‘Yeni yüzyıl, yapay zekâ ve teknolojinin yanı sıra, bakterilerin yüzyılı olacak’
Uzun yıllar boyunca laboratuvarlarda insan mikrobiyotası ve yeni nesil probiyotikler üzerine çalışmalar yapan bilim insanı Ali Rıza Akın’ın kaleme aldığı “Bakterin kadar yaşa” kitabına göre, bakteriler duygularımızı, hatta düşüncelerimizi dahi etkiliyor.
Zühre KURT
İnsan vücudu, içinde koskoca bir evreni barındırıyor. Günümüzde bilinen adıyla bağırsağın, ikinci beynimizin mucizevi emektarları “Görünmez Ordu” bakteriler… Kronik Kitap’tan yayımlanan, Bakterin Kadar Yaşa kitabının yazarı, bilim insanı Ali Rıza Akın, bu görünmez dünyayı bizlere görünür kılıyor. ABD’de mikrobiyata üzerine araştırmalarıyla tanınan Türk biyolog Ali R. Akın, kanserin mikrobiyatayla doğrudan bir ilişkisi olduğunu iddia ediyor. Akın ile buluştuk ve bakterilerin gizli dünyasını, yaşantımıza etkilerini ve beslenme üzerine doğru bildiğimiz yanlışları konuştuk.
Bakterin Kadar Yaşa kitabını yazma fikri nasıl doğdu?
Hayatı labaratuvarda geçen bir bilim insanı olarak; vücudumuzda yaşayan trilyonlarca bakterinin aslında bizleri koruyan Tanrı'nın görünmez orduları olduğunu; doğumumuzdan tutun, hayatımızın bütün evrelerinde bizleri hastalıklara karşı koruduğunu, kansere karşı savaştığını, ruhsal halimizi derinden etkilediğini, eşimizi dahi seçmede etkisi olduğunu kimsenin bilmediğini farkına vardığım anda kitap yazma fikri doğdu… Çeyrek yüzyılı aşkın bir süredir mikrobiyota bilimi üzerinde aktif olarak çalışıyorum ve kitapta yazmış olduğum bilgilerin çoğu direkt işin mutfağından geliyor. Bu süper kompleks bilgileri ana başlıklar altında toparlamak ve eğlenceli bir şekilde anlatma üzerinde çalışmak gerçekten zordu. Bu konuda bana destek olan Mert İnan Bey'e müteşekkirim.
İnsanların vücudu tüm bakteriler için bir konaklama mekanı mı?
İnsan vücudunun her noktasında trilyonlarca bakteri yaşıyor ve bu bakteriler insan hücreleriyle tam bir uyum içinde çalışıyor. Ne insan vücudu bir konak, ne de bakteriler işgalci. Bizler yani bakteriler ve insan hücreleri bir bütünüz. Biri olmadan, öteki olamıyor; aynı bir elmanın iki yarısı gibiyiz.
Depresyonun sebebi bakteriler mi?
Depresyonun sebebi bakterisizlik aslında. Bakteriniz varsa mutlu, bakteriniz yoksa mutsuz ve depresif oluyorsunuz. Antibiyotik kullanımından sonra insanların stres içinde olmasının nedeni de budur. Mutluluk hormonu elbette insan hücreleri tarafından salgılanıyor; fakat bakteriler olmadan insan hücresi mutluluk hormonu olan serotonini üretemiyor. O yüzden antibiyotik tedavilerinde insanlar depresif oluyor. Endüstrileşmiş gıda içinde bulunan antibiyotikler yüzünden de neredeyse tüm insanlık depresyonla savaşıyor çünkü yavaş yavaş gıda içindeki bu ilaçlar önce bakterileri yok ediyor, sonra da mutluluğumuzu.
Neler yapmalıyız, nasıl beslenmeliyiz?
Tek tip beslenme yerine çeşitli, özellikle bakterilerin sevmiş olduğu lifli gıdalar bakterilerimi mutlu edecektir. Mutlu bakteri demek, daha mutlu insan demektir.
Bakteriler kanseri iyileştirebilir mi?
1900'lü yılların başında Dr. Coley bu konuda yani bakterilerle kanser tedavisi üzerinde çığır açan çalışmalar yaparken radyoterapinin gelmesiyle arka plana atılsa da; günümüzde yapılan kemoterapi, radyoterapi ve akıllı ilaca destek olarak yeniden bakterilerin kullanılması için yoğun çalışmalar yapılmakta. Özellikle deney hayvanları üzerinde yapılan çalışmalar bakterilerin kanser hastalığını tarihin tozlu sayfalarına kaldırabilecek yetenekte olduğunu gösteriyor.
Bağırsak ikinci beyin deniliyor, sizin bu alandaki çalışmalarınız neler?
Bakteriler duygularımızı, hatta düşüncelerimizi dahi etkileyebiliyorlar. Özellikle candida gibi mantarlar tüm duygularımızı ve düşüncelerimizi karamsarlığa doğru iterken, sağlıklı bakterilerle dolu mikrobiyotalar ise bizleri pozitif ve üretken yapabiliyor. Benim üzerinde çalıştığım bakterilerle mikrobiyotaya destek vererek ruh halimizi daha pozitif yapma çabasındayım. İlerde antidepresanlar yerine doğal bir yol olan probiyotiklerin dizaynı üzerinde çalışıyorum.
Amerika'da yaşıyorsunuz, kariyer yolculuğunuz nasıl?
Üniversiteyi bitirdikten sonra; kısa bir eğitim için gelmiş olduğum Kaliforniya'da neredeyse 30 senedir yaşıyorum; bu süre içerisinde patentler, bilimsel yayınlar, keşfetmiş olduğum yüzlerce yeni nesil bakteriler, kitap bölümleri, yarım düzine klinik çalışma ve yüzlerce pre-klinik çalışma, dünyanın her yerinden en prestijli akademisyenlerle ortak projeler sığdırdım ve durmadan araştırmaya, geliştirmeye devam ediyorum.
Probiyotik ve prebiyotikler hakkında da neler söylersiniz?
Hayatımızın doğal bir parçası olan probiyotik ve prebiyotikler aslında on binlerce yıldır varlar; mesela kahve, mesela çikolata birer prebiyotik olarak binlerce yıldır varlar ve düzenli olarak kullanılıyor fakat ismine kahve diyoruz ya da çikolata diyoruz aslında onlar da birer prebiyotiktir. Gıda takviyesi olarak üretilen prebiyotik ve probiyotiklerde ise bilimsel olarak dizayn edilmesine dikkat edilmesi yararlı olur, bu şekilde çok daha etkili ürünlere ulaşılabilir.