Tam Yerinden: İstanbul’a Panoramik Bakışın Tarihi

İstanbul’u Galata Kulesi’nden bakışla tasvir eden Tam Yerinden: İstanbul’a Panoramik Bakışın Tarihi sergisinde, 360 derecelik tarihi şehir manzarasını merkezine alan interaktif bir dijital deneyim alanı yaratılarak önceden bilinmeyen bir İstanbul panoraması izleyicilerin keşfine sunuluyor.

Haber Merkezi
YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Suna ve İnan Kıraç Vakfı’nın iki kurumu Pera Müzesi ve İstanbul Araştırmaları Enstitüsü’nün yeni sergisi Tam Yerinden: İstanbul’a Panoramik Bakışın Tarihi, panoramik temsilin küresel tarihinde İstanbul’un rolünü yeni perspektiflerle izleyiciye sunuyor. 15. yüzyıldan 20. yüzyıla uzanan bir süreçte üretilen panoramik İstanbul imgelerinin interaktif bir deneyim alanı ve 3D animasyon ile birlikte yer aldığı sergide, varlığı daha önce bilinmeyen bir İstanbul panoraması da ilk kez izleyiciyle buluşuyor. Tam Yerinden: İstanbul’a Panoramik Bakışın Tarihi sergisinin ilk tohumları dört yıl önce Suna ve İnan Kıraç Vakfı koleksiyonlarına katılan 3,5 metre uzunluğundaki tarihsiz ve anonim bir İstanbul panoraması sayesinde atıldı. İstanbul’ u Galata Kulesi’nden bakışla tasvir eden bu benzersiz eserden ilhamla oluşturulan sergide,   360 derecelik tarihi şehir manzarasını merkezine alan interaktif bir dijital deneyim alanı yaratıldı.

Küratörler Çiğdem Kafescioğlu, K. Mehmet Kentel ve M. Baha Tanman, serginin çerçevesine ilişkin şu bilgileri paylaştı  “Tam Yerinden: İstanbul’a Panoramik Bakışın Tarihi, 360 derecelik şehir manzarasının cazibesini ve yarattığı hayret hissini çıkış noktası olarak alıyor ve bu panoramik etkinin gücünü tarihselleştiriyor. Farklı mecralar ve materyaller üzerinden düşünerek İstanbul temsillerinin, Londra'da bu iş için özel olarak inşa edilmiş yapılardaki devasa sergilerden ve Boğaziçi yalılarının salonlarına kadar gösterdiği çeşitliliğin peşine düşüyor. İstanbul'un panoramik görüntülerinin erken modern dönemden bu yana izlediği farklı yolları takip ediyor ve başka başka üsluplar, teknikler, mecralar, bakış açıları, izleyiciler ve dolaşım stratejileri arasındaki bağlantıları ve karşıtlıkları yeniden değerlendiriyor. İstanbul, panoramik bakışın üzerine yöneltildiği pasif bir manzara olarak değil, panoramik temsilin küresel tarihinde aktif bir aktör olarak ele alınıyor”.

Robert Barker’ın 1700’lerin sonunda “icat ettiği” panorama, bir rotundanın duvarlarında sergilenen ve yapının ortasına inşa edilen bir kule-platformdan izlenen dev bir resim, bu resmin halka açık gösterisi ve bunu ifade etmek için uydurulan bir kelimeyi kapsıyordu. 360 derecelik görüntünün silindirik bir binanın duvarlarına iliştirilmeyip ölçek olarak küçültülmesi ve düzleştirilmesi ise, onu kendi başına görsel ve maddi bir tüketim nesnesi haline getirdi. Robert ve Henry Aston Barker, Londra’da İstanbul panoramalarının reklamını yaparken izleyicilerine şehri “sanki tam yerindeymiş gibi” görme fırsatı sunduklarını vurguluyor; panoramanın Galata Kulesi'nden, tam yerinden çizildiğini belirtiyorlar. Mekânda fiziksel varlıklarıyla bulunduklarını ve kişisel gözlemlerini resmettiklerini vurgulayan, dolayısıyla da şehir portrelerinin gerçekçiliğinin altını çizen çok sayıda gezgin ve ressamın sözlerinin yankısı olan bu ifade, Pera Müzesi’ndeki serginin başlığına da ilham oldu.