Nazım Hikmet mezarı başında anıldı

Türk ve Dünya şiirinin önemli ismi, ünlü Türk şairi Nazım Hikmet Ran, ölümünün 52. yılında Moskova'da mezarı başında anıldı

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Nazım Hikmet Kültür Vakfı'nın katkıları ve Rus Türk İşadamları Birliği'nin (RTİB) organizasyonuyla Moskova'daki Novodeviçi Ünlüler Mezarlığı'nda düzenlenen anma etkinliğine Türkiye Maslahatgüzarı Gökhan Turan, araştırmacı yazar Ataol Behramoğlu, Türkolog ve Osmanlı tarihi uzmanı Profesör Mihail Serafimoviç Meyer, tiyatrocu ve sinema sanatçısı Yetkin Dikinciler, gazeteci yazar Nebil Özgentürk, Yeni Türkü müzik gurubu ve çok sayıda Türk ve Rus Nazım sever katıldı.

Rus Türk İşadamları Birliği bünyesinde kurulan Nazım Hikmet Anma Komitesi'ne başkanlık yapan iş adamı Ali Galip Savaşır, açılış konuşmasını yaptığı anma etkinliğinde, "Mezar başında buluşmalar hüzünlü olur, sevdiklerimizi toprağa verdikten sonra ziyaretler seyrekleşir zaman yavaş yavaş bir duvar örer, bazen bundan utanır sıkılırız ama çoğu kez, "Hayat bu ne yaparsın" der ve yolumuza devam ederiz. Bu söylediklerim biz faniler için. Bir de ömrü sonsuzluğa uzananlar var. Çileli hayatlarında eserlerini birer tohum gibi insanların üzerine saçanlar var. Mücadeleleri vatan sevgisi ile adalet duygusu ile destana dönüşenler var. Yazdığı eserlerle her kuşağın önüne ışık tutanlar var. Bu gün o ölümsüzlerin mezarlığındayız. Yanı başımızda Nazım yatıyor. Biraz ilerde Çehov sonra Gogol ve diğerleri. Onlar hayatlarında sıkıntılara katlanıp birer kibrit çöpü gibi hayatlarını yakıp bize aydınlık oldular" dedi.

Türkiye Maslahatgüzarı Gökhan Turan ise Nazım Hikmet'in Türkiye ile Rusya arasındaki dostluk bağlarından önemli bir unsur olduğunu söyledi. Organizasyonu düzenleyen RTİB Yönetim Kurulu Başkanı Naki Karaaslan da Nazım'ın hak ettiği değere Nazım'ı sevenler tarafından getirileceğini belirterek, "Şimdi büyük şair hak ettiği yer de mi? Ders kitaplarında mı? Nazım'ı sevenler Nazım'ın dostları onu layık olduğu yere getirecektir. O mücadeleci sesi, o özgürlüğün, demokrasinin, aydınlığın sesini dünyada hak ettiği yere getirmeliyiz" dedi.

 "Her yıl da gelsek Nazım Hikmet özlemi bitmez"

Nazım Hikmet'in kendi hayatında ne kadar önemli bir şahsiyet olduğunu anlatan Türkolog ve Osmanlı tarihi uzmanı Profesör Mihail Serafimoviç Meyer ise Nazım'ın üniversitelerine geldiği bir dönemde hayatında önemli kararlar vermek üzere olduğunu ve ne yapmak istediğine karar verme aşamasında Nazım Hikmet'in kendisini etkilediğini söyledi.

Araştırmacı yazar Ataol Behramoğlu ise "Nazım Hikmet bugün yaşasaydı ne derdi, ne yapardı?" diye başladığı konuşmasında şunları söyledi: "Bugün yaşasa bana göre şöyle derdi; Mutlaka Şeyh Bedrettin destanının okumuşsunuzdur ve orada "zeyil" denen ek bir bölüm vardır ve orada ulusal gururun ne olduğunu anlatır. Ulusla gurunun ne olduğunu anlatırken de Süleymaniye'den bahseder. Süleymaniye Camisi'nin bizim ulusal gururumuz olduğunu bizim kültürümüzün mimarimizin bir harikası olduğunu söyler. Aynı Nazım Hikmet daha çok gençken çocuk denecek bir yaşta iken Ağa camiye yazmıştır. İstanbul işgal altındayken yazdığı bir şiirdir o… Düşman bayrağı çekilmiştir Ağa Cami'ne ve derki "Hafızalım almıyordu bu hazin hali önce, ah ey zavallı mabet seni böyle görünce…" işte Nazım bugün yaşasa şunu söylerdi, "Ey siyaseti dine alet eden din tacirleri, siz kimsiniz be? Kürsü de Kuran sallayanlar, o kutsal kitaba ayıp değil mi sizin yaptıklarınız?" Derdi. "Din hiç kimsenin malı değildir. Hepimizin ortak kültürü" derdi. İkincisi ise bize seslenirdi. Arkadaşlar, benim dedelerimden birisi bir Fransız'dı. Bir Fransız tayfa gemi boğazdan geçerek denize atlayıp yüzerek karaya çıkmış sonra paşa oldu. Başka bir dedem ise Polonya asıllıydı ve daha sonra çok ünlü bir Türkolog olmuştur. Benim dedelerimden birisi Fransız birisi Polonyalı olduğu halde Ben Türk oğlu Türküm. Çünkü Türkiye bir sentezdir. Biz bir ulus devletiz. Bu ayrılıkçılıkları bırakınız, bu ırksallığa dayalı şeyleri bırakınız. Böyle siyaset olmaz. Türkiye bir ulus devletidir ve bugün çağdaş dünyadaki en önemli, en güzel ulus devletlerden , en büyük sentezlerden birisidir. Bu sentezi koruyalım. Hiçbir şey adına bu sentezi bozmayalım" derdi. Sonra Nazım Hikmet şunu da derdi, "Arkadaşlar emperyalizmin şu coğrafyadaki planlarını biliyorsunuz, buna alet olanları da biliyorsunuz. Türkiye'nin bütünlüğünü sağlayacağız bütün komşularla dost olacağız. Mustafa Kemal Atatürk'ün "Yurtta sulh, cihanda sulh" fikrini yürüteceğiz" derdi. Ve "Bütün komşularla nasıl düşman olunur" derdi ve bütün komşularımızla düşman olanları lanetlerdi."

Gökyüzüne barış güvercinlerinin bırakıldığı tören sonrasında bu akşam Nazım Hikmet anma etkinliği kapsamında bir konser verecek olan Yeni Türkü Grubu'nun solisti Derya Köroğlu, daha önce de tek başına şairin mezarını ziyaret ettiğini belirterek "Her yıl da gelsek Nazım Hikmet özlemi bitmez. Nazım Hikmet benim gençliğimin ve benim dönemimin cevheridir ve umududur. Onun ışığı ile biz devrimi sevdik. Onun ışığı ile devrimciliği, yurt severliği ve insan sevgisini anladık. Ondaki şefkat dolu insan sevgisi… Kendisi bir şiir zaten" dedi. Tiyatrocu ve sinema sanatçısı Yetkin Dikinciler ise sözcükleri bir araç olarak düşündüğünü ancak yer yüzünde Türkçe'nin şairi olarak bilinen Nazım Hikmet'in bizim gurur vesilemiz olduğunu söyledi.

Dikinciler, "Evet, bir tarih bir somut gerçeklik… Nasıl çıktı karşımıza… Bir vatan haini Nazım Hikmet, Komünist şair olarak çıktı. Hiç bir zaman inkar etmedi, "ben Komünist şairim" dedi. Ama hep büyük insanlığın güzel hikayesi peşinde oldu Nazım Hikmet. Bu günde şiirlerin satır aralarını iyi okursak eğer aynı şeyi yattığı yerden bize mesaj olarak verdiğini söyleyebilirim. Benim duygum bir bebeğin anne sütüne ihtiyaç duyduğu gibi ihtiyaç duyuyoruz özel de Nazım'a şiire, sanata, kültüre ve bilime" dedi.

Bu konularda ilginizi çekebilir