Sinemada keyifler kaçtı: İşletmeci ile yapımcı karşı karşıya
Salon işletmecilerinin kendilerine haksızlık yaptığını düşünen film yapımcıları 5 yıldır gelirlerinin artmamasından şikayetçi. Peki yapımcılar Türkiye'nin en büyük işletmecisini boykot edecek mi? Vatandaşın mısır-kola olmadan tek bilet alma hakkı var mı? Sinema kanunu ile neler değişecek?
Film yapımcıları ile Türkiye'nin en büyük salon işletmecisi karşı karşıya geldi. Filmlerin vizyona girmeme tehlikesi ortaya çıktı.
Peki taraflar "bilet-mısır" tartışması için ne diyor?
Konuya ilişkin açıklama yapan CGV Mars Entertainment Group Kurumsal İlişkiler ve Uyum Direktörü Avukat Aslı Irmak Acar, "Sinema operatörü belli kampanyalar yapabilir. Bu kampanyalar tüketicinin lehine yapılan indirimler. Yapımcılar bunu istemiyor. Bunun engellenmesi tüketicinin zararına olacak. Yapımcılar, film biletlerinin bu kampanyalara dahil olmamasını istiyor" dedi.
Televizyon ve Sinema Filmi Yapımcıları Meslek Birliği (TESİYAP) Genel Sekreteri Avukat Burhan Gün ise, "Bilet paralarının, hasılatın, şeffaf şekilde bizlere de gösterilmesini istedik. Çünkü orada bizim açımızdan bir sıkıntı var. Yoksa biz, tüketicinin bilet fiyatıyla, kimin ne alacağı ile ilgilenmiyoruz. Mısır-kola gibi ifadeler geçiyor, bu çok doğru değil. Konumuz mısır değil, bilet" diye konuştu.
Filmler ertelenecek mi?
CGV Mars'tan Acar, son günlerde kamuoyunda geniş yer bulan ve bazı film yapımcıları ile bazı salon işletmecilerini karşı karşıya getiren, hakları verilmediği gerekçesiyle yapımcıların salon işletmecilerini boykot ederek filmlerini vizyona sokmayacakları iddialarına ve iki tarafın fikir ayrılığına düştüğü konulara ilişkin açıklama yaptı.
Sürecin uzun zamandır devam ettiğine dikkati çeken Acar, yapılan toplantılarda bir sonuç alınamadığı için, son toplantıda kendilerinin bulunmadığını söyledi.
Acar, son toplantıdan filmlerin ertelenmesi ya da Mars'a verilmemesi gibi kararların çıktığının duyumlarını aldıklarına işaret ederek, şunları kaydetti:
"Sonuç alınamayan konu kampanyalar, menü-bilet kampanyaları... Bu ara çok büyük bilgi kirliliği var. Sinema filmlerinde gişe hasılatında vergiler, yan giderler düşüldükten sonra yüzde 50'sini yapımcı, yüzde 50'sini sinema operatörü alır. Sistem böyleyken, fiyatı sinema operatörü belirliyor, hukuken de böyle olması gerekiyor. Sinema operatörü belli kampanyalar yapabilir. Bu kampanyalar tüketicinin lehine yapılan indirimler. Yapımcılar bunu istemiyor. Kampanyalar, özellikle küçük illerde çok ilgi çekiyor. Yansıyanın aksine bizim tek bilet satışımız mevcut.
Tüketici ister tek alır, isterse kampanyadan yararlanabilir. Kampanya aslında tüketicinin çok tercih ettiği, onların istediği bir şey... Yapımcılar, film biletlerinin bu kampanyalara dahil olmamasını istiyor. Bilete indirim yapıldığı zaman alacağı yüzde 50'de düşüş olacak çünkü, oysa sinema operatörünün yüzde 50'sinde de düşüş oluyor"
Tek bilet alma hakkı var mı?
Aslı Irmak Acar, yapımcıların tüketiciye alternatif sunulmuyor gibi yansıttığını getirerek, bu konuda çok yanlış bir algı yaratıldığını, kampanyadan yararlanma ya da tek bilet alma hakkının tamamen tüketiciye bırakıldığını aktardı.
Türkiye geneline bakıldığında, Türkiye'nin yüzde 20'sinin kampanyayı tercih ettiğine işaret eden Acar, yapımcı payı düştüğü için yapımcılar bunu istemiyor.
Acar, boykot iddialarına da yanıt vererek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Ben bunu boykot olarak görmüyorum, her zaman konuşma zemininde halledilebilecek bir şey ama bu ticari bir karar, günün sonunda böyle bir karar alınırsa, saygı duyarız. Türkiye'de 4 tane yapımcı yok, çok gişe yapan filmi olan başka yapımcılar da var, biz bunlarla devam ediyor olacağız, Türk halkını da filmsiz bırakmayacağız"
Yapımcı ne kadar pay alıyor?
Yapımcıların aldığı payın düşük olduğu ve haklarını alamadığı iddialarına da yanıt veren Acar, "Yapımcılar bunu ortalamaya vuruyor, başka bir yapımcı ile daha teyit etmekte yarar var. Şu an zaten yapımcı payı ortalamaya baktığınızda 5 lira değil, bu pay film bazında da değişir ayrıca. Benim yaptığım yüzde 20'lik kampanya ile de bu pay etkilenmez" ifadelerini kullandı.
Sinema kanunu ile neler değişecek?
Şu an Meclis'te sinema kanunu ile ilgili bekleyen bir teklif bulunduğunu anımsatan Acar, sektörün asıl konuşması gereken konunun bu olmasını dile getirdi.
Acar, teklifte özellikle tüketiciyi etkileyen iki madde olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:
"Bir reklam süreleri diğeri de kampanya ve toplu bilet satışları. Film öncesi reklam oynuyor evet, bunu sınırlandıran bir düzenleme şu an yok yeni teklifle bu 10 dakikaya indiriliyor. Bizim ortalama reklam süremiz ortalama Türkiye genelinde 21 dakika. Firma olarak 2018 tahmini karımda, reklamdan gelen gelir yüzde 74,2'yi oluşturuyor. Bu çok ciddi bir rakam. Bu demek oluyor ki, sinema işletmecisi olarak ben çok fazla bir şey kazanamıyorum, reklam gelirlerimden kazanıyorum demek.
Biz Doğu, Anadolu, Güneydoğu illerine yatırım yapıyoruz. 5 yıllık planımızda 200 milyon dolarlık bir yatırım var. Ben bu yatırımı reklam gelirimle yapabiliyorum. Reklam sürelerinin kısaltılması, benim karımı oldukça düşürecek ve yatırımlarımı düşürecek, bilet fiyatlarını etkileyecek. Bu durum, tüketicinin aleyhine olacak"
Acar, reklam süreleri ile ilgili sinema operatörleri ile görüşülmesi talebinde bulundu.
Tasarıda kampanya ve toplu bilet satışlarının yapımcı ve dağıtıcının onayına sunulmasının da yer aldığını bildirerek, "Yapımcıların hiçbiri kampanyaya sıcak bakmıyor. Bu teklifin yasalaşması halinde olan tüketiciye olacak, tüketici kampanyadan yararlanamayacak" değerlendirmesinde bulundu.
Film yapımcıları ne diyor?
"Artık yazılı sözleşme şart"
Yapımcıların her geçen gün daha iyi daha büyük bütçeli filmler yapmak istediklerine dikkati çeken TESİYAP Genel Sekreteri Av. Burhan Gün ise, şunları anlattı:
"Sistem bir yerden sonra kendini açma ihtiyacı hissetti. Bu noktada, sinema filmleri için, elde edeceği telifin ilk yeri sinema salonları... Sinema salonları ile yıllardan beri yazılı olmayan bir hukuk vardır, dünyada da böyledir. Bu hukuka uygun sistem çalışır. Film yapımcıları filmlerini, dağıtımcıya, onlar da sinema salonlarına verir, onlar da seyirciyle buluşturur. Düzen bu şekilde. Film yapımcıları bu düzen içinde, 'Hakkımız neyse onu verin' dedi.
Film yapımcıları, büyük bütçeli filmler yapmaya başladığında, gelen hasılatı sorgulamaya başladı. Sinema salonu hasılatı toplar, buna telif diyoruz, o telifi de, hakkı olanı kendine, diğerini de yapımcıya vermek üzere, dağıtımcıya verir. İşte burada bir sorun var. Bordrolamada, bize yansıtırken, hakkımız olanın verilmediğini düşüyoruz, hikaye buradan çıktı"
Dağıtımcı ile sinema salonları arasında yazılı bir sözleşme ilişkisinin bulunmadığını dile getiren Gün, bunun yazılı hale gelmesini istediklerini söyledi. Endüstrinin bu olgunluğa erişmesi ile sözleşmenin gerekli olduğunu bildiren Gün, bu taleplerinin karşılık bulmadığını anlattı.
"Şirketin kazancı sabit, yapımcınınki düşüyor"
Gün, açıklamasına şöyle devam etti:
"İkinci olarak da bilet paralarının, hasılatın, şeffaf şekilde bizlere de gösterilmesini istedik. Ne geliyor, hakkımız nasıl bölüştürülüyor? Çünkü orada bizim açımızdan bir sıkıntı var. Yoksa biz, tüketicinin bilet fiyatıyla, kimin ne alacağı ile ilgilenmiyoruz. İstediği gibi tanıtım kampanyaları, insanları sinemaya çekecek çekecek etkinlikler yapabilirler, hatta biz bunlara destek de oluyoruz ama elde edilen hasılat yansıtılırken sorun var.
Mısır-kola gibi ifadeler geçiyor, bu çok doğru değil. Konumuz mısır değil, bilet. Şöyle ki; bileti mısırla beraber verdikleri zaman, örneğin bilet 10 lira, mısır da 10 lira diyelim... İndirimli fiyat uyguluyor, bunun tamamını da bilete yansıtıyor, sıkıntı burada. İndirim yaptığını iddia ediyor, ama kendi kazancını sabit tutarken, indirimin tamamını bilete uyguluyor, kendi kazancı ile ilgili bir indirimde bulunmuyor. Bulunuyorsa da, biz bunu görmüyoruz. Böyle bir şey yapmadıklarını söylüyorlar, bize bunu şeffaf şekilde gösterin o zaman. 'Biz de o zaman size hak verelim, konuyu kapatalım' dedik"
Bilet fiyatlarına müdahale var mı?
Yapılan toplu bilet satışı faaliyetlerinden de bahseden Gün, bunun kendileri için hiçbir sakıncasının olmadığının altını çizerek, bunu yaparken, muhasebelendirirken kendilerine yansıtmadıklarını, nasıl yansıdığını görmediklerini bildirdi.
Gün, şunları kaydetti:
"Gelen hasılatın tamamı kendisine mi ayrılıyor, yoksa yapımcıya da bir pay veriliyor mu görmüyoruz. O insanlar gelip bizim filmimizi izliyorlar, yani telif doğuyor, haliyle onun hakkını bedelini ödemesi lazım. Talep edilen bu. Yoksa onun yaptığı ticari faaliyetle ilgili bir şey değil. Fakat kendileri maalesef, konu sanki bilet fiyatlarına müdahale imiş gibi bir algı yaratmaya çalışıyorlar. Biz kesinlikle böyle bir şeyin peşinde değiliz, daha ucuza bilet satılsın, daha fazla insan sinemaya gitsin, bizim de derdimiz bu. O yüzden daha büyük ve nitelikli filmler yapmaya çalışıyor yapımcılarımız. Ama günün sonunda, bir muhasebe oyunuyla, sizin haketmiş olduğunuzu sizlere vermiyorlarsa, siz de hakkınızı ararsınız. Üyelerimiz de meslek birliğimize başvurdu, biz de yasal çerçevede, yazılı sözleşme yapmaları, şeffaf davranmaları çerçevesinde, Mayıs ayından başlayan süreçte kendilerine bir ihtar yolladık. Fakat kendileri bu konuda bir uzlaşma zemini oluşturmak istemediler"
Daha sonra kendilerinin Kültür ve Turizm Bakanlığı'na başvurduklarını bildiren Burhan Gün, daha sonra yapılan toplantılarda yapımcılar, işletmeciler ve dağıtımcıların katıldığı toplantılar yapıldığını anlattı.
"Uzun reklam süresi filme zarar verir"
Gün, hakları olanı almanın peşinde olduklarını belirterek, şöyle devam etti:
"Hakkımız olanın, güçlü olan taraf tarafından, bir takım teknik ayrıntılarla kaybedilmesine karşıyız. Burada devletin de kaybı oluşuyor. Biletler doğru şekilde yansıtılırsa, devletin biletten alması gereken pay da doğru şekilde alınacak. Biz kendilerine bunu da ilettik. Devletimiz de 'Ben o zaman bir kaç konuya ilişkin hükümler koyayım, düzen getirelim' dedi.
Biz o yüzden şu an Meclis'e sevk edilmiş olan kanun teklifini destekliyoruz. Orada bir kaç kritik konu yer alıyor. Birincisi reklam süreleri. Bununla ilgili fütursuzca davranıyorlar. Film yapımcılarının manevi hakları da vardır, yani filmin bütünlüğü ile ilgili de hakları vardır. Siz filmin önüne 30 dakika, arasına 15-20 dakika reklam koyduğunuzda, filmin manevi haklarına da zarar vermeye başlarsınız. Reklam alabilir ama süre 25-30 dakika doğru değil, kanun gereği 10 dakikaya indirilecek, bunun çok doğru olduğunu düşünüyoruz"
Gün, halkın izleme zevkine ve bütçesine zarar vermeyecek şekilde, telif haklarının da zarar görmeyeceği bir çözümün peşinde olduklarını söyledi.
Mars dışındaki işletmeciler ne diyor?
Burhan Gün, konuya ilişkin direkt CGV Mars Entertainment Group ile karşı karşıya gelmediklerine işaret ederek, şu bilgileri verdi:
"Biz Sinema Salonu İşletmecileri Derneği'ne ve ilgili gruplara bu çağrıyı yaptık. Birlik olarak tek bir grup ile ilgili bir tasarrufta bulunamayız, ihlal varsa bütününde vardır. Sinema salon işletmecilerinin Mars dışındaki kısmı, bu konuda 'Yapımcılarımızın yanındayız' dediler, bize hak verdiklerini söylediler. Sıkıntımız, o yüzden oraya döndü. CGV Mars Grubu'nun kendisinin direnişinin altında, kendi ticari menfaatleri vardır. O yüzden direnmekte ama o menfaatler, sektörün bütünü ile, sinemamızla ilgili bir çatışma haline dönüştü, o yüzden o öne çıkıyor. İçerik olmazsa, insanlar sinema salonlarına gitmez. İçeriği üreten yapımcı da, 'Ben artık yapamıyorum, zor durumdayım, lütfen gelin hakkım olanı verin ki ben de rahat rahat film yapabileyim' diyor"
"Yapımcı geliri 5 yıldır aynı"
Yapımcıların paylarını almadığına dikkati çeken Gün, açıklamasını şöyle tamamladı:
"5 yıllık ortalamaya baktığımızda, bilet fiyatları 10-12 lira arasında. Buradan devletin payını, vergileri düştüğümüzde yapımcının cebine 4,9 ile 5,2 lira kalır. 5 yıldır aynı, burada bir ilginçlik yok mu? Bu söylediğimiz Türkiye ortalaması, film çok başarılı olduğunda bu ortalama da büyümeye başlar. Ama bizim için genelle ilgili olan doğrudur. Bütüne baktığımızda Türkiye ortalaması, yıllık olarak 12,12,5 liranın üstüne çıkmıyor bir türlü ama bilet fiyatları yüzde 20 artıyor.
Siz 5 yıl önceki bilet fiyatıyla aynı sinema izlemiyorsunuz ama yapımcı hala aynı noktada. Bu durumun seyirciye yansıması olmayacak, bunun ilgili salon işletmecisine yansıması olacak, direniş ondan. Bizim isteğimizin kabul edilmesi bilet fiyatını etkilemez, hatta aşağı bile çekilebilir. Telif hakkımızı, tarafların anlaştığı çerçevede, hak edişin verilmesini istiyoruz. O hak edişin verilmediğini iddia ediyoruz"
Boykot var mı?
Burhan Gün, yapımcıların boykot edeceği iddialarını da yanıtladı. Birliğin bir boykot kararı olmadığının altını çizen Gün, şu bilgileri verdi:
"Bunlar, film yapımcılarının kendi takdir alanı ile ilgili... Kendilerinin bu yönde bir tasarrufu varsa, bu onları bağlar, bizi bağlamaz. Bugüne kadar hiçbiri 'Ben filmi vizyona sokmayacağım.' demedi, ertelemeler oldu sadece. Bu ertelemelerin sebebi de, yazılı sözleşme düzeni kurmak istiyorlar, bu süreç deva ettiği için... Yoksa bir boykot yok, yapmak isterlerse de ticari kararlarıdır. Bize gelen böyle bir karar yok. Birliğin talebi, şeffaflık, sözleşme yapılması, yapımcıların haklarının kendilerine verilmesi, yeni kanunda bunların yerleştirilmiş olması ve bunların desteklenmesi, reklam sürelerinin insaflı noktaya çekilmesi, seyircimizin daha nitelikli, kaliteli filmler izlemesi, daha fazla seyirciye ulaşmamız... Bu kadar, Birlik olarak bütün programımız bundan ibaret"