Âdeta bir seferberlik yaşanıyor

Faruk Şüyün'ün bu haftaki konuğu; Güler Sabancı

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 


Faruk Şüyün

Hacı Ömer Sabancı'nın sağlığında bir yaşam felsefesi olarak kabul ettiği "Bu Topraklardan Kazandıklarımızı Bu Toprakların İnsanları ile Paylaşmak..." ilkesini benimseyen Sabancı kardeşler, bu düşünceden yollarına devam ederek hayır işlerini düzenli bir şekilde yürütebilmek amacıyla 1974 yılında Hacı Ömer Sabancı Vakfı'nı (Sabancı Vakfı) kurdular. Bu girişimlerinde de en büyük desteği, tüm mal varlığını Vakfa bağışlayan anneleri Sadıka Sabancı'dan aldılar. Sabancı Topluluğu'nun sanayi ve ekonomi alanında eriştiği gücünü, sosyal ve kültürel alanlarda da Sabancı Vakfı aracılığıyla geniş ölçüde yayması sonucu bugün Sabancı Vakfı, Türkiye'de bir aile tarafından kurulan en büyük vakıf olma niteliğini kazandı.

Kuruluşundan bu yana geçen sürede Türkiye geneline dağılmış 78 yerleşim merkezinde okullar, öğrenci yurtları, öğretmen evleri, sağlık kurumları, spor tesisleri, kültür merkezleri ve sosyal tesisler yaptırarak 120'den fazla kalıcı eser meydana getirip toplumun hizmetine sunan Sabancı Vakfı, 36 binin üzerinde de burs sağladı. Ayrıca her yıl devam etmekte olan "ödül programları" çerçevesinde eğitim, sanat ve spor alanlarındaki başarıların teşvik edilmesi amacıyla 900'ü aşkın ödül verdi.
Sabancı Vakfı "kadınlar, gençler ve engellilere eşit fırsatların yaratılmasını ve topluma aktif katılımlarını destekleyen ortamların geliştirilmesine katkıda bulunmak" amacıyla hibe programları, ortaklıklar, seminer ve benzeri faaliyetlere de destek veriyor. Bunların yanısıra sosyal, kültürel ve sanatsal etkinliklerin ülkemizde yaygınlaşmasını sağlamak ve geleneksel değerlere sahip çıkmak amacıyla çeşitli festivallere ve yarışmalara destek oluyor. Türkiye Halk Dansları Yarışması, Mehtap Ar Çocuk Tiyatrosu, Uluslararası Ankara Müzik Festivali, Metropolis Kazıları ve geçtiğimiz hafta içinde başlayan, açılışında bulunduğum Devlet Tiyatroları Sabancı Uluslararası Adana Tiyatro Festivali de bunların arasında yer alıyor...

Kültür ve Turizm Bakanlığı, Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü ve Sabancı Vakfı işbirliğiyle düzenlenen "14. Devlet Tiyatroları Sabancı Uluslararası Adana Tiyatro Festivali," 27 Mart Dünya Tiyatro Günü'nde, İtalyan grup Studio Festi'nin Seyhan Nehri ve Taş Köprü üzerinde sergilediği görkemli performans ile kapılarını açtı.
Festivalin açılış töreni Adana HiltonSA otelinde, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Adana Valisi Hüseyin Avni Coş, Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, Sabancı Vakfı Başkan Yardımcısı Hüsnü Paçacıoğlu, Sabancı Vakfı Genel Müdürü Zerrin Koyunsağan ve Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Lemi Bilgin'in yanısıra davetlilerin katılımıyla gerçekleştirildi. Tiyatro sanatçısı ZaferAlgöz'ün sunduğu gecede Dünya Tiyatro Günü Bildirisi'ni Kenan Işık okudu. Festival kapsamında, tiyatro sanatının gelişmesine önemli katkılarda bulunmuş ustalara verilen "Sakıp Sabancı Yaşam Boyu Başarı Ödülü"nün bu yılki sahibi, Türk tiyatrosunun usta isimlerinden Haldun Dormen oldu.

Biletler 3 saatte tükendi

Binlerce Adanalı'nın izlediği "Büyülü Düşlerin Dünyası" isimli açılış gösterisinde Seyhan Nehri üzerindeki 300 metrelik çelik halat üzerinde sergilenen danslar ve şovları, HiltonSA Oteli'nde, nehre bakan odamdan seyrettim. Aynı gün, etkinlik öncesinde Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı ile bir sohbet toplantısında bir araya geldik.

Güler Sabancı, Dünya Tiyatro Günü'nün "anlayış, dostluk, birlik ve beraberlik perdesi"ni açma günü olduğunu da vurgulayarak "14 yıl önce bu festivali hayata geçirdiğimizde amacımız, Adana'mızı bir kültür, sanat merkezine dönüştürmek, Adana halkını kültür sanatla buluşturmaktı. Adanalılar, ilgileri ve desteğiyle festivali bugünlere getirdi. Her yıl şehrimizde âdeta bir ‘tiyatro seferberliği' yaşanıyor," dedi.

Festival biletlerinin üç saat gibi kısa bir sürede tükendiğini söyleyerek festivale gösterdikleri ilgi için Adanalılar'a teşekkür eden Güler Sabancı şöyle devam etti:
"Yıllardır Adana'ya gelip gidiyor, festivalin açılışını yapıyordum, ama belli bir yerde, kısıtlı seyircide kalıyorduk. Çünkü, salonların kapasiteleriyle sınırlıydık. Oysa bu bir tiyatro etkinliği, bir şenlik; adı üzerinde zaten bir festival. Bunun biraz daha hissedilmesini arzu ediyordum. Bunun da tek yolu dediğim gibi salon kapasiteleriyle sınırlı kalmamak, daha geniş kitlelere ulaşabilmekti.

Tiyatro festivalinin sokağa çıkması fikri benimdi, ama bunun geldiği ve geliştirildiği noktayı şimdi hepiniz görüyorsunuz: Taş Köprü'nün üzerinde sergilenenlerin Hilton'un yüzüne büyük bir ekran konularak yansıtılması, karşı kıyıdaki parkın seyircilerle dolması... Açıkcası ben biraz daha geniş kitleler yaşasın, duysun; hissetsin şehirde yaşayanlar derken böyle bir organizasyonu hayal etmemiştim, düşünmemiştim dahi, ama bir arzuyu, bir isteği dile getirmiştim. Bu tip bazı konularda fikir önemlidir, ama esas uygulayan ekibin inancı çok önemli... Lemi Bey (Bilgin ) ile Hüsnü Bey'in (Paçacıoğlu) gayretleriyle 5 sene önce tiyatro sokağa çıktı Adana'da, Taş Köprü'nün üstünde. Uygulayan ekibin konuya inanması, daha iyi geliştirmesiyle bu boyuta geldi. Güzel bir boyuta geldi. Daha çok kişiye ulaşabilmek için açılış ve kapanış performansları ile festivalimiz herkese açık, gerçek bir şenliğe dönüştü.

Festivalimiz o kadar başarılı oldu ki, diğer festivallere de örnek oldu. İstanbul'un, Adana'nın sokaklara taşan festivalini örnek alarak tiyatro festivalini sokağa taşıması bizim için büyük mutluluk. Başka festivallere örnek olmamız, takdir edildiğimizi gösteriyor. Festivalimizde her yıl örnek olacak yeni projelere imza atmaya, festivalimizi her yıl daha iyiye götürmek için çalışmaya devam edeceğiz."

Güler Sabancı Festival'in bu yıl ilk kez genç tiyatroculara kapılarını açtığını belirterek şöyle devam etti:

"Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Lemi Lemi Bey'e çok teşekkür ediyorum. Özellikle gençlerle ilgili yeni eklemelerle festival, bu sene daha da kapsamlı bir boyut kazanıyor. Biliyorsunuz vakfımız için de temel konularımızdan biri gençler. Dolayısıyla festivalde bunun vurgulanıyor olması da beni ayrıca memnun ediyor."

Programın içeriğinin de gitgide zenginleşmesine dikkat çeken Güler Sabancı, şöyle devam etti:

"Çok kıymetli sanatçılarımız ve çok kıymetli oyunlar var. Bu, birbirini besleyen bir şey. Bir festival başarılıysa oraya daha kıymetli sanatçılar geliyor, gelmek istiyor. Oraya daha kıymetli sanatçılar geldikçe, o festival daha başarılı oluyor. Ama nedir başarının ölçütü? Başarının ölçütü yapılan işe, ona dokunanların değer vermesidir. Bu anlamda da söylediğim gibi hakikaten Adanalılara çok şey borçluyuz. Onlar bu festivale sahip çıktılar."

Festival için Sabancı Vakfı ile Devlet Tiyatroları işbirliğini İngiltere öncülüğünde yaygınlaşan Public-Private Partnerships (PPP) modeli olarak nitelendiren Güler Sabancı, başta Avrupa Birliği ülkeleri olmak üzere, gelişmiş bütün ülkelerde en önemli proje finansman yöntemi olarak uygulanan PPP için şunları söyledi:
"Public-Private Partnership şimdilerde artık bütün sosyal bilimcilerin, bu konularla uğraşanların kabul ettiği bir şey ki sosyal içerikli, sosyal değişimle, sosyal gelişmeyle ilgili konularda bu tip ortaklıklar başarılı oluyor. Ben, New York'ta Clinton Vakfı'nın vakfımızla gene yaptığı bir çalışmadan dolayı ödül aldım biliyorsunuz (Clinton Küresel Vatandaşlık Ödülü / Clinton Global Citizen Award). Public-Private Partnership'e çok güzel örnek diye gösterildi Sabancı Vakfı'nın kadınların ve kız çocuklarının insan haklarının iyileştirilmesi için Birleşmiş Milletler kurumları ve İçişleri Bakanlığımız ile birlikte yaptığı çalışma.

Öte yandan zannediyorum ki Devlet Tiyatroları ve Sabancı Vakfı diye de görmemek lâzım bu ortaklığı. Bir ortağı daha var: Adanalılar. Adana ve Adana'daki yerel yönetimler. Yani bu da ortaklığın bir parçası. Biz biraz önce sayın valiyi ziyaret ettik. Ancak böyle birlikte çalışmayla başarılı bir proje ortaya çıkabiliyor. Dünyada da başarılı festivaller, başarılı işlerde böyle ortaklıklar var. Dolayısıyla hakikaten bu da önemli. Bu, bir kültür meselesi. Birbirine saygı gösterme, birbirinin ihtisasına önem verme, ama sonunda ortak karar alma. Bu önemli bir yetkinlik, gelişmişliğin de önemli bir göstergesi bence."

Adana hep gönlümüzde

Sohbetimiz sırasında yöneltilen bir soru üzerine Sabancı Holding olarak Adana ile bağlarının her zaman kuvvetli olduğunu kaydeden Güler Sabancı, "Biz Adana'da başarılı işler yapıyoruz ve yapmaya da devam ediyoruz. İş hayatında değişen şartlara ve stratejilere göre değişen kararlar alırsınız, onun gereği, neyse işin gereği yapılır... Ama öte yandan sosyal sorumluluk alanında bunu Adanalılar da biliyorlar zaten, hiçbir zaman bir değişiklik olmamıştır Adana'ya bakışaçımızda, Adana'nın bizim gönlümüzdeki yerinde" dedi.

Güler Sabancı ile sohbet, Sabancı Grubu'nun Taksim Atatürk Kültür Merkezi'nin (AKM) özgün yapısına sadık kalınarak restore edilmesi projesine sponsorluğuna geldi. Hatırlanacağı üzere geçtiğimiz aylarda yapılan bir protokol sonucu, Sabancı Grubu'ndan AKM için 30 milyon liralık bir sponsorluk sağlanmıştı. Güler Sabancı, konuyu şöyle değerlendirdi:

"Kültür ve Turizm Bakanı'mız Sayın Ertuğrul Günay ile senede bir-iki toplantı yaparız ki bunlar, gündemi olmayan yani genel, gerçekleştirdiğimiz konuları değerlendirdiğimiz, başka ne yapabiliriz diye konuştuğumuz toplantılardır. Yine böyle bir ziyaretimizdeydi Ankara'ya Sayın Bakan yapılmasını arzu ettiği konulardan bahsederken AKM'nin restorasyonundan da söz etti... Böyle bir projenin gerçekleşmesi için bakanlığın ciddi bir bütçesi bulunduğunu, ama yeterli olmadığını, bir destek olsa bu işi hemen yapabileceğini söyledi. Ben de ‘bu önemli bir proje, Atatürk Kültür Merkezi'nin hakikaten hepimizin gönlünde önemli bir yeri var, yeri, temsil ettiği değerleriyle, bir de son dönemdeki talihsizlikle. Bu projeyle Sabancı Topluluğu olarak ilgilenebiliriz' dedim. Konuyu yönetim kurulumuza götürdüm. Çok sıcak karşılandı. Başta Erol Sabancı Bey olmak üzere yönetim kurulu çok destekledi. Biz de hemen döndük, Sayın Bakan'ımıza söyledik. Ardından bir protokol imzaladık. Ve hızlı bir şekilde, yakınlarda ihaleye çıktık, şu anda teklifler toplanıyor. Çünkü bazen hız önemli. Bir an önce yapmak, tabii iyi yapmak da önemli. Dolayısıyla inşallah en kısa zamanda tamamlanıp yeniden sanatseverlerle buluşacak AKM. Biz de bekliyoruz. 2014'ün Nisan ayında Sakıp Bey'i onuncu yılında orada anmak istiyoruz."

Lemi Bilgin: Festivalde bu yıl iki yenilik var

Güler Sabancı ile birlikte sohbet toplantısına katılan Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Lemi Bilgin de 1998'den bu yana festivale katkıda bulunan Sabancı ailesine ve Sabancı Vakfı'na teşekkür ederek "14'üncüsünü gerçekleştirdiğimiz Devlet Tiyatroları Sabancı Uluslararası Adana Tiyatro Festivali, hoşgörü, dostluk, barış ve farklılıkların aynı sahnede ifade edilmesine bir kez daha ev sahipliği yapıyor. İlk yılın heyecanı, sevinci ve coşkusuyla yerli yabancı en seçkin tiyatro topluluklarını seyircimizle buluşturacağız. Bizimle bu heyecanı paylaşan Adana halkına teşekkür ediyoruz." dedi.

İlk festivali Sakıp Sabancı ile beraber yaptıklarını, son 4 yıldır Güler Hanım'ın vizyonuyla festivalin renklenip büyüdüğünü kaydeden Lemi Bilgin, "İki yenilik yaptık bu sene festivalimizde. Birincisi genç tiyatroculara bir kapı açtık Fuaye Sahnesi'nde. Özellikle tiyatroya gönül veren, hevesli, bütün bu mücadelelere yeni başlayan gençlere bir platform yarattık. Onlar da festivalimize katılacaklar. Bir hafta boyunca her gün Fuaye Sahnesi'nde olacaklar. İkincisi atölye çalışmalarını ekledik. Bu da genç sanatçılarımıza belki bir başka perspektif, bir başka vizyon sağlayacak." dedi.

Festival programı dopdolu

Festival, bir ay boyunca Türkiye'den 17, yurt dışından 5 tiyatro topluluğunun sergileyeceği 22 oyun ile sanatseverleri tiyatronun büyülü dünyasına çekecek. Festival kapsamında bugünden itibaren Dostlar Tiyatrosu'nun "Ben Bertolt Brecht", Duru Tiyatro'nun "Sondan Sonra", Aysa Prodüksiyon Tiyatrosu'nun "Düğün", Shaman Dans Tiyatrosu'nun "İstanbul", İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları'nın "Şark Dişçisi", Ankara Devlet Tiyatrosu'nun "Elma Hırsızları", "Soğuk Bir Berlin Gecesi" ve "Sırça Kümes", İstanbul Devlet Tiyatrosu'nun "Sidikli Kasabası" ve "Kırmızı" oyunları sahnelenecek. Festivale Belçika'dan katılan Chaliwate Tiyatrosu "Josephina", İspanya'dan Kulunka Tiyatrosu "Andre ve Dorine" ve Çin Çocuk Operası "Küçük Kırmızı Çiçekler" oyunlarını sergileyecek. Oyunlara Adana Hacı Ömer Sabancı Kültür Merkezi ev sahipliği yapacak.

Genç bakış

Devlet Tiyatroları - Sabancı Uluslararası Adana Tiyatro Festivali, bu yıl ilk kez genç tiyatroculara kapılarını açtı. Bursa Devlet Tiyatrosu "Tek Kişilik Yaşam", Altıdan Sonra Tiyatro "444", 0.2 Tiyatro Topluluğu "Limonata",  Ankara Devlet Tiyatrosu "Kontrabas" ve "Sinek Kadar Kocam Olsun Başımda Bulunsun", "Ve Diğer Şeyler" Tiyatro Topluluğu "Yüzyılın Aşkı" adlı oyunları tiyatro severlerle buluşturacak. Genç tiyatrocuların oyunları, alternatif tiyatro örneklerinin sunulduğu Adana Devlet Tiyatrosu'nun sahnesi "Fuaye Sahne"de oynanacak. 2005 yılından bu yana ikinci ayağı İstanbul'da gerçekleştirilen organizasyonda, 6 tiyatro oyununun Sabancı Üniversitesi Gösteri Merkezi'nde sergilenmesiyle, İstanbullu sanatseverler de tiyatro coşkusuna ortak olacak.

Sokak gösterilerinin ev sahibi: Taşköprü

Şehrin simgesi olan 2 bin yıllık tarihi Taşköprü, sokak gösterilerine ev sahipliği yapacak. 7 – 15 Nisan 2012 tarihleri arasında Taşköprü üzerinde, Hacivat – Karagöz, pandomim, dans, müzik, halk dansları, kukla ve ateş gösterileri düzenlenecek. Canlı heykeller ve hat sanatı sergileri ise Taşköprü'ye renk katacak.
14'üncü Devlet Tiyatroları - Sabancı Uluslararası Adana Tiyatro Festivali'nin kapanışı, 29 Nisan 2012'da bir sokak gösterisi ile yapılacak. Geçtiğimiz yıl "Malaya" adlı gösteriyle sıra dışı bir performans sunan Hollandalı Close Act Grubu, Atatürk Parkı'ndan başlayarak Tren Garı'na kadar olan güzergâhta "Pi Leau" adlı sokak gösterisini sunacak.