ızmir Öykü günleri'nde...
ODAK / Faruk Şüyün [email protected] Yeniden İzmir. Bu kez geliş nedenim yedincisi yapılan Öykü Günleri. Etkinlik kapsamında dün, kitap dergileri ve öykü kitapları konulu bir panelde konuştum. Konak Belediyesi, Edebiyatçılar Derneği ve Ege Kültür Vakfı tarafından ortaklaşa düzenlenen 7. İzmir Öykü Günleri, bu yıl 53 öykücünün katılımıyla gerçekleşiyor. Etkinliğin ana başlığı "Öyküden Sinemaya", onur konuğu ise Füruzan. Öykü günleri, Dünya Öykü Günü olan 14 Şubat'ta başladı, yarın sona erecek. Bu senenin bildirisini Selim İleri kaleme aldı. Diyor ki: "Gençliğimde, benden gitgide uzaklaşan o zaman diliminde bir öykü okumuştum... 'Bu Salı'. Gençliğinin en coşkun yıllarını savaşta tüketmiş bir genç adam yazmıştı bu öyküyü: 'Haftada bir Salı var. Yılda elli Ve savaşta bir yığın.' Wolfang Borchert 1947'de sadece yirmi altı yaşındayken öldü. Olağanüstü öyküler yazmış ve öykülerini savaştan korumaya çalışmıştı. 'Ulla akşamleyin oturmuş, defterine büyük harflerle aşağıdaki cümleyi yazıyordu: SAVAŞTA HERKESİN BABASI ASKERDİR. SAVAŞTA HERKESİN BABASI ASKERDİR. On defa yazdı bu cümleyi. Büyük harflerle. Ve savaşı, şöyle. Şeker yazar gibi.' 'Bu Salı'yı dilimize gizli usta Kamuran Şipal çevirmişti. Türkçe yazılmış kadar güzel bir çeviri. Besbelli, yeryüzünün her yerinde has öykücüler birbirine kardeş. Yeryüzünün en büyük illeti, savaş, hiçbir zaman, onların kardeşliğini sona erdiremiyor. Savaşta, zindanda insanın onuruna inancını hiç kaybetmeyen Borchert yeryüzünün en büyük illetine bugün, şimdi, şu dakika, şu saniye yine baş kaldırıyor. (Ö)" Öykü Günleri'nin serüveni, 1977 yılında Ankara Öykü Günleri olarak Özcan Karabulut'un kuruculuğunda başlatıldı ve bugün, ülkemizin sayılı edebiyat etkinliklerinden biri durumuna geldi. Edebiyatçılar Derneği Genel Başkanı Gökhan Cengizhan "Gerek İzmir Öykü Günleri'nde, gerek Ankara Öykü Günleri'nde, bir yazar örgütüyle, etkinliğin düzenlendiği kentlerin yerel örgütlenmelerinin buluşması yaşamsal önemdedir ve bu etkinliklerin, daha uzun yıllar başarıyla sürdürülmesinin güvencesidir." diyor. Sivil toplum kuruluşlarının önemine bu köşede sık sık değinmeye çalışıyorum. Cengizhan da bunu vurguluyor; bu işbirlikleri hem verimli oluyor, hem de yapılanların sürdürülebilir ve kalıcı olmasını sağlıyor. Kültür Bakanlığı'nın oluşturulmasında sivil toplum kuruluşları ile işbirliği yaptığı konuk ülkesi olduğumuz 2008 Frankfurt Kitap Fuarı katılımı da umut ediyorum başarılı geçecek. Böylelikle kültür-sanat etkinlikleri gibi uzmanlık isteyen alanlardaki uygulamalar, lojistik destek verilerek tamamen sivil toplum kuruluşlarına bırakılacak. Tıpkı Konak Belediyesi'nin İzmir Öykü Günleri'nde yaptığı gibi. Yazımın sonunda, okuyucusu olmaktan mutlu, tanımaktan onur duyduğum usta yazar Füruzan için eleştirmen Semih Gümüş'ün şu cümlelerine yer vermek istiyorum? "Füruzan gerçekten de, Sait Faik, Sabahattin Ali ve Orhan Kemal'den sonra dönemini en çok etkileyen ve en çok üstünde durulan öykü yazarı olmuştur. Elbette öteki büyük öykücülerimizi unutmadan belirtiyorum bunu, ama sözünü ettiğim kendi dışında yarattığı etkilerse, Füruzan ayrıksı bir yerde durmuştur. Yazarın çevresinde ve okurlarında yarattığı coşku kişiliğinden değil, yazdıklarından gelir. Füruzan'ın öyküleri kararlı bir su gibi dinginlik içindeyken derin yapısındaki dalganın titreşimlerinden gelen kesintisiz bir coşku yaratır ve bu kıpırtı okura doğrudan geçer." Son söz, yazdıkları ve duruşuyla edebiyatımızda apayrı bir yeri olan Füruzan'ın "Parasız Yatılı" öyküsünün, unutulmayacak cümlesi: "Leyli meccaniler (parasız yatılılar) asla geç kalmazlar kiÖ"