'General Kış' bir günde yere serdi
ahmetcoskunaydin@hotmail. com
YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Ülkemiz sadece İstanbul'dan ibaret değil. Buna karşılık artık 20 milyon diyebileceğimiz nüfusu ile İstanbul nerdeyse her dört vatandaşımızdan birinin yaşadığı bir yer.
Bu dev kent günlük sorunlarıyla zaten boğuşurken, arada sırada beklenmeyen konuklarla da karşılaşıyor. Kar işte bunlardan biri. Rusya gibi kimi ülkelerde kar yaşamın adeta ayrılmaz bir parçası. Öyle ki oralarda Noel Baba'nın adı Buz dede (Ded maroz). Kar daha ileri haliyle buz ve dondurucu soğuklar Rusların en büyük askeri gücüdür. Her dış saldırıda Ruslar askeri güçlerini kullanır, başaramayınca, Sibirya taraflarına çekilerek, düşmanla savaşı en büyük generalleri olan 'General Kışa' bırakırlar. Artık düşmanla baş etmek, onunla çarpışmak General Kış'ın görevidir.
Hitleri de o mağlup etmiştir, Napolyonu da... Çünkü her ikisi de bu büyük ve sonsuz güçlü generali ya hesaba katmamıştır, ya da küçümsemiştir. Bu hata onlara ve milyonlardan oluşan ordularının yok olmasına yol açmıştır.
Biraz daha doğuya, sizleri Sibirya'nın en uçlarında olan Yakutistan'a (Yakutiya-Saha Otonom Cumhuriyeti) götüreyim.
Buralarda okullar sıcaklık eksi 44'ün altına düştüğünde tatil olur, eğer sıcaklık eksi 66 ve daha aşağı düşerse dışarıda çalışan işçiler işlerini resmen bırakır ve tatil yaparlar.
Hep düşünmüşümdür, böyle bir soğuk İstanbul'da yaşansa ne olur diye?.
İçinde bulunduğumuz günlerde bir günde aniden başlayan kar İstanbul'u ne hale getirdi?. Bize gelen General Kış değil de belki esintisiydi. Bu kar yağışının sürekli olduğunu, ısının eksi 30'lara düştüğünü adeta bir korkulu rüya olarak görüyoruz. Kışın (kar) bize bir günde yaşattıklarını, günlere yaymaktan bile korkuyoruz. Başkaları için en büyük askeri güç halinde olan General Kış, bizim için adeta teslim anlaşmasını imzalatmaya gelen bir işgalci konumunda. Tanrı bizi işgalcilerden korusun (!)
İstanbul'un 1954 kışında yaşadıkları halen dilden dile dolaşan efsane olma özelliğini korumuyor mu? Buzdan buza atlayarak Beşiktaş'tan, Üsküdar'a geçenler, bu arada ayağı kayıp, Boğaz'ın buzlu sularında kaybolanlar... Bunları dinleyerek büyüdük...
Böyle yeni ve soğuk bir deneye ise artık hiç kimse hazır değil, ne İstanbul halkı, ne İstanbul'un alt yapısı ne de yöneticilerimiz...
Bu konularda ilginizi çekebilir