Mario Levi "Türkçe yumuşak sesli bir sevgili gibidir"
İstanbul'un renkli ve tarihi dokusunu, azınlıkların perspektifinden anlatan ve tanıtan başarılı yazar Mario Levi, 1957 yılında İstanbul'da doğdu. Saint Michel Fransız Lisesi ve İstanbul Üniversitesi Fransız ve Filolojisi'nden mezun olduktan sonra edindiği zengin deneyimleriyle edebiyat dünyasına damgasını vurdu.
Levi, edebiyat kariyerine 1975 yılında yazdığı ilk öykü ile adım attı. Yazarlık yeteneğini Hokka dergisi, Şalom, Cumhuriyet Gazetesi, Cumhuriyet Dergi, Stüdyo İmge, Gösteri, Milliyet Sanat, Argos ve Oksijen gibi prestijli gazete ve dergilerde sergileyerek geniş bir okur kitlesiyle buluştu. Ancak yazarlıkla sınırlı kalmayan Levi, Fransızca öğretmenliği, gazetecilik, radyo programcılığı ve reklam yazarlığı gibi çeşitli alanlarda da çalıştı.
Mario Levi'nin eserlerinde, İstanbul'da yaşayan azınlıkların hayatına ve toplumla olan ilişkilerine odaklandı. Yazar, 1992 yılında kaleme aldığı ilk romanı "En Güzel Aşk Hikâyemiz" ile edebiyat dünyasına adını duyurdu. 1999 yılında yayımlanan "İstanbul Bir Masaldı" adlı eseri ise iz bırakanlar arasında yerini aldı. Altı yıl süren bir emeğin ürünü olan bu kitap, Levi'nin en sevilen eserleri arasında yer aldı. Levi'nin Türkçe'ye olan sevgisi, eserlerini ana dilinde kaleme almasına neden oldu. Beş yüzyıla dayanan İstanbullu bir aileden gelen yazar, Fransızca yerine Türkçe'yi tercih etmesini, "Türkçe yumuşak sesli bir sevgili gibidir. Kimi zaman anne yerine de geçebilir" sözleriyle açıklıyordu.
Levi, Türkçe'ye karşı olan ilgisi konusunda "Fransızca yazabilirdim. Yazsaydım da işim çok kolaylaşırdı bir dünya yazarı olmak açısından. Bunu tercih etmedim. Zor yolu seçtim belki ama kendi doğallığı içinde gelişti bu. Çünkü çocukken sokakta hangi dilde top oynamışsan, gençken hangi dilde ilk aşkını yaşamışsan, çok kızdığında hangi dilde sövmek geliyorsa içinden, o dil senin dilindir ve o dil Türkçeydi. O sebepledir ki, kendime hep şunu söylüyorum, benim en derin vatanım Türkçedir" diyordu.
Aynı zamanda yazarlık atölyelerinde dersler veren Levi, genç yazarlara ve edebiyatseverlere deneyimlerini aktararak edebiyatın zengin dünyasına katkıda bulunmaktan mutluluk duyuyordu. Mario Levi, kalemiyle sadece hikâyeler anlatmakla kalmayıp, aynı zamanda kültürel zenginliği ve azınlıkların yaşamını okurlarına aktardı. İstanbul'un sokaklarında geçmişle bugünü harmanlayan yazar, kendi deyimiyle Türkçe'yi bir sevgili gibi benimseyerek edebiyat dünyasına önemli bir katkıda bulundu.
“Ondan öğrenilecek çok şey vardı”
Şair, yazar, eleştirmen Veysel Çolak:
Mario Levi, Türk edebiyatında renk oluşturmuş bir anlatıcı, bir romancıdır. Hak ettiği halde, yazdıkları yeterince gündeme alınmadı. Oysa ondan öğrenilecek çok şey vardı. Mario Levi, anlatımın güzel örneklerini vermekle yetinmeyip işleyişe soktuğu "yazı yaratımı" atölyeleriyle de çok yararlı işler yaptı. Yazmak için gerekli olan donanımın, yaratıcı okur olmak için de gerektiğini ortaya koydu. Yabana atılmamalı bu.
“Türk edebiyatı için önemli bir kayıp”
Şair, yazar Ahmet Ümit:
Mario Levi’nin kaybı Türk edebiyatı için önemli bir kayıptır. Bunun iki nedeni var: Birincisi; aslında son İstanbul’u yazan son İstanbullulardan biri. Yüzlerce yıllık bir İstanbul ailesinden geliyor. Dolayısıyla eski kadim İstanbullun kültürünü bize anlatan yazarımızdı. O kültürün içerisinde yaşamış olması çok kıymetliydi ve bunu yetkin bir şekilde bizlere aktardı. Kitaplarında artık onun İstanbul’u yok. Bugün zarafetten uzaklaşmış, güzellikten uzaklaşmış kendi kıymetini yitirmeye devam eden bir İstanbul var. Mario’nun bu anlamda eserleri çok önemli.
İkincisi ise; aynı zamanda o eski İstanbul’un son temsilcilerinden biriydi. Onun İstanbul’u, Osmanlı İstanbul’u, cumhuriyetin ilk yılları çok dilli, çok dinli, çok kültürlü bir şehir, bir başkent. Orada farklı kültürlerden yaşayan bir Yahudi olarak son temsilcisiydi. Azınlıklar giderek Türkiye’de yok oluyor. Ve bunun ülkemize verdiği zarar o kadar büyük ki. Bugünkü yeni Türkiye ne yazık ki artık paranın, gücün, nobranlığın hakim olduğu bir ülke. Ve gerçekten kaygı duymak için hatta paniklemek için artık çok fazla nedenimiz var. Bu anlamda Mario’nun kaybı ülkemizin büyük kaybıdır.
“Adını çoktan tarihe yazdırdı”
Yazar Ayşe Övür:
Mario Levi'nin romanlarını 90’lı yıllarda üniversite öğrencisiyken okumaya başlamıştım. Onun anlattığı aşkları, onun İstanbul'unu hep çok sevdim. Benim yazmaya başlamamda Mario Levi nin çok sevdiğim romanlarının katkısı büyüktür. Kendisiyle tanışmam kısa bir süre önce TRT2 için hazırladığı bir kültür programı vasıtasıyla oldu. Beyoğlu’nu anlattığı programda Botter Apartmanı ve romanından da söz etmek istediğini söyleyip zarafetle 'izin verir misiniz?" diye sormuştu.
Gerçekten de Mario Levi yıllardır romanlarını okurken hayal ettiğim gibi bir İstanbul beyefendisiydi. Kendisiyle bahar gelince güzel bir havada Beyoğlu'nda buluşup, kahve içmek için sözleşmiştik. Ne yazık ki bahar gelmeden aramızdan ayrıldı. Kısa bir süre için de olsa tanımaktan mutlu olduğum değerli Mario Levi'nin eminim daha yazacağı pek çok eser vardı. Ben sanatçıların, yazarların öldüğüne inanmayanlardanım. Mario Levi eserleriyle hep aramızda olacak. O, çok sevdiği Türkçenin, edebiyatın önemli bir ismi olarak adını çoktan tarihe yazdırdı. İstiklal Caddesi'nde, Beyoğlu'nda ve yazdığı eserlerin sayfalarında daima yaşayacak.