Yazıyla geçen bir ömür

Tiyatromuza pek çok yapıt kazandıran, "Şu Çılgın Türkler"le kırılması zor bir okur rekoruna ulaşan Turgut Özakman’ı bugün uğurluyoruz.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Nermin SAYIN

DÜNYA - Tuncel Kurtiz’in ani ölümünü henüz sindirememişken bir kayıp haberi daha geldi: 16’sındayken kaleme aldığı ilk oyununun Ankara Halkevi’nde sahnelenmesiyle yaşamının yönü çizilen, tiyatromuza yazarlıktan yöneticiliğe uzanan pek çok sıfatla onlarca yıl hizmet veren, 2005’te yayınladığı "Şu Çılgın Türkler" romanıyla da tarihimizin en çok satan kitabına imza atan üretken ve gür kalemin sahibini, Turgut Özakman’ı yitirdik. 1 Eylül’de 83’üncü yaşını tamamlayan Özakman’ın edebiyatla, tiyatroyla, araştırmayla ve sürekli ama sürekli çalışmayla geçen yaşamı, 14 Eylül’den beri tedavi görmekte olduğu Güven Hastanesi’nde, koroner arter hastalığı ve kalp yetmezliği sebebiyle önceki gün saat 11.40’ta sona erdi. Turgut Özakman’ı son yolculuğuna bugün uğurlayacağız; edebiyatçının naaşı, Kocatepe Camii'nde kılınacak öğle namazını müteakip Karşıyaka Mezarlığı'ndaki aile kabristanında defnedilecek.

Edebiyat tarihinde bazı kitaplar vardır ki yazarının adının, o güne kadar yaptıklarının, verdiği eserlerin önünde anılırlar. Okur o kitabı öylesine benimsemiştir ki yazarının adı artık o kitabınınki olmadan söylenmeyecektir. Bizde bu duruma onlarca örnek verilemese de "Şu Çılgın Türkler" ile Turgut Özakman için bunun geçerli olduğu muhakkak. Yazarın yıllar yıllar boyu yaptığı araştırmaların yanı sıra oyun yazma prensiplerini ve tecrübelerini de arkasına alarak yarattığı; atmosferinin etkileyiciliğiyle, anlatımın ve diyaloglarının akıcılığıyla  kavrayan bu Kurtuluş Savaşı hikâyesi, genç-yaşlı herkesi ortak bir duyguda buluşturmuş; bizim ülkemizde öyle kolay rastlanmayacak bir ilgiye mazhar olmuş; yüz binler satmış; en önemlisi de gençlere Kurtuluş Savaşı’nı, onun yaratıcılarını, geri plandaki olayları merak ettirebilmiş, bu konuya eğilmelerini sağlamıştı. Arkasından gelen ve bir "Türkiye Üçlemesi"ne dönüşen "Diriliş – Çanakkale 1915" ile "Cumhuriyet" ve son olarak geçen yıl okurlara sunduğu "Şu Çılgın Türkler – Kıbrıs", bütün yaşamını araştırarak geçiren bir yazarın, bir anlamda tarihimize borcunu ödediği yapıtlar olarak binlerce kütüphanede yerini almıştı.
1948 yılında on arkadaşıyla on gün boyunca, Polatlı'dan Dumlupınar'a kadar yayan giden Turgut Özakman, Milli Mücadele’nin romanını yazmaya o gün karar vermiş, ama yetkin bir eser verebilmek için yaptığı araştırmalar onu 57 yıllık bir çalışma serüvenine çıkarmıştı. "Şu Çılgın Türkler" ve peşi sıra gelen hepsi birer belgesel roman niteliğindeki yapıtlar, bu yüzden de Turgut Özakman’ın sadece o konulardaki araştırmalarından değil, 1948’den 2005’lere kadar uzanan dönemde yaptığı tüm çalışmalarından beslenmişti bana göre.

Elbette "Şu Çılgın Türkler"in yazarından çok daha fazlası Turgut Özakman. Bunu görmek için o 57 yıla kuşbakışı bakmak bile yeterli:  Hukuk tahsilinin arkasından bir süre avukatlık yapsa da Köln’de Tiyatro Bilimi Enstitüsü’ne devam ederek yaşam boyu bırakmayacağı tutkusunun peşinde koşan bir tiyatro adamı her şeyden önce. Devlet Tiyatroları’nda dramaturgluktan genel müdürlüğe uzanan idari görevler, TRT'de üstlendiği tüm sorumluluklar bir yana, en önemli sorunlarından biri daima yerli yazar olmuş tiyatromuz için hem seyirciyi, hem yönetmeni, hem oyuncuyu bilmiş, bilebilmiş bir kalem oldu o yıllarca. Kâh ödenekli tiyatrolarda, kâh özel tiyatrolarda sahnelenen "Duvarların Ötesi", "Güneşte On Kişi", "Kanaviçe", "Bulvar", "Sarıpınar 1914", "Fehim Paşa Konağı", "Resimli Osmanlı Tarihi", "Ah Şu Gençler", "Ocak" ve "Bir Şehnaz Oyun" gibi yapıtları; hem ele aldıkları konular açısından, hem işlenişi, diyalogları, müzik gibi oyuncu gibi diğer ögeleri gözetişleri bakımından usta işi yapıtlardı. Kuşaklararası farklılıklar, toplumun değişimi ve birdenbire bu değişimle karşı karşıya kalan insanımızın durumu, değişimin değer yargılarına yansıyışları, savaş karşıtlığı, yoksul insanların yaşam mücadelesi, çağdaşlaşma yarışındaki tökezlemeler tüm bu yapıtlarda arı bir dille, daima yalın ve canlı diyaloglarla, seyirciyi kavrayıveren capcanlı oyun kişileriyle hayat buldu Özakman’ın kalemiyle. İşte tüm bu yapıtların, bu yapıtların dinamiklerini belgesel-romanda yaşatabilme becerisinin ve tabii ki sonsuz çalışmanın yarattığı bir efsane kitap oldu "Şu Çılgın Türkler." Uzun yıllar  hocalık da yapan Turgut Özakman, yazıyla dopdolu bir ömür geçirdi. Bize keyifle izlenen oyunlar, tiyatromuza yön verecek öğrenciler ve kitlelerin tarihimize yeniden ilgi duymasını sağlayan yapıtları yadigâr bırakarak ayrıldı aramızdan.

 

 

Bu konularda ilginizi çekebilir