Macar-Türk Kültür Yılı ilk altı ayında 500 bin kişiye ulaştı

Macaristan ve Türkiye’de eş zamanlı olarak düzenlenen Macar-Türk Kültür Yılı, farklı yapılanmalar ve farklı içeriklerle organize edilerek her iki ülkenin kültürlerini birbirleriyle tanıştırıyor. Ortak amblemlerinde Türkiye’nin lale sembolü Macaristan’ın gül sembolü ile buluşuyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Günay DEMİRBAĞ

2023'te Budapeşte’de iki ülkenin cumhurbaşkanları nezdinde yapılan anlaşma ile planlanan Macar-Türk Kültür Yılı’nın organizasyonu için bu yılın ilk altı ay içerisinde 15 şehirde 87 adet etkinlik düzenlendi. Tüm bu organizasyonlara 500.000’den fazla kişi katılım sağladı. Türkiye’ye gelen ünlü Pannon Filarmoni Orkestrası, Macaristan Ulusal Tiyatrosu ve Yvette Bozsik Dans Topluluğu olmak üzere 500’den fazla sanatçı yer aldı. 20. yüzyıl çağdaş Macar sanatından oluşan özel bir koleksiyonun İstanbul’a geleceğinin haberini aldığımız Macar Kültür Merkezi Müdürü Áron Sipos’a etkinlikler hakkında sorularımız yönelttik.

Áron Bey, Türkçeye çok hakimsiniz, nasıl öğrendiniz anlatır mısınız?

Başta çocukluğum olmak üzere, farklı dönemlerde hayatımın 20 yılı Türkiye'de geçti. Çocukluğumda ‘86 – ‘92 yılları arasında Ankara'da ailemle birlikte yaşadım. Macar dil uzmanı olarak Ankara Üniversitesi’nde annem daha sonra babam hocalık yaptı. Ankara'da Kavaklıdere, Farabi Sokak, Kilis Sokak, Çankaya bu bölgelerde büyüdüm.

Sevdiniz mi Ankara'yı?

Sevdim, tabii. Orada çocuk olmak çok güzeldi. Sokaklarda oynadım, zaten Türkçemi de nispeten buna borçluyum. Pakistan Büyükelçiliği’nin okuluna gittim. Daha sonra Macaristan’a döndük ve altı yıllık bir liseye geçtim. Türkçeyi unutmamam için annem bana Türkçeye çevirmek için metinler veriyordu. Daha sonra Macaristan’ın enerji firması MOL’la Türkiye’de 3-4 haftalık bir projede çalıştım. Onlarla ‘99'da ilk Diyarbakır'da bir proje yaptım ve bu süreç 2012'ye kadar devam etti.

“Hayatımda hep kültür vardı”

Macaristan’da Türkoloji bölümünden mezun oldum. Hakan Günday, Yaşar Kemal, Ayfer Tunç'un kitaplarını çevirdim. Ayrıca hayatımda hep müzik vardı. Macar halk müziği, viyola gruplarında ve rock tarzı müzikler yaptım. Çeviriler de yaptığım için hayatımda hep kültür vardı.

İstanbul’da çalışmaya nasıl başladınız?

2013'te yaz döneminde İstanbul'da kültür merkezi kurulacağı haberi üzerine duyum aldım, bir araştırma yaptım ve baş vurdum. 13 Aralık'ta mülakata girdim ve bu esnada Macar Kültür Merkezi açıldı. 2 Nisan 2014'te buraya taşındım. 2018 yılının yazına kadar kültür merkezinde çalıştım. İlk bir buçuk sene yetkili müdürlük yaptım. Müdür atandıktan sonra müdür yardımcısı oldum.

Kültür Yılı 2023 yılında başladı

Macar-Türk Kültür Yılı’nın açılışı 18 Aralık 2023'te Budapeşte’de iki ülkenin cumhurbaşkanları nezdinde yapıldı. Yüksek Stratejik İstişare Komitesi toplantısı oluyor aynı zamanda ve Kültür Yolu'nun ilk açılışı etkinliği gerçekleşiyor. En yüksek makamlar Türkiye ve Macaristan tarafından açılışa katılıyor ve programlar başlıyor. Kültür yılı güzel bir tanım, eş zamanlı olduğu için Macar-Türk Kültür Yılı diyoruz. Macaristan tarafından Türkiye’de, Türkiye tarafından Macaristan’da gerçekleşiyor. Farklı yapılanmalar ve farklı içeriklerle organize edilerek kendi kültürlerimizi tanıtıyoruz. Gül ve laleden oluşan bir ortak bir amblemimiz var. Lalenin Macaristan’daki karşılığı gül oluyor.

Macar-Türk Kültür Yılı’nın başlangıcından itibaren altı ayda neler yapıldı?

Kültür Yılının ana teması, dostluk ve işbirliği. Aslında projeye başlarken 100 yıllık dostluğa ithafen 100 adet etkinlik planlanmıştı fakat ilk altı ayda 80'den fazlasını tamamladık. Yılsonuna kadar bu rakamın çok üzerine çıkacağız. Etkinliklerimizde dikkat ettiğimiz noktalardan biri, paydaşlar arasında bir işbirliği yapılması, bir diyalog geliştirilmesidir. Şubat ayında, deprem bölgesini ziyaret ve halka moral vermek adına Malatya ve Osmaniye'ye Macar grup Kerekes Band’i götürdük. Diğer taraftan Adana Portakal Çiçeği Karnavalı’na katıldık. 15 kişilik bir ekiple 5 gün oradaydık. Macar yemekleri tattırdık, danslarımızı tanıttık, geleneksel Macar el işi atölyeleri düzenledik. Güzel sanatlar alanında ise, çağdaş Macar sanatını temsil eden beş büyük sanatçının eserlerinden oluşan karma sergi Türkiye turuna çıktı. Sergi Tekirdağ, Ankara, Nevşehir, Kütahya, Bodrum’u gezdi, burada üniversitelerin ilgili bölümlerinde okuyan öğrencilerle atölye çalışması yaptık.

“Franz Liszt Piyano Sezonu” adını verdiğimiz ve dünyaca ünlü Macar besteci Franz (Ferenc) Liszt’e adanmış konserler dizisi Deniz Müzesi’nde yedi konser ve çeşitli üniversitelerde konservatuvar öğrencilerine yönelik ustalık sınıfı atölyeleriyle yıla yayılıyor. Macaristan’da yapılan ve kilise orguna adanmış müzik gecesini burada da yaptık. Diğer taraftan sinema alanında da birçok etkinliklerimiz oldu: Şubat ayında Beyoğlu Sineması'nda usta Macar yönetmenlerine adanmış film gösterimleri düzenledik, Mart’ta İFSAK Kısa Film Festivali’nde bir seçkiyle katıldık, Nisan'da İKSV Film Festivali'ne özel Macar Rapsodileri seçkisi hazırlandı ve bir yönetmen ağırladık, Mayıs’ta her hafta Akbank Sanat Merkezi’nde günümüz Macar sinemasına ait filmler gösterdik. Şu an merkezimizde ise, Macar sinemasının tarihini anlatan ve Ağustos sonuna kadar devam eden, “Geniş Açı – Macar Sinemasının 120 Yılı” sergisi yer alıyor. 

Etkinlikler çok ilgi görüyor

Mayıs’ta 14. Antalya Uluslararası Tiyatro Festivali’ne Macaristan Ulusal Tiyatrosu katıldı. Orada bakanlıklar düzeyinde görüşmeler yapıldı, bundan sonra neler yapılabilir üzerine konuşuldu. Bu diyalogların karşılıklı olmasının çok değerli olduğunu düşünüyorum çünkü böylece önümüzdeki projeler için daha verimli çalışma ortamı olabilecek. Festivalde, Zoltán Fábri’nin Atlıkarınca filminden uyarlanan oyun çok büyük ilgi gördü. Antalya’dan sonra Alanya Uluslararası Kültür Sanat ve Turizm Festivali için Alanya'ya geçtik, Macaristan Ulusal Dans Topluluğu’nun “Karpatların Yankıları” dans gösterisi sahne aldı. Halka açık ve ücretsiz bir etkinlik olduğu için çok büyük ilgi gördü. Diğer taraftan da İstanbul’da bir gün DASDAS'da, ertesi gün de Atatürk Kültür Merkezi'nde olacak şekilde Yvette Bozsik Dans Topluluğu’nun gösterisi vardı.

Bu çalışmalarla Türk Macar kültür ilişkilerinden neler amaçlanıyor?

10 yıl önce bir kültür merkezinin kurulması ilişkileri daha ileriye taşıma anlamında önemli bir başlangıç noktasıydı. Macaristan-Türkiye arasında ikili ilişkiler stratejik seviyeye yükseltildi ve iki devlet arasındaki bütün olası kolaylıkların karşılıklı sağlanması konusunda hem fikir kalındı. Kültürün milletler arasında tanışıklığı sağlayan çok güzel bir platform olduğuna inanıyorum. Normalde beş kişilik ekiple çalışıyoruz. Hem kendi imkanlarımızı hem de muhatap olabileceğimiz farklı kurumlar, kuruluşlar, kültür platformlarıyla karşılıklı olarak nasıl fayda sağlayabiliriz, bu anlamda nasıl projeler ortaya çıkartabiliriz, hatta bugünden, iki sene sonrası için nasıl daha verimli hale getirebiliriz onu planlıyoruz.

Peki önümüzdeki yıl için planlar neler?

Bu yıl Macaristan’ın en üst düzey kültür kurumları ile çalıştığım için gerçekten direktör olarak kendimi şanslı olarak görüyorum. İstanbul'da faaliyetlerimiz devam edecek. Biraz bölgesel bazda çalışmalara yönelebiliriz. Örneğin, Macar besteci Béla Bartók ve Türk Beşleri'nin ünlü bestecisi Ahmet Adnan Saygun, Osmaniye'de bir yörük köyünde Türk Halk Müziği derlemesi yapmış. Osmaniye önemli bir lokasyon olacak bizim için, Cebeli Bereket Kültür Merkezi’nde Bartók’a adanmış küçük bir salon var. Belki Hatay’da bir proje olabilir. Antalya, İzmir, Bodrum, Muğla gibi lokasyonlarda bir şeyler yapacağız. Ayrıca, bütün olası müzik, tiyatro, film, edebiyat festivallerine katılmayı planlıyoruz.

Etkinlikle kültür diplomasisi de yapılıyor

Şu ana kadar konuştuklarımız aslında kültür yönetimi ama aslında biz burada kültür diplomasisi de yapıyoruz. Örneğin, İstanbul'da Macarların daha önceki dönemlerde kullandığını bildiğimiz bir binanın restore çalışması gibi. Veya üniversiteler arasındaki diyalogların pekiştirilmesi, ileri bir seviyeye taşınması için de uğraşıyoruz. Bunlar gibi üzerinde çalıştığımız, sosyal medyadan duyurmadığımız, görünmez diyebileceğimiz çok projemiz var.

Yeni proje sonbaharda başlayacak

Sonbahar döneminde muazzam bir heyecanla beklediğimiz bir projemiz geliyor. Macaristan Milli Bankası'nın 20. yüzyıl çağdaş Macar sanatından oluşan özel bir koleksiyonu geliyor İstanbul’a. Eylül-Ocak arasında, 5 aylık bir dönemde sergilenecek. Kasım ayında ise yine İstanbul’da, Macaristan’daki cam ve seramik sanatının geçmişten günümüze yolculuğunu tarif eden bir sergi olacak.