Yapı Kredi Kültür Genel Müdürü Tülay Güngen: Kültürel sermayemizi zenginleştirebilmeyi amaçlıyoruz
Beyoğlu'ndaki kültürel dokunun bir parçası olan Yapı Kredi Kültür Sanat, Galatasaray Meydanı’na camdan bir cepheyle bakan binasında; kitabevi, müze, sergi, kütüphane, etkinlik alanları ile farklı bir deneyim sunuyor.
Zühre KURT
Her yıl 250’ye yakın kültür ve sanat aktivitesini sanatseverlerle buluşturan Yapı Kredi Kültür Sanat, resim, heykel, fotoğraf, grafik, arkeoloji ve kültür alanlarında birçok sergiye ev sahipliği yapıyor. Sinemadan edebiyata, sanat tarihinden fotoğrafçılığa, çocuklar, öğretmenler ve kütüphaneciler için yaratıcı drama ile okuma etkinliklerine kadar uzanan geniş bir kültürel yelpazede programlar hazırlanıyor. Konunun uzmanlarıyla her yaş ve ilgi alanından insanları, toplantılar ve söyleşilerle bir araya getiren Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık Genel Müdürü Tülay Güngen, yeni dönem projelerinden, dijitalleşme sürecinin etkilerine, İstanbul’un kültür sanat hayatına kadar pek çok sorumuzu yanıtladı.
Bir sanat merkezinin, sizce olmazsa olmazları neler?
Yapı Kredi’nin İstanbul’a bir armağanı olan Yapı Kredi Kültür Sanat binasını 1964 yılında burada açtığımız ilk sergiden itibaren ülkemize ve kültür sanata olan inancımızın en önemli sembollerinden biri olarak görüyoruz. İstanbul’daki kültür sanat hayatının gelişmesi ile birlikte, 60 yıldır İstiklal Caddesi’nde bulunan binamızın olanaklarını zamanla artırdık. 2017’de yenilenen Yapı Kredi Kültür Sanat binasında kitabevi, müze, sergi, kütüphane, etkinlik alanları yer alıyor. Tüm bunların sonucunda Yapı Kredi Kültür Sanat bütün kapsayıcılığıyla bir sanat merkezinden beklenileceği gibi okurların ve sanatseverlerin İstiklal Caddesi’ndeki buluşma yeri haline geldi.
Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık’ı diğer kültür sanat kurumlarından ayrıştıran özellikler nelerdir?
Müze, kütüphane, sergi ve etkinlik salonlarıyla sarmalanmış bir yayıncılık faaliyeti bizimki. Dolayısıyla çok farklı türde ve alanda üretim yapma kapasitesine ve kültürüne sahip olduğumuzu söyleyebiliriz. Her yıl Türkiye’den ve dünyadan titizlikle seçilmiş yapıtları okurlarımıza sunuyoruz. Kuruluşumuzdan bu yana toplam başlık sayımız 6.370 oldu. Ortalama olarak bir yılda yeni ve tekrar baskı olmak üzere yaklaşık 1.180 başlıkta kitap yayımlıyoruz. Bu yıl ise 172 yeni ve 810 tekrar baskı olmak üzere toplam 982 başlıkta kitap yayımlayacağız.
Programınızı nasıl hazırlıyorsunuz?
Klasiklerden çocuk kitaplarına, yeni yazarlarımızdan dünya edebiyatının usta kalemlerine her ay onlarca yeni başlıkta kitabı okuyucularımızla buluşturuyoruz. Geniş yayın yelpazemizle bir yandan dilimize çevrilmesi dört gözle beklenen kitapları kültür sanat dünyamıza kazandırırken, bir yandan da genç nesle okuma sevgisi aşılıyoruz. Yurt içi ve yurt dışı çeşitli müze ve kurumlarla iş birliğine giderek uluslararası arkeoloji sergileri ve kitapları hazırlıyoruz. Klasik, modern çağdaş eserleri yeni yaklaşımlarla sergilemeye ve her türden sergiyi en iyi şekilde sunmaya çalışıyoruz. Etkinliklerimizi, kitaplarımız ve sergilerimizle ilişkilendirerek okurlarımızın kültürel sermayesini zenginleştirebilmesini amaçlıyoruz.
Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık’ın hikâyesinden bahsedebilir misiniz?
Bankamızın kurucusu Kâzım Taşkent, ilk şubenin açılışında “Bizim gibi büyük kuruluşların iki görevi vardır. Biri, kendi iştigal konuları ile ilgili görevleri; ikincisi ise, topluma karşı olan görevleridir. Biz, topluma karşı görev olarak kültür ve sanatı seçtik. O yüzden biz, kültür ve sanat bankasıyız” diyerek bu yolda bize ışık tuttu, istikamet gösterdi. Bundan 1 yıl sonra da Yapı Kredi’de “Kültür ve Sanat Müşavirliği” kuruldu. Devamında gelişen süreçte, ana hissedarımız Koç Holding’in ülkeye ve topluma hizmet anlamında duyarlılığı bizim pusulamız oldu.
YKY logosuyla sanat, kültür ve edebiyat yayıncılığına 1988 yılında başladık. Ama yayıncılık tarihimiz Yapı Kredi’nin kuruluşuna kadar gidiyor. 1945 yılından itibaren dergiler, kitaplar, sergi yayınları yapmış ve kültürel alanda da ülkemizin önemli kurumları arasına girmiş bir bankanın yayıneviyiz. Son 35 yıldır da sanat, kültür ve edebiyatın her türünde geniş çaplı ve nitelikli işler ortaya koymuş, yaklaşık 6.500 yayın başlığıyla Türkiye’nin sayılı yayınevlerinden biriyiz.
Yapı Kredi Sanat’ın koleksiyonu nasıl oluştu?
Yapı Kredi, kurulduğu günden bu yana ülkemizin kültür sanat hayatında toplumsal sorumluluk üstlenmeyi misyon edinen bir kurum. Bu amaçla Bankanın 10. kuruluş yıl dönümünde, dönemin değerli kültür sanat insanlarından oluşan bir danışma kurulu oluşturuldu. Danışma kurulundaki isimler arasında tarihçi İbrahim Hakkı Konyalı, koleksiyoner Hüseyin Kocabaş, tiyatrocu ve madeni para koleksiyoncusu Behzat Butak, nümismatlar Ekrem Humbaracı ve Şerafettin Erel, banka kültür müşaviri Vedat Nedim Tör ve gazeteci-yazar Şevket Rado bulunuyordu.
Özel koleksiyon ve özel müze yasalarının henüz oluşturulmadığı bu dönemde, danışma kurulunun görüşü ile strateji belirlenerek, ülkemizin kültür varlıklarının korunması ve ülkemiz sınırları içerisinde kalması için çeşitli konularda koleksiyonlar yapılmaya başlandı. Bu anlamda bünyemizde olan başlıca koleksiyonları; Atatürk Koleksiyonu, Gölge Oyunu Koleksiyonu, İşleme ve Kumaş Koleksiyonu, Resim Koleksiyonu, Selahattin Giz Fotoğrafları, Sikke Koleksiyonu, Tespih Koleksiyonu, Tombaklar ve Gümüş Eşyalar Koleksiyonu olarak sıralayabiliriz. Yapı Kredi koleksiyonlarında yer alan arkeolojik ve etnografik eserler 1992 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı özel bir müze olarak kurulan Yapı Kredi Müzesi’nde korunmaya ve sergilenmeye başlandı.
Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık olarak pandemi sürecini nasıl geçirdiniz?
Hiçbirimizin tekrar yaşamak istemeyeceği pandemi nedeniyle eve kapandığımız ilk günlerde çevrimiçi kitap satışlarında büyük bir artış yaşandığını gördük. Ancak salgın boyunca çok sayıda kitabevi uzun süreler boyunca kapalı kalmak zorunda kaldı. Tüm perakende sektöründe olduğu gibi online satış artışının aksine kitabevleri satışlarında düşüş yaşadı. Pandemi döneminde ve öncesinde, dünyada ve ülkemizde artan kâğıt fiyatları elektronik kitabın önemli bir alternatif olacağını düşündürdüyse de gelinen noktada kuvvetli bir etkisi olmadı. Yine de elektronik ve sesli kitap alanında bugün hareketlenme olduğunu ve ülkemizde bu kitapların gelecek için umut vadettiğini söyleyebiliriz. Bununla birlikte kitabevlerinin varlığı, sektörümüzün geleceği açısından son derece önemli çünkü kitaplar keşif ve tavsiye kanalı oldukları için yerlerini başka şekilde doldurmak mümkün değil.
Bu dönemde Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık olarak başlangıçta durma noktasına gelen çalışma şekillerimizi, online dünyaya taşıyarak hızla uyum sağladık. Yöneticilerden, editörlere, kitabevi çalışanlarına tüm kadromuzla yer aldığımız, sosyal medyada yaptığımız çalışmalarla hem işimizi sürdürdük hem de sürecin psikolojik yükünü paylaşarak azalttık. Yayınlarımızdan kitap okumaları, yazarlarımızla çevrimiçi sohbetler gerçekleştirdik.
İçeriklerin dijital ortama taşınmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık, Türkiye’de kültür etkinliklerini (söyleşi, panel vb.) kamuya açık ve ücretsiz olarak düzenleyen ilk özel kültür-sanat kuruluşudur. Bugün de kamuya açık ve ücretsiz etkinlikleri yapmayı sürdürmekteyiz. Buradaki amacımız, elbette öncelikle toplumsal fayda sağlamak ve her sosyo-ekonomik düzeyden ve yaştan okura ve izleyiciye mümkün olduğunca eşit kültürel erişim imkânı sunmak.
Günümüzde kültür ve sanata erişim imkânları ve talepleri çok farklı ve çeşitli. Son yıllarda kültür-sanat faaliyetlerinin en önemli mecrası dijital ortam oldu, bizler de faaliyetlerimizi bu mecraları da kapsayacak şekilde düzenliyoruz. Ancak yine de aynı mekânda bir arada olabilmenin duygusal ve zihinsel olarak bireyi ve toplumu zenginleştirdiğine inanıyoruz, bu nedenle hibrit yaptığımız veya yalnızca mekânla sınırladığımız etkinliklerimiz çoğunlukta. Sergiler söz konusu olduğunda ise sanat eserlerinin aslını görmeyi her zaman önde tutuyoruz. Sergilerimizin, etkinliklerimizin dijital kanallarda yer alan kayıtlarını tutmanın fiziksel ortamda göremeyecek ziyaretçilerimiz için faydalı olduğunu düşünüyoruz. Bu anlamda gelişen teknolojilere sanatseverlere fayda sağlayacak şekilde her zaman açığız.
James Baldwin'in 100. yaşı kutlanıyor
Yeni sezonda Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık’ta sanatseverleri neler bekliyor?
Yapı Kredi Galeri’de resimle düşünen ve tutkuyla resim yapan 28 sanatçının son beş senedeki çalışmalarını içeren “Bugünü Resmetmek” sergisi farklı kuşakları ve eğilimleri bir araya getiriyor. Sergi 11 Ağustos’a kadar ziyaret edilebilir. Bu sergiden sonra sürdürülebilirlik temalı yeni bir serginin hazırlığı içindeyiz. Müze bölümümüzde ise ICOM (Uluslararası Müzeler Konseyi)’nin Uluslararası Müzeler Günü olarak ilan ettiği 18 Mayıs haftasını, her yıl yeni bir sergi ya da teşhir yenilemeyle kutluyoruz. 2024 yılı 18 Mayıs Müzeler Günü’nde koleksiyonlarımızdaki Karagöz gölge tasvirlerini “Gerçeküstü Anlatılar” konseptiyle ve yeni bir tasarımla gösterime sunduk. 2025 yılı Müzeler Günü için ise çalışmalarımıza şimdiden başladık.
YKY tarafında bu yıl Amerikan edebiyatının en coşkulu ve en cesur kalemlerinden James Baldwin’in 100. yaşını kutluyoruz. Yazarın daha önce yayımlanan kitapları, 100. yaşında Modern Klasikler dizisine özel yeni kapak tasarımlarıyla okurlarla buluşuyor. Yazdıklarıyla güncelliğini korumaya devam eden yazarın daha önce Türkçeye çevrilmemiş kitapları bu yılın yayın programında. Dünya edebiyatının önemli isimlerinden William Faulkner, Alberto Manguel, Ingmar Bergman, Helen Garner’ın yeni kitapları da bu yıl yayınlanacak. Yeni yazarlarımızdan Deniz Gezgin’in ilk defa YKY’den yayınlanacak kitabı bu sezon raflarda yerini alacak. Ayrıca sonbaharda Ahmet Ümit’in heyecanla beklenen yeni romanı da okurlarıyla buluşacak.
Kariyerinizle ilgili bilgi alabilir miyiz?
Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümünden yüksek lisans derecesiyle mezun oldum. İş hayatına 1979’da TÜBİTAK MAM Elektronik Araştırma bölümünde araştırma mühendisi olarak başladım. Eylül 1994'de Yapı Kredi’de Proje Uygulama Yönetmeni olarak işe başladım ve bu görevimi Ağustos 1997’ye kadar sürdürdüm. Devam eden süreçte Aralık 1998 yılına dek Çağrı Merkezi ve Alternatif Dağıtım Kanallarından sorumlu Bölüm Yöneticisi olarak görev yaptım. 1999’dan 2006 yılına kadar da Yapı Kredi’de Genel Müdür Yardımcısı olarak hizmet verdim. Şubat 2006’dan Haziran 2008 dönemine kadar geçen sürede ise Kurumsal Kimlik ve İletişim Yönetimi’nden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak görevime devam ettim. Temmuz 2008 tarihinden bu yana ise Yapı Kredi Kültür Sanat Genel Müdürlüğü görevini yürütüyorum.
İstanbul kültürel çeşitlilik açısından çok zengin
İstanbul’un kültür sanat hayatında güçlü ve zayıf yönleri neler sizce?
İstanbul bir şehir olarak elinde bulundurduğu kültürel zenginlikler sebebiyle güçlü bir yerde konumlanıyor. Güncel sanat diskurunun kültürel çeşitlikle zenginleştiği bir ortamda şehrin tarihi ve kültürel canlılığı sanat ortamını olumlu anlamda destekliyor. Roma, Bizans etkilerini hem de Osmanlı etkilerini beraber görebildiğiniz bir konumdan bahsediyoruz. İstanbul’da uzun yıllardır devam eden köklü sanat etkinlikleri, bienaller, festivaller şehrin kültür sanat ortamının canlanmasına ve gelişmesine olanak veriyor. Bu çeşitlilik ve coğrafi konum, bir Avrasya şehri olması, güncel sanat diskurunu besleyen çok kültürlü sanat ortamının güçlü özelliklerinden sayabiliriz.
İçerisinde yaşadığımız zamanda tüm sanat ortamının paylaştığı sıkıntılar var elbette. Sadece İstanbul için değil tüm sanat başkentleri için aşağı yukarı geçerli. Pandemi sonrası tüm sektörleri etkileyen finansal zorluklar İstanbul’da da yaşanıyor, bunun kurumlar üzerinde yarattığı etkiler arasında, kültür kurumlarının kaynak yetersizlikleri sayılabilir. Politik dengesizlikler ve finansal sıkıntılar zayıf yönleri olarak ele alınabilir. Fon sıkıntısı, kaynak sıkıntısı, zorlayıcı ve değişken koşullar sanatçılar ve sanat alanında çalışanlar için hem olumlu hem olumsuz etkiler yaratıyor.
Dinamik bir dönüşüm süreci içindeyiz
Kültür - Sanat 21. yüzyılda sizce neye dönüşüyor?
3Kültür ve sanat, bulunduğumuz yüzyılda çok çeşitli ve dinamik bir dönüşüm sürecinden geçiyor. Geleneksel olarak kabul edilen sanat formları ve kültürel pratiklerin yanı sıra, dijital teknolojilerin gelişimiyle birlikte yeni yollar da ortaya çıkıyor. Sanat eserleri ve kültürel içerikler artık fiziksel mekânlardan bağımsız olarak online platformlarda kolayca erişilebilir hale geldi. Bu durum, kültür ve sanatın kitlelere daha geniş bir şekilde ulaşmasını sağlıyor. Ancak, sanatın ve kültürel deneyimlerin fiziksel olarak paylaşıldığı ortamların yerini tamamen online platformların alması, bireyle etkilediği de bir tartışma konusu. Dijitalleşme sayesinde daha geniş kitlelere ulaşılabilirlik artarken, bu sürecin getirdiği yeni tartışmaları da göz ardı etmemek gerektiğini düşünüyoruz.