapacağınız her sunumdan yarım saat önce toplantı odasında hazırlıkları tekrar tekrar kontrol ediyorsunuz? Neden her yemekten sonra bir keyif sigarası içiyorsunuz? Neden işten döner dönmez yarım saat televizyon seyrediyorsunuz? Neden Salı ve Perşembe günleri 1 saat spor yapıyorsunuz? Bunlar üzerinde fazla düşünmeye gerek olmayan gündelik alışkanlıklarınız… Peki ya, bu alışkanlıkları değiştirmek isterseniz? Daha sağlıklı yaşamak, daha verimli çalışmak, daha başarılı olmak hep bu alışkanlıkları değiştirmekte, yerine yenilerini eklemekte gizli…
Charles Duhigg'in The Power of Habit (Alışkanlığın Gücü) adındaki kitabı neyi neden yaptığımızı ve nasıl değiştireceğimizi yüzlerce bilimsel çalışma, yaşamın içinden bağımlılık sahibi kişiler ve başarılı kurumlardan örnekler vererek anlatıyor. Alışkanlıklar düşünmeden otomatik olarak yaptığımız tercihler. Beynimize o kadar kazınmış davranışlar ki… Zamanında bir karar verip belli davranışları kabullenmişiz daha sonra bu davranışlar adeta bizim bir parçamız olmuş. Programlanmış robotlar gibi her gün aynı saatte aynı rutini tekrar ediyoruz.
Örneğin, sabah yataktan kalkar kalkmaz tuvalete girip dişinizi fırçalıyorsunuz, yüzünüzü yıkadıktan hemen sonra kahve veya çay için su ısıtıcının düğmesine basıyorsunuz. Çay içmeden beyniniz gerçek anlamda uyanmıyor. Her gün arabayla işe giderken aynı radyo istasyonunu dinliyorsunuz, işyerinizin yanındaki pastaneden poğaça alıp masa başına mesaiden 5 dakika önce geçiyorsunuz. Bu sizin sabah rutininiz.. bugüne kadar bir terslik olmadığı takdirde bu adımları bıkmadan düşünmeden takip ediyorsunuz.
Bugün sizden bu alışkanlıklardan birini değiştirmeniz istendiğini farzedin. Aşırı yorgunluk şikâyetiyle gittiğiniz doktor kilonuzu normalin üzerinde buldu ve diyetinizi değiştirmenizi istedi. Doktor, öğlen ve akşam yemeklerinde sağlıklı besinler tüketmenizi önerdi, bununla da yetinmedi her sabah yediğiniz sıcacık yağlı poğaçaya göz dikti, sizden kahvaltınıza alternatif geliştirmenizi istedi. Sabah rutininizin bir parçasını değiştirmeniz gerekecek. Ne olacak bir poğaçayı değiştirmek bu kadar zor mu diye düşünebilirsiniz veya sabah bir tek keyfim o sıcacık peynirli poğaçayı emaillerime bakarken yemekti diye hayıflanabilirsiniz… Hangi bakış açısından bakarsanız bakın bir alışkanlığı değiştirmek için alışkanlığı anlamanız ve yerine yenisini yerleştirmeniz gerekir.
Kahvaltı gibi bir konu tüm sabah rutininize etki edebilir. Örneğin, kahvaltıyı evde yapmaya karar verdiniz. 15-20 dakika erken kalkmanız gerekir, yüzünüzü yıkadıktan sonra su ısıtıcıya basmanın yanında tahıl ve süt hazırlarsınız, meyveleri yıkarsınız veya kendinize beyaz peynir ve domatesli yağsız bir tost yaparsınız. Sonra rutininiz arabayı radyo dinleyerek kullanmakla devam eder, işe vardığınızda pastaneye gitmek yerine size poğaçanın verdiği keyfi verecek başka bir şeyi koymanız gerekir mesela sağlıklı bir tercih yaparak taze sıkılmış meyve suyu alabilirsiniz.
Alışkanlıklar Orduda, Toplumda, Yaşamın Her Alanında
Duhigg, Bağdat'ta savaş muhabirliği yaptığı dönemde bir binbaşıyla tanışmış. Binbaşı Amerika'nın Georgia eyaletinde doğmuş büyümüş halkın içinden bir adammış. Orduya girmeden kendisini bekleyen en parlak kariyerin tamirci veya satıcı olmak olduğunu düşünürmüş. Orduya katılmak hayatını, dünyaya ve çevresindekilere bakışını değiştirmiş. Yüzlerce bölüğün kontrolü kendisindeymiş. Binbaşı Irak'ta yakın zamanda meydana gelen ayaklanmaların videolarını incelerken önemli bir detay yakalamış. Meydanlarda halk ayaklanmaları ve silahlı saldırılar hep benzer paternleri izlemekteymiş. Bir grup kalabalık bir meydanda toplanır, birkaç saat içinde kalabalık artarmış. Yemek satıcıları ve göstericiler meydanı doldururmuş. Kalabalığın içinden birileri taş atar veya ateş eder ve işte o zaman kıyamet koparmış. Bunun üzerine Binbaşı Küfe şehrinin valisiyle görüşmüş ve yemek satıcılarını meydana almama konusunda anlaşmışlar. Bu kararın üzerine Büyük Küfe Camii'nin bulunduğu meydanda bir grup toplanmış. Öğleden saatleri sırasında kalabalık artmış, karınları acıkan grup yemek satıcılarını aramış ancak hiçbir satıcı meydana alınmamış. Havada gerginlik varmış, Amerikan bölüklerine haber verilmiş ancak akşam saatlerine yakın göstericiler hiçbir eylem yapmadan meydandan ayrılmışlar. Binbaşıdan önce kimsenin aklına grup psikolojisini bir alışkanlık trendi olarak analiz etmek gelmemiştir. Ancak orduları dünyada alışkanlık oluşturmanın en kapsamlı ve disiplinli yapıldığı kurumlar olarak nitelendiren Binbaşı askeri durumları incelerken de alışkanlıkların dikkate alınmasının gerekliliğini görmüştür. Alışkanlıkları incelemek aslında hiçbir asker için uzak bir kavram değildir. Temel eğitimlerde askerlere değiştirilmez alışkanlıklar öğretilir. Talimler sırasında savaşırken nasıl düşünmek, konuşmak, emirleri yerine getirmek ve iletişim kurmak gerektiğiyle ilgili uyulması gereken kurallar binlerce kez tekrar edilerek her askerin beynine kazınır. Bunun sonuncunda asker savaş anında yapılması gerekeni tereddütsüz yapar hale gelir.
Alışkanlık Döngüsü
Her alışkanlık üç adımlı bir döngüden ibarettir. Alışkanlık bir işaretle başlar, adeta bir şalter açılır ve beyniniz alışkanlığı otomatik olarak nasıl yerine getireceğini bilir. İşaret gelince kişi belli bir rutini takip eder. Bu rutin fiziksel bir hareket veya zihinsel bir aktivite olabilir. Rutini gerçekleştirdikten sonra da kişi ödüle ulaşır. Bu ödül kişiye tatmin veren, sergilediği davranışı tekrar tekrar yapmasına sebep olan sonuçtur. Zaman içerisinde işaret ve ödül iç içe geçer. İşaret oluşunca kişi ödülü almak için büyük bir istek duyar.
Yeni Alışkanlık Yaratmak
Yeni alışkanlıklar yaratmak veya varolan alışkanlıkları değiştirmek insan davranışlarını inceleyen sosyal bilim dallarının olduğu kadar, son tüketiciye satış yapmayı hedefleyen her türlü ürün ve hizmet satan şirketin ilgi alanı olmuştur. Amaç, ürünü arada sırada alan bir müşteri kitlesi yaratmak değil, ürünü tüketicinin gündelik yaşamı içine sokmak, alışkanlıklarının parçası haline getirmektir.
1900'lü yılların başında Amerika'da yeni yeni parlayan reklam sektörünün dâhisi Claude C. Hopkins birçok ürünü her Amerikalının evine yeni alışkanlıklar yaratarak sokmuştur. Birçok tarihçinin itirazlarını hiçe sayarak milyonlarca kadına Palmolive'i Kleopatra'nın kullandığı sabun olarak satmıştır. Goodyear lastiklerini, Quaker Oats tahıllarını yakından tanıdığımız markalar haline getirmiştir. Hopkins'in en önemli yeteneği insanların alışkanlıklarını analiz etmekte ve bu alışkanlıkların içine reklamını yaptığı ürünü zekice yerleştirmektedir. Eğer satması gereken ürün yeni bir alışkanlık gerektiriyorsa, işaret-rutin-ödül döngüsünü yeni alışkanlığı oturtmak için kullanmaktadır. Bir gün bir arkadaşı Pepsodent adında bir diş macunu için reklam kampanyası yapmasını ister. O dönemde Amerikalıların diş hijyenine hiç dikkat etmedikleri aşikâr olduğundan Hopkins ürüne çok sıcak bakmaz. 1. Dünya Savaşı döneminde orduya katılan askerlerin çoğunun diş sağlığı berbattır, öyle ki diş hastalıkları ulusal bir güvenlik tehdidi olarak görülmektedir. Hemen hemen hiç kimsenin diş fırçalama alışkanlığı yoktur. Belli bir süre üzerine düşünüp değerlendirdikten sonra Pepsodent'in belli hissesi karşılığında reklamını yapmayı kabul eder. Daha sonra otobiyografisinde hayatımın en doğru kararı diye adlandırdığı Pepsodent reklam kampanyaları Hopkins'i milyoner, Pepsodent'i bir dünya markası haline getirir. Nasıl mı yapar?
Yeni bir alışkanlık döngüsü kurgular. 'Dişlerinizin üzerinde oluşan mat zardan kurtulmak için dişlerinizi Pepsodent'le fırçalamalısınız' der. Oysa, ne yerseniz yiyin, dişinizi neyle fırçalarsanız fırçalayın her hâlükârda oluşmaktadır bu zar. Zardan kurtulmanız için diş macununa ihtiyacınız yoktur. Elma yeseniz veya parmaklarınızla dişlerinizi ovsanız zarı çıkarabilirsiniz.
Reklam kampanyası şöyle der: 'Dilinizi dişinizin üzerinde gezdirin. Bir zar hissedeceksiniz. İşte bu zar yüzünden dişleriniz çürüyor ve bembeyaz görünmüyor.' Bir diğer reklam panosu 'Güzel dişler her yerde fark edilir emin olun.' Bir başka pano 'Bugün milyonlarca insan yeni bir diş temizleme yöntemi kullanıyor. Neden kadınlar dişlerindeki zara katlanmak zorunda olsun? Pepsodent zarı hemen ortadan kaldırır.'
Pepsodent kampanyası Amerikan halkına sadece diş macunu satmakla kalmaz, diş fırçalamayı gündelik bir faaliyet haline getirir. Kampanya öncesinde Amerikan evlerinin sadece %7'sinde diş macunu bulunurken, 10 yıl sonrasında bu rakam %65'e fırlar.
Kurum Kültürünü Yeniden Yaratmak
Çikolata ambalajlarından Coca-Cola kapaklarına kadar her türlü parçayı üreten Amerika'nın en büyük alüminyum şirketi Alcoa 1980'lerin sonunda yönetim değişikliğine gitme kararı aldı. Üst düzey yönetimin aldığı yanlış kararlar şirketin yeni ürünlerin arkasından giderken en iyi bildikleri alanlarda geri kalmasına rakiplerine müşteri kaptırmasına sebep olmuştu. Durumu düzeltmek için CEO pozisyonuna uzun süre hükümette üst düzey görevlerde bulunmuş bürokrat Paul O'Neill getirildi. Hissedarlar ve yatırımcılarla tanışmak için düzenlediği ilk toplantıda O'Neill kendinden beklenenin tam tersine hareket etti. Tipik bir yeni CEO konuşmasının yerine, işçi güvenliğinden bahsetti: 'Her yıl belli sayıda Alcoa işçisi fabrikalarımızda iş kazası geçiriyor. Bu durum iş günü kaybına üretimin düşmesine sebep oluyor. Alcoa'nın iş kazası oranı Amerikan işgücünün iş kazası oranına göre oldukça düşük. Bu 1500 derece ısıyla ve keskin kesme özelliğine sahip makinelerle çalıştığımız düşünüldüğünde iyi bir veri olarak düşünülebilir ancak yeterince iyi değil. Benim amacım Alcoa'yı Amerika'nın en güvenli şirketi yapmak. Ben 'sıfır kaza'ya inanıyorum.'
O'Neill'i dinleyenlerin beklentisi 'kendi özgeçmişinden bahsettiği bir açılış konuşmasının ardından, kendiyle alay ettiği Harvard İşletme'de başına gelen ufak bir anıyla devam etmesi, yeni görevinde amacının karlılığı yükseltip masrafları düşürmek olacağına dair fiyakalı birkaç cümle sarf etmesiydi.' Oysa, O'Neill bunların hiçbirinden bahsetmedi. Konuşması sırasında havacılık alanındaki envanter üzerine bir soru soruldu, bir diğer soru sermaye oranı üzerineydi. O'Neill 'Beni duyduğunuzdan emin değilim' diye soru soranlara cevap verdi. Eğer Alcoa'da işlerin gerçekten iyi gidip gitmediğini anlamak istiyorsanız, işgücünün güvenlik verilerini incelemeniz gerekir. Eğer kaza oranlarını aşağı çekmeyi başarırsak, bu çalışanların önemli bir şeyin parçası olmaya karar verdikleri anlamına gelir. Kazaları sıfırlayarak mükemmelliği bir alışkanlık haline getirmeye inandığımızı gösteririz. Göreceksiniz bu mükemmellik anlayışı sadece güvenlikle sınırlı kalmayacak, diğer alanlarda iş yapışımızı yeniden şekillendirecek.' O'Neill'in çarpıcı konuşması yönetim kurulu üyeleri ve hissedarlar tarafından şüpheyle karşılandı, O'Neill'in ne demek istediğini o gün kimse anlamadı, yapacaklarını hayal bile edemedi. Bir yıl içinde her şey değişmeye başlamıştı bile. Konuşmadan tam bir yıl sonra, karlılık rekor düzeye fırladı. O'Neill 2000 yılında şirketten emekli olduğunda, şirketin net geliri işe ilk başladığı günün tam 5 katıydı. Nasıl mı?
O'Neill söz verdiği gibi Alcoa'yı sadece Amerika'nın değil dünyanın en güvenli şirketlerden biri haline getirdi. O'Neill göreve başlamadan önce, en az haftada bir kaza olurdu. O'Neill'in geliştirdiği güvenlik planı devreye girdikten sonra bazı fabrikalarda yıllarca hiç iş kazası yaşanmadı. Peki, O'Neill nasıl hem karlılığı arttırdı hem de güvenli bir çalışma ortamı sağladı?
Alcoa'nın daha başarılı yönetilebilmesi için büyük değişim geçirmesi gerektiğinin farkındaydı. İnsanlara değişmelerini söylemekle değişmenin mümkün olmadığının da… Dolayısıyla, ana bir konuyu değiştirmeye odaklandı. Anahtar bir alanda değişiklikler yapmanın işin diğer alanlarına da etki edeceğine inanıyordu. Yönetim modelini bu felsefe üzerine kurdu. Örneğin, güvenlik planını performans yönetiminin bir parçası haline getirdi. Sadece güvenlik kurallarına uyanların ve herhangi bir güvenlik sorununu raporlayanların terfi etmesine olanak verdi. Dolayısıyla, şirkette başarılı olmak isteyenlerin şirketin güvenlik prensiplerini benimsemeleri, her zaman takip etmeleri ve bunun sonucunda ödüllendirilmelerine olanak verdi. Bir diğer deyişle, yeni bir alışkanlık döngüsü oluşturdu.
Alışkanlıkları incelemek, işaret-rutin-ödül döngüsüne yerleştirmek kişinin veya kurumun değişimi için önemli bir adımdır. Hepimiz gerek bireysel gerekse kurumsal kimliklerimizle birçok alışkanlıklara sahibiz. Bu alışkanlıkları değiştirmek ya da yeni alışkanlıklar edinmek alışkanlıklarımızı anlamadan mümkün olmayacaktır. Bir düşünün bugün şirketinizde neyin daha iyi yapılmasını istersiniz? Kalite kontrol mü? Şimdi de şirketinizin kalite kontrol alışkanlıklarını inceleyin. Ne gibi prosedürler uygulanıyor? Nasıl bir emir komuta zinciri var? Bir ürün rafa ulaşana kadar kaç kişi tarafından kontrol ediliyor? Kalite kontrolü sadece teknik departmanların işi olarak bırakmayın, şirketin en önemli politikası haline getirin. Herkesin önceliği kalite olsun. Alcoa'da Paul O'Neill'in tamamladığı dönüşüm sizin çalışanlarınız arasında da görülecek, şirketiniz hızla başarısını ve karlılığını arttıracaktır.