Ustası Devrim Erbil’in hayatını tuvale yansıttı
“Sanatıma o kadar güzel dokundu ve olgunlaştırdı ki böyle bir eser onun bana kazandırdıkları karşısında az bile kalır” diyen genç ressamlarımızdan Emirhan Bıçakçı, bir süre Devrim Erbil’in yanında eğitim aldıktan sonra, Erbil’in 60 yıllık sanat hayatının önemli noktalarını tuvale aktardı.
Günay DEMİRBAĞ
Devrim Erbil'in Anadolu'da bir sergide tanışıp, atölyesine davet ettiği ve büyük bir yetenek olarak nitelendirdiği Emirhan Bıçakçı, Devrim Erbil'in yaşamını tuvale yansıttı. Erbil'in 60 yıllık sanat yolculuğunu kutlamak amacıyla düzenlenen "Inspirations" sergisinde yer alan eser ilgi ile karşılandı.
Erbil’in merakları, askerliği gibi özel anlarının yanı sıra kırmızı bir kare ustanın kalbini simgeliyor. Bodrum’a usta sanatçı Devrim Erbil’in daveti üzerine giden genç sanatçı Emirhan Bıçakçı, ustanın sanatındaki dokunuşlarını ve Erbil’in hayatını nasıl yağlı boya bir tablo haline getirdiğini DÜNYA okurlarıyla paylaştı.
Kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
Ordu Güzel Sanatlar Lisesi'nden mezunum. Akademiye Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Resim Öğretmenliğinde devam ettim. Kendi atölyemde çalışmalarımı sürdürdüm. Daha sonra Devrim Erbil'den davet aldım ve yanına gittim.
Devrim Erbil ile tanışmanız nasıl oldu?
Devrim Hocamın Ordu'da “Ordu'ya Sevgiler” adlı bir sergisi vardı. Kendisini burada tanıma fırsatı yakaladım. Ona bir portre hediye etmek istediğimi söyledim. Eser bittikten sonra onunla paylaştığımda hemen beni aradı ve portrenin çok iyi bir noktada olduğunu, “Ben senin sanatını daha olgunlaştırmak istiyorum. Buraya gelebilir misin” dedi.
Erbil’e sürpriz bir çalışma oldu
Çalışmaya başlamadan önce, hocanın hayatında onu var eden belirgin dönüm noktaları olabileceğini düşündüm. Kendisine o anlarla ilgili sorular sormaya başladım. Bu resmin oluşumundaki en büyük etki, Devrim Erbil'in resmetmek yerine adeta Devrim Hocanın kendisinin bir tuvale dönüştüğünü hissetmemdir.
Çünkü tuvaliyle o kadar bütünleşen bir sanatçı ki çocuk edasıyla ona o kadar hasretle ve özlemle bakardı ki onun başından hiç ayrılmak istemezdi. Aslında orada başladı bu hikâye ve ben dedim ki bir sanatçının nasıl ki bir filmi, kitabı olabiliyorsa ben de resimsel boyutundan hayat hikâyesine dönüştürebilirim diye düşünerek başladım. Sürpriz olmasını istediğim için Devrim Hoca'ya belli etmeden çalıştım.
Tuval üzerinde Erbil’in farklı dönemlerine yer verilmiş. Bunları açıklar mısınız?
Bu bağlamda tuvalde, sol karede bir tane gençlik fotoğrafı var. Gelecek yıllarına bakan ve ileri görüşlülüğünü ifade ediyor. Sol alt köşe de ise Devrim Erbil'in şair vasfına dokunduğum kırmızı bir kalem var. Ayrıca sağ tarafta hemen askeri hizmetinin olduğu zamanları anlatıyor. En sağda sanatın, hayatın en önemli noktalarının olduğu bir kare olarak bir metin var. Hemen onun üstünde sol omzunda, bir kırlangıç kuşu değerli misafir olarak yer alıyor. O yıllardır hocanın evine belli dönemlerde gelen kırlangıçla olan etkileşimini ifade ediyor.
Bu güzel hikâyenin de olması gerektiğini düşündüm. Çünkü Devrim Erbil'in kuşları sanat eserlerinde çok önemli noktadadır. Kuşun ağzındaki zar, şansının çok yüksek bir tavlacı olduğunu ifade ediyor. Özellikle tavla konusunda çok hassas ve çok titiz. En önemli kare ise yüzünde o gülen halini kadraja almam oldu. O da Devrim Hocanın kalbini 86 yıldır bir tuval gibi resmetmesini ifade ediyor. Kalbinin olduğu yerde bulunan kırmızı bir kare, kimliklerimizi oluşturan anıları ifade ediyor.
Kırmızı ise Devrim Erbil’in İstanbul’u denildiğinde ilk hatırlanan renk olması. Düşündüm ki en önemli nokta, Devrim Erbil’in kalbini İstanbul’a vermiş bir sanatçı olması. Sanatımın ve karakterimin olgunlaşması için bende çok büyük bir emeği var. Yani bu eseri ona istinaden çıkarttığımda çok şanslı olduğumu düşünüyorum. Çok gurur duyduğum bir eser. Hani denizin üstündeyiz, yağmur yağıyor. Ama deniz zaten bizim. Yani yağmur yağmasının hiçbir önemi yok. Aslında Devrim Erbil benim için öyle. Hiçbir zaman beni ve sanatımı yalnız bırakmadı.
Bıçakçı: Beni çok onurlandıran bir hikaye oldu
6 Ocak 2023'te Devrim Hoca'nın yanına gittim. Tabii Atatürk sergisi için hazırlıklarımı yapıyordum. 27 Ekim - 12 Kasım 2023’de Atatürk sergimi açtıktan sonra memleketim Ordu'ya geri döndüm. Hocanın hayatını resme aktarmak için çalışmaya başladım. Elimde birlikte çalıştığımız günlerden önemli bir arşivim vardı. Her şeyi ufak, kırmızı ciddi bir deftere not almıştım. Devrim Erbil ile geçirdiğim sanat günlerini anlatan, benim için çok önemli bir arşiv. Zaman zaman onlardan yardım alarak eseri çıkarttım ortaya. Bodrum'a Devrim Erbil’in daveti üzerine gitmiştim. Beni çok onurlandıran bir hikâye oldu. Oraya gittikten sonra gerçekten sanatıma o kadar güzel dokundu ve olgunlaştırdı ki böyle bir eser onun bana kazandırdıkları karşısında az bile kalır