Kar fırtınasıyla gelen çocukluğa dönüş bileti

Zorlu Center PSM’ye konuk olan “Slava’s Snowshow”da, palyaçolar bize pandomimle hikâyelerini anlatırlarken kar taneleri bazen sahneye, bazen salona yağıyor, en sonunda da neşe getiren bir kar fırtınasına dönüşüyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

nermin_sayin-019.jpg

Slava Polunin... Ona “dünyanın en ünlü palyaçosu” diyorlar... Diyorlar, çünkü, sanat yaşamının önceliği hep yüzü boyalı, elbiseleri komik, kalbi kocaman bu sevimli figür... Koca bir ömrü, yaşamımızdan silinen pek çok güzel şey gibi neredeyse geride bıraktığımız bu mimiğe ve bolca hisse dayalı sanata adayan Polunin, sahnelediği çarpıcı görsellikteki şovlarla dünyayı geziyor, palyaçoların rengarenk dünyasını unutanlara hatırlatırken, bugünün çocuklarını da onlarla adetâ tanıştırıyor. Bir anlamda, animatörlük yapan üniversitelilere emanet edilen ve Hollywood’un korku filmi ögesine dönüştürdüğü bu sahne karakterine iade-i itibar gerçekleştiriyor. Diyeceksiniz ki palyaço işte, ne yapıyor olabilir... Sorunuzun cevabı şu: Günlük sıkıntılar içerisinde bir yerlerde bıraktığımız gülümsememizi yüzümüze yeniden yerleştiriyor! Zorlu Center PSM’ye 6 Mart’a kadar konuk olan şovu izledikten sonra hissettiklerimin tanımı tam olarak bu! Şovun şu ana kadar 30 ülkenin 120 şehrinde 4 bin kez sahnelenerek 3 milyon izleyiciyle buluştuğunu da hemen ekleyeyim. 

Modern Şarlo... 

Çok rahat birçok disiplinden beslenen bir performans sanatçısı olarak anabileceğimiz Slava Polunin’in yaratımının temelinde, henüz bir çocukken izlediği -zaten ondan sonra karar vermiş bu işi yapmaya- Charlie Chaplin’in, yalnız onun da değil; Buster Keaton, Lorel ve Hardy, Marx Biraderler hatta Peter Sellers ve Louis de Funes gibi durum komedisinin ustalarının izini birebir sürmek mümkün. Slava ve arkadaşları, yarattıkları evrende o sarsak, beceriksiz, her şeyi eline yüzüne bulaştıran ama şahane bir kalbe sahip olan “tatlı budala”yı son derece profesyonelce oynuyorlar. Fakat, Slava’nın ve ülkemize gelen “Slava’s Snowshow”un efsane gibi kentten kente, ülkeden ülkeye yayılmasının tek nedeni elbette bu değil. Bir kere, müthiş bir görsellik vaat ediyor şov.

Sulusepken bir gösteri! 

Seyirci daha salonun kapısından içeri girerken pelür kağıttan kar taneleriyle tanışıyor. Komik giysileri ve hüzünlü yüzleriyle palyaçolar bize pandomimle hikâyelerini anlatırlarken bu kar taneleri bazen sahneye, bazen salona yağıyor, en sonunda da ciddi bir kar fırtınasına dönüşerek neredeyse “seyri zorlaştırıyor.” Çocuklar ve çocuk ruhlular bu üşütmeyen karın keyfiyle dört köşe. Şovun adı “kar” ama yağmur da var işin içinde, sulusepken. Seyircilerin arasına karışan, palete benzer ayakkabılarıyla koltukların üzerinde neredeyse tepenize çıkarak yürüyen palyaçolar, tuhaf şemsiyeleri ve su şişeleriyle “yerel” yağmurlar yaratıyorlar sık sık... Sahneyi basan ve ortamı bir masala çeviren sabun köpükleri, “Slava’nın piposundan sızan” ve bütün salona yayılan duman, Slava dolanıp kurtulamayınca güldüğümüz örümcek ağının birden “büyüyerek” bütün salonu kaplaması ve finalde seyircilerin üstüne sürülen rengarenk dev balonlarla mekân gerçek bir masala, adetâ çocukluğumuzun bizzat kendisine dönüşüyor gösteri boyu. İnteraktif anları dolasıyısıyla birden kendinizi içinde bulabileceğiniz “Slava's Snowshow”u benzerlerinden ayıran bir başka önemli nokta daha var: Duygusu. Evet şov çok eğlenceli, çok dinamik ama aynı zamanda romantik ve hüzünlü de... Onun nasıl olduğunu anlatmayacağım, görmeniz gerekecek!

Gidon Kremer’le yeni bir şov hazırlıyor

1950 yılında dünyaya gelen Slava Polunin, dünyanın en ünlü palyaçolarından biri. Kurduğu “Academy of Fools” ile bu sanatın geleceği için de çalışmalar yapıyor. The Times’ın “Dünyanın en başarılı palyaçosu” olarak andığı Slava, yüzlerce palyaço yetiştirmiş. Gold Angle, Gold Nose, Triumph ve Laurence Olivier gibi önemli ödüllerin sahibi olan sanatçının “Slava’s Snowshow”un yanında “Asisyai-revue” ve “Diabolo” şovları da dünyaca ünlü. “Diabolo”daki yaratım ortağı ise bir anlamda Hollywood’un hüzünlü palyaçosu olan Terry Gilliam. 2002’de senaryosunu yazdığı “Clown” isimli kısa fi lmde kendisini canlandıran sanatçının Paris’te kendisi gibi ünlü bir evi var. Marne bölgesindeki evin bahçesinde yumurta şeklinde bir kümes ve gemi olarak dizayn edilen bir yemek salonu mevcut. Zorlu PSM Mag’de Yetkin Nural’ın yaptığı söyleşide söylediğine göre; bu yıl Büyük Saint Petersburg Sirki’nin direktörü seçildiği için yeni bir şov da hazırlayacak. Ayrıca müthiş kemancı Gidon Kremer’le de bir “Snow Symphony” hazırlıyor; palyaço ve klasik müziği birleştiren bir performans olacak bu. Bu arada, Zorlu PSM Mag demişken, fuayeden mini derginin bir kopyasını mutlaka alın. Çoğu kültür etkinliğinde broşür bile bulamadığımız ülkemizde gerçekten güzel düşünülmüş, özenilmiş bir yayın.