TOÇEV’in mottosu: Okumak her çocuğun hakkıdır
Toplumda eşit eğitim fırsatı yaratmaya odaklanan TOÇEV otuzuncu yılını kutlayarak, başarı hikâyesini gönüllülerin omuzlarında yazmaya devam ediyor. ‘Dokunduğum Yürekler’ belgeseli ile de bir sivil toplum kuruluşunun eğitimle açtığı kapıları ve Türkiye’de yarattığı sosyolojik değişimi gözler önüne seriyor.
Günay DEMİRBAĞ
1994 yılından itibaren gönüllülerin desteğiyle çocukların eğitimde fırsat eşitliği yakalamasını hedefleyen TOÇEV, 30 yıllık yolculuğunda sekiz milyonu aşkın çocuğun hayatına dokundu. Bu değerli yolculuğu anlatan Ansel Yarcan’ın yönetmenliğini üstlendiği ‘Dokunduğum Yürekler’ belgeseli, kurucusu Ebru Uygun’un hayatından ve projelerinden ilham alarak yıllardır dile getirilen eşit eğitim hakkının önemini ve bu yolda elde edilen başarıları anlatıyor. Uygun ile hem belgesel hem de vakıf çalışmaları hakkında sohbetimizi sayfamıza taşıdık:
“Dokunduğum Yürekler” belgeselinin içeriği nedir ve neyi anlatıyor?
Dokunduğum Yürekler, oğlum Ansel Yarcan’ın yönetmenliğini yaptığı ve TOÇEV’in 30 yıllık hikayesini anlatan bir belgesel. Yıllar evvel yedi yaşındaki “Anne senin iki tane çocuğun var neden başka çocuklara gidiyorsun? Yetmiyor mu sana iki çocuk?” diye soran bir çocuğun ve benim ona saniyeler içinde nasıl cevap vereceğimi bilemediğim noktada; “Siz eğitim alabiliyorsunuz, onlar da eğitim almalı ki ilerde hayatta yan yana geldiğinizde anlaşabilir, çalışabilir, yaşayabilirsiniz” demiştim. Evet o çocuk büyüdü, içinde onca hikaye biriktirerek doğdu, Türkiye’nin birçok yerini dolaştı, Türkiye’yi ve çocukları tanıma şansı oldu. Kendi içinde beslediği o ruh halini, benim bilmediğim birçok duyguyu ve 26 yıldır içinde büyüdüğü bu kurumu anlatmaya çalıştı.
Bu belgesel TOÇEV için neden önemli bir yere sahip?
Dokunduğum Yürekler’i önemsiyoruz çünkü yıllardır vurguladığımız gibi her çocuk eşit şartlarda yaşamayı, eşit haklara sahip olmayı ve hayaller kurmayı hak ediyor. Ekibimiz bu belgeselle Türkiye’de bir STK’nın dokunuşuyla 30 yılda gerçekleşen sosyolojik değişimi aktarmaya çalıştı ve aynı zamanda paylaşılacak dijital mecralar aracılığıyla sosyal sorumluluk alanında ilerlemek isteyen herkese ilham kaynağı olmayı amaçladı.
TOÇEV’in 30 yıllık yolculuğunda öne çıkan başarılar veya projeler nelerdir?
TOÇEV’in dönüm noktası olan ve bilinirliğini artıran bir proje olan “Yaşasın Okulumuz Kampanyası” beni çok heyecanlandıran bir projedir. 81 ilde 81 köy okulunun onarımı diye yola çıktığımızda hem halkın, hem kurumların desteği ile 205 köy okulunu onararak, çocukların daha iyi şartlarda eğitim almasını sağladığımız bir projedir. Bir de Tunceli’ye ilk gidişimiz ve TOÇEV Çocuk ve Gençlik Tiyatrosu’nun kurulması... İlk defa Anadolu’ya gidişimiz ve ilk tiyatromuzu götürdüğümüz yerdir. “Ben Ergenim” projesi de ayrıca beni çok heyecanlandıran projelerden biridir. Ergenlerin öfke kontrolüne dair bir çalışmaydı. Ergenlikte çocukları doğru yönlendirmezsek, ileriye yönelik gerek kadına şiddet olsun gerek farklı travmalarla yetişkinlikte çok daha zorlayıcı süreçler yaşanabiliyor.
“İyi beslenmek, iyi gelecek” projemiz de yine beni etkileyenlerden biridir. Çocukların beslenme alışkanlıklarını nasıl şekilleneceğini konu alan ve temel besinleri alabildikleri bir projeydi. “Bugün benim, gelecek benim” projemizde; 11-14 yaş arası çocukların tüm hayatlarında, kendi sınırlarını fark etmeye, korumaya ve kendi karakterlerini sağlıklı bir şekilde oturtarak ergenlik dönemine daha sağlıklı ve bilinçli girmelerini sağlamak, 15-17 yaş arası gençlerin ise tarımın, iyi tarım uygulamaları kullanılırsa gençler için istihdam fırsatı olduğuna dair farkındalık yaratmak, makinalı tarım, modern ve pratik tarım uygulamalarını basit yollarla anlatarak, sahip oldukları bilginin, hali hazırda değerli olduğu ve bunun üzerine çeşitli eklemeler ve seçimlerle başka kapılar açılabileceği mesajını verebilmek, gençlerin, beceri ve bilgilerine yönelik meslek seçimi yapmasını sağlamak, geleceğin çiftçilerini ve gençler için kariyer hedefi yaratabilecek zemini hazırlamak ve geleceklerini tasarlarken karşılaşabilecekleri sorunlarla baş etme becerilerini geliştirdiği bir projeydi.
“Çocuğa ve haklarına dair çalışmalar beni hep heyecanlandırıyor”
Milli eğitim camiasının dışında yaptığımız yine özel bir proje olan ‘Özgürüm’ projesi de cezaevlerinde annelerinin yanında kalan 0-6 yaş çocuklar içindi. Oyun becerileri, annelere annelik ve iletişim becerileri ve memurlar da psikolojik destek verilen bir eğitim projesiydi. 8 yıl sürdü. Özetle, çocuğa dair ve haklarına dair yaptığımız tüm çalışmalar beni hep heyecanlandırmış ve gururlandırmıştır. Çocuk haklarının sıkı bir savunucusu olarak hem şahsen, hem de kurum olarak çalışmalarımızı titizlikle yürütüyoruz.
1994 yılından bu yana bireysel ve kurumsal destekçileri, manevi aileleri ve gönüllüleri ile okumaya istekli çocuklar için çalışmalarını sürdüren TOÇEV, Türkiye’nin dört bir yanına ulaştı. Şimdiye dek 30 projeye imza attı ve destekleriyle 40.590 okula, eğitimleriyle 310.500 öğretmene ulaştı. 8.337.208 öğrenci nitelikli eğitim desteği ile buluştu.
Çocuklara doğayı sevdiren, onları toprakla buluşturup, üretim kültürünü deneyimleten projesi Payam Ekolojik Badem Köyü’nde ise şu ana kadar 1.800 adet ağaç dikildi. Herhangi bir kurumdan bağımsız, tamamen gönüllülerin destekleriyle okuma fırsatı bulamamış çocukların toplumda eşit şartlarda eğitim görmelerini sağlayarak, toplumda kendilerine yön bulabilmeleri için sürdürülebilir projelerle ilerleyen TOÇEV, bugüne dek sekiz milyonu aşkın çocuğun umudu oldu.