Düş ve gerçek arasında bir içsel yolculuk daveti

“Düş ve Gerçek Arasında” sergisiyle suluboya ve yapay zekâ tekniklerini birleştiren sanatçı Elif Nazlı Duran, izleyicisini hayal gücünün derinliklerine ve gerçekliğin katmanlarına götürüyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Sanatçı Elif Nazlı Duran, hayal ile gerçek arasında bir köprü kuruyor. “Düş ve Gerçek Arasında” isimli sergisi, hem suluboya hem de yapay zekâ ile ürettiği eserlerle, izleyiciyi içsel bir yolculuğa çıkarmayı amaçlıyor. Her iki teknik arasında denge kuran Duran, büyük gözlü figürlerden özgür düşlerin dünyasına kadar uzanan bir serüven sunuyor. Serginin ayrıntılarını öğrenmek için DÜNYA Gazetesi olarak sanatçıya sorularımızı yönelttik:

Serginizin adı “Düş ve Gerçek Arasında.” Bu isimle ne anlatmak istediniz?

Sanatımda her zaman düşsel ve gerçeklik arasındaki ince çizgiyi araştırmayı seviyorum. İnsanların hayalleri, iç dünyaları ve bu dünyayı şekillendiren gerçekler arasındaki ilişki bana her zaman ilham verdi. Bu sergide hem düşlerin özgür ruhunu hem de gerçekliğin katı yanlarını bir araya getirerek, izleyiciyi kendi iç yolculuklarına davet etmek istedim.

Serginizde hem suluboya hem de yapay zeka ile ürettiğiniz eserler var. Bu iki farklı yaklaşımı nasıl bir araya getirdiniz?

Suluboya, benim için en geleneksel ve duygusal bir ifade aracı. Büyük gözlü kız figürlerimde, masumiyet ve merak temalarını işliyor, gündelik hayata vurgu yapıyor ve bu teknikle samimi bir anlatım yakalıyorum. Yapay zekâ ile ürettiğim eserlerde ise teknolojinin sunduğu sınırsız yaratıcılığı keşfediyorum. İkisini bir araya getirerek, geçmişin sıcaklığıyla geleceğin yenilikçiliğini buluşturuyorum.

Büyük gözlü kız figürleri suluboya eserlerinizde öne çıkıyor. Bu figürlerin hikayesi nedir?

Büyük gözlü kızlar benim çocukluğumdan bu yana hayal gücümü süsleyen bir tema. Onlar, içsel masumiyetimizi ve hayatı keşfetme arzumuzu temsil ediyor. Gözler, ruhun aynasıdır derler; bu figürlerde de izleyiciyi ruhlarına bakmaya davet etmek istedim. Hatta bir sergimin adı da “Gözlerin Sözleri” idi.

Yapay zeka kullanarak eser üretmek nasıl bir süreç?

Yapay zekâ, sanatçıya bambaşka bir özgürlük sunuyor. Fikirlerinizi farklı algoritmalar aracılığıyla şekillendirmek ve hiç beklemediğiniz sonuçlarla karşılaşmak oldukça heyecan verici. Ancak bu sürecin tamamen mekanik bir şey olmadığını söylemeliyim; yapay zeka, sizin rehberliğiniz ve sanatçı kimliğinizle anlam buluyor.

Bu serginiz nerede ve ne zamana kadar izlenebilir?

Sergim, Acıbadem Bağdat Caddesi Tıp Merkezi’nde izlenebilir. Hem sanatseverlere hem de bu alanda yenilikçi bir yaklaşım görmek isteyen herkese kapılarımız açık. Tarih olarak da aralık ayı ortasına kadar ziyaret edilebilecek. Ayrıca sergiden elde edilen gelirin bir bölümü Pembe İzler Kadın Kanserleri Derneği’ne bağışlanıyor.

Gazetecilikten sanatçılığa uzanan kariyeriniz oldukça ilham verici. Bu iki farklı alanı bir arada yürütmek sizin için ne ifade ediyor?

Gazetecilik bana dünyayı farklı bakış açılarıyla görmeyi ve anlamayı öğretti. Sanat ise bu gördüklerimi ve hissettiklerimi ifade etmenin en özgür yolu. İkisini bir arada yürütmek bana bütüncül bir perspektif sunuyor. Her haberle gerçek dünyayı keşfederken, her eserle kendi iç dünyamı yansıtıyorum. Bu dengeyi kurmak beni hem bir birey hem de bir yaratıcı olarak sürekli besliyor.