”Amaç, sanatla beslenen sosyal nesiller”

Yıldız Holding'ten Şeker ile sosyal projeler üzerine...

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

"Yıldız Holding ve Ülker markası olarak çocuklar için gerçekleştirdiğimiz her çalışmanın temelinde onların hayatında fark yaratabilmeyi, hayallerini genişletebilmeyi ve sosyalleşmelerine yardımcı olmayı hedefliyoruz. Toplumla olan ilişkimizi sadece üretimle sınırlamıyoruz. Holding, çevre konularındaki sosyal sorumluluk projelerini hayata geçirirken, kaynaklarını toplumun hizmetine sunuyor"

Burhan Doğançay'ın "Mavi Senfoni" adlı eseri, geçtiğimiz kasım ayında yapılan bir müzayede sonucunda, ülkemiz için rekor bir fiyatla 2 milyon 200 bin TL'ye Yıldız Holding koleksiyonuna katıldı. Yıldız Holding'ten yapılan açıklamada, "Mavi Senfoni"ye hak ettiği sanatsal değerin ödenmesi, bir esere sahip olmanın ötesinde sanatsal sorumluluk olarak değerlendirildi. Yıldız Holding, 'Ülker' markası da dahil olmak üzere, çok farklı sektörlere yayılan ürün gruplarını bir araya getiriyor. Holding bünyesindeki bu şirketler, birçok sponsorluk ve sosyal sorumluluk projeleri gerçekleştiriyorlar. Bu projeleri görüşmek üzere Yıldız Holding Kurumsal İletişim Genel Müdürü Zuhal Şeker ile birlikteyiz. 'Ülker', 65. yaşını kutlayan, grubun değişen ve genişleyen ürün portföyünde uzun yıllar şemsiye marka olarak kullanılmaya devam eden bir isim. Bugün de çoğu kişide bu algının sürdüğünü görüyoruz. Bu nedenle ilk sorumuzda Zuhal Şeker'e, "Yıldız Holding ve Ülker" diyoruz...

"Biz, Yıldız Holding çalışanlarıyız ve aslında Ülker, bizim bir markamız, ama algı çok öyle değil. Çünkü marka herkes için 'Ülker'. Benim annem de 'kızım 'Ülker'de çalışıyor' diyor. Ama gerçekte kurumsal olarak Yıldız Holding çalışanlarıyız biz. 'Ülker', Yıldız Holding'in markalarından bir tanesi, fakat ilk çıkış markası olduğu için en çok bilinen, bu yıl da 65. yılını kutladığımız bir marka. İlk ürün 'Ülker petit beurre'. Dolayısıyla 'Ülker', bizim özellikle çikolata ve bisküvide umbrella brand'imiz yani şemsiye markamız. Şimdi yeni yeni markalarla 'Ülker' markası arasındaki ilişkileri kategorize etmek istiyoruz. 'Rondo', Ülker'in bir markası, ama 'Ülker' onun abisi diyelim."

Siz, Yıldız Grubu'nun sosyal sorumluluk projelerini yönetiyorsunuz değil mi?

"Evet, Yıldız Grubu adına iletişim yapıyoruz. Biz, hızlı tüketim mamülleri satan bir grubuz, ama bunun dışında işlerimiz de var. Örneğin, gayrimenkul işleri var, Family Finans'ın ortağıyız. Hızlı tüketim ürünleri arasında da yiyecek, içecek, gıda ve bunun dışında kozmetik kişisel bakım ürünleri diye adlandırdığımız kategoride müşterilerimize hizmet götürmeye çalışıyoruz. Orada da 'Baby Star', 'Komili' markalarıyla tüketicilerimize kişisel bakım ürünleri satıyoruz. 'Rozi' hijyenik ped, 'Baby Star' çocuk bezi markalarımız. Bunlar, o pazarda yeni geliştirdiğimiz son 5 senenin ürünleri. 'Komili' markasıyla da kişisel bakım kategorisinde şampuanlar, duş jelleri üretiyoruz. Biz, hem Yıldız Holding'in hem de markaların üretim stratejilerini yaratıyoruz. Böyle bir yapımız var.

Kaç markaya, kaç çeşide hizmet veriyorsunuz?

"Yıldız Holding bünyesindeki 270 marka ve 3 bin 560 çeşide. Aslında eğer bir 'outsource' şirket olsaydık, Türkiye'nin en büyük iletişim şirketi olurduk."

En çok görünen ve bilinen marka Ülker ve biz, çoğunlukla onun sponsorluklarıyla karşılaşıyoruz. Diğer markaların sponsorluklarından söz edebilir miyiz?

"Tabii. Meselâ 'Cola Turka', 'Yahşi Batı'da kendini sponsor olarak konumladı. Orada Ülker de var, Cola Turka da var aynı gruba ait."

Filmde bu sponsorluk, çok dengeli bir biçimde sunuldu. İzleyici rahatsız olmadı, sevdi...

"Biz grup olarak Türkiye'de yapılmamış işleri yapmayı, denenmemişleri denemeyi çok seviyoruz."

Bir riskti ama, böyle bir reklâm itici de olabilirdi.

"Biz grup olarak hep ölçülebilir ve yönetilebilir riskler alıyoruz. Bu konuda çok deneyimli bir film yapım şirketi ile çalıştık ve Cem Yılmaz'ın da başarıları ortada. Dolayısıyla aldığımız, hakikaten ölçülebilir bir riskti. Yönetmen de çok başarılı biri. Ürün, kendisini 'çılgın Türk' konseptiyle pozisyonladı. Genç bir ürün, genç ve sıra dışı iletişimi sahiplenen bir ürün, Cem Yılmaz'ın başarısı ile bir araya gelince ortaya gerçekten keyifli, iyi tasarlanmış ve iyi yönetilmiş bir iş çıktı. İletişim başarısı çok iyi oldu. Film de güzel bir başarı gösterdi. Çok konuşuldu.

Kuvvetli markalar konuşulmayı çok sever. Konuşuldukça satışa etkisi çok iyi döner. Hemen sonrasında iyi bir satış promosyon kampanyası düzenlendi. 1 kapak getiren herkese 1 bardak verdik ki genelde bu promosyon kampanyaları öyle olmaz, 2 kapağa bir bardak düşer. Bu, biraz daha eli açık bir kampanya. Marka iletişimi anlamında çok başarılı ve sıra dışı bir iş oldu."

Bu biçim başka projeler de gerçekleştirdiniz...

"Evet, meselâ az önce bahsettiğim 'Rozi' örneği var. Orada Çağla Kubat'a bireysel sponsorluk yaptık. Çağla Kubat biliyorsunuz sörf üstünde çok başarılı bir sporcu. 'Rozi' de bizim kadın hijyenik ped pazarında oturtmaya çalıştığımız çok yenilikçi bir marka. Ürün çok kaliteli ama, algı ve bilinirlikle alâkalı biraz daha sıradışı işler yapılması gerekiyordu. Kadınlar için belli dönemlerinde hareket kabiliyetini engelleyen güçlükler yaşanabiliyor. Dolayısıyla sörf kadar kuvvetli bir sporun yanında 'Rozi' markası bize çok iyi bir fırsat yarattı. Geçen sene Çağla Kubat'la çok başarılı bir sezon yaşadık. İyi bir marka birlikteliği oldu. Hem Çağla Hanım için hem bizim için... Birbirini iyi dengeleyen sponsorluk işleri yönetmeyi seviyoruz."

"Ürünlerimizle, çocukların kalplerine; projelerimizle hayatlarına mutluluk yaymak için çalışıyoruz. Çocuklarımızın hayatlarında her zaman tebessümle hatırlayacakları bir 23 Nisan anısı bırakmak için gerçekleştirdiğimiz 'Ücretsiz Film Gösterimi' ve sporu hayatlarına katabilmek için düzenlediğimiz 'Herkes  İçin Futbol' projesi bu çalışmalardan yalnızca ikisi. Onların yarınlarını daha güzel kılacak her yerde olmayı kendimize görev sayıyoruz" cümleleriyle anlatıyorsunuz sosyal sorumluluk projelerinizi ve bunlar, 'Ülker' markasıyla gerçekleştiriliyor...

"Sponsorluklarımızın bir kısmı tamamen markayı konumlama ve pozisyonlamaya yönelik işler, bazıları da daha çok sosyal içerikli projeler oluyor. Sosyal içerikli projelerde 'Ülker' markasıyla çalışıyoruz. Sebebi de şu: 'Ülker', 65 yıllık öyküsü olan çok kuvvetli bir marka. Dolayısıyla bu alan ona çok yakışıyor.

Orada da şöyle bir stratejimiz var; bildiğiniz üzere sporda 'Ülker' 4 büyük kulüpte hem futbolda hem basketbolda var. Yalnızca Beşiktaş'ta formada 'Cola Turka' var. Dolayısıyla biz, spor konusundaki çalışmalarımızı bu kadar marka-takım ilişkisiyle yönetirken altyapı ve çocuk özelinde bir sosyal sorumluluk projesi olarak Türkiye Futbol Federasyonu ile birlikte şöyle bir şey arzu ettik: Çocukların spor yapması çok önemli. Bunu, hem Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) çok arzu ediyor hem biz. Eskiden sokakta oyun oynamak çok kolaydı, ama şimdi büyük şehirlerde spor yapmak, sokak aralarında koşuşturmak maalesef biraz daha zor. Benim çocukluğum sokak arasında geçti, çünkü annem apartmandan aşağıyı görüp kontrol edebiliyordu.

Bir de çocuklar bugün bilgisayarların önünde kalkamıyorlar, dijital oyunlar oynuyorlar saatlerce. Hayatta bir denge lâzım… Biz de yukarıda bu kadar büyük sponsorluklar yaparken bunun altyapısında da bir şey yapalım dedik. Bunun arayışı içinde de federasyonla birlikte bir proje geliştirdik. Bu, UEFA'nın da desteklediği bir proje... Biz federasyona dedik ki siz, 7'den 70'e herkese futbol oynatın, herkese futbolu sevdirin ama biz, özellikle çocuklarla olan alanda sizinle iş yapmak isteriz.

Şimdiye kadar 3 yılı geride bıraktık. 3 yılın sonunda 60 bin çocuğa ulaştık. Bunların bir kısmı futbol okulları, bir kısmı da futbol köyleri. Hedefimiz kısa zamanda bu sayıyı 100 bine ulaştırmak."

Ülker'de çocuklara yönelik bir diğer projeniz 23 Nisanlarda Denizli'den Erzurum'a, İstanbul'dan Şanlıurfa'ya Türkiye çapında gerçekleştirdiğiniz ücretsiz film gösterimleri.

"Yıldız Holding ve Ülker markası olarak çocuklar için gerçekleştirdiğimiz her çalışmanın temelinde onların hayatında fark yaratabilmeyi, hayallerini genişletebilmeyi ve sosyalleşmelerine yardımcı olmayı hedefliyoruz. Ülker'e de çok uydu 23 Nisan projesi. Yeni bir arayış içindeydik ne yapsak, çocuklarla ilgili nasıl bir proje gerçekleştirsek diye. Ben bir proje yaparken şunu çok önemsiyorum: Genelde bir proje İstanbul'da yapılır, Anadolu'ya erişemez, ama biz öyle bir markayız ki Türkiye'nin her yerindeyiz. Dolayısıyla yaptığımız her şeyi sadece İstanbul merkezde değil, Türkiye'ye yayılmış olarak yönetmemiz lâzım. Aynı gün, aynı anda bütün çocuklara gidelim dedik. Sinema buna çok uygun. Çünkü aynı anda Türkiye'nin her yerinde salonlar imkân verdiği ölçüde kutlamalar yapabiliriz.

23 Nisan okullarda kutlanan bir gün. Bu nedenle 23 Nisan'dan önceki hafta sonu gerçekleştiriyoruz. Yeni vizyona girecek bir filmi tüm Türkiye'de çocuklar için bedava gösterime sokuyoruz ve çok da talep oluyor.

2008 yılında 'Macera Adası', 2009 yılında ise 'Ay Prensesi' filmlerini seçtik. 2008 yılında 33 il 123 salonda gösterim yapılırken bu sayı 2009 yılında 49 il ve 133 salona yükseldi. İki sene içerisinde 255 bin çocuğa ulaştık. Etkinliğimize katılan tüm çocuklar için sinema çıkışında sunulacak Ülker Hediye Paketleri hazırladık.

Benim çocukluğumda sinema çok önemliydi. Açık hava sinemaları ne kadar keyifliydi. Çocukken hatırladıkları, hayatına katma değer olarak koyduğu şeyler gelişim aşamasında insanı çok şekillendiriyor. Biz de iyi bir departmanız zaten. 3 yıl oldu."

Bu projeler, sizin gelişinizden sonra hayata geçirildi değil mi?

"Bu saydığım projeler evet öyle. Ben geleli 3 buçuk yıl oldu. Kurumsal İletişim Departmanı şekillendi. Ondan önce tabii Ülker'in projeleri vardı, ama daha kurumsal iletişim bu kadroların istihdamıyla oldu. Daha önce Ülker'in sosyal sorumluluk alanında çok çalışmaları olmuş, Kızılay'la çalışılmış, okullar yaptırılmış, hastanelerin sağlık bölümlerine alet, edavat, cihaz yardımları yapılmış. Kukla Festivali çok önemli, 10 yıl Kukla Festivali gerçekleştirilmiş, Mozart Günleri yapılmış. Ama biz daha çok çocuğa kaydırdık çalışmalarımızı."

Daha yapmak istedikleriniz?

"Daha çok çocuk ve kadın projesi yapmak isterim."

Siz, çocukları çok seviyorsunuz…

"Evet. Ben, 37 yaşında hamile kaldım, 38'de doğurdum. Hayata bir  daha gelecek olsaydım herhalde 3-4 çocuk yapardım. Çocuk gerçekten çok güzel bir şey, insanın hayatta var olmasını çok kuvvetlendiriyor. Anne olmak hayata daha farklı bakmanızı sağlıyor. Gerçekten öyle ya da en azından bende öyle oldu. Olduktan sonra hep çocuklar için daha iyi ne yapabilirim diye hayata bakıyorum şimdi."

Şair Edip Cansever diyor ki; 'Gökyüzü gibi bir şey bu çocukluk hiçbir yere gitmiyor.'

"Hep içimizde. Gözünüzü kapatıp mutluluğu hayal ettiğiniz zaman hemen o çocukluğa öykünüyorsunuz. Büyüdükçe sorumluluk artıyor, büyüdükçe gerçekle yüzleşme anları artıyor. Hayal bile kurmanız yavanlaşıyor."

Çocukluğunuzu özlüyor musunuz?

"Bazen. Oğluma bakıyorum hayatı hep test ederek algılıyor. Bir solucana bakıyor solucanın her yere eğilebilmesi ilgisini çekiyor 'o ne kadar esneyebiliyor, biz öyle değiliz, neden?' diye soruyor, kemik yapısını keşfediyor. Öyle çok soru soruyor ki… Bizim önyargılarla, şablonlarla algılamamız onda yok. O, uçsuz bucaksız hayaller kurabiliyor. Dolayısıyla aslında bu yaşta çocuk sahibi olmanın çok öğretici bir tarafı da var. Ben onunla vakit geçirdiğim zaman, beynin kapasitesini, hayal kurma gücünün yüksekliğini ve hayata ne kadar daha geniş bakabileceğimizi görüyorum, evin içinde çok çocuk olması ne kadar önemli…"

"Türk sporunun geleceği çocuklara yönelik projeleri destekliyoruz"

"Herkes İçin Futbol" projesinin ayrıntılarını öğrenebilir miyiz?

"Lokomotif markamız 'Ülker' ile sadece üst düzey futbola değil, Türk sporunun geleceği olan çocuklara yönelik projelere destek verdik, veriyoruz... Bu projelerimizin başında da çocuklara spor yapma alışkanlığının kazandırılmasına yönelik futbol odaklı faaliyetleri içine alan, Türkiye Futbol Federasyonu ile işbirliği içerisinde yürüttüğümüz 'Herkes için Futbol' projeleri geliyor.

'Herkes İçin Futbol' projesi çerçevesinde gerçekleştirdiğimiz etkinlikler içerisinde en çok önem verdiklerimizden birisi 'Engel Tanımayanlar Şenliği'. Zihinsel, görme, işitme ve bedensel engelli 8 bini aşkın çocuğumuza ulaştığımız turnuvayı Türkiye Futbol Federasyonu ile birlikte organize ettik. 14 ilde 7-18 yaş arasındaki engelli çocuklarımız ve gençlerimiz iki ay boyunca tüm engelleri bir kenara bırakarak spor yapmanın tadını çıkardı. Yine geçtiğimiz yıl TFF tarafından düzenlenen Hasan Doğan Ampute Futbol Turnuvası'na da katkı sağlayarak, sporda engel olmadığını gösterdik.

'Herkes İçin Futbol' projesinin en önemli ayaklarından birisi 'Herkes İçin Futbol' (HİF) Merkezleri. Buraları, Türkiye Futbol Federasyonu Futbolu Geliştirme Merkezi ile ortaklaşa hayata geçiriyoruz. HİF merkezleri için hedefimiz, dileyen her çocuğun hiçbir ücret ödemeden yararlanacağı, özgürce spor yapacağı bu alanları Türkiye'nin dört bir yanına yaymak. Beylerbeyi Merkezi'ni açtıktan kısa bir süre sonra Adana'ya, daha sonra da Trabzon'a ve Diyarbakır'a uzandık. 2009 yılında da Muş ve Sinop HİF Merkezlerini faaliyete soktuk. 6-12 yaş arasındaki tüm çocuklara açık olan bu merkezlerde dörder haftalık dönemlerde çocuklara sadece futbol oyun kuralları değil, çevre bilinci, fair-play ve dengeli beslenme eğitimleri de veriliyor.

İlkini 2007 yılında Ankara'da gerçekleştirdiğimiz 'Ülker Mini Minikler Futbol Şenliği'ni bu yıl İstanbul'da düzenledik ve 4 bine yakın minik futbolcu katıldı. Benzer bir etkinliği, Basketbol Fedarasyonu ile birlikte 'Ülker Mini Minikler Basketbol Şenliği' adıyla gerçekleştiriyoruz."

Yine bu proje kapsamında yaz aylarında Futbol Köyleri oluşturuyorsunuz değil mi?

"Türkiye'nin dört bir yanından gelen yüzlerce çocuk, Futbol Köyleri'nde geçirdikleri on günlük kamp boyunca futbolu öğrenmenin yanı sıra, hem yeni dostluklar kuruyor hem de kişisel gelişimlerine katkı sağlayacak yeni bilgilerle donanıyor. Tüm futbol köylerinde çocuklar, antrenmanları dışında uzman psikologlar liderliğinde takım ruhu, arkadaşlarıyla kaynaşma ve iyi geçinme, dayanışma gibi konuları içeren psikodrama eğitimi alıyor, TEMA yetkililerinin verdiği çevre bilinci derslerine katılıyorlar. Ayrıca TFF tarafından, Atatürk ve liderlik, fair-play, hijyen kuralları, futbol oyun kuralları, dengeli beslenme ile ilkyardım gibi konularda da eğitim veriliyor.

Bu sene eğitimlere müzik de koyalım diyoruz. Belki bir resim yarışması da düzenleyeceğiz. Biraz daha kültür enformasyonu sağlayan merkezler haline gelsinler istiyoruz."

TEMA Vakfı AB standartlarında köyler

Çevre konularında da sosyal sorumluluk projeleriniz olduğunu biliyoruz. TEMA Vakfı ile çalışmalarınız var...

"Evet, TEMA'nın kurucu üyeleri arasındayız. Sabri Ülker, Hayrettin Karaca ile birlikte 13 kurucudan biri. Yıldız Holding toplumla olan ilişkisini sadece üretimle sınırlamıyor. Holding, çevre konularındaki sosyal sorumluluk projelerini hayata geçirirken, kaynaklarını toplumun hizmetine sunuyor. Bunun bir örneği, TEMA Vakfı'yla birlikte yürütülen "El Koyun" projeleri. Bu proje kapsamında Edirne'nin Azatlı ile Kırklareli'nin Kuzuçardağı ve Karacaoğlan Köşleri'nen kalkınmasına destek olduk. Yale Üniversitesi'nden bir grup öğrencinin de incelediği bu projeler, köylerin AB standartlarına ulaşmasını hedef aldı. Holding, başta 'El Koyun' (projesi olmak üzere, erozyonla mücadele konusunda yaptığı çalışmalarla TEMA Vakfı tarafından ödülendirildi.

Holding çatısı altında çalışan 29 bin 500 çalışamızın da çevreye kişisel katkısını maksimumda tutmak için çeşitli çalışmalar yapılıyor. Şirketlerimizde atık kâğıt, plastik ve piller ayrı ayrı toplanarak yeniden değerlendirmeye uygun olanlar değerlendiriliyor.  Gönderilen tüm maillerde, gerekmediği sürece kağıt çıkışı alınmaması konusunda hem çalışanlarımız hem de holding dışından yazışma yaptığımız diğer iş ortaklarımız uyarılıyor."