Kederle barışık bir aşk

Angelina Jolie’nin yazdığı, yönettiği ve eşi Brad Pitt’le birlikte oynadığı “Hayatın Kıyısında”; kaybetme, aşkın sabrı, iyileşme ve kabullenme üzerine bir hikâye. Film, 1960’ların Avrupa sineması ve tiyatro oyunlarına yakın bir estetiğe sahip

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Hollywood’un ünlü çifti Angelina Jolie ve Brad Pitt’i “Bay ve Bayan Smith”ten yıllar sonra beyazperdede yeniden bir araya getiren “Hayatın Kıyısında” (By The Sea), sinemalarımızda bugün vizyona giriyor. Angelina Jolie’nin hem senaryosunu yazdığı, hem de yönettiği film, aynı zamanda ünlü aktrisin ikinci rejisörlük denemesi. Filmde Pitt ve Jolie’ye Melanie Laurent, Melvil Poupaud, Niels Arestrup ve Richard Bohringer eşlik ediyor.

Dram türündeki “Hayatın Kıyısında”, 1970’lerin Fransası'nda pitoresk bir sahil yerine gelen ve evlilikleri krizde olan Roland (Brad Pitt) adlı Amerikalı bir yazarla karısı Vanessa’yı (Angelina Jolie) konu alıyor. Yeni evli çift Lea (Melanie Laurent) ile François (Melvil Poupaud) ve köyün sakinlerinden Michel (Niels Arestrup) ile Patrice’le (Richard Bohringer) zaman geçiren çift kendi hayatlarındaki çözülmeyen sorunları masaya yatırıyorlar. 

“Hayatın Kıyısında”, insan deneyimi temalarının işlenişi konularında 1960’ların ve 1970’lerin Avrupa sineması ile tiyatrosundan ilham almış bir yapıt olarak nitelendiriliyor. Angelina Jolie, filmi için “‘Hayatın Kıyısında’; kaybetme, aşkın sabrı, iyileşme ve kabullenme üzerine bir hikâye” diyor. 

Angelina Jolie, ilk yönetmenlik denemesi “Kan ve Aşk”tan ve epik 2. Dünya Savaşı filmi “Boyuneğmez” den çok önce, “Hayatın Kıyısında”nın senaryosunu acıyla aşkı keşfetme üzerine yazdığını söylüyor ve motivasyonunu şöyle açıklıyor: “‘Hayatın Kıyısında’yı bazı insanların kedere nasıl hiç maruz kalmadığını, bazı insanların buna nasıl alışmaya müsaade ettiğini ve bazılarının da üstesinden gelmek için nasıl yollar bulduğunu incelemek istediğimi düşünerek yazdım. Bu filmdeki herkes bu konuya yaklaşımın farklı bir yönünü temsil ediyor.” Aktris, ilk etapta rol almayı düşünmediğini de söylüyor: “Senaryoyu film yönetmeye başlamadan önce yazdım. Bu yüzden Brad’le ikimizin birlikte yapacağımız bir iş olarak düşünmemiştim. Bir şey yazdığınızda genellikle neden yazdığınızın farkında olmazsınız. İçine girinceye ve bir tepkiniz oluşuncaya dek bir şeyin sizi etkilediğini veya rahatsız ettiğini fark etmiyorsunuz. Bunu gerçekten yapacağımız veya rol alacağımızı hiç beklemiyordum. Bu yüzden belli bir özgürlük anlayışıyla yazdım.”

Pitt: En zor işlerimden biriydi

Brad Pitt’in yorumuysa şöyle: Anlatımının yoğun olmaması ve zarif olması açısından Angie çok Avrupai bir film yazdı. Oyuncu olarak işimiz daha kişisel yapmak. Bu kadar kişisel yapmak için bir anda bulanıklaşıyor. Böyle bir geçmişimiz ve karşılıklı saygımız var. Aynı zamanda birbirimizden ve ailemizden beklentilerimiz de böyle. Üstlendiğim en zorlayıcı işlerden biriydi. Ama aynı zamanda bunda çok büyük bir özgürlük vardı. Çünkü deneyleyebiliyor ve canlandırabiliyoruz. Garip bir şekilde daha önce bulunduğum setlerden daha güvenli bir ortam vardı ve biz de bu yüzden özgür bıraktık.”