Gelinin babası kim?
İzleyende bağıra çağıra şarkı söyleyip dans etme isteği uyandıran “Mamma Mia!”, hayatın kasvetinden uzak birkaç saatlik bir mola sunuyor.
NERMİN SAYIN
Müzik tarihi parlak başlangıçlar yapan, yıllar boyunca da bu başarılarını sürdüren gruplarla dolu. Fakat, dağıldıktan on yıllar sonra bile, müziği bıraktığında henüz doğmamış hayranların sevgisiyle kuşatılan sadece birkaç tane var. İlk akla gelense ABBA. 1972-1982 dönemini kasıp kavuran -350 milyon albüm satışıtopluluğun tüm dünyada hâlâ geniş bir hayran kitlesine sahip olmasının en önemli “nedeni”yse gelecek ay İstanbul’a geliyor. Evet, ABBA sevenlerin çoktan anladığı gibi, “Mamma Mia!” müzikalinden bahsediyorum.
Yirmiyi aşkın yıldır dünyanın bütün büyük müzikal sahnelerinde oynayan, ABBA şarkılarıyla, Ege mavisiyle, denizle ve neşeyle yoğrulmuş “Mamma Mia!” müzikali, 29 Eylül-4 Ekim tarihleri arasında, BKM organizasyonuyla Zorlu fCenter Performans Sanatları Merkezi’nde perde açmaya hazırlanıyor. 1980’ler ruhuyla, şarkıların en neşelileriyle felekten bir gece çalmak isteyenleri bekleyen müzikalin biletleri www. zorlucenterpsm. com, BKM gişesi ve Biletix kanallarında şimdiden satışa çıktı bile.
Peki, tüm dünyada 54 milyon kişinin izlediği, Broadway’i de West End’i de kahkahaya boğan müzikalin sırrı ne? Elbette ilk sır, 1972’den beri tüm dünyası kasıp kavuran ABBA hayranlığıyla ortak: Benny Andersson ve Björn Ulvaeus imzalı, neşeli, sıcak, candan şarkılar... Grubun her biri döneminde dillerden düşmeyen yapıtları, bir Yunan adasında annesiyle birlikte yaşayan ve evlenmek üzere olan Sophie’nin hiç tanışmadığı babasını düğününe çağırmak istemesiyle başlayan matrak hikâyeye o kadar güzel oturtulmuş ki benzer müzikaller arasından hemen sıyrılıveriyor. Öyle ki grubun en sevilen hitlerinden “Waterloo” bile, biraz zorlama da olsa, müzikalde kendine yer bulabiliyor.
Catherine Johnson’ın kaleme aldığı müzikalin bir diğer ayrışan özelliğiyse son derece sıcak ve çoğu müzikalde bulunamayacak kadar sahici bir hikâyeye sahip olması. Kadın bakış açısıyla bir aktrisin başrol oynayacağı eğlenceli bir hikâye yaratan Johnson, ABBA şarkıları kadar naif bir “Donna” karakteri ve geçmişte ona âşık olmuş birbirinden son derece farklı üç erkek yaratarak romantik komedi türündeki hikâyesinin komedi dozunu abartıkça abartıyor. Tabii, öykü bir Yunan adasında geçtiğinden dekorlar rengarenk, yan karakterlerin hepsi birbirinden sıcak kanlı, bazen paletler ve şnorkellerle yapılan danslar işveli, ışık Ege’nin mis gibi doğal ışığını yakalama telaşında... Tatil gibi bir gösteri kısacası “Mamma Mia!” Tatil demişken, gösterinin Yunanistan’ın turizmine katkıda bulunduğunu da unutmamak lâzım...
Beyazperdenin “Donna”sı Meryl Streep’ti
“Mamma Mia”, İngilizce dışında, Almanca, Rusça, İspanyolca ve Japonca’nın da aralarında olduğu pek çok dile çevrildi ve hâlâ dünyanın pek çok kentinde kapalı gişe oymaya devam ediyor. Broadway’de en yüksek hasılat yapan müzikallerden biri olan “Mamma Mia!”, Londra’da ise 3 bin 500 kez yorumlandı.Elbette sinema ve beyazcam da bu başarılı müzikale kayıtsız kalmadı. “Mamma Mia!”yı önce İtalyanlar, ardından dizi olarak İspanyollar çekti. Fakat tüm dünyada tanınan uyarlaması, 2008 yılında Hollywood’tan geldi. Pyllida Lloyd’ın yönettiği filmde “Donna”yı Meryl Streep öyle tadını çıkara çıkara oynadı ki film bugüne dek yapılan en başarılı müzikal uyarlamalarından biri oluverdi. Amanda Seyfried’in Sophie’yi canlandırdığı “Mamma Mia!” filminin baba adayları da birbirinden karizmatikti doğrusu: Eski James Bond Pierce Brosnan, “Briget Jones”un “Marc Darcy”si Colin Firth ve hangi rolü oynasa hakkından başarıyla gelen Stellan Skarsgard.