Sanatın hazırcevap dahisi

Andy Warhol’un Slovakya’daki Zoya Müzesi koleksiyonundan derlenen 87 yapıtı, 20 Temmuz’a kadar Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi’nde görülebilecek

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL -Pop Art’ın yaratıcısı kabul edilen Andy Warhol, İstanbul’da konuğumuz oluyor. Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi, “Andy Warhol: Herkes İçin Pop Sanat” başlıklı sergiye ev sahipliği yapıyor. Pera Müzesi’nde 20 Temmuz’a kadar gezilebilecek olan sergide, Slovak asıllı Amer ikalı sanatçının, Slovakya Modra’daki Zoya Müzesi koleksiyonundan derlenen 87 yapıtı arasında daha önce Türkiye’de sergilenmeyen serigrafi dizileri ve desenleri yer alıyor. 20. yüzyılda dünyanın sanata bakışını değiştiren, Amerikan kültürüne yeni bir boyut getiren ve döneme damgasını vuran sanatçılardan biri olan Andy Warhol’un (1928-1987) sergilenen eserleri arasında “Campbell’s Çorbası”, “Kovboylar ve Kızılderililer”, “Tehlikedeki Türler” ve “Çiçekler” dizilerinin yanı sıra Mick Jagger, Kafka ve Lenin gibi isimlerin portreleri de var. Warhol, çoğaltma ve yeniden üretme teknikleri ile her şeyi nesne statüsüne indirgeyerek, içerik ve formu önemsizleştirdi. Popüler, fani, harcanabilen, düşük maliyetli, seri imal edilen, genç, hazırcevap, hileli ve büyüleyici bir sanat üretti. Popüler kültürün Amerika’da yaratılmış en iyi şey olduğuna inanan; herkesin on beş dakikalığına ünlü olabileceğini söyleyen Andy Warhol kitle popüler kültürünü yüksek kültürün konusu haline getirdi. Sanatın hazırcevap dahisi 

Warhol’un çocukluğu çalışmalarına yansıdı 

Pera Müzesi, sergiyle aynı adı taşıyan bir katalogla da sanatseverlerin Andy Warhol’a ilgisini artırıyor. Katalogda bir yazısı yayınlanan Prof. Ivan Stadrucker, “Warhol’un biricikliğinin, kişisel ve sanatsal farklılığının sebeplerini ararken yollar Slovakya’ya uzanır” diyor ve ülkenin Warhol sanatına dolaylı etkisini şöyle değerlendiriyor: “Andy’nin anne-babası Ondrej ve Julia’nın da aralarında bulunduğu Lamkos’da basit bir köy hayatı sürdürülüyordu; elektrik, su ve asfalt yollar yoktu (...) Andy’nin annesi Julia, çocukları ile birlikte, 1914'te ABD’ye taşındı. Ancak yaşadığı medeniyet şoku onun aşamayacağı kadar büyüktü (...) Evlerinde Doğu Slovakya diyalektiğinde konuşuyorlardı. Bu uyum sağlama sürecinde Andy üç yıl sürecek St. Vitüs hastalığı geçirdi (...) Tüm bu yaşananlar, Andy’nin zihinsel ve psiklojik durumuna ve tabii ki sonraki süreçte sanatsal çalışmalarına iz bırakmıştı