Yeditepe Bienali’nde “Kuş Misali” Kaf Dağı’na Yolculuk
Yeşim Yıldız gravürlerle Kaf Dağı’na uçuruyor.
İstanbul bugünlerde 600’e yakın sanatçının katıldığı Yeditepe Bienaline ev sahipliği yapıyor. Cumhurbaşkanlığı’nın himayesinde düzenlenen Yeditepe Bienali tarihi yarımadada çeşitli mekanlarda izleyicilerle buluşuyor.
Bienalin sanatçılarından Yeşim Yıldız Kalaycıoğlu ‘’Kuş Misali’’ temalı konsepte ‘’Kaf Dağı’na Yolculuk’’ isimli sergisiyle İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde eserlerini sergiliyor. Ünlü Gravür sanatçısı Yeşim Yıldız Kalaycıoğlu, 07 Nisan-15 Mayıs 2018 tarihleri arasında Yeditepe Bienali kapsamında, İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde Zümrüt-ü Anka konulu sergisi ile sanat severlerle tekrar buluşuyor.
Gravür tekniğinin farklı kullanımıyla zenginleşen çalışmalar Zümrüt-ü Anka Kuşu’nun ihtişamlı görüntüsüyle ruh buluyor. Gravürlerin yanı sıra sanatçının üç boyutlu çalışmalarını da Arkeoloji Müzesi’nde görmek mümkün. 15 Mayıs’a kadar devam edecek Yeditepe Bienali’nde tarihi yarımadanın ve sanatçının çalışmalarının büyülü atmosferi sanatseverleri bekliyor.
Yeşim yıldız Kalaycığolu sergisi ile ilgili şunları söyledi: “Yeditepe Bienali çok özel. İki kıtanın birleştiği ve binlerce medeniyete ev sahipliği yapmış İstanbul’da, Zümrüt-ü Anka Kuşu’yla yer almak keyifli bir duygu. Zümrütü Anka mitinde her kuş Hakikat yolunun bir yolcusu ve Zümrüt-ü Anka kuşu da bu tekamül yolculuğunun nihai hedefidir. Bu içsel yolculukta, kabım elverdiğince, insanın ilahi özüyle yeniden doğuşunun büyülü güzelliğini, cazibesini, şatafatını, gravür sanatının sonsuz bir sabır gerektiren, çok aşamalı, sınırları zorlayan sınırsız teknikleriyle sanatıma yansıtmaya çalıştım. Dilerim ki bu eserler, izleyende Zümrüt-ü Anka Kuşu’nun yolcuğunun gizemlerine cezbeden bir efsun bırakır”
Yeşim Yıldız Kalaycıoğlu kimdir?
Yıldız Teknik Üniversitesi Restorasyon Bölümü’nden mezun olan Yeşim Yıldız, Kalem İşi, Tezhip, Ebru, Seramik, Resim, Vitray, Dekoratif Boyama, Mozaik, Cam altı çalışması gibi sanat dallarında eğitim alarak çeşitli çalışmalarda bulundu. 2004 yılından itibaren ise gravür sanatı konusunda eğitimine başlamış, halen çalışmalarına bu alanda devam ediyor.
İstanbul’daki çeşitli kişisel ve karma sergilerinin yani sıra, Litvanya, Mısır, Fransa ve İtalya’da çeşitli karma sergilere katıldı.
Sanatçının uzun senelerdir tasavvufun içinde olması sebebi ve anlayışıyla hep yeniye hep ileriye doğru yol almak isteği bu duygusuyla özdeşleşen sembolik ifadelerle yapıtlarında anlatıyor.
Zümrüt-ü Anka Kuşu aydınlanmayı, yüceliği, erdemliliği, tekamülü, zarafeti, hakkaniyeti, kendini yaşarken yaratmayı, yeniden doğuşu, diriliş’i sembolize ettiğinden kendi hakikatini bulma arayışında olan hakikat yolcularının bu yolda verdikleri sabrı, emeği, mücadelesini anlatır.
Hem ruhumuza hem de estetik zevkimize hitabeden bu nadide yapıtların, en özel parçası ağaç liflerinden gövde, kabuk ve yapraklarından yapılan heykel ise, dönüşümü, yeniden doğuşu hem manevi hem de somut olarak anlatması açısından çok yüklü bir anlam taşımaktadır. Bizleri bakarken düşündürürken içimizi ısıtan enerjiyi ve evreni daha iyi algılamaya yöneltmektedir. Sergideki eserlerin başka bir özelliği ise eserlerin başka bir yerde uygulanmayan folyo baskı tekniği ile yapılmış olmasıdır.
Zümrüt-ü Anka Kuşu Efsanesi
Zümrüdü Anka Kuşu ile ilgili pek çok efsane bulunmaktadır. Rivayete göre her şeyi bilen, bütün zorlukları çözen kuşların efendisi Zümrüdü Anka, bilgi ağacında yaşamakta olup öleceğini hissettiği zaman kendisine ağacın kuru dallarından bir yuva yapar ve ölümü bekler.
Ta ki güneş bütün görkemiyle çıkıp kuru dalları yakıncaya kadar... Anka (Simurg) kendi yuvasında yanarak ölür ve küllerinden yediden doğar. Kaf Dağı’nın ardında olduğu bilinen Anka kuşuna ulaşmak onu aramak için tüm kuşlar yollara düşer. Ancak ona ulaşmak için yedi çetin vadiyi aşmak gerekir. Bu vadiler; istek, aşk, marifet, ihtiyaçsızlık, hayret, tevhit ve yokluk vadileri olarak ifade edilmektedir. Kuşlar bu vadileri aşmakta zorlanır ve birer birer dökülerek Anka’ya ulaşmaktan vazgeçerler. İçlerinden sadece otuz tanesi Kaf dağına ulaşırlar ve kendilerinin birer Anka Kuşu olduklarını görürler.